Akasya Acıbadem başta olmak üzere Sinpaş'ın pek çok projesinin mimari olan Yüksek Mimar Mehpare Evrenol, insanların yeşil ve suya olan özlemine ve özel alana duyduğu ihtiyaca yönelik projeler çiziyor.
Sinpaş GYO’nun bugüne kadar yaptığı pekçok projede imzası olan, son olarak ise SAF Gayrimenkul tarafından yapılan Akasya Acıbadem projesinin Kent etabının mimarisini üstlenen Yüksek Mimar Mehpare Evrenol, şehir yaşamında arazinin mimarlara sunduğu imkânlar ile insanların yaşam talepleri arasındaki ilişkiyi Sabah Emlak & Mortgage’a anlattı. Evrenol, şehir nüfusunun artmasına paralel olarak ekonomideki gelişim ile birlikte kent içerisinde yapılan projelerin artık sadece yaşam alanları değil bir yaşam biçimini de insana sunduğunu anlatıyor.Mimar olarak, insanların yüksek olmayan, çevresiyle özellikle de doğayla iletişim içinde olan konutlarda yaşamak istediğini söyleyen Evrenol, geliştirdiği tüm projelerde bu kriterleri ele alarak çözümler ürettiklerini belirtiyor.
Workshop Mimarlık’ın sahibi olan Evrenol’un imzasını taşıyan Sinpaş GYO bünyesindeki Akasya Acıbadem, Ottomare Suits, Bosphorus City, Bursa Modern ve Antepia projelerinin tamamında konutların yeşil ve suyla olan ilişkisi dikkat çekiyor. Evrenol, bunun mimari bir trendin bir parçası değil, insanın doğaya olan özleminin bir sonucu olarak doğal bir şekilde ortaya çıktığını vurguluyor. Örneğin Akasya Acıbadem projesinin kütle halinde binalar yerine yoğunluğun farklı alanlara dağıldığı bir proje çizdiklerini söyleyen Evrenol, projenin içinde bir koru ve bir göl olmasının istedik. Bu nedenle de bu etaplar ortaya çıktı” diye konuşuyor.
Evrenol, Akasya Acıbadem’de arazinin kendilerine 16 katlı 4-5 kule yapma imkânı da tanıdığını ancak bunu tercih etmediklerini söyleyerek insanların yüksek kulelerin bulunduğu bazı projelere “Neden o kadar yüksek bir bina yaptınız” diye eleştirdiklerini paylaşıyor. Evrenol, “Bu kadar metrekareyi nereye sığdıracağız. Emsalin ve arazinin uygun olduğu durumlarda dikey yoğunluğu fazla olmayan projeler de yapıyoruz. Ancak birbiri ile dip dibe 4-5 kule yapmak yerine bunu farklı yükseklikteki konutlarla çözmeye çalışıyoruz” diyor.
Bosphorus City
Evrenol, insanların artık yaşadıkları konutlarda komşularından izole alanlar istediklerini söyleyerek yüksek yapıların insanlara bu imkânı tanıdığını söylüyor. Üstelik Akasya Acıbadem projesinde dikey kulede camları açma olanağı sağlayarak da rezidansların yarattığı yapay ve soğuk yaşam algısından kurtardıklarını belirtiyor. Bunun yanı sıra emsalin yüksek kule yapmaya izin vermediği alanlarda ise bunu birbiri ile mesafeler bulunan yatay binalarla çözdüklerini kaydediyor. Örnek olarak da Akasya Acıbadem’in birbiri ile ilişkisi bulunmayan yatay konutlarını veriyor. Bosphorus City projesinde ise hem enine hem de boyuna bir mekan kurgusu yaratarak mesafeli ve farklı tiplerde konutlar yarattıklarını belirtiyor.
Evrenol, şehir hayatının hızlı temposunda insanların evlerine geldiklerinde dinlenebilecekleri alanları önemsediklerinin belirterek projelerde yeşil alanların bu ihtiyaca cevap verdiğini düşünüyor. Örneğin Bursa Modern projesinde yorucu günün sonunda insanların zengin peyzaj alanları ile dinlenecekleri bir alan yarattıklarını anlatıyor. Aynı kurguyu Kelebekia projesinde de aynı kurguyla yaptıklarını söylüyor. Evrenol, Ataköy’deki Ottomare Suits projesinde ise tüm konutların denizi aynı anda görmesi düşüncesinden hareket ettiklerini belirterek “O projede deniz manzarasına hakim olmayan tek bir daire yok. Mimarisi tek bir kütle halinde ve aşağı doğru akan bir proej yarattık” diyor.
Bursa Modern
Sinpaş’ın şimdiden 2012 yılında lanse edeceği projeler için çalıştıklarını belirten Evrenol, Ataköy’de 2 bin konutluk yeni bir projenin hazırlıklarını yaptıklarını söylüyor. Evrenol ayrıca Halkalı’da da İstanbul Sarayları projesinin devamındaki arazide bir projeye hazırlandıklarını belirtiyor.
Evrenol, şehirlerdeki arazi sıkıntısı nedeniyle projelerdeki daire metrekarelerinin giderek küçüldüğüne değiniyor. 1+1 dairelerin bir modadan çok bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktığını ve azalmayacağını söyleyen Evrenol, buna karşın dairelerdeki metrekarelerin ise kent içinde arazi üretme maliyetlerinin artmasıyla birlikte yakın gelecekte biraz daha küçüleceğini kaydediyor. Evrenol, “Konutlar küçülecek ama efektif çözümler üretilecek. Örneğin artık merdivenler ya da koridor boşlukları boş alanlar olarak değil de doğru bir mimari ile evin içindeki kullanım alanlarına eklenecek. Oda, mutfak ve salonlara ek alanlar yaratılacak.” diyor. Evrenol, küçük dairelerin gelecekte de popülaritesini yitirmeyeceğini ekliyor. Antep, Bursa gibi şehirlerdeki geleneksel evlerin çok büyük olduğuna değinen Evrenol, “Antepliler bir yaşam sanatkârı. Mutfaklarıyla olan ilişkileri çok iyi. Bizm salonda kullandığımız metrekareleri mutfak olarak istiyorlardı. Ancak orta bir yolu bularak onları daha küçük metrekarelere ikna ettik. Ayrıca projede az sayıda yaptığımız küçük dairelerin de bu bölgede ilgi görmesi bizi şaşırttı” diyor.