Proje Raporu
KARŞILAŞMA
Richard Sennett Gözün Vicdanı: Kentin Tasarımı ve Toplumsal Yaşam kitabında kenti ve şehri “yabancılarla karşılaşılan yer” olarak tanımlamıştır.
Alaeddin Tepesinin kazı alanı bölümleri ise kentliye ve kente “yabancı” kalarak uzun yıllardır devam eden çalışmalara konu olmuştur. Bugüne geldiğimizde tüm bu çalışmaların sonlanması ve unutulan eşsiz mirasın tekrar ortaya çıkmasıyla artık bu üçlü yeniden karşılaşmaya hazırdır.
Proje Alanı ve Çevresi
1982 yılında “Arkeolojik, Tarihi ve Doğal Sit Alanı” olarak tescil edilmiş Alaeddin Tepesi, kent içerisindeki merkezi konumu, doğal zenginlikleri ve taşıdığı tarihi önemi sebepleriyle kent için önemli bir alandır. Tarih içerisinde Konya’nın gelişimi Alaeddin Tepesi ile başlar, Frig döneminden Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine kadar mimari ve arkeolojik mirası katmanlar halinde bünyesinde barındırır. Tepede aynı zamanda Alaaddin Cami, Ferit Paşa Su Deposu, Şehitlik, Torance Binası olmak üzere tescilli yapılar bulunmaktadır.
Kent merkezlerinde görmeye alışkın olduğumuz, genelde toplanma amaçlı kullanılan ve büyük düz boşluklar olarak düzenlenmiş resmi meydanlardan farklı olarak Alaeddin Tepesi, özgün topografik karakteri, barındırdığı tarihi yapıları, arkeolojik kalıntıları ve kent hafızasında önemli yeri olan yeşil dokusuyla Konya merkezini farklılaştırmaktadır. Alaeddin Tepesi, Konya’nın önemli meydanlarından olan Konya Kent Meydanı, Mevlana Meydanı ve Zafer Meydanının ortasında konumlanmıştır.
Konya’nın merkezinde yer alan Alaeddin Tepesi’nin etrafı taşıt ve tramvay yolları (Alaaddin Bulvarı) ile çevrelenmiş durumdadır. Ayrıca Konya Kent Meydanı ve Kültür Park çeperleri uzun yıllardır süren kazı çalışmaları sebebiyle şantiye sınır elemanlarıyla kentten kopuk durumdadır. Mevlana Müzesi ve Alaeddin Tepesi arasında uzanan Mevlana Caddesi, Konya merkezinin önemli akslarından birisidir. Gündelik yaşantıda, Alaeddin Tepesinde yer alan yapılar, çay bahçeleri, yaya yolları, ağaç altları, yeşil alanlar kentlinin uğrak noktalarıdır.
Kazı çalışmalarının bitmesi, Torance Binası’nın konservatuvar olarak yeniden işlevlendirilmesiyle Alaeddin Tepesi bütüncül olarak kentli kullanımına geçecektir. Bu bağlamda yaklaşımımız, tepenin ve kazı alanının mevcut çevre ilişkileri ile irdelenerek kent içindeki algısının ve erişilebilirliğinin kuvvetlendirilerek sürdürülmesi üzerinedir; buna karşın kentlinin/ziyaretçilerin tarihsel olanla ilişkisine dair yeni bir tavır geliştirilmiş, bugünün geçmişle karşılaşması gerilimi üzerinden beslenen bir eşik strüktür/yapı /mekan önerilmiştir.
Ana Yerleşim Kararları
Öneri tasarım I. II. ve III. Kazı Alanları boyunca uzanan, Konya Alaeddin Tepesi bölgesinde gün yüzüne çıkan arkeolojik miras katmanlarını koruma önlemlerini alarak, yerinde sergilenmesini ve tepenin tarihi önemini de vurgulayacak simgesel bir strüktür yapı ile kente eklemlemeyi hedeflemektedir. Tasarım kent, tepe ve tarihi alan arasında koruyucu bir sınır olmakla birlikte farklı kotlardan tepe-kent arası erişimi sağlayarak arkeolojik alanın fiziki bariyer oluşturan yapısını ortadan kaldırmaktadır. Öneri strüktür üzerinde planlanan çeşitli patikalar sayesinde gündelik yaşam akışı ile tarihsel ve kültürel mirasın varoluşu hem zeminleşmekte, pekişmektedir. Arkeolojik alanın kent ile temas ettiği yüzeyde önerilen duvar yapı, kalıntılarla karşılaşma alanları, bilgilendirme panoları, yönlendirme elemanları ve kentsel donatılar gibi içerikleriyle birlikte kentlinin yoldan geçerken, tramvay beklerken, tepede gerçekleştireceği rekreatif kullanımlar gibi günlük yaşam pratiklerinde yerini alacaktır.
