Esatcan Coşkun, Seray Türkay Coşkun, Mehmet Nazım Özer, Emrah Söylemez, Sinan Cem Kızıl, Caner Arıkboğa, Gökçe Naz Soysal, Ebru Evin ve Nesli Naz Aksu'nun "Balavca Deresi ve Yakın Çevresi Fikir Projesi Yarışması" için hazırladığı proje, 1. mansiyon ödülünü kazandı.
< Boşluk > fiziksel ve metaforik anlamda Balavca’nın ekolojik, kültürel ve kentsel uyumlanma çabaları için bir ortam-hazırlayıcı olarak yeniden tanımlanmıştır.
Boşluk, yalnızca fiziksel bir alanın yokluğu değil, aynı zamanda ekolojik, kültürel ve kentsel katmanların iç içe geçebilmesi ve birlikte var olabilmesi için gerekli bir ortam-hazırlayıcıdır. İnsan ve doğa arasındaki etkileşimi, sosyal ilişkileri, iktidar mücadelelerini ve tarihsel sürekliliği yeniden tanımlayan ve koruyan bir alan olarak, boşluk hem varlık hem de yokluk arasında olması arzu edilen sürekli diyalog ortamını sağlamak için yeni mümkünlükler sunar. Kentsel ve tarihsel korumanın ötesinde, boşluk, kendini tanımlama ve yeniden üretme imkânıyla, yaşanmış ve algılanan mekânların, sosyal katılımın ve çok katmanlı tarihin korunması ve yeniden üretilmesi için bir zemin teşkil eder.
Bu tanımlama boşluğun çok katmanlı doğasının, ara/boş alan, hiçlik, açıklık, yokluk gibi eksilten boyutlarının yanında yalnızca var olanı değil, aynı zamanda olası olanı, beklenmedik olanı da barındırma potansiyelinden dolayı artırıcı özelliği de öne çıkarılmıştır.
Böylelikle Boşluk pasif bir hiçlikten ziyade, etkin bir var oluş alanına dönüşmüştür. Bu çerçevede, boşluk aynı zamanda bilgi ve anlam üretiminde bir “aralık” veya “ara alan” olarak işlev görerek, anlamın sabitlenmesini engeller ve sürekli olarak dönüşümünü sağlar.
Boşluğun bu yeniden ele alınışı ile, Balavca deresinin kentsel bağlam içindeki rolü yeni bir perspektifle ortaya konularak mekânın yeniden üretilmesi hedeflenmektedir.
Proje, Balavca Deresi’ni ekololojik, kültürel, kentsel uyumlanma çabaları için ortam-hazırlayıcı bir boşluk olarak yeniden tanımlayabilmek adına geliştirilen kavramsal ve stratejik yaklaşımları bir “matris” aracılığıyla ortaya koymaktadır. Milas’a ve Balavca Deresi’ne yönelik müdahale biçimlerini çerçeveleyen REHABİLİTE – VAR OLMA – KİMLİK – MUHAFAZA ETMEK – ONARMAK – DEĞİŞİM – MİLASLILIK stratejileri, “boşluk” üzerinden kavramsallaştırılan yaklaşımın derinliğini açmayı hedefleyen TEORİK – MEKANSAL – TOPLUMSAL – KÜLTÜREL – EKOLOJİK – YAŞAM – ZAMAN boyutlarıyla etkileşimli olarak irdelenerek tanımlanmıştır.
Matris aracılığıyla ortaya konan 49 farklı kavramsal-stratejik müdahalenin çok boyutluluğunu örnekleyen bileşenlerden bazıları:
[ONARMAK – TEORİK]
[OT] Geçmişin Hikayesini Koruyan Bir Teori
Onarmak, sadece kırık parçaları bir araya getirmek değil, aynı zamanda geçmişin hikayesini de korumaktır. Balavca’nın tarihi dokusu ve doğal güzelliği, hassas bir şekilde restore edilerek şehrin kimliğine katkıda bulunulması hedeflenmektedir. İnsan ve doğa arasındaki etkileşimi, sosyal ilişkileri, iktidar mücadelelerini ve tarihsel sürekliliği yeniden tanımlayan ve koruyan bir alan olarak, boşluk hem varlık hem de yokluk arasında olması arzu edilen sürekli diyalog ortamını sağlamak için yeni mümkünlükler sunar. Doğal süreçlere saygı duyarak ve müdahaleleri en aza indirgeyerek zamanın iyileştirici gücünü kullanmayı öneren bu yaklaşım sayesinde, Balavca Deresi’nin doğal ekosistemi korunarak şehrin ekolojik dengesine katkıda bulunması hedeflenmektedir.
