Zeytinburnu Dönüşümünde Sunulan Pembe Tablonun Ardındaki Acı Gerçekler

Zeytinburnu da İstanbul'daki pek çok mahalle gibi kentsel dönüşüm seferberliğinden nasibini alıyor.

Bu hafta Kentin Tozu’nda, Zeytinburnu dönüşümünü yerinde inceleyen ve yabancı basında da ilgili haberleri yapan bağımsız gazeteci Ashley Cleek’le İstanbul’u, Zeytinburnu’ndaki dönüşümü, mahallelinin tepkilerini ve mahalleye etkilerini, projeye onay verenler ile itiraz edenleri konuştuk.

Önemli bir haberle başlayacağız. Taksim’de inşaatı devam eden otoyol kavşağı projesindeki kazılar esnasında ilginç bir gelişme yaşandı ve tarihi kalıntılar ortaya çıkartıldı. Arkeoloji Müzesi’nin hazırladığı ön inceleme raporuna göre, kazı alanında yaklaşık 2 metre yüksekliğinde ve 20 metre uzunluğunda bir duvar örgüsü ve ayrıca erken dönem Osmanlı’dan kaldığı tahmin edilen tonozlu bir yapı ortaya çıktı. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, yapının arkeolog denetiminde elle kazılmasını istedi. Bu alandaki inşaat faaliyetleri durdurulacak. Aman sakın heveslenmeyin, diğer alanlarda çalışmalar devam edecekmiş. Durmak yok betonlamaya devam!

Demirören AVM’nin inşaatı esnasında, inşaatın yanında bulunan ve korunması gereken kültür varlığı olarak tescilli binada yıkıma neden olunduğu gerekçesiyle Demirören ailesinin yargılanmasına başlanmış. AVM, karşısındaki Ağa Camii’de de büyük hasara sebep vermişti, Ama sonra ne oldu? Ağa Cami restorasyona alındı ve Demirören utanmadan, kültür değerlerimize sahip çıkıyoruz, onarımı üstlendik, diye afişler astı. Önce hasara sebep ol, güzelim minyatür camiyi temellerinden sars sonra parayı bas ve reklamını yap!

Öte yandan, Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasına ilişkin projeyi, “Gezi Parkı’nın tarihe tanıklık ettiği” gerekçesiyle uygun bulmayarak oybirliğiyle reddeden İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararı, Koruma Yüksek Kurulu’ndan döndü. Yüksek Kurul tamamen bürokratlardan oluştuğundan, reddin reddi, malumun ilanı.

Taksim Platformu ise bir basın açıklamasıyla itirazını dile getirdi. ”Taksim’de otokrat, Ankara’da demokrat olunmaz” başlıklı basın açıklamasından aynen alıntılıyoruz:

Koruma Yüksek Kurulu, Gezi Parkı yok edilerek yapılmak istenen kışla inşaatını onayladı deniyor. Taksim’de bir düzenleme gerekir ama yöntem bu olamaz diyerek bir yılı aşkın süredir müzakere talep eden tüm sivil toplum yapılanmaları yok sayılarak, halktan gelen 70 binin üzerinde imza yok sayılarak, aylarca çalışan 2 Numaralı Bölge Koruma Kurulunun kararları ve uzmanların görüşleri, önerileri, talepleri, hepsi yok sayılarak, Koruma Yüksek Kurulu kimi, neyi koruyor? Demokrasisi olan ülkelerde yönetimler böyle önemli projelerde alternatifler geliştirirler, halka danışırlar. İşe inşaatla başlamak yerine, önce yönetim anlayışı geliştirirler. Yine bir 28 Şubat. Ne değişti? Sincan’da yürüyen tanklar yerine Taksim’de iş makineleri…”

