TARİHİN SAHNESİ BURSA / DÜN-BUGÜN-YARIN
‘’… Şimdiye kadar gördüğüm şehirler içinde Bursa kadar muayyen bir devrin malı olan bir başkasını hatırlamıyorum…
Uğradığı değişiklikler, felaketler ve ihmaller, kaydettiği ileri ve mesut merhaleler ne olursa olsun o, hep bu ilk kuruluş çağının havasını saklar, onun arasından bizimle konuşur, onun şiirini teneffüs eder…
Bu şehirde muayyen bir çağa ait olmak keyfiyeti o kadar kuvvetlidir ki, insan ‘Bursa’da ikinci bir zaman daha vardır’ diye düşünebilir. Yaşadığımız, gülüp eğlendiğimiz, çalıştığımız, seviştiğimiz zamanın yanı başında, ondan çok daha başka, çok daha derin, takvimle, saatle alakası olmayan; sanatın, ihtirasla, imanla yaşanmış hayatın ve tarihin bu şehrin havasında ebedi bir mevsim gibi ayarladığı velut ve yekpare bir zaman…’’
Beş Şehir, Ahmet Hamdi Tanpınar
Saklı Gizli Bir Açıkhava Müzesi
Arkeolojik buluntuların yaklaşık 7000 yıl öncesine işaret ettiği, bilinen en eski yerleşim yerlerinin yaklaşık 4000 yıllık olduğu, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve nihayetinde Osmanlı İmparatorluğunun kurulduğu şehir. Bursa Kent merkezi içinde gezerken pek algılayamasanız da gerçek anlamıyla bir açıkhava müzesidir. Yürüyerek kat edebileceğiniz mesafeler içinde Bithynia döneminden Cumhuriyet dönemine kadar pek çok yapı veya yapı kalıntısını görebilirsiniz. Bu da kısa sürede 2000 yıllık bir gezinti demektir.
Tarihi Hanlar Bölgesi Yaklaşık İki Asırlık Süreçte Bir Araya Gelmiştir
Osmanlı Devleti Bursa’yı aldığında Kent sadece Hisar içinden ibaretti. Bursa başkent ilan edildikten sonra büyük bir imar hareketliliği yaşanmış ve Orhan Gazi tarafından Hanlar bölgesine inşa edilen yapılar ile ilk defa Hisar dışında yapılaşma hareketi başlamıştır.
Bugüne kadar çeşitli yıkımlar yaşasa da hala varlığını sürdüren bu yapılar paha biçilemez kültür miraslarımızdır. Nihayet, 2014 yılında, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan bölge Sultan Külliyeleri ile yaklaşık 200 yıllık bir süreçte oluşmuştur.
Cumhuriyet öncesi dönemde yeni şehircilik hareketleri ile düzenlemeler yapılmış ve bu düzenlemeler sırasında bazı hanlar ve yapılar yıkılmış veya tahrip edilmiştir. Cumhuriyet döneminde de devam eden hızlı kentleşme politikaları ile bugün bölge hak ettiği değeri görmediği bir noktaya gelmiştir.
Tarihi Kent Merkezinin En Çok Bilinen İmgeleri
Bölge kullanıcıları ile yapılan anket çalışmaları göstermiştir ki, Tarihi Kent Merkezi’nde kullanıcılar tarafından;
En çok bilinen kentsel eksen Atatürk Caddesi,
En çok bilinen düğüm noktası Heykel ve Çakırhamam,
En çok bilinen odak alan Orhangazi Meydanı,
En çok bilinen odak noktası da Ulu Cami ve Kozahandır.
Bu veriler Tarihi Kent Merkezinin kentli tarafından en çok bilinen imge elemanlarının aynı bölgede yoğunlaştığını göstermektedir.
Son yüzyılda aynı zamanda kentin idari merkezi de olan Atatürk caddesi yapısal bazda dönüşümler yaşayarak kültürel işlevlerle desteklenmiştir. Uzun yıllar ulusal törenlerin de yapıldığı meydanın yine bu eksen üzerinde olması en çok bilinen bölge konumunu güçlendirmektedir.
Buna mukabil yaklaşık 7 asırlık bir geçmişe sahip ve bugün paha biçilemez bir açık hava müzesi olan Tarihi Hanlar bölgesi kentliler tarafından en çok bilinen yerler listesine sadece üç karakteri (Orhangazi meydanı, ulu cami ve kozahan) ile dahil olabilmektedir.
Söz konusu açık hava müzesinin geri kalan büyük bölümü ise saklı ve gizlidir.
Bu saklı gizli durum;
– fiziksel olarak arka plana atılmak-görünür olmamak,
– Parazit yapısal eklentiler, reklam tabelaları, mekanik ekipmanlar ve vitrin ürünleri ile karmaşık şekilde bezenmek,
– sınırlı kullanıcı profiline hitap eden işlevler,
– Yeşil süreksizliği, sosyal, kültürel, çok amaçlı kamusal alan eksikliği,
– erişilebilirlik problemleri, yönlendirme eksiklikleri,
– bilinçsiz ve bilgisiz kullanıcı,
gibi problemli durumlar neticesinde ortaya çıkmaktadır.
‘’…Tarih insandır. Tabiat insanla birleşince güzeldir. Bursa cinsinden şehirler daima tarihi çehreleriyle ve ona sadık kaldıkları nisbette mevcutturlar. Bu tarih bizden sonra da yaşamaya devam edeceğine göre onu yalanlayacak, onunla çatışacak hamlelerden sakınmalıyız…
Bursa’ya benzeyen Floransa, Ravenna gibi İtalyan şehirlerinin; Gırnata, Sevilla gibi İspanyol, Bruge, Gand gibi Belçika şehirlerinin güzelliklerini, bugünle tarihin kucak kucağa yaşaması vücuda getirir.
Bu sadece tarihi eserlere hürmetle onları, velev ki yıkık bir duvar, yahut bir taş parçası olsun, ehemmiyetle, muhafaza etmekle olmaz. Muhafaza bu işte ilk şarttır. Ayrıca bu tarihin dikte ettiği dersi iyice dinlemek lazımdır. Bursa peyzajının rahatça tahammül edeceği mimarinin üslubunu, şehrin alacağı manzarayı ancak o zaman gerektiği gibi tayin edebiliriz. Zamanın yarattığı büyük ve canlı terkibler daima büyük dikkatler ister…’’
Yaşadığım Gibi, Ahmet Hamdi Tanpınar