Yeşil binalarda yeni bir dönem başlıyor. "Yeşil Binalar Zirvesi" bildirgesinde yeşil bina sahiplerine daha düşük faizli konut kredisi ve çeşitli destekler verilmesi önerisi çıktı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının desteğiyle, İstanbul’da yapılan zirvenin 16 maddelik sonuç bildirgesinde, ”Yeşil konutların lüks konut demek olmadığı, sosyal konutların da yeşil bina statüsüne dönüştürülmesi ve inşa edilmesi gereği” vurgulandı.
Türkiye’de ve dünyada yeşil bina sektörünün önde gelen paydaşlarını, gayrimenkul ve inşaat şirketlerinin üst düzey yöneticilerini ve konusundaki uzman kişileri 2 gün boyunca bir araya getiren zirvede, ilk kez tanıtılan ”Yeşil Konut Sertifikası”nın yasayla zorunlu tutulması gerektiğine vurgu yapıldı.
Sürdürülebilirliğin kent ölçeğinde ele alınması ve parsel ya da bina bazındaki çalışmalarla kısıtlı kalmaması gerektiği belirtilen bildirgede, bu konuda belediyelerin daha etkin roller üstlenmesi gerektiğinin altı çizildi.
Türkiye’nin kalkınma stratejisinin sürdürülebilir kentsel dönüşüm, enerji verimliliği ve yeşil bina uygulamalarını da içermesi gerektiği anlatılan bildirgede, ”Kentsel dönüşümde, mevcut binaların yıkılması ve yeniden yapılmasının yanı sıra elverişli olanlar da iyileştirilerek değerlendirilmelidir. Sürdürülebilirlik kavramı, mevcut yapılar ve toplu konutlar için ‘işletme giderleri’ açısından da ele alınmalıdır” ifadeleri yer aldı.
Yeşil binaların maliyetinin, gün geçtikçe standart maliyetlere yaklaştığı ve bazı durumlarda eşdeğer olduğu kaydedilen bildirgede bu binaların sanılanın aksine inşaat maliyetlerini kayda değer oranda artırmadığı açıklandı.
Üniversitelerin müfredat ve araştırma açısından yeşil binaları gündemine alması ve yeşil kampüsleri desteklemesi gerektiği belirtilen bildirgede, şunlar kaydedildi: ”Kamu yatırımlarına sürdürülebilirlik koşulu getirilerek sürdürülebilirlik konusunda devlet öncü rol üstlenmelidir. Devlet, mevcut kamu binalarının yeşile dönüştürülmesini ivedilikle programına almalı ve bu konuda kamuoyuna öncülük etmelidir.
SPK, gayrimenkul değerlemelerinde, yeşil bina belgeli binaların daha değerli olarak nitelendirilmesi için çalışma yürütmelidir. Bu çerçevede, gayrimenkul sektörü değer tablosunda yeşil olan ve olmayan binalar ayrı liglerde değerlendirilmelidir.
Büyük bir hızla veri ve istatistik toplanarak, ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği ile tabanında enerji verimliliği kriterlerine yer veren, yeni gayrimenkul değerleme modelleri geliştirilmelidir.”
Aylık bazda elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri düşen yeşil bina sahiplerine azalan ödeme riskleri ve artan hane halkı gelirlerine endeksli olarak daha düşük faizli konut kredisi verilmesi için çalışmalar yapılması gerektiği vurgulanan bildirgede, ”Yeşil binaların sağladığı tasarruf Türkiye ekonomisi bakımından son derece önemlidir. Ülkemizde yeşil binaların yapımı düşük faizli krediler ve indirimli KDV, emlak vergileri ve bunun gibi uygulamalar ile teşvik edilmelidir” denildi.
Türkiye’de karbon envanterinin bir an önce çıkartılması gerektiği kaydedilen bildirgede, ayrıca şu maddeler yer aldı: ”Yeşil Binalar Zirvesi’nde duyurulan ‘Yeşil Konut Sertifikası’ yasayla zorunlu tutulmalıdır. Çevre dostu malzeme ve ekipman olmadan yeşil bina yapmak mümkün değildir. Bu nedenle inşaat malzemesi üreten firmalar da ivedilikle kendi bünyelerinde değişim geçirmeli ve bu sürece hızla ayak uydurmalıdır. Atık ve karbon azaltımını hedef alan ‘beşikten mezara’ yaklaşımı yerine atık kavramını ortadan kaldıran, doğal ve doğru malzeme kullanımını daha iyi yöneten, çevreye tamamen zararsız ve yüzde 100 geri dönüşebilen ürünler üretilmesini savunan ‘beşikten beşiğe’ yaklaşımı ele alınmalıdır. Sanayi sistemi önümüzdeki 10 yıl içinde tamamen değişmeli ve ‘beşikten beşiğe’ sistemi üzerine yeniden tasarlanmalıdır.”