Bugünkü konumuza gelirsek, 99 depremi ertesinde Zeytinburnu ilçesi pilot proje bölgesi seçilmişti. Bu kapsamda, 2004-2005 yıllarında Zeytinburnu İlçesi’nde sosyal yapı analizi, zemin ve bina analizleri dâhil ayrıntılı sismik risk araştırmaları içeren projeler yapıldı. Bunlardan “ZeyREG” adlı proje, Zeytinburnu’nda kentsel dönüşüm alanlarının seçilmesi ve dönüşüm sırasında uygulanabilecek bir “bütünleşik etki projesi yönetimi” oluşturulması üzerine bir araştırmaydı. ZeyREG projesinde yapılan 2004 tarihli araştırmalara göre nüfusun %45’i emekli, %44’ü 300-600 TL arası, %38’i ise 600 -1000 TL gelire sahip. Ayrıca, nüfusun %78’i 10 yıldan fazla süredir burada yaşamakta ve %85’inin de başka bir konutu yok. Bölge, alt ve alt-orta diyebileceğimiz yerleşik bir nüfus profiline sahip.

Sümer Mahallesi halkı deprem için dönüşüm uygulaması beklerken, 2006 yılı başlarında Belediye, biri 75, diğeri 55 dönümlük ve üzerinde yapılaşma olmayan Merkezefendi ve Seyitnizam mahallelerindeki iki araziyi Kentsel gelişim ve dönüşüm alanı olarak onaylıyor. Belediye başkanı Murat Aydın “dönüşüm alanındaki konutların buraya taşınması planlanıyor, yani mahalle değişikliği olmasın, komşular farklı yere gitmesinler yine aynı mahallede kalsınlar ” diye söz veriyor. Karar belediye meclisinden oy birliği ile geçiyor ve aynen Taksim projesindeki iktidar-muhalefet oybirliğine benziyor. Muhalefet hiç araştırmadan, diğer mahalle dönüşümlerini incelemeden, sahaya inmeden, projeleri onaylayıp sonra ağlıyor. Artık timsah gözyaşları mıdır bilemiyoruz! Zeytinburnu’nda da aynı filmi izliyoruz.

İBB ye bağlı Kiptaş şirketi 2006 yılında Merkezefendi’deki bu arazi üzerinde lüks ve akıllı Topkapı Merkez Evleri projesini parlak reklamlarla ve 194-514 bin TL fiyat aralığında duyurduğunda, kentsel dönüşüm için rezerv alanı zaten çok az olan Zeytinburnu’nda, bu projenin Sümer Mahallesi’nde depreme dayanıksız binalarda yaşayanlar için değil üst gelir grubu için olduğu anlaşılıyor. Merkezefendi’deki araziler rant amaçlı lüks konut inşaatların açılınca, Sümer Mahallesi Dönüşümü için arazi aranmaya başlanıyor. 17.02.2008 tarihinde Belediye 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı tadilatı yaparak, 160 dönüme yakın araziyi Sümer Mahallesi için kentsel gelişim ve dönüşüm alanı, olarak onaylıyor. Başlangıçta projenin önce 8 katlı binalardan oluşmasının tasarlandığı ancak değiştirilerek şu andaki 17 katlı yanaşık düzen binalara dönüştürüldüğü görülüyor. Kiptaş’ın taşeron firmaya yaptırdığı 640 konuttan 200 tanesi inşaatı yapan firmaya veriliyor; firma konutları şu anda isteyene satıyor. Geriye kalan 440 tanesi de Sümer Mahallesinde deprem riskli dönüşüm alanındaki maliklere verilmeyi bekliyor. 23 Şubat 2013 Cumartesi günü de konutların anahtar teslim töreni vardı.

