Nasıl Tasarlanır'ın bu bölümünde, İşlev Dönüşümü/Yeniden İşlevlendirme kavramına değiniyor, İBB Miras'ın son dönemde İstanbul'da hayata geçirdiği projeleri ele alıyoruz.
Yeniden işlevlendirme, bir yapının özgün amacından farklı bir kullanım için yeniden tasarlanmasını ifade ediyor. Binalar var olduğundan beri, orijinal amaçları dışında kullanılmış ve yeniden işlevlendirilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, dönüştürerek koruma aslında yeni bir fikir değil. Ancak, sürdürülebilir mimari hareketinin bir parçası olarak yeniden işlevlendirme çok daha yakın bir tarihte ortaya çıktı. Bu yaklaşım, kentsel alanları verimli kullanma ve doğal kaynak tüketimini azaltma çabalarının bir sonucu olarak görülüyor.
Yeniden işlevlendirme kavramı 1970’lerin ortalarında ortaya çıkmış olsa da, aslında temel olarak, bir yapıyı orijinal amacı dışında bir kullanım için yenilemeyi ifade ediyor. Yeniden işlevlendirme projeleri, yapıları bulundukları toplumun ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarına uygun hale getirerek ömürlerini uzatmanın bir yolu olarak öne çıkıyor. Tarihte çeşitli işlevlere karşılık vermek üzere tasarlanmış olan yapılar, yaşam standartlarının ve gereksinimlerinin değişmesi ile birlikte zamanla bakımsızlıktan ve çevre şartlarından dolayı zarar görürler. Bu zararların oluşmasını engellemek için tarihi yapıları koruma yöntemlerinden biri de yeniden işlevlendirme olgusudur. Yeniden işlevlendirme; kültürel değere sahip bir yapının korunması, kent yaşamına ve kullanıma katılması ve kültürel ve tarihsel sürdürülebilirliğinin sağlanması adına önemli bir adım olarak görülüyor.
Yeniden işlevlendirme bir toplum için şu nedenlerle hayati önem taşır:
– Kültürel mirası yaşatır: Tarihi mimariye sahip toplumlarda, yeniden işlevlendirme tarihi dokuyu korumanın bir şeklidir. Aksi takdirde çürümeye terk edilecek veya yeni binalara veya otoparklara yer açmak için yıkılacak olan kültürel açıdan önemli alanlar korumuş olur.
– Plansız kentleşmeyi yavaşlatır: İnşaat yapan kurumlar yeni alan ararken genellikle şehir merkezinden uzakta kalan arazilere yönelmek zorunda kalır. Çünkü kent içindeki alanlar ya eski binalarla kaplıdır ya da çok pahalıdır. Bu durum, plansız büyümeyi tetikleyerek hava kirliliği ve çevresel tahribat, tehlikeli trafik düzenleri, yüksek altyapı maliyetleri ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açar. Yeniden işlevlendirme, bu büyümenin önüne geçebilir.
– Topluma yeni odak noktaları kazandırır: Yeniden işlevlendirilen yapılar estetik açıdan da çarpıcı olabilir. Örneğin eskiden Bankside Enerji Santrali olarak kullanılan bina günümzüde Tate Modern, Taksim Maksemi Cumhuriyet Müzesi ya da Botter Apartmanı Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi olarak kullanılıyor.
Eski bir binayı dönüştürmek, sıfırdan inşa etmeye kıyasla pek çok avantaj sunar.
– Kaynak tasarrufu sağlar.
– Karbon ayak izini azaltır.
– Atık üretimini önler.
– Etkin maliyet sunar.
– Daha hızlı tamamlanır.
– Yerel ekonomiyi canlandırır.
– Tarihi dokuyu korur.
– Toplumsal bağları güçlendirir.
– Yaratıcı tasarım fırsatları sunar.
– Boş arazilerin betonlaşmasını engelleyerek doğal alanları korur.
– Tarihi ve modern mimariyi harmanlayarak estetik bir çeşitlilik sunar.
– Mevcut su, elektrik ve ulaşım sistemleri kullanıldığı için belediyelere tasarruf sağlar.
Yenileme, entegrasyon, koruma, cephecilik ve altyapısal dönüşüm olmak üzere 5 temel yeniden işlevlendirme türü öne çıkmaktadır .
1. Yenileme
Muhtemelen en bilinen yeniden işlevlendirme türü olan yenileme, bu bağlamda bir binanın dış cephesine minimum müdahalede bulunurken, iç mekanını tamamen yeni bir amaç için yeniden inşa etme ve restore etme uygulamasını ifade eder.
2. Entegrasyon
Bu tür, yeni yapısal elementlerin mevcut binaya eklenmesini içerir. Modern eklemeler, orijinal yapıyla uyumlu bir şekilde birleştirilir.
3. Koruma
Tarihi binaların orijinal karakterini mümkün olduğunca koruyarak, minimum müdahale ile yeni bir işlev kazandırılmasıdır.
4. Cephenin Tutulması
Bu yaklaşımda, binanın sadece ön cephesi korunurken arkası tamamen yeniden inşa edilir. Tarihi cephelerin korunması için sık başvurulan bir yöntemdir.
5. Altyapısal Dönüşüm
Eski endüstriyel yapılar, depolar veya ulaşım yapıları gibi büyük ölçekli altyapıların yeni işlevler kazandırılarak dönüştürülmesidir.
Sürdürülebilir tasarımın özünde, her zaman yeni binalar inşa etmek yerine mevcut olanı değerlendirmek yatıyor. Şehirler, çeşitli sebeplerle terk edilmiş ama büyük potansiyel taşıyan yapılarla dolu. Bu binaları yıkmak yerine yeniden işlevlendirmek, herkes için daha akılcı bir seçenek olarak kabul ediliyor.
Kaynaklar