PROJE RAPORU
BİYOTA
Biyota, belirli bir bölgede yada çevrede bulunan bitki ve hayvan yaşamının bütününü tanımlayan bir biyoloji kavramıdır. Proje kapsamında Biyota, Haliç’in kentleşme tarihini, kültürel ve sosyal yapısını, dönüşümünü ekolojik varlığı ve yıpranmış değerini; kentsel tasarım, mimarlık ve peyzaj mimarlığının çağdaş yaklaşımlarıyla örme çabasını karşılayan kavram olarak kullanılmıştır. Proje önerisi bu yaşam bütünü kurgusundan hareketle Haliç’in ekolojik varlığını güçlendirecek ortak yaşam alanları oluşturmayı hedefleyen bir dizi mikro ölçekli strateji sunar. Haliç’in kentleşme tarihini, kültürel ve sosyal yapısını, dönüşümünü ekolojik varlığı ve yıpranmış değerini yeniden canlandırma çabalarıyla örer.
Kuşlar
İstanbul üzerinden göç eden kuşları izlemek için kentte sayılı kuş gözlem noktaları bulunmaktadır. Proje kapsamında Sütlüce’de önerilen yeni sulak alan ve kuş gözlem noktası Haliç’i bir durak olarak kullanan kuşların rahatlıkla üreyebilmesi, bu kuşların gözlenebilmesi için Haliç’in ekolojik olarak en önemli kısmında önerilmektedir.
Balıklar
Haliç’in derinlik ve rekreasyon yoğunluğu açısından uygun yerlerine yerleştirdiğimiz farklı tipteki yapay resifler, zooplanktonların tutunmasını sağlayarak balık çeşitliliğini arttırma, buna bağlı olarak da yerli ve göçmen kuşları Haliç’e çeken bir mıknatıs görevi görmektedir.
İnsanlar
Ekolojik tahayyülün flora ve fauna kadar önemli olan parçası insan, proje kapsamında ürettiği mekan, dönüştürdüğü ve büyüttüğü kültürle birlikte bu ortak yaşamın bağlayıcısıcıdır. Zaman içerisinde kentin altyapı ihtiyaçlarına, siyasi kararlarına bağlı olarak maruz kaldığı müdahalelerle bozulan yakın çevre ilişkilerini yeniden kurmak projenin temel hedeflerinden biridir. Alan içerisinde bulunan Miniatürk, Nilüfer Park, Haliç Kongre Merkezi korunmuş olup, yakın çevreyle kurdukları ilişkilerinin sınır elemanlarının yeniden düşünülerek güçlendirilmesi önerilmektedir. Geçirgen Sınırlar olarak adlandırılan sınır tipolojisi bu alanların ihtiyaç duyduğu mahremiyeti bozmadan, görsel fiziksel ve ekolojik bütünlük sağlamayı kolaylaştırır.
Ulaşım anlamında karşı kıyı ile bağı zayıf olan proje alanı için mekansal bir ulaşım aracı önerilmiştir. Ahşap bir strüktür olan Yüzer Köprüler Haliç boyunca sürdürülebilir bir ulaşım sistemi olarak düşünülmüş aynı zamanda kıyı boyunun kent hayatına katkı sağlamak için açık hava sineması, tiyatro ve sokak çalgıcıları için sahne alanı açmayı amaçlamıştır. İskeleler ise Haliç panoramasına açılan seyir platformları olarak yer alırken festival gibi dönemlerde çeşitli performanslar ve gösterimler için seyir alanlarına dönüşüyor. Güneş tarlaları ise, mevcut otoparklar üzerine yerleşen ve açık alanlarda kullanılan, alanın enerji ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilmiş üst örtü sistemleridir. Proje alanı için geliştirilen tüm bu önerilerin Haliç’in geneline uygulanabilirliği, bir pilot bölge olarak Sütlüce’de başlatılacak stratejik bir dönüşüm modelinin ilk aşaması olarak öneriliyor.
Hafif Strüktürler
Yüzer Köprüler;
İstanbul’un hem çevresel sebepler hem de kentsel yaşamın kalitesi açısından katlanılamaz hale gelmesinin önündeki en önemli problem otomobil baskısıdır. Buna karşın Haliç durgun suları ile ulaşım açısından deniz ulaşımı için çok önemli potansiyelleri barındırır. Haliç’in sığ sularında kullanılan dönemin (1920-61) Haliç Vapurlarının primitif yapısı bize bu konuda birçok ipucu verebilir. Bu bağlamda kıyı şeridini İstanbul’un kent hayatına katkı sağlayacak bir şekilde kazandırabilmek için sürdürülebilir bir ulaşım biçimi olarak “Yüzer Köprüler” önerilmiştir.