Kiptaş’ın internet sayfasından devam edersek, “Zeytinburnu İlçesinin en eski yerleşimlerinden biri olan Sümer Mahallesini yeniden yapılandırmak, güzelliklerinin devamını ve gelişimini sağlamak amacıyla daire sahiplerini mevcut yaşam alanlarından koparmadan yerinde dönüşüm planlanarak başlatılan projede nihai sonuca ulaşıldı. Projede amaç; bölge sakinlerine, olası bir depremde hasar riski taşıyan binalarda oturmak yerine, yaşadıkları semtten kopmadan aynı bölge içinde güvenli yapılarda yaşama seçeneğini sunabilmekti.” Bu durumda, burada yaşayan nüfusların yaşam alışkanlıkları ve maddi koşullarının göz önüne alınarak, projenin yapılmasının gerekliliği ortaya çıkmakta. Belediye Başkanı Aydın da, ”burada yapılacak 450 konutu sıfır lira almadan vereceklerini” belirtiyor. Konumuz Zeytinburnu ve bize sunulan bu pembe tabloyu deşmek istiyoruz. Şimdiye dek mahallelerden muhalefetin sesini dinlettik, bu kez, imza atarak projeye ortak olanları dinleyeceğiz, bakalım ne diyorlar:

MAHALLENİN SESİ KAYIT

Zeytinburnu dönüşümünü yerinde inceleyen ve yabancı basında da ilgili haberleri yapan bağımsız gazeteci Ashley Cleek bugünkü konuğumuz. Öncelikle kendisine teşekkür etmek istiyoruz, kırmayıp geldiği için ve ayrıca kendine ait olan ve az önce dinlediğiniz Zeytinburnu ses kayıtlarını kullanmamıza izin verdiği için. Ashley’in, Zeytinburnu makalesi ve mülakatları PRX -Public Radio Exchange’de yayınlandı.

Ashley ile İstanbul’u, Zeytinburnu’ndaki dönüşümü, mahallelinin tepkilerini ve mahalleye etkilerini, projeye onay verenler ile itiraz edenleri konuşuyoruz.

Mahalleleri dozerlerin yıktığını sanıyorduk, yanılmışız. Projelerin açıklanmasıyla, dozerlerden önce, çıkarcılık ve rant hesapları, mahalle dayanışmasını da komşuluk ilişkilerini de yerle yeksan ediyormuş. Projeyi imzalayarak kabul edenlerin dahi geleceklerinden emin olmadıklarını ve dairelerini bir süre tutup iyi bir fiyat bulduklarında satarak bölgeden çıkacaklarını mülakatlardan anlayabiliyoruz. Dediğimiz üzere, üst gelir gruplarına göre tanzim edilen kentlerde artık alt gelir grupları ile emekçi ve yoksullara yer yok.

CİHAN: Zeytinburnu hakkındaki makalen ve ses kaydıyla ilgili sorarak başlamak istiyorum. Zeytinburnu, PRX Public Radio Exchange’de yayınlandı. Başlık, ”Bir Gecede Metropolis”. Burada yeni bir İstanbul’un seslerini dinliyoruz. Bu İstanbul, martıların, vapur düdüklerinin, ezanın, işportacıların İstanbul’u değil. Her çeşit inşaat sesi bizi esir alıyor. İstanbul’a ne oluyor? Başlıkla ilgili olarak , ‘bir gecede olma”, gecekonduyu çağrıştırıyor. Burada, gecekonduya ima/ gönderme de var mı?

ASHLEY: Evet, evet kesinlikle, başlık Bir Gecede Olan Metropolis. İstanbul’da ilk öğrendiğim şeylerden biri gecekondular oldu çünkü bu binaları görüyorsunuz; tamam önce bir katmış gibi görünüyorlar ama sonra katlar ekleniyor ve bazen bunu bir şekilde görebiliyorsun. Böylece insanlarla gecekondular hakkında konuşmaya başladım ve bunun, yani birinin bu kadar çabucak bir ev inşa edebilmesinin, hem cesur hem de dehşet verici olduğunu düşündüm. Turist gözüyle İstanbul, buraya yerleştiğimde bulduğum İstanbul, bulmayı umduğum İstanbul değildi. Bunu olumlu ya da olumsuz bir anlamda söylemiyorum ama sadece değişik bir kent bu çünkü çok hızla büyümekte. Yaptığım ses kayıtları Maslak’tandı, kanımca Maslak…

