17 Aralık operasyonunun hemen sonrasında kaleme aldığım yazı, imar & siyaset ilişkisini sorgulama iddiasında değil. Yaşadığımız fiziksel çevre sorunlarını anlamaya yönelik, öncelikle kendi düşüncelerimi berraklaştırmaya çalışan bir yazı.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı 2011 yılında yapılan bir düzenlemeyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dönüştürüldü ve Bakan olarak Erdoğan Bayraktar atandı. Bayraktar, 2002 yılından bakan olduğu güne dek TOKİ Başkanı olarak görev yapmıştı. 2002 aynı zamanda AK Parti iktidarının başlangıcı.
1984 yılında TBMM’de 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu çıkıyor ve Toplu Konut İdaresi, o zamanki adıyla Toplu Konut ve Kamu İdaresi kuruluyor. Kanunun amaç ve kapsamı bölümü oldukça açık:
“Konut ihtiyacının karşılanması konut inşaatını yapanların tabi olacağı usul ve esasların düzenlenmesi, memleket şart ve malzemelerine uygun endüstriyel inşaat teknikleri ile araç ve gereçlerin geliştirilmesi ve Devletin yapacağı desteklemeler (…) (2) bu Kanun hükümlerine tabidir.”
AK Parti’nin iktidar olması ile kurumun başına geçen Bayraktar, büyük olasılıkla kurumun 30 yıllık tarihi boyunca en uzun süre başkanlık yapan isim.[i] Bu süre içinde hemen öncesinde neredeyse atıl duruma gelmiş, başkanının ismini çok az kişinin bildiği ve bugün de hatırlamadığı bir kurum olan TOKİ’yi dönüştürdü. Amaçları kanunla açıkça konut üretimiyle sınırlandırılmış TOKİ, konut alanının dışına da çıkarak köprüler, hastaneler, kampüsler, kamu yönetim binaları yapmaya başladı. Bu mesele o kadar içselleştirildi ki Bayraktar takdimlerde isminin “Toplu Konut İdaresi Başkanı” olarak anılmamasını isterdi.[ii]
Alt gelir grubu için konut üretimi konusunda nitelikle neredeyse hiç ilgilenmediğini söyleyebileceğimiz TOKİ, nicelik konusunda ise oldukça iddialı. Kurum web sitesinin ana sayfasında verilen “81 il, 800 ilçe, 2.971 şantiye, 630.321 konut”[iii] ibaresi TOKİ’nin sayısal hedeflerini oldukça iyi anlatıyor. Esasında bu nicelik hedefi Başbakan tarafından tanımlanan 1 milyon konut üst hedefinden geliyor ve kendi içinde tutarlı.
Erdoğan Bayraktar’ın 2011’de bakan olmasıyla birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın üst düzey kadroları ağırlıklı olarak TOKİ’den devşirildi. Bakanlığın üst düzey yönetimi için dikkat çeken bir diğer önemli konu hemşerilik. Bayraktar döneminde; Bakan, Bakan Yardımcısı, Müsteşar ve beş müsteşar yardımcısının tümü Trabzonluydu. [iv]
TOKİ’nin eski Başkanı[v] Ahmet Haluk Karabel ile eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın çalışma arkadaşlığı geçmişi de ilginç. Karabel ve Bayraktar önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kiptaş’ında, ardından Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Metropol AŞ’nde ve son olarak TOKİ’de birlikte çalışıyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kurulmasıyla birlikte Bayraktar TOKİ’de direksiyonu Karabel’e bırakıyor.
Türkiye konut ihtiyacının %5-10’luk kısmını üreten TOKİ, kaynak yaratmak için %49’u kendisine ait olan Emlak Konut GYO’nun ve bizatihi yaptığı kaynak geliştirme projelerini kullanıyor. Yani TOKİ ve Emlak Konut üzerinden kamuya ait arazileri hasılat paylaşımı modeliyle yapılmak üzere ihaleye çıkıyor.
1953 yılında kurulan Emlak Konut, 2002 yılında Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’na (GYO) dönüşüyor ve 2010 yılında halka arz ediliyor. Bugün halen Türkiye’nin halka açık en büyük GYO’su.
Hangi mevzuat ve yöntemle devredildiğini bilmiyorum ama Emlak Konut GYO, kamunun elindeki arazilerin gayrimenkul geliştiriciliğini üstleniyor ve buradan elde ettiği gelirden hissesi oranındaki payı TOKİ üzerinden dar gelirliye aktararak düşük gelirlinin konut sahibi olmasına katkıda bulunuyor. Emlak Konut GYO’nun bugün bildiğimiz projeler arasında ilk büyük projesinin Batı Ataşehir olduğunu söyleyebiliriz. Batı Ataşehir’in yapımına 2002 yılında başlanıyor ve ilk tamamlanan üç projenin geliştiricileri Ağaoğlu, (MyWorld) EMAY (Kent Plus) ve Varyap & Teknik Yapı ortaklığı (Uphill).
