Sosyal ve ekonomik olarak dezavantajlı 0-3 yaş arası çocukların gelişimini, pilot uygulamalar aracılığıyla desteklemeyi hedefleyen İstanbul95 programı kapsamında, Studio-X İstanbul'da "Şehirde Oyun" isimli bir konferans düzenlendi.
İstanbul95 programı kapsamında gerçekleşen “İstanbul95 Şehirde Oyun” konferansında konuşan sosyal girişimci Darell Hammond, güvenli oyun alanlarına erişimdeki zorluklar, oyuna ayrılan zamanın azalması ve teknolojinin de etkisiyle oturarak oynanan oyunların artması nedeniyle çocukların bir önceki kuşağa oranla yüzde 40 daha fazla kapalı alanda zaman geçirdiğine dikkat çekti. Hammond, “0-3 yaş çocukların altın çağı olarak kabul edilen ilk üç yılda, onları ve ebeveynlerini çocuğa uyumlu parklarla, oyun alanlarıyla, bahçe ve kamusal alanlarla buluşturmanın yolarını bulmalıyız” dedi.
“İstanbul95 Konuşmaları” adı verilen etkinlik dizisinin ilk konuğu, aynı zamanda Bernard van Leer Vakfı’nın kıdemli danışmanı olan sosyal girişimci Darell Hammond oldu. Studio-X İstanbul’da düzenlenen “İstanbul95 Şehirde Oyun” adlı konferansta yaptığı konuşmada Hammond, erken çocukluğa uygun bir kentin tasarımı için kente 3 yaşında sağlıklı bir çocuğun boyu olan 95 cm’den bakılmasının önemine dikkat çekti.
Konuşmasında kamusal alanların çocuğa uygun olarak nasıl tasarlanması gerektiğine dair önerileri ve deneyimlerini paylaşan Darell Hammond yerel yönetimleri, şehir planlamacıları, mimarlar ve girişimcileri kente 3 yaşındaki bir çocuğun gözünden bakma refleksini edinmeye çağırdı. Hammond sözlerine şöyle devam etti:
Kentler tasarlanırken toplumun yapı taşı olan 0-3 yaş arası çocuklar ile onların ebeveynlerinin ihtiyaçları çoğunlukla dikkate alınmıyor. Güvenli oyun alanlarına erişimdeki zorluklar, oyuna ayrılan zamanın azalması ve teknolojinin de etkisiyle oturarak oynanan oyunların artması nedeniyle günümüzde çocuklar bir önceki nesle oranla yüzde 40 daha fazla kapalı alanda zaman geçiriyor. Oysa çocuklar doğal ortamlarda oyun oynayarak hayatı deneyimler ve öğrenir. Oynamak çocuk için bir ödül değil, onun en önemli işidir, zihinsel ve bilişsel gelişimi için çok önemli bir ihtiyaçtır. İstanbul95 programı ile çocuğun altın çağı olarak kabul edilen ilk üç yılda, onları ve ebeveynlerini çocuğa uyumlu parklarla, oyun alanlarıyla, bahçe ve kamusal alanlarla buluşturmanın yollarını araştırıyoruz. İstanbul’a 95 cm’den bakma refleksini kazanabilir, 0-3 yaş çocukların kamusal ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilirsek sağlıklı bir toplum için çok önemli ve cesur bir adım atmış oluruz.
Oyun parklarının çoğunlukla erken çocukluğun ihtiyaçlarına yönelik bir planlama yapılmadan, kullanılacak oyun materyallerinin satın alınarak kurulduğuna dikkat çeken Hammond, “Oyun alanlarının çocukların hayal güçlerini harekete geçiren, meraklarını tetikleyen, diğer çocuklarla oynamasına imkan veren, fiziksel aktivitelerini destekleyen güvenli alanlar olarak tasarlanması büyük önem taşıyor. Tasarım sırasında 0-3 yaş çocuklara eşlik eden anne-babaları da unutmamak lazım. Bu nedenle mimarlara, kent tasarımcılarına büyük görevler düşüyor,” dedi.