C: Evet doğru yer

A: Gerçekten, doğru yer, mükemmel bir yer olduğunu düşünüyorum. Metrodan çıkıyorsunuz ve birden sizi çarpıyor, tüm bölgede, gidip de drill sesi, vinç sesi duymayacağınız hiç bir köşe yok ve bu benim için İstanbul’un sesi oluyor. Haklısın, kesinlikle bu martıların İstanbul’u değil ama İstanbul’un göstergeleri tüm bu çeşit klişelerden daha çok bu sesler ve kesinlikle, bu mülakatların hepsini yapmaya başladığımda kentin ne kadar hızlı büyüdüğünü ve insanların bu kentin nasıl ve nereye doğru büyüyeceğini ne kadar az anlayabildiğini görüyorsun ve birden bire sanki bir gecede bu kent kütlesi karşına çıkmış gibi oluyor, böyle birdenbire meydana geldiği hissi…

C-Evet evet küresel kent olmak. Yeni paradigma bu. Yine senden alıntılayarak devam edeceğim; ”Deprem riski olan mahallenin karşısında lüks oteller ve lüks daireler”, diyorsun. KİPTAŞ’ın lüks binaları şu an oradaki nüfuslar için değil üst gelir gruplarına yönelik inşa edildiklerinden en başından orada kimlerin yaşayacağını anlıyoruz değil mi?

A: Evet ve Zeytinburnu’na ilk kez gittiğimde Kiptaş binaları henüz inşa edilmişti. Evet, lüks binalar ama bu binalar kayda değer bir şeyler değil. Binaların karşısında, yarış pistinin arkasında, sanırım eskiden askeri kışlanın olduğu yerde ve boş alanda ve şimdi burada Istanbul Residents var ve 5-8 blok halinde,cüsseli yapılar görüyorsun ve reklamlarda beni çarpan

C-Evet…

A: Reklamlar o kadar aptalca ki… Cennet gibi , ormanın ortasında bir yer gibi , ağaçlar, her yer yeşil, ırmaklar akıyor,burada büyük cam yapılar var. Yolun karşı tarafında bu çeşit yapıların inşa edilecek olması gerçekten beni şaşırttı ve deprem riskli bir mahallenin hemen yanı başında 16-9 Gökdelenleri’nin olması…

C: Belediye Başkanının iddiasına ve bazı gazetelerdeki haberlere göre, evlerine bedava sahip olacakları söylenmekte. Bu doğru mu? Olabilir mi? Ayrıca tapusu olmayanlar, tapu tahsisliler ve kiracılar ile dükkan sahiplerini de anlatır mısın, onları neler bekliyor?

A: En önce, hiç kimse para ödemeyecek dendi. İdeali bu. Bunu rakamlarla ifade edersek, Zeytinburnu’ nda herkesin tapulu dairesi var. Belediye Başkanı ile konuşmadım, başkan yardımcısı ile görüştüm.

C: Zafer Alsaç

A: Zafer Alsaç ile ve tamam dedi, şöyle anlattı, herkes sahip olduğundan %25 daha eksik metrekare alacak. Ve ideali şu, Zeytinburnu sakininin 100 metrekarelik dairesi varsa 25’i çıkart, 75 metrekare alacak. Yasal anlaşma böyle. Zeytinburnu’nda olay şu, bu Kiptaş binalarını yaptıklarında en çok 1+1 inşa ettiler, biraz 2+1 ve 3+1 ama çoğunluk 1+1 ve bunlar 66 metrekare, 60-70 metrekare civarında. Ve diyelim ki bir dairen var ve Sümer Mahallesi’nde sanırım 1200-1500 kişiden çoğu, 800-900’ü , 75-80 metrekare civarında daireye sahip , bundan %25’i çıkartıyorsun ve

C: Bu aileler kalabalık aileler değil mi?

A: Evet kalabalık aileler, çoğunun 3-5 çocuğu var, 2-5 çocuklu aileler Sümer’deki ortalama aile 80 metrekare daireye sahip, %25’i düşünce 60 metrekare kalıyor. En küçük konut 1+1 ve 66 metrekare, bunun 60 metrekaresi bedava evet ama kalanı ödemeleri gerekiyor.

