Yüksek Mimar Sena Özfiliz ve BM-Habitat AGFE yerel uzmanı Cihan Uzunçarşılı, İstanbul'da olası bir olimpiyatın kente ve topluma getireceği olumsuz sonuçları bianet'e anlattı.
Olimpiyat 2020’nin hangi ülkede yapılacağı 7 Eylül’de açıklanacak.
İstanbul’un Madrid ve Tokyo ile yarışında Gezi Direnişi’nin ve doping skandalının da olumsuz bir etkisi olduğu tartışılıyor. Bu yüzden İstanbul için lobi çalışmaları üst düzey yetkililer nezdinden son hızla devam ediyor.
Beşince kez olimpiyatlara başvuran ve üçüncü kez aday gösterilen Türkiye, spora katılımın teşviki, yeni spor tesisleri, turizm gelirleri, istihdam artışı ile kamuoyu desteği almaya çalışıyor.
Peki, dev stadyumları, hava fişekleri binlerce turist çeken görkemiyle olimpiyatlar sahiden bir ülkeye ne getirir?
İstanbul’da Olimpiyatlar için düşünülen 37 tesisten 11’i hâlihazırda mevcut. Aralarında Olimpiyat Köyü ve Paralimpik Köy ile Medya Köyü’nün de bulunduğu diğer 26 tesisin, 20’sinin kalıcı, 6’sının geçici (sökülebilir) olması planlanıyor.
Bu tesisler kentin tarihi bölgelerinde (Yedikule, Harem) kamusal mekânlarında (Haydarpaşa), yeşil alanlarında (Belgrat Ormanları ve Esenler) ve sahillerinde (Boğaziçi kıyısı) inşa edilecek.
İstanbul 2020’nin önerdiği 19,7 milyar dolarlık yatırım miktarının diğer adaylara göre Tokyo’nun 4, Madrid’in 10 katı.
Yüksek Mimar ve Uluslararası Mimarlar Birliği, Spor ve Serbest Zaman Değerlendirme Yapıları Çalışma Grubu (UIA Sports & Leisure Work Group) üyesi Sena Özfiliz ve BM-Habitat AGFE yerel uzmanı ve konut hakkı savunucusu Cihan Baysal Uzunçarşılı sorularımızı yanıtladı.
Neden olimpiyatlara hayır?
CB: Olimpiyatlar, 1992 Barcelona’dan bu yana ideallerinden uzaklaşmış, neoliberal ekonomi politikalarla eşgüdüm içinde kentlerin pazarlanmalarının araçlarına dönüştürüldü. Kentler allanıp pullanıp görkemli bir şov, bir etkinlik üzerinden sermayenin birikim araçları oldu. Oyunlar, ekonomik büyüme için fırsat görülüyor. Büyük altyapı projeleri, kentsel yenileme, emlak yatırımları Olimpiyat kentlerindeki olağan faaliyetler. Nitekim Türkiye’nin Olimpiyat raporu da böyle bir inşaatçı/ müteahhit görüşü taşıyor. Spor bunun neresinde?
Peki ya sosyal maliyeti?
CB: Bu projeler yıkım getiriyor. Genellikle kentlerin ”pislik”, “çirkinlik”, “çarpıklık” olarak kabul edilen alt gelir grubuna ait nüfusları kent merkezlerinden dışarı atılıyor. Zorla tahliyeler ve mahalle yıkımları Olimpiyat şaşasının ardındaki kirli yüz.
Uluslararası konut hakkı örgütünün (COHRE) raporu 1998-2008 yılları arasında yapılan Olimpiyat Oyunlarında 4 milyondan fazla insanın zorla tahliye edildiğine dikkat çekiyor. BM Konut Hakkı Raportörü Rolnik’in raporu ise zorla tahliye sayılarındaki artışın yanı sıra, mega -etkinliklerin soylulaştırma etkilerine, kira artışlarına ve ayrıca devletlerin sosyal konut politikalarına olumsuz etkilerine değiniyor.
Ama bu kirli yüz maalesef o şaşaa, görkem ve insanlıktı, kardeşlikti söylemleri arasından fark edilemiyor.İnsanların milliyetçi hisleri kabarıyor, sağlıklı göremiyorlar.
İstanbul’u nasıl etkiler?
CB: Hatırlayalım, olimpiyat stadının yapılmasıyla Ayazma’nın birdenbire nasıl çekim alanı olduğunu, yıkım sürecinin nasıl hızlandığı ve oradaki tüm diğer mahallelerin de nasıl yıkımlarla karşı karşıya kalacağını. 2020 haritasına bakın. Yedikule bostanlarını konuşuyoruz bu aralar, ucu Olimpiyatlara dayanıyor.