2. aşama öncesinde yapıya ilişkin jüri görüşü önemsenmiş, duvarın yapısal ve malzeme karakteri yeniden ele alınmıştır. Duvarın sit alanında inşaya imkan veren bir sisteme sahip olması irdelenmiş, bu doğrultuda taşıyıcı sistem hafifletilmiş ve yapılabilirlik artırılmıştır. Ayrıca duvarın geçirimsiz karakteri tekrar değerlendirilmiş, belli açılardan tanım getiren, ardındaki katmanları bir miktar merak ettiren ve koruyan karakterini devam ettirme kararı alınmış buna karşın özellikle sokak kotunda arkeolojik alanın izlenmesi adına görsel anlamda geçirimli hale getirilmiştir. Pişmiş topraktan imal edilmesi önerilen cephe elemanlarının sık bir ritmle tekrarı ve boşlukların yarı geçirgen ve geçirgen camla tamamlandığı yeni duvar yüzeyi önerilmiştir, tektonik karakterin korunmasına çaba harcanırken baskınlığı eleştirisine çözüm aranmıştır. Önerilen bu yeni geçirimlilik (kent-öneri duvar-arkeolojik alan) kadim kentle ve yeni kentin (Konya) bir aradalığının, Konya’nın palimpsest kent ontolojisinin bir devamı niteliğindedir.
Öneri duvar yapı kazı deneyimini oluşturan dolaşım ve izleme elemanlarını barındırmakta, açıklıklılarıyla kazı alanı ve kente karşı izleme olanakları (sergi evi, kazı izleme terasları) sağlamaktadır. Başka bir deyişle öneri bugüne kalıntıları ulaşabilmiş kale surlarının dışarıyla kurduğu geçirimsiz ve içe dönük ilişkiye karşıt biçimde; kent, kentli ve tepe arasında bakma, görme ve anlamaya dair yeni ilişkiler tetiklemeye çalışmaktadır.
Bu bağlamda duvar belli açı ve yaklaşımlarda istenilen hafifliği, geçirimi ve izleme olanağını karşılarken sunduğu bütüncül tektonikle geçmişteki “kent suru” arketipinin çağdaş ve güncel bir yorumu olma özelliğini sürdürmektedir.
Kazı alanları boyunca konumlandırılmış strüktür yapı Alaaddin Bulvarı yönünde yükselerek yol tarafından algılanabilen, ziyaretçi girişlerinin sağlandığı, kentsel bir imge gibi davranmaktadır. Kazı çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan kalıntıları dış hava koşullarından koruyacak kısmen kapalı koruma örtüsü ise parka uygun kotlardan hemzemin olarak bağlanarak farklı bakı noktalarından alana alternatif bir gezi kurgusu sunmaktadır.
Alanda koruma kurgusu olarak, açığa çıkarılmış kalıntıların, iç kale surlarının olduğu gibi ya da ulusal/uluslararası tüzük ve yönetmeliklere uygun olarak güçlendirme/koruma yöntemleriyle sergilenmesi önerilmiştir. Bu çalışmalar için kazı ekibinde bulunan uzmanların görüş ve bilgilendirmeleriyle arkeolojik alana zarar vermeyecek tekniklerle desteklenecektir. Halihazırda izlenemeyen yapılar, heykeller ve süslemelere ilişkin yeniden yapma yöntemi yerine sergi alanlarında kullanılacak panolar, maketler ve canlandırma video gösterimleri önerilmiştir. Bu doğrultuda alanda yapılmış olan II.Kılıçarslan Köşkü için replika eklentilerin kaldırıldığı, bu değerli kalıntıyı merkezine alan, onun çerçevelenerek izlenmesi, korunması, kent hayatına dahil olması sağlanmıştır.
Program Senaryosu
Öneri tasarım program senaryosu odakları; II.Kılıçarslan Köşkü, Kazı Alanları (I.II.III.Etaplar), Tarihi Yapılar (Alaaddin Keykubat Cami, Ferit Paşa Su Deposu, Şehitlik, Torance Binası), Alaaddin Bulvarı / Park ilişkisi olarak belirlenmiştir.
