1. Mansiyon, Theodosius Limanı Arkeolojik Alanı Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Mimari Açıklama Raporu

Gündelik, alelacele dolaşımın “kenarında”, her an erişime açık bir “ek” mekân. Çağıran, içeriye alan ve yerin altına doğru çeken bir boşluk. Bu boşluk, buluntuları saklayıp koruyan ve gününde açığa çıkaran yer altı katmanlaşmasını yer yüzünde taklit eden “tasarlanmış” bir “höyük”tür. Meydana varmadan görüş alanına giren bu dikdörtgenler prizması, ziyaretçi merkezinin zemindeki kapısıdır. Ziyaretçi, sadece bir yürüyen merdiven içeren bu iki duvar arası mekâna, neolitik dönem insanının 8 bin yıllık ayak izini takip ederek dahil olur ve durur. Merdiven onu aşağıya doğru taşırken, o, çeperlerde toprak altından gün yüzüne çıkan yontulmuş taşlar, keskiler, sapanlar, çanaklar, taraklar, amforalar, ölçü aletleri, iğneler, madeni sikkeler, gemi parçaları, broşlar ve daha nice parçalar arasında bir “rüya”dadır. Yirmi metre yükseklik ve iki metre genişlikte olan bu “rüya mekânı” alt kotta kazı çukuruna doğru cumbalaşan ziyaretçi merkezinin fuayesine açılır. Ziyaretçi merkezi “rüya”nın izinin sürüldüğü yerdir. Bakar, işitir, okur, dokunur, araştırırız. Ve tüm bu deneyim, fırça darbeleriyle kazılan bir arkeolojik çukurun yanı başındadır. Tarihin açığa çıkmasına harcanan emek, buluntuların üzerine ışık düşürür. Tarih dokunur olur. Rota kazı alanına uğrar ve metro turnike kotuna açılır. Gündelik dolaşımın ritmine çomak sokmadan tüm davetkarlığıyla oradadır “höyük”. Topraktan duvarlar turnike kotunun kazı çukuru çeperi boyunca yol alır, açılan boşluklardan sızan ışıkla sessiz davetini sürdürür.

Doğa ve Kültür

Türlerden bir tür olarak insan da ancak doğada ve doğayla varlığını sürdürür; fakat, hiçbir türde görülmeyen biçimde doğayı dönüştürmüştür insan. Bu dönüştürme gücüne, doğaya biçim vermenin tüm yönleri olarak “kültür” diyebiliriz. Doğa ve Kültür. Bu iki gerçeklik arasındaki ilişki nedir? Kültür’ün doğa tarafından belirlendiği kesindir; fakat, insan türü söz konusu olduğunda “bir düzeyden” sonra “kültür”ün “doğa”yı belirlediği de yüz yüze olduğumuz durumdur. İnsan türünün dönüştürdüğü doğa artık bir 2.doğadır, ki buna “kent” demekteyiz. “Kültür” eyleminin en karmaşık sonucu olarak, kent.

Bugün, geçmişin hiçbir döneminde olmadığı kadar “doğa ve kültür” ilişkisi sorunsallaşmıştır. Artık kültür’ümüz yani kentlerimiz “doğa”yı kendisine dönecek tehditler var etmeye mecbur bırakmıştır. Yaşam nasıl sürdürülebillir? Yarattığımız “2.doğa”nın yani “kültür”ümüzün gezegen için kurduğu hayal nedir?

Tarım ve Tarih

Yarışmaya konu edilen bu yeryüzü parçası, sözü edilen “büyük meseleler”e ilişkin ne söyleyebilir?

Proje alanı iki “farketme” imkânı sunmaktadır:
1.İnsana ait “kültür”ün sürekliliğini farketme: kültürün birikmesi ve dönüşümü: Tarih
2.İnsan’ın doğa ile kurduğu ilksel ilişkiyi farketme: doğadan beslenme gerçeği: Tarım

Bu iki “farketme” konusu proje alanında “iki katman”da karşılık bulur:
1.Neolitik çağdan günümüze insanın serüvenini açığa çıkaran arkeolojik kalıntı ve buluntular
2.Yakın zamana değin “bostan” olarak işleyen Langa düzlüğü

Peki “farketmek” neden önem taşır? Kentli insan, bugünkü yaşamının kültür sürekliliğinin sonucu olduğunu ve ancak doğanın bu kültüre imkân verdiği gerçeğini içselleştirmelidir. Farketmek, değer vermenin gerek koşuludur.