Ayrıca şu anda rantı arttığı için sermayeye pazarlanmak üzere dönüşüm altına alınan mahallelerin tümünde Olimpiyatlar bahanesiyle yıkımlar meşrulaştırılacak. Önceki Konut Hakkı Raportörü Miloon Kothari, istanbul’u ziyaret ettiğinde boşuna “olimpiyat İstanbul için felaket olur” demedi. Kothari ayrıca Commonwealth Oyunları bahanesiyle memleketi Yeni Delhi’de yıkılan mahallelerin çoğunda tesis falan yapılmadığını buralardaki yoksul nüfusların sürülmelerinden sonra yaşam alanlarının lüks projelere açılmak istendiğini da anlattı.
Aynı senaryoyu yaşayacağız. Kentin sosyo-mekansal ayrıştırılması ki kesinlike durdurulması gerek, tam aksine hızlanacak. Ayrıca, kamuoyunda kentsel dönüşüme karşı yükselen mücadele olimpiyat gölgesi altında kalacak.
Çin’de, 1,5 milyon insanı olimpiyat tesisleri uğruna yerinden edildi. Tarihi Dazhalan mahallesi butik otel ve alışveriş merkezleri için yerle bir ediliyor.Vancouver’de yerli halkların toprakalrına el kondu, tesisler buralara inşa edildi. Rio su anda favela yıkımlarıyla sarsılıyor. Londra’da sosyal konutlar, alt gelir gruplarının mahalleleri yıkıldı. Mahalleli neden istesin evini başına yıkacak Oyunu?
Çevreye ve doğaya maliyetleri de felaket. Istanbul 2020 tesislerinin harita üzerlerindeki yerlerine iyice bakın, yeşil alanları, su havzalarını mahvedecek. 420 km kare bir alan var Kuzey’e Kaardeniz’e kadar dayanan, bu harita yeni ortaya çıktı, ekokırımın en alası orada olacak.
Ya işin ekonomik boyutu?
CB: Bütçeler hiçbir zaman planları tutmuyor, genelde 10’a katlanma var. Atina’da hesaplanan maliyet 1,6 milyar dolarken, gerçekte 16 milyar dolara çıktı. Yunanistan’ın bugünkü ekonomik krizinde Olimpiyat Oyunları’nın payı göz ardı edilemez. Londra’da bütçenin 4’e katlandığını söylüyorlar ama bunun içine çok yüksek mali götürüsü olan güvenlik dahil edilmemiş. 2010 Vancouver Kış Olimpiyatları’nda da orijinal bütçe 660 milyon dolarken, maliyet 5 milyar dolara çıkmış. Brezilya’daki son patlamaların dibinde Olimpiyatların yol açtığı müthiş mali tablo var.
Londra’da güya sosyal konut yapacaklardı!
Siz, Çin ve Londra’da bizzat olimpiyat tesislerini de gezdiniz. Olimpiyatların alınmasına en çok sevinecek kişi siz olmalısınız, çünkü uzmanlık alanınızla ilgili bir sürü tesis yapılacak. Peki neden karşısınız?
SÖ: Olimpiyatlarla ilgili en büyük hayal kırıklığım Londra Olimpiyatlarını izleyen süreçte oldu. Londra’da adaylık aşamasında sürdürebilirlik üzerine önemli argümanlar koydular ama istenen düzeyde bir başarıya henüz ulaşamadılar.
Olimpiyat Köyü’nde Yaptıkları binaları daha sonra önemli bir bölümü dar gelirlilere ayrılacak konut şeklinde düşündüler. Ancak şimdi tamamen yüksek gelirlilere konut olarak dönüştürülme çabası içindeler. Çünkü orası Londra’nın en yenilenmiş bölgesi. Bu yüzden dar gelirlileri bir kenara itip aslında orayı pazarlamaya çalışıyorlar. Zaten öncesinde de çevreye makyaj yapmak adına çevredeki konutların bir bölümünü yıkıp insanları başka yerlere sürdüler.
En başta 80.000 kapasiteli bir stad yapıldı. Normalde olimpiyatlar sonrası bu stadın kapasitesinin 25.000′ düşürüleceği söylenmişti ama oraya bir futbol kulübü talip oldu stadı o şekilde mevcut kapasitesiyle kullanmaya karar verdiler. Stadı futbol kullanımına dönüştürmek ekstra bir maliyet getirecek.
