1. Mansiyon, Marmara Bölgesi (Tekirdağ), 7 İklim 7 Bölge – Mahalle Ulusal Mimari ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması

1. Mansiyon, Marmara Bölgesi (Tekirdağ), 7 İklim 7 Bölge – Mahalle Ulusal Mimari ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması

MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU

Mahalle kentin temeli ve özüdür. Kent ilişkilerinin oluşma zeminidir. Bir yaşama halidir, bir duyuş, bir tasavvur ve hatta öğrenme imkanıdır. Mahalle kent gibi büyük bir organizasyon, etkili bir hayat aktörüdür. Mahallenin temelinde insan ve mekan vardır; insan ve evdir mahalle. Ev ise insanın kalbidir. Hem duygusu hem aklıdır. O bakımdan mahalle aklın ve duygunun bileşeni, akıl ve duygu eksenidir. Mahalle ilişkileri de akıl ve duygu ekseninde kurulur, değişir, yenilenir, farklılaşır. Mahalle insan ilişkilerinin estetik, mimari, kültürel, toplumsal ve hukuki düzlemidir. Mahalle bütün bir hayat sahnesidir. Mahalle hayatı, insanın sahneye çıkmasıdır.

Değişim mahallenin kaderidir. Ama aynı zamanda belli bir geleneğe yaslanmak, bir geleneği var etmek de mahallenin kaderidir. Mahalle değişen ve değişmeyenlerin, biçimsel ve öz anlamda başkalaşanların, zamanın rüzgarında halden hale geçenlerin aynasıdır. Hem değişen hem kendi olan bir aktördür.

Mahalle salt bir mekan olmaktan öte canlı-kanlı bir varlık, insanla kendini var eden bir alandır.
Sadece dekor olarak eskiyi yaşatan, eskiye ait olanı bir süs gibi gösteren ve saklayan nostaljik tavır, bir ümit ve bir çıkış vaat edemez; ama nostalji eski hayattan bir üslup, ilke, kavrayış, algı ve bilinç devşirme ameliyesi olarak işlerse kendini dekor olmaktan kurtarabilir.

‘Kentin en eski unsurlarından biri olan ve kökeni erken dönem Mezopotamya’ya kadar uzanan mahalle’ (Mumford, 2007: 610) dünden bugüne kentin kurucu birimidir. Hayatın belli ilkeler ve ilişkiler içinde yaşanmasına, o hayatı temsil eden kültürün yayılmasına ve paylaşılmasına yol açan bir ortam olan mahalle, kentin özüdür ve temelidir.

Mahalle dar bir muhiti imler çoğu zaman. Mahalle dışında koca bir şehir ve onun içerdiği farklı yaşam tarzları bulunmaktadır. Mahallle ise kendi ritüelleri etrafında, kendince bir hayatı örüp öylece yaşamaktadır. Kendini bir sınıra mahkum eder. O sınırlar içinde yaşamayı önemser, huzuru orada arar. Gitgide daralır, kente açılmaktan ziyade kendine kapanmayı tercih eder.

Bir yüzü kendine, diğeri şehre bakan, hem kendini hem şehri besleyen ama aynı zamanda şehirde beslenen, ondan izler taşıyan, etkiler alan gerçek, sahici bir olgudur. Şehrin temel birimi olan mahalle, kendine kapanmak, kendi dünyasına sığınıp orada kalmak için değil, şehirle bütünleşmek, onun kopmaz bir uzvu olmak, onunla sürekli irtibatta bulunmak için kurulur.

Mahalle, ütopyanın gerçeklikten uzak insan ve hayat tasarımına inat doludizgin gerçek hayatın içinde, hayatın tüm yüzlerine dönük bir yaşama iklimidir.

Mahalle koca bir dünya, hayatın yoğun bir izdüşümüdür. Birbirine geçen onlarca halin, duygunun, düşüncenin, hikayenin, davranışın dokuduğu çok renkli, katmanlı, karışık, geçişli bir desendir, haritadır.

MARMARA – TEKİRDAĞ (ÇORLU)

Bu düşünceler doğrultusunda seçtiğimiz proje arsası Tekirdağ kent merkezinin kuzeydoğusunda, yaklaşık kırk yıl önce belirlenmiş sınırlarıyla, plato yüzeyinin üzerindeki düzlükte yer alır. Marmara bölgesinde olup Ilıman iklimdedir.

Ulaşım rahatlığı ve stratejik önemi sayesinde, Tekirdağ’ın refah seviyesi en yüksek ve en gelişmiş ilçesi olan Çorlu’nun organize sanayi bölgesi olarak gelişmesi, beraberinde kontrolsüz göç ve çevre sorunlarını getirmiştir. Yoğun göç sonucu, merkezden yoğun bir nüfusa sahip olan ilçeye yeni sosyal konut projelerinin yapılması gerekli bir hale gelmiştir.