Proje, yukarıda sözü edilen iki potansiyeli merkeze almış: tarihe ilişkin bilgiyi, istasyonlar bölgesindeki mimari kurgu ile; doğaya ilişkin bilgiyi Langa bostanları düzlüğündeki hikâye ile mekansallaştırmayı denemiştir. Bu iki temel potansiyel çevresinde 13 ayrı bölge belirlenmiştir.

13 Bölge

Proje, tariflenmiş etkileşim alanlarıyla birlikte farklı karaktere sahip 13 bölgeyi/çeperi/ noktayı odağına almıştır:

1. İstasyonlar bölgesi: Marmaray ve metro sistemlerinin çıkışlarını içerir.
2. Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesi çeperi: İstasyon bölgesinin baskın giriş yönüdür.
3. Amfi ve ofis girişi bölgesi: Kot farkının amfi ile çözüldüğü, İstanbul A.Ş. ofislerine özel giriş barındıran, kazı çukuruna komşu bölgedir. Proje bu bölgeyi, tasarım kurgusunun çekirdeğine almıştır.
4. Sur kalıntıları bölgesi: Aksaray yönünden istasyonlar bölgesine erişilen, alt kotunda Aksaray metrosunun geçtiği ve bazı sur kalıntılarının bulunduğu bölgedir.
5. TCDD Gar Lojmanı Bölgesi: Tarihi Gar lojmanı yapısı ve çevresindeki prefabrik yapılaşmayı, İnebey Parkını ve bu iki alan arasındaki işlek açık alan kullanımına sahip çay ocağını kapsar.
6. Langa Bostanları Sokağı çeperi: Kazı çukurunun kuzey çeperidir. Aksaray yönünden yoğun yaya akışı bu çeperden alana ulaşır.
7. Küçük Langa Caddesi çeperi ve terminal bölgesi: Halihazırda Uluslararası Emniyet Terminalini barındırır. İstasyon bölgesi ile Cerrahpaşa konut bölgesi arasında olması ve imar planında “kültür park” olarak tariflenmesi nedeniyle büyük potansiyeller taşır.
8. Kuleboyu Sokağı ile eski banliyö hattı arasındaki bölge: Oto sanayi, açık otopark ve ticaret işlevleri ile Laboratuvar alanına doğru konut içeren karmaşık mülkiyet durumlarını içerir. Üst ölçek imar planında “kültür park” alanı olarak belirlenmiştir. Şartnamedeki iki etkileşim alanı ile 100 Ada olarak isimlendirilen kazı alanı da bu bölgededir.
9. Banliyö hattı: Marmaray hattının devreye girmesiyle birlikte kullanılmayan Yedikule-Sirkeci istasyonları arasında kalan tren yoludur. Yedikule, Kocamustafapaşa, Yenikapı, Kumkapı, Cankurtaran ve Sirkeci hatları arasında kesintisiz bir aks olma potansiyelini taşır.
10. İnebey mahallesi ve İski tesisleri arasında kalan bölge: Surp Tateos Ermeni Kilisesi etrafındaki mahalle ile batısındaki İski tesisleri arasında kalan, üzerindeki yapıların yıkılması nedeniyle halihazırda çoğunlukla açık otopark olarak değerlendirilen bölgedir.
11. Yenikapı Parkı bölgesi: Fatih Belediyesine ait spor tesislerinin de yer aldığı, banliyö hattı ile Kenedi caddesi arasında kalan Laleli bölgesidir.
12. Yenikapı sahili ile deniz ulaşımına erişimin sağlandığı ara bölge: Kenedi caddesinin yer altına alınması ile sağlanan geniş üst kot düzlemidir. Tümüyle açık otopark olarak değerlendirilmektedir.
13. İski arıtma tesisi üst bölgesi: Mülkiyeti İski’de görülen ve halihazırda özel bir şirketçe kullanılan çimento üretim alanı ile küçük ölçekli bir kargo terminalini içeren, Banliyö hattı ile İski tesisleri arasında kalan bölgedir. Doğu sınırında merkezi trafo tesisi ile akaryakıt istasyonu bulunur.