Alaeddin Tepesi ziyaretçilerinin, 0.00 kotundan, kuzeyde bulunan II.Kılıçarslan Köşkü’nün tam karşısında bulunan bir giriş mekanı ve duvar boşluğundan (çerçeve) başlaması düşünülmüştür. Öneri programın önemli bir parçasını Sergi Evi oluşturmaktadır. Bu mekan, ziyaretçilerin alan ile ilk karşılaşma mekanı, bilgilendirici sergilerin/tanıtımların yapılması, kazı alanlarının görülebilmesi ve giriş çıkışlarının kontrollü olarak yapılabilmesi için kurgulanmıştır. Mekana girildiğinde II.Kılıçarslan Köşkü saydam bir duvar arkasından ziyaretçiler ile buluşmaktadır ve sergi alanında Alaeddin Tepesinin tarihi ile ilgili sergi panolarına, maketlere, çizimlere ve resimlere yer verilmektedir. Yine bu katta konumlandırılmış çocuklara ve gençlere yönelik tarih / arkeoloji atölyeleri ve ziyaretçi gruplarına yönelik canlandırma video gösterimleri veya artırılmış gerçeklik (AR) etkinlikleri yapılmasına olanak veren seminer salonu bulunmaktadır. Bir üst kat olan +4.50 kotuna Sergi Evi’nin iki yanında bulunan merdivenler ya da asansörle ulaşılmaktadır. Bu alanda da yine Konya tarihi ile ilgili sergi birimleri ve çıplak gözle arkeolojik alanları görebilecekleri bakı terasları bulunmaktadır. Ziyaretçilerin, kent ve arkeolojik alan seyiri eşliğinde mola vermeleri için bir kafeterya konumlandırılmıştır. Ayrıca bu kafeteryaya sadece arkeolojik alan ziyaretçisi için değil kentlinin de günlük yaşantısında kullanabilmesi / tarihi bir atmosferde vakit geçirebilmesi amacıyla sergi evine girmeden de Alaaddin Bulvarından bir merdivenle giriş sağlanmıştır. Bir üst kat ise bizi kazı alanının tamamını görebileceğimiz, park kotuyla birleşen açık hava arkeolojik sergi mekanına ulaştırır.
+9.00 kotunda konumlanan açık hava patikaları aynı zamanda koruma örtüsü olarak tasarlanmış şeffaf döşeme ile hemzemindir. Bu patikalar kazı alanında bulunan kalıntıların zarar görmeden izlenmesine olanak sağlamaktadır. Bu kota hem Sergi Evinden hem de Alaaddin Bulvarı üzerinde 0.00 kotunda bulunan, kazı alanları boyunca kurgulanmış merdivenler ve amfiden ulaşım sağlanmıştır.
II. Kılıçarslan Köşkü etrafında genişleyen patika yüzeyleri birbirlerini takip ederek ziyaretçilere tüm bu kazı alanlarını deneyimletir ve tepeyle birleşir. Tüm bu gezinti rotaları tepede bulunan diğer tescilli yapılara ve rekreasyon alanlarına ulaşan sert zeminlerle bağlanarak Alaeddin Tepesini bütün bir kent mekanı olarak yaşatır.
Kazı alanları boyunca konumlandırılmış strüktür II.Etap ve III: Etap arasında boşaltılır. Bu iki alan arasında parka 0.00 kotundan ulaşım sağlanabilecek bir kent amfisi önerilmiştir. Bu amfide oluşturulan geniş sahanlık strüktürün platformlarından ulaşılabilen yatay bir bağlantı görevi görmektedir ve sahanlık üzerinden strüktüre dahil olmak mümkündür. Ayrıca çeşitli etkinlik ve kazı alanına dair toplanma, buluşma, bilgilendirme gibi aktivitelere elverişli olması hedeflenmiştir. Strüktür III.Etap Kazı alanı boyunca da kurgulanır ve kazı alanının bitişiyle tamamlanır. Bu alan tramvay durağına yakınlığıyla kentlinin günlük yaşantısına sıklıkla dahil olabilecek bir kitaplık olarak kurgulanmıştır. Konya tarihi ile ilgili kitapların görülebileceği, okumalar yapılabilecek sakin bir mekandır. Bu alanda aynı zamanda Alaeddin Tepesine ilişkin tasarlanmış ürünlerin de satışı yapılabilir. Yine bu bölümden de sergi patikalarına ve park kotlarına bağımsız bir şekilde ulaşılabilmektedir.
Yapısal Yaklaşım
Yapısal sistem 2. Aşama öncesi iletilen jüri görüşleri değerli bulunarak ve dikkate alınarak yeniden ele alınmıştır. Sandık duvar referanslı geleneksel yöntem yerine günümüz yapı teknolojilerinden faydalanan kısmen geçirgen ve yapısal olarak hafif bir duvar tasarımı oluşturulmuştur. Yatay ve düşeyde oluşturulan çelik karkas sistem gerekli sonar analizler sonrası vida temellerle minimum temasla zemine yerleşmesi önerilmiştir. Yarı geçirgen cephe örüntüsü ise yerel ve bağlama uygun pişmiş toprak cephe profilleri oluşturulmuş, boşluklar ise uv koruması da karşılayan filmli camlarla kapatılmıştır. Alanda bulunan arkeolojik kalıntıların sergilenmesi / korunması yine çelik elemanlar ve korunumlu camlar ile sağlanmıştır.