C: 4-5 çocukla sığamayacaklar.

A: 4 -5 çocukla kesinlikle küçük; ayrıca, her metrekare başına ödemeleri gereken ve dışarıdan alanların fiyatın üzerinden indirim yapıldığı söylendi; metrekaresine 2400 TL ödeyecekler. Evet, 2400 TL metrekaresine ödeyecekler ve 6 metrekare için bile ödeseniz bu bedava değil. Ayrıca, ödemeleri gereken, hepsi biliyor ki bunun üzerine ayrıca ödemeleri gereken, site bakım giderleri, güvenlik, temel ev masrafları var.

C: Ayrıca yaşam tarzları da değişecek, üst gelir gruplarıyla birlikte yaşam daha pahalı olacak, nasıl yaşayacaklar?

A: Kesinlikle, kesinlikle ve bedava değil. Başkan Yardımcısı bile anlamıştı. Evet bedava değil, İkamet edecekler için mortgage temin etmek üzere bankalarla anlaşma imzalıyoruz dedi. Bu insanlar, evleri olan insanlar ve bu beni çok etkiledi. Tamam bu insanların evleri sağlam değil ama evleri kendilerine ait ve evlerini ellerinden alıyorsunuz ve mortgage veriyorsunuz ve muhtemelen hayatlarında ilk kez mortgage kullanıyorlar ve büyük bir sorun.Kiracılarla ilgili olarak hiçbir şey yok, Başkana sordum ve ilgilenmediğini söyledi

C: Ne kadar kiracı var, nüfusun yüzde kaçı biliyor musun?

A: Değişik rakamlar söyleniyor. Dükkân sahipleri, bakkallar, onlar kiracılar, onlara hiç birşey verilmiyor. Dükkân kiralayabilirler ama bu Kiptaş binalarının zemin katlarından dükkân kiralamak onlar için çok pahalı, gideceklerini söylediler.

C: Alışveriş merkezleri de yapılacağı için zaten orada tutunamayacaklardır diye düşünüyorum.

A: Kiracılar hiçbirşey almayacak, hükümet tarafından ufak bir meblağ verilerek yollanacaklardır.

C: Ve mesela bu, Tarlabaşı’nda da oldu; bir aile kazancını dükkândan sağlıyorsa, kazanç yolu da yok edilmiş oluyor.

A: Sanırım mülakatlardan birinden bahsediyorsun bir aile vardı kadın ve erkek vardı. Onların sanırım ekstra kazançları vardı. Kadın, ev hanımı ve adam, oturdukları apartmanın bodrum katındaki bakkalı işleterek ekstra kazanç sağlıyordu. Hayır, artık bu kazanç olmayacak.

C: Ve artı, bankalara aylık taksit ödemek zorunda kalacaklar

A: Kesinlikle ve artıca bakım, site gideri ve temizlik gideri, güvenlik vesaire

C: Kontratları imzalayarak projeye katılan ve taşınmaya karar verenlerin bile kendi geleceklerinden, başlarına ne geleceğinden emin olmadıklarına inanıyorum.

A: Evet Zeytinburnu’nunda 4 değişik çeşit grup var. İlk grup, imzalayanlar. Bunlar, yaşlı çiftler, çocukları yok ve sadece başlarını sokacak bir daireye ihtiyaçları var. Aldırmıyorlar ve binalardan memnunlar, güzel olduğunu düşünüyorlar. Binaların ortasında etrafında yürüyüş yolu olan bir çocuk parkı var ve hoşlarına gidiyor ve asansörlerde televizyonlar var, bu çeşit ufak lüksler, kesinlikle cazip şeyler var. 2. çeşit insan, projeye kesinlikle karşı olanlar ama sonradan fikir değiştirenler. Bir kişi, mesela Zafer, gerçekten çok karşıydı ama döndüğümde sözleşmeyi imzalamıştı ve kendisine bedava daire ve üzerine biraz para verilmişti.

