DCA Architects of Transformation tarafından tasarlanan Chodge, Yeni Zelanda'nın Kuzey Adası'nda yer alan tatil evi olarak öne çıkıyor.
DCA Architects of Transformation tarafından Yeni Zelanda’nın kırsal bölgesinde tasarlanan The Chodge, doğal peyzaj güzellikleriyle çevrili bir tatil evi.
Proje, iç ve dış mekanlar arasındaki geçiş alanını araştırmaya odaklanmakta olup bu tasarım Yeni Zelanda tatil geleneğinde önemli bir yere sahip.
Kullanıcılar, önceki 14 yıl boyunca arazide kamp yaparak gün ışığı ve manzarayla olan bağlarını güçlendirmişler.
Yeni projede, tüm mevsimlerde kullanılabilen, manzarayla sürekli bir ilişki kuran, iki kişi için samimi ama on kişiye kadar hizmet verebilecek genişlikte bir ev talep edilmiş.
Tasarım, iç ve dış mekan arasındaki geçiş alanının potansiyel yaşanabilirliğini araştırmaya odaklanıyor. Bu geçiş alanı, tatil süresince mekansal deneyimi, manzara ile kurulan ilişkiyi ve kırsal bağlamla etkileşimi yeniden tanımlamayı hedefliyor.
Projenin ana yaklaşımı, iç mekanın dışında ama dış mekanın içinde konumlanan bir yaşam alanı oluşturma fikrine dayanıyor.
Yüksek yalıtımlı, mağara benzeri bir iç mekanın daha geniş bir dış yapı tarafından korunması, yapının mimari çözümünde temel yaklaşım olarak benimsenmiş.
Bu iç mekan, geniş ve açılabilir açıklıklarla bol miktarda gün ışığı alabilecek şekilde tasarlanmış.
Bu konsept, Woolshed’in yerel yapısından ilham alarak dış formun belirlenmesine yol açmış. Basit ve işlevsel bir çatı eğimi, mevcut yün ambarına sadık kalınarak, süssüz ve minimalist bir tasarımla şekillendirilmiş.
Dış cephe kaplaması, hava geçirimsiz bir malzemeyle tasarlanmış ve aynı zamanda ışık geçirgen özellik taşıyor. İç mekanda tercih edilen yarı saydam kaplama, ısı kazancı ve kaybını kontrol altında tutarak termal performansı optimize ediyor.
Geniş açıklıklar, itfaiye ve uçak hangarı kapıları ile sağlanmış olup, yapı tamamen açıldığında dış kabuk geniş bir veranda işlevi üstleniyor. Bu dış kabuğun içinde, pasif ev standartlarına uygun olarak tasarlanmış, mağara benzeri ekstrüde ahşap bir hacim yer alıyor.
İç mekan, dış ortamla tezat oluşturacak şekilde ahşap kaplamayla sarılmış olup, sıcak, dingin ve düşünceli bir atmosfer sunuyor. Bu yapı, aslında evin içinde başka bir ev gibi işlev görüyor.
Bu ara mekan, kullanıcıların her mevsim ve hava koşulunda yaşamasına olanak tanıyor. Üst katta yer alan ek uyuma alanları, doğal gün ışığına uyum sağlayarak önceki kamp deneyimleriyle mekansal bir bağ kuruyor.
Yatak çevresine çekilen perdeler, kullanıcı mahremiyetini sağlayan basit ve etkili bir çözüm olarak öne çıkıyor.