Karayip Denizi’ni Meksika Körfezi’nden ayıran Yucatán Yarımadası'ndaki Jeoloji Müzesi, 66 milyon yıl önce burada gerçekleşen bir jeolojik oluşum olan asteroid kraterlerinden ilhamla Estudio MMX tarafından tasarlandı.
Programa de Mejoramiento Urbano (PMU) adlı ulusal planın veya ülke genelindeki kamu projelerini ve kültürel müdahaleleri teşvik eden Kentsel İyileştirme Programı’nın bir parçası olarak oluşturulan yeni Jeoloji Müzesi, yörenin bu alandaki zengin tarihine odaklanıyor.
Projenin başlarında Progreso için yeni bir kültürel bina inşa etmek istense de projenin kesin kullanımı belirsizmiş. Ricalde projede asteroid kraterlerinden esinlenmeye karar vermiş.
Hem çarpma kraterinin jeolojisi hem de var olan doğal çevre, yeni müzenin tasarımının geliştirilmesinde kilit bir rol oynuyor. Müzenin belirgin formu, arazinin eni ve boyu boyunca yayılmış, katı ve geometrik bir ızgara üzerine yerleştirilmiş olan müze, birbirine bağlanmış kare benzeri hacimlerin dizisinden oluşuyor.
Yapı, küçük dikenli bir ağacın kabuğunun toz haline getirilmesiyle yapılan geleneksel bir malzeme olan chukum adlı bir tür sıva ile kaplanmış.
Sıva, şehrin kentsel imajıyla peyzajının renklerine uyuyor ve açık tonu güneş ışınlarını yansıtıp ısıyı kontrol etmeye yardımcı oluyor. Projede kullanılan ve çoğunlukla dikey olarak inşa edilen ızgara sistemine Meksika’nın bu bölgesindeki şehirlerde yaygın olarak kullanılıyor.
Bina içerisinde geçici ve kalıcı sergiler, kafe ve atölyeler, eğitim programları ve etkinlikler için çok işlevli alanlara sahip.
Yapının altındaki açıklıklar, deniz melteminin arazi boyunca hareket etmesine izin vererek binayı doğal bir şekilde soğuturken aşağıdaki yeşil bahçe, su ögelerinin ve yerli bitkilerin bir karışımını sunarak yerel vahşi yaşamı içeriye davet ediyor.
Binanın büyük bir kısmının zemin seviyesinden yüksekte olması, bölge su baskınına meyilli olduğundan yapının yükselen su ile başa çıkmasına yardımcı oluyor. Bu sıcak bölgede, çeşitli ve birbirine sıkıca örülmüş alanların yarattığı kalın gölgeleme yapı çevresini güneşten koruyor.
Arazi büyük olsa da bina deniz manzarasını engellememek ve çevresindeki alt kentsel dokuyu domine etmemek amacıyla alçak tasarlanmış.
Bu konuda Estudio MMX, “Yaz mevsiminde pek çok kasırga olur ve bundan ötürü rüzgarlarla ‘savaşacak’ büyük ve sağlam bir bina yapmak yerine, binayı parçalı tasarlamak rüzgarı daha yumuşak şekilde hissettirir ve bina daha elastik bir hale gelir,” dedi.
Bitki örtüsünün de kendileri için önemli olduğunu ve bitki türü seçiminde yerli olmayan türleri ekleyerek bakım sorunları yaratmaktan kaçınmak için var olan palmiyeleri koruduklarına dikkat çekti.
“Yaz mevsiminde pek çok kasırga olur ve bundan ötürü rüzgarlarla ‘savaşacak’ büyük ve sağlam bir bina yapmak yerine, binayı parçalı tasarlamak rüzgarı daha yumuşak şekilde hissettirir ve bina daha elastik bir hale gelir,”