[DEĞİŞİM – TEORİK]
[DT] Değişimin Ritminde Yeniden Var Olmak
Teorik olarak geleneksel tasarım kodlarının fiziksel mekâna ait oldukları düşünülür. Oysa ki tasarım kodları çok daha zengin bir alana işaret etmektedir. Alanın formunu anlamlı alt parçalara ayırarak çoğulcu ve evrimci bir dönüşüm gerçekleştirmek Balavca’da temel tasarım ilkesi olarak benimsenmiştir. Bu anlamda teorik olarak tasarım kodlarının farklı ölçeklerdeki bütünlüklerinin belirlenmesi gerekmektedir. Projede eksiltme ve artırma, mekânın ruhunu yeniden şekillendirmenin ve dengesini bulmanın bir yöntemi olarak seçilmiştir. Bu süreç, çıkararak ve mekâna değer katan öğeleri vurgulayarak, daha anlamlı ve işlevsel bir kentsel dokunun ortaya çıkmasını sağlamayı hedeflemektedir.
[VAR OLMA – MEKANSAL]
[VM] Milas ve Balavca’nın Ötekileri
Balavca’nın var olabilme sürecinde bir nevi tanımlayıcılar olan “öteki”nin önemi büyüktür. Ötekine göre kurgulanacak bir Mekân yeni bir paradigmanın yolunu da açar. Bu yaklaşım, mekânın katmanlarını derinlemesine analiz ederek, var olan fiziksel ve sosyal yapıları yeniden düşünmeyi, delip çatlatarak mevcut dokunun ötesine geçmeyi amaçlar. Mekânın Ötekiler ile birlikte yeniden çizimi, fiziksel alanların sınırlarını zorlayarak, kullanıcıların mekânı deneyimleme biçimlerini dönüştürmeyi ve böylece mekanın toplumsal işlevlerini genişletmeyi hedeflemektedir. Bu süreç, mekânın ve toplumun dinamiklerini birleştirerek, yaşam alanlarını daha işlevsel, esnek ve etkileşimli hale getirir.
[ONARMAK – TOPLUMSAL]
[OTO] Yapaylıktan Doğallığa Toplumsal Anatomi
Balavca Deresi’nin yeniden tasarımı, yalnızca bir mekânın fiziksel onarımı değil, aynı zamanda toplumsal dokunun iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi sürecidir. Bu süreç, derin kökleri olan topluluk değerlerini koruyarak ve onararak, Milas’ın doğallıktan uzaklaşan sosyal yapısını yeniden şekillendirmeyi amaçlar. Toplumsal onarım, boşlukların doldurulmasıyla sınırlı kalmaz; aksine, bu boşluklar topluluğun yeniden bir araya gelmesi, kültürel ve tarihi mirasın yeniden keşfedilmesi için fırsatlar sunar. Balavca Deresi’nin çevresindeki alan, mekânsal yenilenme ile birlikte toplumsal yenilenmenin de merkezi haline gelir, burada geçmişin izleri korunurken, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir toplum vizyonu inşa edilir.
[ONARMAK – KÜLTÜREL]
[OK] Yaşayan Çok Katmanlılık
Balavca Deresi, Milas’ın tarihini, kültürünü ve toplumsal dokusunu sarıp sarmalayan bir zaman ırmağı gibidir. Kültürel onarım, bu yapıyı sadece fiziksel bir iyileştirmeden öte, bir bellek ve kimlik yeniden canlandırma süreci olarak ele alır. Bu süreç, boşlukların yeniden düşünülmesi ve mekânsal hafızanın korunarak yeniden işlenmesi fikriyle iç içe geçerek hayata geçirilecektir. Balavca’nın kıyıları, geçmişin izlerini taşıyan ve geleceğe dair umutlar barındıran, canlı bir kültürel miras alanı olarak onarılır. Bu onarım, yeni bir toplumsal kimlik ve aidiyet duygusu yaratır. Kültürel onarım, yalnızca tarihle yüzleşmekle kalmaz, aynı zamanda topluluğun geleceğine yön veren bir güç olur; Milas’ı, geçmişin ve geleceğin bir arada dans ettiği, “Yaşayan çok katmanlılık” olarak yeniden tanımlar.