Bizde de Haydarpaşa’da sadece açılış kapanış törenleri için 70 bin kişi kapasiteli Boğziçi tören stadyumu yapılacak. İlk defa olimpiyatlar tarihinde açılış ve kapanış töreni için ayrı bir yer tasarlanıyor. Biz bu kadar zengin bir ülke miyiz? Bu stadyumun maliyeti de 500 milyon dolar civarında. Buranın gelecekte bir kısmının sökülerek konser alanı olarak kalması öngörülüyor. Londra’da baştan tasarlanıp gerçekleşmeyen şeyin, Türkiye’de olacağını düşünmek bana biraz hayalcilik gibi geliyor.
Çin 2008, Atina 2004 ve Brezilya 2016 Olimpiyatlarında durum nedir?
SÖ: Çin’e olimpiyatlardan iki ay sonra gittik. Çin’in amacı şuydu; gelişen ekonomi, ucuz işgücü ile kapitalizme açılmak. Çin’in imajını yenilemek üzerine olduğu için orada sürdürülebilirliği hiç dikkate almadılar. Yapılan tesisler anıtsal, ikonik ama sonrasında ne olacağı hiç belli olmayan tesislerdi. Zaten neredeyse hiç kullanılmaz hale geldi.
Mesela Hutong denen dar gelirlilerin yaşadığı gecekonduları görmüştüm. Bunların bir bölümü yıkılıp yerine yeni mahalleler inşa edildi. Bir bölümü de olimpiyatlar sırasında gözden kaybedilmek üzere 3-4 metre yüksekliğinde panolarla kapatılmıştı. Panolarda olimpiyatlarla ilgili sloganlar vardı. En vahim tabii ki Atina (2004 Olimpiyatları) için inanılmaz paralar harcanan 22 tesisten 21’i olimpiyatlar sonrasında hiç kullanılmadı. Hepsi çürümeye terkedildi.
Brezilya’da Olimpiyat Parkı’nın inşa edildiği deniz kenarında bir mahalle var. Orada da yok edilmek istenen yerinde kalma mücadelesini kazandı. Onun dışında 2011′ deki rakamlara göre favelalarda (gecekondu) 170 bin kişi tahliye edildi. Ama şu an bu rakamlar daha büyük.
Peki ya İstanbul’da ne olacak?
SÖ: Tesis ve altyapıların inşaatına paralel olarak Tarlabaşı’nda yapılan soylulaştırmanın hemen hemen her yerde yapılmaya başlanacağını söyleyebiliriz. Olimpiyatların bütün tesislerini, altyapılarını TOKİ’nin bünyesinde kurulan bir birim yürütecek. Yaklaşık 1/10 oranında özel sektörün katkısı var, gerisi devlet bütçesi. Özel sektörün destek olmasında pek çoğunun gayrımenkul sektöründe de faaliyet göstermesi ve marka değerini artırma beklentisi yatıyor. TOKİ ihalelerinin iştah kabarttığı bir gerçek.
Olimpiyat yerine?
SÖ: Tesislerle ilgili daha mantıklı planlamalar yapılabilirdi. Mesela Haydarpaşa’daki mendireği kapatarak kalıcı bir kürek tesisi haline getirmek yerine neden bunun için Olimpiyat parkına çok yakın olan Küçükçekmece Gölü kullanılmıyor? Haydarpaşa’daki Boğaziçi Stadyumu’na gerçekten gerek var mı? Olimpik şehirler halkın spor yapma imkanını genişletmeye dönük bir planlama da yapmalı. Örneğin Belgrad ormanında kalıcı bir BMX tesisi yapmak yerine bütün kentin kullanacağı bisiklet yolları yaparak bisiklet binen sayısını artırmak daha yararlı değil mi?
CB: Bu kadar büyük bir bütçeyi, kentin kamusal binaları başta olmak üzere yerleşik mahallerini yerlerinden etmeden sağlamlaştırmaya, kentin başta trafik ve altyapı gibi birçok aksaklığını gidermeye, depreme karşı binaları sağlamlaştırmaya kullanmak varken, kısa sürelik bir şov uğruna, milyarlarca doları kentin denizini, ormanını, kültür varlıklarını heba etmeye harcamak, hele ki deprem de eli kulağında beklemekteyse ne kadar mantıklı? Chicago kenti mesela bu nedenle istemedi Olimpiyatları, adaylıktan çıkarttırdı. Birçok ülkede artık Anti-Olimpiyat grupları örgütleniyor,maymunun gözü açıldı diyelim.