PROJE RAPORU
İnsanlık, dünyada kurak çöllerden dağlara kadar aşırı çevre şartları sunan konumlarda yaşam alanları kurma becerisine sahip bir teknolojik yeterliliğe ulaşmışken, Mars’a ayak basmak ve ilk kalıcı koloniyi oluşturmak tasarımcılara karşı konulmaz bir meydan okuma alanı sunmaktadır. Dünya dışı bir gezegende sürdürülebilir yaşam alanları üretmenin, fizyolojik gereklilikleri sağlamakla beraber sosyolojik ve psikolojik ihtiyaçların da gözetileceği bir tasarım önermekle mümkün olacağı düşünülmektedir. Bu sebeple Mars Yaşam Alanı projesi sert çevre koşullarına sahip Mars’ta uzun süreli kalmanın, önemli teknik ve insan merkezli mimari zorluklarını belirlemekle başlamış, 20 kişilik bir ekibin fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik konfor olasılıklarını destekleyecek kalıcı bir Mars yaşam alanı için kapsamlı bir tasarımı bir kente dönüştürmeyi amaçlamıştır.
İlk koloni için, Opportunity Rover’ının detaylı olarak incelediği ve bol miktarda kalsiyum, sülfür, su, alçı taşı ve diğer madenlerin bulunduğu Endeavour Crater’ine yerleşmeye karar verilmiştir. Dünyadan ana omurgası, halkaları ve yaşam birimleri ile gelen araç önceden belirlenen konuma indikten sonra dikey halka içinden çıkan ve yatay halkaya bağlanan şişme strüktür ile kapalı sistemini oluşturmaktadır. Mars yüzeyi ve diğer birimlerle bağlantıyı sağlayacak kapalı hacimler yüzeyden toplanan regolith ve yeraltı suyunun birleştirilmesi ile elde edilen Mars betonu kullanılarak, robotlar tarafından inşa edilmektedir. Sistemin omurgasını oluşturan ana sirkülasyon toprak altında bulunan sondaj ile yer altı suyuna ulaşmakta ve buradan temin edilen su arıtılıp depolamaktadır. Depolanan su ana omurga boyunca basınçla yükseltilerek yaşama ve sosyal birimlere aktarılmaktadır. Bu birimlerden çıkan gri su dikey halka aracılığı ile siyanobakterilerin bulunduğu şişme strüktür içerisinde dolaşıma karışmaktadır. Böylece şişme strüktürün iç mekâna bakan haznelerinde bulunan siyanobakterilerin, hazneler arasında dolaşan suyu kullanarak oksijen üretmesi amaçlanmıştır. Kullanılan su daha sonra yatay halkaya aracılığı ile yeniden arıtma ve depolama birimine taşınmaktadır.
Şişme strüktür bir kabuk olarak işlevlendirilmekte, koloniye kapalı ve dünya benzeri bir alan sunmaktadır. Dış tarafa bakan haznelerde ise Mars yüzeyinde uçan toz ve toprağın birikmesi hedeflenerek, doğrudan güneş ışığından ve radyasyondan koruyucu bir tabaka oluşturulması amaçlanmıştır. Siyanobakteri ve kum birikintileri arasından gelebilecek güneş ışığı, şişme strüktürün formu sayesinde iç mekâna ulaşamadan kırılarak dağınık ışığa dönüşmektedir. Böylece şişme strüktür içerisinde oluşturulan atmosferde gün içerisinde dağınık gün ışığı ile doğal aydınlatma sağlanması amaçlanmaktadır. Yeterli ve gerekli açıklıkların sağlanabilmesi ve kullanıcıların dış mekandan tamamen izole olmasını engellemek adına, yaşam birimleri ve diğer kapalı hacimler bu kubbe içinde olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu alan bitkiler ile (suda yetiştirilen bitkiler) 20 kişiye yetecek yiyecek ihtiyacını karşılamaktadır. Dikey halkanın yüzeyini kaplayan güneş panelleri ile 20 kişilik sistemin elektrik enerji ihtiyacının karşılanması planlanmıştır. Tasarımın erken aşamasında insan sağlığını olumsuz yönde etkileyeceği ve de masraflı olacağı düşünülerek nükleer reaktörler eklenmemiştir. Ancak ilerleyen dönemde nükleer reaktörler Mars yüzeyine kurularak sistemin enerji ihtiyacının karşılaması beklenmektedir.
Laboratuvarlar, eğitim alanları ve teknik alanlar şişme strüktürün dışında kurgulanmıştır. Rover giriş çıkışları da bu alanda gerçekleşmektedir. Alan aynı zamanda acil durumlarda da kullanılabilecek şekilde kurgulanmış çekirdek ile yaşam ünitelerine bağlanmıştır. 20 kişilik koloni diğer birimlerin bağlanması ile 1000 kişilik bir yaşam alanına dönüşebilme kapasitesine sahiptir. Diğer üniteler Rover giriş çıkışının da yapıldığı kotta birbirine bağlanmıştır. Yaşam ünitelerin bağlı olduğu düşey sirkülasyon ayrı düşünülmüştür. Kent kurgusunda üniteler içinde korunaklı bir alan oluşturacak şekilde kurgulanmıştır.