Emlak Konut, projelerinde geliştiriciyi yalnız bırakmıyor. İhale aşamasından, proje tamamlanana kadar kontrol mekanizması olarak devrede kalıyor. Reklamlarda gördüğümüz Emlak Konut GYO logosu bu kontrolün göstergelerinden birisi.
Bayraktar’ın Bakanlığı devam etseydi kentleşmede güçlü bir figür olarak göreceğimiz bir diğer kurum İller Bankası AŞ olacaktı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bağımsız iki biriminden birisi olan İller Bankası’nın amacı kabaca il özel idareleri ve belediyelerin finansman ihtiyaçlarını karşılamak olarak tanımlanmış.
Ağırlıklı olarak belediye ve özel idarelerin yol, arıtma kanalizasyon gibi alt yapı projelerinin finansmanında etkin olarak gördüğümüz İller Bankası kentsel dönüşüm projelerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın finansman sorunlarını çözecek kurum olarak hazırlanıyordu.
Yeni Bakan’ın kurumla ilgili tasarrufunu ise zaman gösterecek.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dönüşmeden hemen önce Kentges isimli bir çalışma tamamladı. “Kentleşme ve imar konularında yerel yönetimler için bir yol haritası” olduğu belirtilerek hazırlanan çalışma dışında Bakanlığın yakın geçmişinde kentlere ve yapılara çeki düzen vermeye dönük başka bir çalışma bilmiyorum.
Bakanlık belki 150 yıllık geçmişin biriktirdikleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dönüşmeden önce yapı üretimi ve kentlerin planlanması açısından hiç de parlak bir yerde değildi. Bir yana bunu da not etmeden söze devam etmek yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na haksızlık olur. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, kapanmadan önce tasarım ve konfor olarak güncel ihtiyaçları karşılamayan çeşitli yapı tipolojilerini devletin çeşitli kurumları için üretiyordu. Bu tipolojilerin bir kısmı halen üretiliyor. Jandarma binaları, okullar, hastaneler vesaire. Bahsi geçen yapı tipolojilerinin mimari niteliklerini çoğumuz biliyoruz.
Belediyelerle ilgili, son olarak çeşitli düzenlemeler getiren 6360 numaralı kanun Aralık 2012’de kabul edildi. 2014 yerel seçimleriyle Türkiye’de 2.950 olan belediye sayısı 1.395’e düştü. Aynı kanunla beraber büyükşehir sayısı 16’dan 30’a çıktı ve tüm büyükşehirlerin hizmet alanları il sınırları olarak yeniden belirlendi. Bu kentlerde il özel idareleri kapatılarak varlıkları belediyelere devrediliyor[vi] ve il genel meclisleri de kapandı. Geriye kalan 51 kentte ise il özel idareleri mücavir alanlara hizmet vermeye devam edecek.
Kentsel kalite niteliğini sorgulamaya geniş çerçeveden baktığımızda şu soruyla başlamalıyız: İmar planı yapma yetkisi olan kurumlar hangileri? Sıralamaya çalışalım.
Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte imarla ilgili konu başlıklarını bir iki başlıkta özetleyerek vermek zor ama örnek olması açısından sıralamaya çalışacağım.
Futbolun en önemli spor dalı olduğu Türkiye’de 80 yıl boyunca kentlerin çeşitli yerlerinde –ki bunlar genelde kent merkezlerinde, yaya olarak kolay ulaşılabilecek, oldukça kıymetli alanlar- yapılan stadyumların yenilenmesi beklentisi bu sorunun temel kaynağı.
Gençlik ve Spor Bakanlığı stadyumun yenilenmesi için TOKİ ile işbirliği yapıyor. Bu işbirliği kapsamında kent dışında bir arazi belirleniyor ve TOKİ bu araziye Bakanlık için bir stadyum yapıyor. Karşılığında kent merkezindeki eski stadyum alanı TOKİ’nin oluyor. Merkezlerdeki bu eski stadyum alanları kimi zaman AVM, kimi zaman konut olarak değerlendiriliyor.
Bazen tekil örnek olarak karşımıza çıkan stadyum sorunu esasında ülke geneline yaygın ve sorun tanımı da bu kadar basit.
Adana, Antalya, Eskişehir, Kayseri, Gaziantep, Şanlıurfa, Bursa bir çırpıda aklıma gelen stadyum sorunlu yerler.
Tıpkı stadyumlar gibi tren garları da kentlerin –tam da olması gerektiği gibi- tam kalbinde ve çok kıymetli alanlar. YHT (Yüksek Hızlı Tren) hatlarının çoğalmasıyla garlarda da benzer bir dönüşüm yaşanıyor. Çoğunlukla istasyonun yeri değişmiyor ancak TCDD istasyonun bulunduğu büyük alanı bir gayrimenkul geliştirme projesi olarak görüyor.
Kentsel dönüşüm olarak bildiğimiz kavramı oluşturan iletişim büyük oranda buradan geliyor. 6306 sayılı Afet Riskli Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki kanun kapsamını oluşturuyor.
Dönüşüm bu kanunla başlamamış da olsa, daha sonradan Fikirtepe de riskli alan ilan edilerek bu kanun kapsamına alınıyor. Bugün itibarıyla[vii] İstanbul’da ilan edilen riskli alan sayısı 40. Bir yerin afet riskli alan ilan edilmesi için Bakanlar Kurulu onayı gerekiyor.