1. ARAZİ KULLANIM KARARLARI VE YAPILAŞMA İLKELERİ

Proje alanı geçmişteki mahalle ruhunu yansıtan, ilkece herkesin girip çıktığı, dolaştığı, ikamet ettiği açık bir alan olarak kurgulanmıştır. Homojen değil karışıktır, dalgalıdır, farklılıklarla doludur.

Bu doğrultuda yakın çevre ilişkileri gözetilerek, her kesim ve yaştan kullanıcıya açık, engelli dostu, tasarlanan fonksiyonlar ile günün her vakti yaşayan, esnek ve çok amaçlı kullanımlara olanak sağlayan, sınırlara hapsolmamış bir mahalle yaşamı tasarlanmıştır.

Geleneksel mahalle, konutlar arası ilişkileri akışkan ve canlı tutmaya yöneliktir. Bir mahalleden öbür mahalleye geçiş birbirinden farklı adacıklar arasındaki yolculuğa benzemez, sadece kültürel çizgi, renk ve ton farkına işaret eder.

Mahalleyi besleyen, kuzey-güney doğrultulu, kuvvetli bir omurga ve omurganın sürekliliğiyle oluşan mahalle kurgusu tasarlanmıştır. Omurga, alanın merkezinde çarşı-cami ve meydanla ilişkilendirilmiştir.

Bu omurgadan kılcal sokaklarla beslenen konut dokusuna çeperdeki yollardan taşıt ulaşımı sağlanmıştır. Bu sayede alan içerisindeki araç trafiği minimuma indirilmiştir.

Tasarımın, gelişen ve büyüyen kent dokusuna adaptasyonunu sağlayan ve kentin farklı ihtiyaçlarına cevap veren hem içe hem dışa hizmet eden yeşil doku kurgulanmıştır.

2. SOKAK – TİCARET

Sokak, mahalleyi besleyen kent biliminin mekan düzenleme yaklaşımı; yürünmeyen kaldırımlara, bakımsız yollara, yüzleri birkaç senede eskiyen, önleri çöp yığınlarıyla dolu, pahalı ve kullanışsız yapılara, okulu, çarşısı, yeşili, ortak mekanları yetersiz, duman ve tozlar içinde insan yaşantısına ters düşen kentlere bir karşı çıkıştır.

Bu nedenle ticari aks, kentsel bir bağlaç olmanın ötesinde mimarlığın temel elemanlarının kullanıldığı bir ticaret (küçük esnaf) , doğayla arasına sınır koymuş olan kentli insanın doğayla yeniden buluştuğu bir ara kesit, mahalle ruhunun yaşatıldığı bir SOSYAL ÇATKI olarak tasarlanmıştır.

Mahalle çarşısını oluşturan kişiler, ilişkiler ve mekanlar, mahallenin daha köklü, sürekli ve etkili bir hale gelmesini sağlamaktadır. Çarşı grubu, mahallenin nirengi noktalarını belirlemektedir.

Mahalle dükkanları hayli canlı bir iletişim ortamında, iletişimle gelen değişik tanıma evreleri, evrenleri, kişilikleriyle, mahallenin zengin sosyalleşme deneyimi sağlamasının nedeni olmaktadır.

Ticaret ve konutun bir arada olması, ticaret işlevi bittiğinde günün geri kalanında ıssızlaşmış bölgeler oluşmasını engellemektedir.
Esnaf mahallenin gözü-kulağı, güvenlik sahası olmaktadır. Özellikle çocuklar açısından dükkanlar yeni ve farklı bir öğrenme yeri olabilmekte, para temelli ilişkilerin nasıl yürütülmesi gerektiğini ilk kez deneyimlemektedirler.

3. GİRİŞ – KARŞILAMA MEKANLARI VE BOŞLUKLAR

Ana giriş ve karşılama mekanlarını alanın kuzey ve güney ucunda yer alan meydanlar oluşturur. Bu meydanlar arazinin merkezinde yer alan çarşı meydanında birbirine ulaşır. Çarşı meydanı bu iki odak noktasını, buna ek olarak kültür merkezi meydanını birbirine bağlar ve mahallenin kalbini oluşturur. Bu iki odağın birbirine bağlanması, üzerinde ticaret birimleri ve pazar yeri olan aynı zamanda konutların avluları ile de ilişkide olan sosyal çatkı aracılığı ile sağlanır.

4. ÇARŞI – MEYDAN

Mahalle hayatının temelinde insanın çeşitli biçimlerde diğer insanlarla karşılaşması yatar. Mahalle bu anlamda bir meydandır, bir sahne. Kişinin meydana inmesi, sahneye çıkması kendi benliğini, kimliğini bulması açısından kaçınılmazdır. Mahalle meydana inmeyi tetikler, destekler, cesaretlendirir. Başka çare yoktur; sokak ve mahalle bunun için vardır. Meydan ise evden farklıdır; korunaklı ve müşfik bir dünya olan evin zıddıdır.’