[REHABİLİTE – EKOLOJİK]
[RE] Doğada Boşluklar Uyumla Dolar
Milas ve çevresinde ekolojik dengeyi sarsan ve ortaya çıkan hasarın rehabilitasyonuna Boşluklardan başlanacaktır. Çünkü Balavca ekolojik bir boşluktur; yağmur sularının toprağa insizyonu ile açılmış bir boşluk. Boşluklar da birbirlerine çeşitli şekillerde bağlıdır. Bu da Balavca deresinin potansiyel olarak boşluğun tümleyenine dönüşmesine yol açar. Burada dere ve çevresinde açılmış olan boşluklar ile derenin yatağında yer alan boşluklar farklı stratejiler ile değerlendirilmiştir.
[KİMLİK – EKOLOJİK]
[KE] Sosyo-Ekolojik Kimliğin Güçlendirilmesi
Balavca ve çevresindeki insan topluluklarının bir sosyo-ekolojik sistem olarak ele alınması ve aralarındaki etkileşimlerin incelenmesi öngörülebilenle beklenmedik olanı birlikte barındırdığından hayal ettiğimiz ortamı oluşturmaktadır. Bu süreçte, Balavca Deresi ve çevresini, sadece korunan bir doğal alan olmaktan çıkarıp, ekolojik değerlerin aktif olarak geliştirildiği ve topluma hizmet eden bir ekosistem haline getiren yaklaşım, Projenin yaşam kalitesi ve çevresel sürdürülebilirliğe nasıl katkı sağlayabileceğine dair bir kimlik oluşturma modeli sunar.
[MİLASLILIK – EKOLOJİK]
[ME] Doğadan eksilen Milas’ta artırılarak var olacaktır.
Milaslılık sadece “oralı olmak” bağlamında ele alınmamıştır. Milas ve çevresine ait endemik bitki türleri de Karabaşotu (Eryngium bornmuelleri), Geveni (Centaurea cariensis), Kengeri (Eryngium thorifolium), Peçenekli Karabaşotu (Eryngium bracteatum), Karakovan (Alyssum lycaonicum) Milaslılığın tamamlayıcı bir bileşenidir. Dere ve etrafında Milaslılığa ait yaşam formları boşlukları dolduracak ve görünür kılacaktır. Doğadan eksilen Milas’ta artırılarak var olacaktır.
[REHABİLİTE – ZAMAN]
[RZ] Zamanın İyileştirici Gücünü Yönetmek
Zaman bir yandan Balavca Deresi gibi durmadan akanı temsil ederken diğer taraftan mekâna eklenen dördüncü bir boyuttur. Bu nedenle Projede mevcut boşlukların potansiyellerini anlamaya çalışmak, zamanla keşfedilen boşlukları korumanın, onarmanın, birbirine bağlamanın, yeniden kullanmanın, kimi zaman ise görünür kılmanın ya da sadece muhafaza etmenin olasılıkları sorgulanmıştır. Balavca ve etrafındaki mevcut boşluklar kendiliğinden ve zamanla ya da müdahale sonucu ve aniden oluşmuş olabilir. Bu durum dere ve etrafına yaklaşım metodolojisini kökten etkilemektedir. Zamana bağlı olarak rehabilite süreci dere yatağının ve çevresinin doğal sistemlerin işleyişine uygun şekilde tasarlanmasını gerektirmektedir.