Proje yukarıda sıralanan bölgeleri bütüncül bir yaklaşımla ele almayı amaçlamıştır. Proje, karmaşık mülkiyet ilişkilerinin çözümünün tüm paydaşların ortak tartışma imkânı bulduğu bir platformun konusu olduğu kaydını düşerek bazı parsellerde proje kurgusu gereği kamulaştırmaya gidildiğini varsaymıştır. Bu varsayımda İBB 5000 Koruma Amaçlı İmar Planı ile mülkiyet paftası gözetilerek, özellikle “kültür park” alanı olarak belirlenmek istenen bölgede, halihazırda konut olarak kullanılan yapılar dışındaki sanayi ve ticari yapıların çoğu kaldırılmıştır.

13 Bölgeye Dair Sorunlar, Potansiyeller ve Yaklaşım

1. İstasyonlar bölgesi: TRANSFER MEYDANI
Marmaray hattının yeryüzü izindeki teknik uzantıları ve tekil çıkış örtüleri ile karmaşık bir görünüm arz eden güney aksına nazaran metro aksındaki çıkışların örtüsüz oluşları olumlu değerlendirilmiştir. Zemin kotundaki sert zemin oranı yaya akış aksları gözetilerek yeşil alan lehine azaltılmıştır. İstasyon çıkışları etrafında yeşil-su-kent mobilyaları ile çeşitli peyzaj nişleri yaratılmıştır. Açık otopark alanları, tasarım kurgusunda bakış ve dolaşım sürekliliğini kesintiye uğratacağı gözetilerek kaldırılmış, 13 No’lu bölgeye taşınmıştır. Zemin kottaki arkeolojik alanı kat ederek 100 Ada’ya kadar süren yaya aksını kesmesi nedeniyle A’’19 aksındaki asansör D’19 aksına kaydırılmıştır.

2. Gazi Mustafa Kemal Paşa Caddesi çeperi: ODAK AĞAÇ MEYDANI
Yenikapı bölgesine en yoğun yaya ve taşıt erişiminin sağlandığı bu çeperde, Taksim yönüne dönüşü sağlamak amacıyla inşa edilen çelik U dönüş, alanın perspektifini bir yönde kapatmaktadır. Bununla birlikte tarihi TCDD lojman yapısının varlığını gözetmeksizin konumlanışı da sorunludur. Proje, alanın bu çeperinde geniş bir toplu taşıma durağı önermiş, bu kapsamda U dönüşünün konumunu banliyö hattının sonrasına ötelemiştir. Üst yol ile banliyö hattı arasında kalan yaya geçidi ise durak cebine yaklaştırılmıştır. Yaya önceliği sağlanmış, istasyon bölgesi Laleli yönüne doğru açık bir perspektife eriştirilmiştir.

3. Amfi ve ofis girişi bölgesi: HÖYÜK, BAHÇE VE ZİYARETÇİ MERKEZİ

Proje, iki potansiyeli nedeniyle bu alanı şartnamenin öngördüğü yapılaşmanın çekirdeği olarak seçmiştir.

1.Zemin kotunda, halihazırda amfi ile çözülen kot farkının verdiği, kesitte mekân üretimi,
2. B1 kotunda, zorunlu metro işleyişinin dışında kalması nedeniyle kazı çukuruna doğru açılmaya imkân vermesi sözü edilen potansiyellerdir.

