Hindistan’ın bir banliyösünde yer alan Ring House, studio prAcademics tarafından tasarlanmış.
Ring House, Ahmedabad’ın banliyö bölgelerinden Jaspur’da yer alıyor. Bölgenin güney tarafından bir su kanalı geçiyor, diğer tarafları ise tarım alanlarından oluşuyor. Su, yeşil alan ve çoğunlukla mango ya da sapodila türünde 120’den fazla ağacıyla birçok kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Bu kadar canlıya ev sahipliği yapması da proje bağlamında biyoçeşitlilik açısından önem taşıyor.
Önerilen proje ise 10 yaşın altında 4 çocuğun da dahil olduğu 14 kişiden oluşan geniş bir aile için tatil evi projesi. Proje aşamasında, en önem verilen konu; arazide yaşayan canlı popülasyonuna zarar vermeden bir yapı inşa etmek olmuş.
Hiçbir meyve ağacının bulunmadığı bir alan tespit edilmiş, ardından alan içerisinde yapının formu şekillendirilmiş. Bu sayede minimum karbon ayakizi yaratılmış. Arazinin sınır çizgileri arasında kot farkları bulunmasından dolayı mekan kurgusu, sınır çizgileriyle entegre işleyen peyzaj tasarımına bağlı olarak geliştirilmiş.
Konutun inşa edildiği alan, 3 metre yükseltilmiş ve büyümüş çim alanları olan bir düzlem olarak tasarlanmış. Bu yükseltilmiş düzlem, kısmen yapı formunu barındırıyor, diğer alanlar ise statik olarak destekleniyor. Yükseltilmiş bir düzlem kullanmak, ön avlu tasarımı ve yapı çevresinin meyve ağaçlarıyla sarılması için bir dizi imkan ortaya çıkarmış.
Yapının formu tasarlanırken Gujarat eyaletinin Saurashtra bölgesindeki geleneksel köy tipolojisinden ilham alınmış. Bu tipolojinin iki temel unsuru ele alınmış; “faliyu” ve “osri”.
Faliyu kavramının temsil ettiği üzere avlu, gökyüzüne açılan, bol ışık ve havalandırma imkanı sunan bir giriş alanı olarak kurgulanmış.
Osri kavramına göre ise lineer veranda, oturma alanı, sirkülasyon alanı ve zaman zaman uyku alanı olarak kullanılabilecek bir tampon alan işlevinde kurgulanmış.
Bu tipolojiden kompakt bir form yaratmak için yapı kütlesine dairesel bir form verilmiş. Burada bulunan giriş alanı faliya; birçok oturma alanının bir arada bulunduğu ve dairesel çatının yükseltilmesiyle oluşturulan yarıklardan ışığın içeri nüfuz ettiği bir mekan olarak tasarlanmış.
Osri ise ana koridorun sahip olduğu geleneksel bir işleve sahip; ana yaşam alanı ile yatak odaları, mutfak ve yemek alanını birbirinden ayırıyor.
Tuğla kaplama duvarlar ve iç mekan katmanları yaşam alanlarının etrafında dönerek halkayı oluştururken; yapı kütlesi de iç mekandan korunan peyzaja çeşitli görüş açıları sunarak stratejik delikler yaratıyor. Eğimli, tabak benzeri döşeme izdüşümü ise duvarlara ve açıklıklara gölge sağlamak üzere tasarlanmış.