Kentlerde temel birim olan mahalleler genellikle dini kurumlar ya da pazarlar çevresinde oluşmaktaydı. Kimi yerlerde bir külliye halinde örgütlenen dini kurumlar, mahallenin bakışını ve yönünü temelden etkiler.’

Camiyi odak alan ve onun etrafında gelişen meydan ve çarşı, mahalleli için bir sosyal odak olurken ziyaretçiler içinde mahallenin kolektif bellekte kimlik edinmesini sağlar.

5. KONUT BÖLGESİ – AVLULU YAŞAM

Ev korunaklı ve mahrem dünya iken sokak açık mekandır. Ev o aileye aittir, sokak ise herkese, gelip geçene. Ev, kendini sokaktan yalıtmıştır ama sokakla ilgisini kesmiş değildir.

Ev her zaman bir sığınaktır. Ama sokak sığınak karşıtı bir olgu ve oluşum değildir. Sokak da yerine göre sığınak olma işlevini ve görevini üstlenir. Sokağın tozuna toprağına belenen çocuk hayatla irtibatını kavileştirmenin yolunu da kendiliğinden açmış olmaktadır.

Konutlar arasında ‘komşuluk avluları’ oluşturularak, avlu etrafında birleşen aile ve komşuluk ilişkileri yaşam bulmuştur. Bu avlular alanın tamamını örgütleyen sosyal çatkı ile ilişki kurarak; kamusal alandan yarı kamusal alana(avlu) geçişi sağlar

Plan tipleri, konutların yaşam alanlarının(salon-mutfak) avluya yönlendirilmesi ve daha özel alanların (y.odası) dışa yönlendirilmesiyle oluşturulmuştur.

6. ULAŞIM VE TRAFİK

İlkesel olarak proje bütününde yaya dostu bir tasarım felsefesi benimsenmiştir. Alandaki araç trafiği ve sirkülasyonu, otopark giriş çıkış noktaları ve geçici park olanakları çepere itilmiş, alanı dışarıdan besleyen bir taşıt ulaşım şeması benimsenmiştir. Servis amaçlı kontrollü yollar oluşturulurken acil durum (yangın, sağlık vb.) müdahaleleri için yaya yollarının kullanımı öngörülmüştür. Ana odak noktalarında toplu taşıma durakları konumlandırılmıştır.

7. İKLİM

Proje alanı ılıman iklim kuşağındadır. Hakim rüzgar yönü kuzeybatıdır. Bu doğrultuda avluların kuzeybatı yönüne bloklar yerleştirilerek rüzgarın kontrollü geçişi sağlanmıştır. Güneşten maksimum yararlanılması için blok araları açılmış avlu şeması parçalanmış ve yapı gabarilerinde farklılaşmaya gidilmiştir. Geleneksel Türk evi mimarisinde estetik kaygının yanı sıra ısıtma soğutma için kullanılan cumbalardan esinlenilerek konut cephelerinde çıkma cam yüzeyler yapılmış ve doğal iklimlendirmeye katkı sağlanmıştır.

8.PARKLAR – KORU

Kendine özgü bir davranış ve değer üreten onlarca mekandan biri de parktır. Kamusal alandan anlaşılması gereken, herkese açık, herkesin kullanabildiği ortak bir rekreasyon alanı olmasıdır. Parklar kamusal mekan olarak kent sakinlerinin boş zaman ihtiyaçlarını giderirken sosyalleştirici, yani eğitici işlev de üstlenirler. Bu anlamda hem peyzajla hem de insanlarla etkileşim kurulan yerdir. Batı ülkelerinde modern zamanlarda, parklar orta sınıf norm ve değerlerine yönelik sosyalleştirme ve bu yönde zevkler geliştirme işlevleri üstlenmişlerdir. Bu doğrultuda alan genelinde aktif ve pasif yeşil alanlar kurgulanmıştır. Bu alanlar sadece mahalle için değil, kent için de kullanım olanakları sunmaktadır.

9. MERKEZDE CAMİ

Mescid, mahallenin temelini atmaktadır. Mahalle, en başta bir mescid ile kendini var kılmakta, kendi sürekliliğini bu şekilde gerçekleştirmektedir. Açık bir şekilde dini, eğitim, sosyal pek çok fonksiyonun üretildiği bir mekan olan cami, içinde ve etrafında değişik faaliyetlerin oluşmasına imkan tanımaktadır.

Caminin bir külliye şeklinde inşa edilmesi çok farklı hizmet alanlarını karşılamaya dönüktür. Camiye, çok yönlü davranma imkanı sunar.
”Herkesin evine gidip gelmiyoruz, ama camide görüyoruz onları. Cami en büyük ilişki kurulan bir yer. Cami demektir mahalle.”
Cami geçmişten günümüze şehirlerin ve dolayısıyla mahallelerin merkezi mekanıdır. Cami merkeziliğini hala korumaktadır. Farklı etkinliklere, değişik işlevlere alan açmaktadır.

Etiketler

Bir yanıt yazın