Ziyaretçi Merkezi çevresinde:
Gündelik, alelacele dolaşımın “kenarında”, her an erişime açık bir “ek” mekân. Çağıran, içeriye alan ve yerin altına doğru çeken bir boşluk. Bu boşluk, buluntuları saklayıp koruyan ve gününde açığa çıkaran yer altı katmanlaşmasını yer yüzünde taklit eden “tasarlanmış” bir “höyük”tür. Meydana varmadan görüş alanına giren bu dikdörtgenler prizması, ziyaretçi merkezinin zemindeki kapısıdır. Ziyaretçi, sadece bir yürüyen merdiven içeren bu iki duvar arası mekâna, neolitik dönem insanının 8 bin yıllık ayak izini takip ederek dahil olur ve durur. Merdiven onu aşağıya doğru taşırken, o, çeperlerde toprak altından gün yüzüne çıkan yontulmuş taşlar, keskiler, sapanlar, çanaklar, taraklar, amforalar, ölçü aletleri, iğneler, madeni sikkeler, gemi parçaları, broşlar ve daha nice parçalar arasında bir “rüya”dadır. Yirmi metre yükseklik ve iki metre genişlikte olan bu “rüya mekânı” alt kotta kazı çukuruna doğru
cumbalaşan ziyaretçi merkezinin fuayesine açılır. Ziyaretçi merkezi “rüya”nın izinin sürüldüğü yerdir. Bakar, işitir, okur, dokunur, araştırırız. Ve tüm bu deneyim, fırça darbeleriyle kazılan bir arkeolojik çukurun yanı başındadır. Tarihin açığa çıkmasına harcanan emek, buluntuların üzerine ışık düşürür. Tarih dokunur olur. Rota kazı alanına uğrar ve metro turnike kotuna açılır. Gündelik dolaşımın ritmine çomak sokmadan tüm davetkarlığıyla oradadır “höyük”. Topraktan duvarlar turnike kotunun kazı çukuru çeperi boyunca yol alır, açılan boşluklardan sızan ışıkla sessiz davetini sürdürür.

Yukarıdaki kurgu, ofislere zemin kotundan bağımsız erişimin sağlandığı düşey dolaşım elemanlarının yerini değiştirmeyi gerektirmiştir. Höyük ve ziyaretçi merkezi işlevi nedeniyle, B1 kotunda ofislere ait kat alanının yarıya yakını kullanılmıştır. B1 kotundaki ofis düzeninin zenginleştirilmesi içini “höyük”ün bir yanında döşemede boşluk bırakılarak bir iç avlu yaratılmıştır. Uzun vadede ofis işlevinin, mekânsal ofis standartlarına uygun olmadığı için(gün ışığı ve temiz hava) taşınması, mevcut hacimlerin kazı çukurundaki arkeolojik kazıların destek ve depo işlevlerine dönük kullanılması önerilmektedir.

4. Sur kalıntıları bölgesi: LİMAN SURLARI
Açık otopark işlevleri kaldırılarak mevcut sur kalıntıları çevresi peyzaj alanı olarak belirlenmiştir. Sur kalıntıları Kuleboyu sokağı boyunca yer yer korunmuş sur kalıntıları, ticaret ve sanayi yapılarının kaldırılmasıyla açığa çıkarılmış, bostan ile arkeolojik kazı alanı arasında Theodosius surları izi görülebilir kılınmıştır. 100 Ada’nın hemen güneyinde bulunan tek tonozlu iç mekân potansiyeli taşıyan kalıntı, bu izin nihayetinde, yaya aksı olarak dönüştürülmesi önerilen banliyö hattının bir mekânsal uzantısı olarak değerlendirilmiştir.

5. TCDD Gar Lojmanı Bölgesi: GAR MEYDANI VE ÇINARALTI
Tarihi Gar lojmanı yapısı çevresindeki prefabrik yapılaşma kaldırılarak, tarihi yapı istasyonlar bölgesine dönük bir açık alana kavuşturulmuştur. Etrafı temizlenen yapının her iki çeperinden yaya dolaşımı sağlanmış ve yer yer amfileşen düzlemlerle davranış zenginliğine imkân açılmıştır. Tarihi yapının gabarisini aşan ve yapıyı ve çevresinin bakışını örten U taşıt yolunun ötelenmesi ile halihazırda oldukça sıkışık olan bu bölge ferahlatılmıştır. Tarihi gar yapısı, semt müzesi, kitap kafe gibi işlevlerle çevresi için bir değer odağı olarak düşünülmüştür. İnebey parkına erişim rampası ve merdivenleri düzenlenmiş, Aksaray mahallesinin bu çeperinde işleyen çay ocağının işlediği peyzaj alanı korunmuştur.