Seyir İskeleleri;
Yüzer Köprüler ve Seyir İskeleleri bir arada çalışan sürdürülebilir ve mekânsal bir ulaşım aracını Haliç’e kazandırmayı amaçlıyor. Haliç’in iki yakasını dikiş ipliği gibi birbirine diken iskele sistemi, ulaşım ihtiyacını düşük karbon ayak izi ile aşarken kullanıcılarına panoramik bir yolculuk sunuyor. Seyir İskeleleri yüzer köprüler ile bir arada çalışarak ulaşımı sağlamak ve çeşitli gösteri sanatları için yer açmayı amaçlamaktadır. Seyir iskeleleri yüzer köprüler bağlı değilken amfi düzenindeki bekleme alanında oturan ziyaretçilere Haliç’in panoramasından çeşitli açılar sunar. Yüzer Köprü veya Gezici Sahne modülleri karaya bağlı olduğunda ise perdesi açılan bir salon gibi işlevsel ve mekânsal bir bütünlük sağlamayı amaçlar.
Gezici Sahneler;
Spontane, amatör veya profesyonel farklı ölçeklerde birçok gösteri sanatının yer aldığı tiyatroları salonları ve sahneleri İstanbul yıllar içinde kaybetti. İstanbul sakinlerinin bir araya gelebileceği birlikte gülüp ağlayabileceği; karşılıklı anlayış geliştirebileceği olumlu buluşma alanları tükendi. Aksine teknolojinin getirdiği bir gösteri monopolisine maruz kalındı. Bu bakımdan gezici sahneler, yüzer köprüler ve seyir iskeleleri kent sakinlerinin gösteri sanatları ile ‘topluluk ölçeğinde’ bir araya gelebileceği alanlar açmayı amaçladı.
Yüzer köprüler;
Festival, kutlama veya gündelik İstanbul yaşantısının bir parçası olarak çeşitli dönemlerde iskeleye bağlı durumlarda performans platformu, yüzer sahne veya açık hava sinema perdesi olarak çalışırlar. Böylelikle İstanbul’ da amatör ölçekte yer bulmakta zorluk çeken performans, müzik ve sinema topluluklarını yer açmayı amaçlar. Sahne tekelleşmesinin önüne geçer. Haliç peyzajı ile bütünleşen özgün performans ve gösterimlerin İstanbulluların kent yaşantısına katkı koyarken yeni sanat birliklerine alan sağlamış olur.
Kuş Gözlem Kulesi;
Kuş Gözlem Kulesi bir “ekoton”da yani ekolojik eşikte bulunuyor. Deniz ekosisteminin akarsuya dönüşümü, bütün koyu izleyebilecek bir vista sağlayışı ve kuş göç rotasında olması ile bir kesişim noktasını ifade ediyor.
Güneş Tarlası;
Parkların aydınlatma ve bakım için enerji tüketimi sürdürülebilir ve “doğal” olmaktan çok uzaktadır. Bununla birlikte Haliç Kongre Merkezi otoparkı gibi geniş sert yüzeylerin sebep olduğu Kentsel Isı Adası etkisi bu bölgelerin özellikle yaz aylarında kullanılamaz hale gelmesine sebep oluyor. Bu kapsamda potansiyel gölgeleme elemanları ile ısının hapsolmasının önüne geçilebilir ve enerji sağlayacak yüzeyler oluşturulabilir. Bu enerji de parkların bakımı ve aydınlatması için kullanılarak kendi kendine yeten alanlara dönüştürülebilir.
Yapısal Yaklaşım
Seyir iskeleleri ve yüzer köprüler, hafif strüktürler çelik bağlantılı lamine ahşap strüktürlerden oluşmaktadır. İstanbul’ da deprem yönetmelikleri ve imar kaçakları ile birlikte genel yapı dili kabalaşmıştır. Buna karşın hafifleyerek, incelerek daha az tüketerek depreme karşı önlem almak, fonksiyonları daha az kapalı alanla çözmek de mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu yapılar da hafifleyerek yapı güvenliği sağlamak, küçülerek fonksiyon üretmek prensipleri ile tasarlanmıştır.