C: Nasıl?

A Bilmiyorum

C: Bazı mahallelerde direnişi kırmak, muhalif olanları susturmak, her şeyi pürüzsüz yapmak için bunu yapıyorlar.

A: Evet ve 2 gün önce Zeytinburnu’nda yaşayan bir arkadaşıma gittim. En başta kendisiyle mülakat yapmıştım ama hikâyesini kullanmadımdı. Geldikçe uğrarım ve görmeye gittim, oradaki irtibat kişim gibi, orada büyümüş. 28 yaşlarında, normal bir adam. Ve orada çalışıyor. Mahalleye gittim ve ‘neler oluyor” diye sordum. Başbakan’ın Cumartesi toplantısına gitmiş. Şöyle dedi, herkesi yatıştırmaları için mahallede birkaç insana ödeme yaptıklarını düşünüyorum. Sanırım, Zafer de bunlardan biriydi.

C: Bunun aynısı kentsel dönüşüm esnasında Ayazma’da da yaşandı mesela.

Ashley: Kesinlikle ve bu işe yarıyor. Bunların yanı sıra, mülakat yaptığım Hasan gibi mahalleliler var. Yayınlanan hikâyemde de vardı; gerçekten sert muhalifler. Evli ve 2 çocuklu ve Hasan’a 1+1 vermek istediler, nasıl olacak, dairesini biliyorum büyük, çok güzel ve sanırım kuvvetle karşı duracak. Ayrıca, evlerini depreme karşı sağlamlaştıran ama gitmek zorunda kalanlar var.

C: Projeden bütünlüğünden evet.

A Çok çok kızgınlar, çünkü yaptıkları yenileme masrafları karşılanmıyor; yaptırdıkları izolasyon hiç birşey karşılanmıyor ve kalben ve aklen binalarının emniyetli olduğundan eminler ve bu durum onlara hiç mantıklı gelmiyor ve bu yüzden imzalamamışlar.

C ”Mahalleli mahalleliye düşman oluyor”, demişsin. Bu gerçekten ilginç; bize bundan bahseder misin?

A: Bu çook önemli ve gerçekten zor anlaşılan bir şey. Başında fark ettim. Mahalleden biriyle görüşme yapmaya gittim ve yaşlı bir adamdı, kahvehanenin dışında bir grup adamın yanındaydı. Mülakatı yapabilir miyim, diye sorduğumda, heyecanlandığını konuşmak istediğini anlıyorsun. ”Aşağıya doğru yürüyelim”, dedi; ”evimin ne kadar büyük olduğunu kaç para ettiğini herkesin duymasını istemiyorum”, diye açıkladı. Anladım ki insanlar birbirlerinden saklıyorlar. Diğeri ne kadar yer aldı, o kaç para aldı, bunlar hakkında gerginler. Zeytinburnu’na en son gittiğimde, bir adamla yürüyordum ve komşusuna rast geldik ve bu münakaşaya nasıl girildi anlamadım çünkü bu konu, kentsel dönüşüm ve deprem mahallede herkesin ilk konuşmak istediği şey, ilk laf bu. Ve komşu kadın birden ”Apartmanımı satmayacağım, bu plan saçma” diye anlatmaya başladı. Yani insanlar yumruk yumruğa gelmiyor ama bu gidişat komşuları birbirinden şüphe eder hale getiriyor, komşuluk bağlarını yok ediyor

C: Bu çok acı çünkü mahalleler komşuluk ilişkilerinin, dayanışma ağlarının bağlantıların olduğu yerler ve projeler başlar başlamaz her şeyi de yıkmaya, çözmeye başlıyorlar.

A: Elbette, çünkü sen en kadar alacaksın, ne kadar kaybedeceksin, onlar ne kadar alacak, böyle oluyor

C. Evet, evet artık her şey iktisat terimleriyle.

Etiketler

Bir yanıt yazın