[MUHAFAZA ETMEK – ZAMAN]
[MEZ] Non-Lineer Muhafaza
Zaman, Projede sadece kronolojik bir akış olarak değil, aynı zamanda kültürel ve ekolojik mirasın sürekliliğini sağlama aracı olarak görülmüştür. “Non-Lineer Muhafaza” yaklaşımı, koruma ve restorasyon süreçlerinin sabit, değişmez kurallarla yönetilemeyeceğini; aksine, her bir bina, alan veya çevrenin benzersiz koşullarına ve ihtiyaçlarına göre esnek ve dinamik stratejiler geliştirilmesi gerektiğini vurgular. Bu süreç, mekânsal planlamada sadece mevcut durumu değil, aynı zamanda bölgenin geçmişteki ve gelecekteki potansiyellerini de dikkate alır. Böylece, Balavca Deresi’nin çevresi, zamanın derinliklerinden gelen ve gelecek kuşaklara uzanan bir köprü görevi görür, bu da projeyi sadece bir tasarım çabası olmaktan çıkarıp, bir kültürel ve ekolojik mirasın korunması ve geliştirilmesi misyonuna dönüştürür.
[MİLASLILIK – ZAMAN]
[MZ] Milaslının Zamanla Buluşması
Zaman en çok aidiyet duygusunu hakim kılar. Her yeni, zamanla eskiyenlerin üzerine çıkarak görünürlüğünü artırmaya çalışır. Balavca ve çevresinin ele alınışında kapsayıcılık ve yaşamın sarmalayıcı gücü tasarımların ilhamı olmuştur. Bu süreçte, tasarım, geçmiş ile gelecek arasında köprüler kurar; tarihi dokular, geleneksel yaşam biçimleri ve yerel hikayeler, mekanların her bir köşesinde yeniden hayat bulur. Bu strateji, Milaslılık kavramının, sadece tarih kitaplarında kalmayan, aksine bölgenin sokaklarında, meydanlarında ve doğal alanlarında yaşayan ve nefes alan bir kültürel zenginlik olduğunu gösterir.
“Boşluk, varlığın gizemli evidir.”-Gaston Bachelard
Balavca Deresi’nin etrafındaki tanımsızlıkların oluşturduğu boşluklar tasarım yaklaşımımızda artırıcı bir özellik olarak değerlendirilmiştir. Milas’ın bu dönüşüm yolculuğunda, Balavca Deresi ve çevresi, tarihle modern yaşamın kesiştiği, korunarak yeniden kullanılan ve gelecek nesillere aktarılacak bir mekânsal miras olarak ön plana çıkmaktadır. Balavca Deresi ve etrafındaki boşaltılmış, âtıl ve çöküntü haline gelmiş alanların fiziksel ve sosyal açıdan canlandırmak ve doldurmak önemsenmektedir. Kastedilen “doldurma” eylemi inşai değil, performatif bir eylemdir. Yapılar ya da işlevler için değildir. Boşluklar; insan, hayvan, bitki, taş, toz, toprak, su ve daha pek çok canlı-cansız varlık tarafından doldurulurlar.
Bu doğrultuda Proje, Balavca Deresi’nden hareketle boşluklar arar. Boşlukları buldukça korur, kollar. Bir yandan da boşluğa ihtiyaç duran durumların, anların tespitini yapar; yeni boşluklar açmanın yollarını arar. Balavca Deresi dahil tüm boşlukları ekolojik, kültürel ve kentsel katmanların iç içe geçebildiği ve birlikte var olabildiği ortam-hazırlayıcılar olarak ele alır.
Bu bağlamda araştırma mevcut boşlukların potansiyellerini anlamaya çalışarak başlar. Boşluğun niteliğini ve değer olarak korunma amacını tanımlayarak bir “Boşluk Envanteri” oluşturur. Keşfedilen boşlukların tarihsel, işlevsel, anı, ekonomik ve ekolojik değerlerini gözeterek onları korumanın, onarmanın, birbirine bağlamanın, yeniden kullanmanın, kimi zaman ise görünür kılmanın ya da sadece muhafaza etmenin olasılıklarını sorgular.
Mevcut boşluklar kendiliğinden ve zamanla ya da müdahale sonucu ve aniden oluşmuş olabilir; Balavca Deresi, arkeolojik buluntularla birlikte yeşillenmiş alanlar, yapıların yıkılması sonrasında kalan kahverengi alanlar/zeminler, terkedilmiş harabe yapılar, vb. Boşlukların değer olarak korunması amacıyla benimsenen beş temel müdahale yaklaşımı:
MUHAFAZA ETME _ yeşil alanlar, zeytinlikler, parklar, vb.