6. Langa Bostanları Sokağı çeperi: KENT TERASLARI
Yol ile kazı çukuru arasındaki yer yer genişleyen boşluklar kazı çukuruna doğru düşen amfi düzlemleri ve konsol teraslarla kurgulanmıştır. Kazı çukurunu kateden mevcut köprü taşıt köprüsü olması, kazı alanına bakışı engelleyecek denli strüktürü ve istasyon bölgesinde çıktığı noktanın isabetsizliği nedeniyle yeniden ele alınmış, doğrultusu, işlevi ve niteliği değiştirilmiştir.

7. Küçük Langa Caddesi çeperi ve terminal bölgesi: LANGA BOSTANLARI
Projenin, giriş bölümünde tarif edildiği üzere, ikinci odağı, halihazırda uluslararası kargo terminali olarak işleyen bölgenin, semt içine yoğun taşıt trafiği getiren işlevlerden kademeli olarak arındırılmasıdır. İBB 5000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planında “kültür park” olarak belirlenen alanın bir bölümü olan bu bölgenin, 1982 tarihli hava fotoğraflarında dahi bostan olarak işlediği görülmektedir. Proje, alanın yakın zamana kadar taşıdığı bu değeri, kentli bireyin yabancılaştığı “tarım, gıda güvenliği, tüketim alışkanlıkları” gibi çevreye ilişkin konulara dair farkındalık yaratmakta kullanmayı amaçlamıştır. Küçük ölçekli tarımın tüm süreçlerinin uygulanabileceği, tarım okulu, tohum bankası, tadım restoranı, açık pazarı, etkinlik alanı, seralarıyla bir tarım kampüsü hayal edilmiştir. Proje, alanın 2.fazda arkeolojik alan olarak kazılacağını varsaymış, 1.faz kazı alanı olarak belirlenen eski sur altı bölgenin kazı çalışmaları devam ederken, bu iki işlevin aynı anda ve yanyana sürmesinin, çağıl kent insanı için değerli bir tanıklık olacağı düşünülmüştür. Alanın cadde çeperince bulunan konut parselleri korunmuş, tarım okulu ve pazar örtüsü, çeperlerde konumlandırılmış, pazar alanı cadde yönünde küçük ölçekli bir meydan ile desteklenmiş, pazar örtüsünün iki ucunda birer büfe konumlandırılarak meydanın gündelik işleyişi desteklenmiştir.

8. Kuleboyu Sokağı ile eski banliyö hattı arasındaki bölge: ARKEOPARK
Yarışma şartnamesinde etkileşim alanı olarak belirtilen iki laboratuvar alanı ile açığa çıkarılmış kalıntıların bulunduğu 100 Ada’yı da içeren bu bölge, proje kapsamında 1.faz kazı alanı olarak önerilmiştir. Bölgedeki konut dışı yapılaşma ve açık otoparklar kaldırılmıştır. Biri “aç kapa” bölgesi çevresinde olmak üzere iki adet arkeolojik laboratuvar yapısı, banliyö hattı sınırında bütüncül bir bir şema ile çözülmüştür. Böylece 1.faz ile 2.faz kazı alanı (bostan bölgesi) yapılaşmanın olmadığı kesintisiz bir kazı düzlemine dönüştürülmüştür. Şartname ekinde yer alan öneriler bağlamında, aç-kapa bölgesindeki bodrum katlara, arşiv olarak kullanımını sağlamak üzere yük asansörü eklenmiştir. Kazıya ihtiyaç duymayan bu alanın zemin düzlemine, kazıların sonlanması ve yerinde korunacak kalıntıların bulunması durumunda tasarlanacak ziyaret rotasını desteklemek üzere bir amfi konumlandırılmıştır. Amfi, bostan ve 1.faz kazı alanına yukarıdan bakış sağlayabilecek bir forum/etkinlik alanı olarak hayal edilmiştir. Konservasyon yapılarının çeperi taşınmasıyla, ofis, yemekhane, toplantı alanı, konaklama birimleri gibi mekanlar ile desteklenen bütüncül bir laboratuvar sistemi kurmak mümkün olmuştur. Konservasyon yapıları rekreasyon aksı olarak dönüştürülmesi önerilen banliyö hattının çeperine alınarak, gündelik dolaşımda izlenebilir ve erişilebilir kılınmıştır. Bu bölgede Marmaray kazısı nedeniyle açılan ve bu hatta ait teknik yapıları içeren bölge korunmuş, yakın çevresindeki diğer servis yapıları da bu bölgeye taşınarak yeni laboratuvar yapılarına alan açılmıştır.