5366 numaralı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun da kamuoyunun gündeminde yer tutan pek çok gündem maddesinin gerekçesi. Bunlardan bazıları Sulukule, Tarlabaşı, Fener & Balat ve Eyüp olarak sıralanabilir.
Emsal yani KAKS. Uygulama disiplini zayıf, ahlaki sorunlar yaşayan bir toplumda bir de emsalin tanımı muğlak[viii] olunca imar sorunlarının bir numaralı gerekçesi olduğunu iddia etmek yanlış olmaz.
Buna imar planlarında yapılan garip düzenlemeleri ekleyince içinde yaşadığımız kentler ortaya çıkıyor. Bu gariplikleri anlatmak için iyi örneklerden birisi İstanbul Kadıköy’deki Four Winds gökdelenleri.
Göztepe Meteoroloji arsası Maliye Bakanlığı tarafından kat karşılığı ihale ediliyor. Bu ihale ile arsanın yarısına yakını park olarak düzenlenmek üzere boş bırakılıyor. Ancak geliştiriciye inşaat yapabileceği alan arsanın tümü üzerinden hesap yapılarak veriliyor. Kadıköy’de emsal 2,07 ve yükseklik serbest. Bu çerçevede emsal 4’ü aşıyor. Ve ortaya bir kent suçu olarak Four Winds gökdelenleri çıkıyor.
Sonuç yok, sonuç çıkarmak kolay değil. En başta da söylediğim gibi bu yazı öncelikle kendim için yazıldı. Sürekli güncellenmesi, geliştirilmesi gerekiyor. Gündemin artık iyice sakinleştiği, ülkenin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklandığı bugünlerde yayınlanması doğru olacak. Çünkü Cumhurbaşkanlığı sonrasında her durumda yeni bir kabine revizyonu beklememiz olağan.
Nafia Nezareti: 1848 – 1920
Nafia Vekaleti: 1920 – 1928
Bayındırlık Bakanlığı: 1928 – 1983
İmar ve İskan Bakanlığı: 1958 – 1983
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı: 1983 – 2011
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı: 2011 –
(Bakanlığın tarihçesi ile ilgili kendi sayfalarından bilgi almak istediğimizde bunu başaramıyoruz, tarihler arasında tutarsızlık var.)
Türkiye Emlak ve Eytam Bankası: 1926 – 1946
Türkiye Emlak Kredi Bankası Anonim Ortaklığı: 1946 – 1988
Türkiye Emlak Bankası AŞ: 1988 – 2001
Belediyeler Bankası: 1933 – 1944
İller Bankası: 1945 – 2011
İller Bankası AŞ: 2011 –
775 Gecekondu Kanunu (1966)
1985 İmar Kanunu (1985)
2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu (1983)
2985 Toplu Konut Kanunu (1984)
5104 Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu (2004)
5393 Belediye Kanunu (2005)
5366 Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun
6306 Afet Riskli Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun (2012)
6360 Büyükşehirlerle ilgili çeşitli düzenlemeler (2012)
644 Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
İstanbul’da 6 koruma ve 2 yenileme; Ankara ve İzmir’de ikişer koruma olmak üzere Türkiye’de toplam 35 koruma kurulu görev yapıyor.
[i] Kurumlar, tarihçelerini verirken eski başkanlarını verirler. TOKİ eski başkanlarının isimlerini kendi web sitesinin “Tarihçe” başlığında bir paragrafın içinde dizili olarak veriyor, başka hiçbir detayı yok.
[ii] Bayraktar, konuşmacı olarak katlacağı etkinliklerde “TOKİ Başkanı”nın kullanılmasını tercih ediyordu.
[iii] 7 Temmuz 2014 tarihli güncelleme.
[iv] İrfan Uzun’un Rizeli olduğunu ve Rize Trabzon farkını biliyorum. Doğu Karadenizliydi diyebiliriz.
[v] Erdoğan Bayraktar’ın Bakanlıktan ayrılmasının ardından Haluk Karabel de 18 Nisan’da görevinden alındı.
[vi] Bu konuda devam eden tartışmalar var. En azından iktidar partisinin kanunun kendi teşkilatına anlatmak için hazırladığı belgede, il sınırlarına hizmette zorlanacağı düşünülen belediyeler için açıklama olarak il özel idaresi olanaklarının belediyelere devredileceği yazıyor.
[vii] 7 Temmuz 2014
[viii] Emsal dışı kavramını bir çırpıda sayabilmek kolay olmasa gerek.
2 yorum
Tez gibi yazı vallahi. Mimar, şehirci değil herkes bilmeli. Tebrikler. Yine de durumun vehameti ve imar planı yapmadaki garip durum gözden kaçmıyor.
Hakikaten iyi bir yazı derlenip toparlanıp tez yazısı olur. Aslında kitapta olur, TR nin siyasi imar politikaları üzerine. Herkesi mutlu edersin, bu güzide TR şehirlerinin nasıl vücut bulmakta olduğunu merak edenlere hitaben….