GÖRÜNÜR KILMA _ arkeolojik alanlar; kalıntılar, izler; Balavca’nın üstü kapatılmış kısmı
ÖZGÜRLEŞTİRME _ okul bahçeleri, arkeolojik alanlar vb. çevreleyen duvarların kaldırılmasıyla boşlukların kamusallaşması; geçirimsiz beton dere yatağını yüzeylerinin delinip çatlatılarak doğayla bütünleşmesinin yolunun açılması
YENİDEN DOĞALLAŞMA _ dere ile bütünleştirilerek yeniden doğallaşan boşluklar
DÖNÜŞÜM _ işlevsel, biçimsel, yapısal, vb. dönüşüm geçirmesi önerilen boşluklar
Mevcut boşlukları keşfederek değer olarak korumaya çalışan bu arayış bir yandan da kültürel, kentsel ve ekolojik katmanların birbirini sıkıştırdığı veya birbiriyle savaştığı, katmanlardan birinin diğerini örttüğü ya da düpedüz bastırdığı fakat birlikte var olamadığı durumların tespitini yapar. Katmanlar-arası baskıyı hafifletmek üzere yeni boşluklar açmayı hedefler. Baskı hafifledikçe katmanlar iç içe geçer ve birlikte var olabilmenin olanakları açılır. Katmanlar-arası baskı oluşturan, boşlukları kısıtlayan ve/veya birbirlerine bağlanmalarının önüne geçen işlevsel, ekolojik ve yapısal yükleri kaldırmak, taşımak veya sadece hafifletmek için yeni “boşluk açma” ya da “boşluk bırakma” yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemler kimi zaman düzenli ve planlı, kimi zaman ise özensiz ve çabuktur. Boşluklar eksilterek, delerek – çatlatarak, sökerek ya da çıkararak açılabilir.
EKSİLTME _ ulaşım hatlarını yeniden düzenleyerek trafik yoğunluğunun hafifletilmesi ve Balavca Deresi kıyısındaki boşlukların dere ile bütünleştirilmesinin sağlanması; işlevsel yükün eksiltilmesi ile arkeolojik/tarihi alanların görünür ve erişilebilir kılınması (örn. arkeolojik alan yanındaki pazarın taşınması)
DELME – ÇATLATMA _ geçirimsiz dere yatağı yüzeylerinde kendiliğinden oluşmuş çatlakları artırmak üzere delme müdahaleleri ile yeni çatlakların oluşmasına izin vererek doğal katman ve yapılı katman arasındaki baskıyı azaltmak, dere yatağında bitkilerin oluşmasına izin vermek
SÖKME _ tarihi köprüye bitişik taşıt köprüsünü ve Balavca Deresi’ni baskılayan yapılaşmayı sökerek dere ve köprüleri özgürleştirmek ve görünür kılmak, böylelikle kentleşmenin tarihi katman üzerindeki baskını hafifletmek; sınırlı boşlukların duvarlarını sökerek boşlukları günlük hayatın parçası haline getirmek
ÇIKARMA _ dere kesitini yeniden biçimlendirmek üzere yağmur suyunun birikmesi ve filtrelenmesini sağlayacak göletler oluşturmak; taşkın baskını önleyerek ekolojik katmanın kentsel katman üzerindeki baskısını hafifletmek
Tasarımda ele alınan Eksiltme, Delme – Çatlatma, Sökme, Çıkarma stratejilerinin benimsenmesi ile ekosistemin bütününün iyileştirilmesi hedeflenmiştir. Uygulamada insan elinin izlerini azaltmak, doğal düzeni ve ritmi destekleyen bir yaşam alanı yaratmak için gereksiz parçaların çıkarılması, doğal ve kültürel değerlerin ön plana çıkarılması benimsenmiştir.
Önerilen yaklaşım, koruma kültürü ve mekânsal planlamanın, zamanın akışı içinde nasıl bir uyum ve denge sağlayabileceğini ortaya koymayı hedeflemektedir.