9. Banliyö hattı: BANLİYÖ PARKURU
Marmaray projesiyle kullanımdan düşen Yedikule-Sirkeci banliyö hattı, hızlı sahil trafiği ve Yenikapı sahil işlevlerinin zorladığı yaya dolaşımına alternatif bir aks potansiyeli taşımaktadır. Proje, Yedikule surları ve çevresi, yoğun mahalle yerleşimi özelliği gösteren Kocamustafapaşa(Samatya), Yenikapı transfer alanı, kazı bölgesi, Küçükayasofya’nın çeperinden geçtiği Kumkapı ve sonunda birçok tarihi doku öğesi içeren Cankurtaran semtlerini içeren bu hattı, bir yaya ve bisiklet parkuruna dönüştürülmüştür. Çoğunlukla sokak kotunda süren bu parkur, Yenikapı bölgesinde meydan kotuna merdiven, rampa ve amfilerle iner, transfer bölgesini besler. Konservasyon laboratuvarlarından geçerek, istasyonlara erişir, İnebey mahallesinin her iki yönündeki yeşil alanlara uğrar ve Yenikapı parkı çevresindeki spor parkından geçerek tarihi yarımadaya doğru devam eder. Mevcut istasyonlardaki saçak ve istasyon yapıları, bu rekreasyon parkurunun mekânsal desteğini yüklenir. Kafe, semt arşivi, kitaplık, etkinlik salonu gibi işlevler barındırır.

10. İnebey mahallesi ve İski tesisleri arasında kalan bölge: MAHALLE PARKI
Surp Tateos Ermeni Kilisesi etrafındaki mahalle sahil yolu inşası öncesinde denize kıyısı olan eski bir konut bölgesi özelliğindedir. Tescilli yapıların yoğun olduğu bu mahalle doğu yönünde İnebey parkına cephe verir. Diğer yönde ise farklı mülkiyetlere sahip parseller üzerindeki yapıların yıkılması nedeniyle açık otopark işleviyle değerlendirilmektedir. Proje, bu alanın İnebey mahallesinin açıldığı oyun ve spor alanları içeren bir yeşil alan olarak tasarlamış, Namık Kemal Caddesi’nin yaya aksını park içine alarak sahile ulaştırmış, banliyö parkurunu bir etkinlik amfisi üzerinden parka açmıştır.

11. Yenikapı Parkı bölgesi: SPOR PARKI
Mevcut Yenikapı parkının Fatih Belediyesi’ne ait spor tesislerinin bulunduğu bölge genişletilerek banliyö parkurunun seyir amfilerine dönüşerek katıldığı bir açık spor alanları parkına dönüştürülmüştür.

12. Yenikapı sahili ile deniz ulaşımına erişimin sağlandığı ara bölge: GEÇİŞ AKSI
Kenedi caddesinin yer altına alınması ile sağlanan geniş düzlük, Yenikapı dolgu alanına ve deniz ulaşımını zorlayan açık otopark alanları, proje kapsamında yaya aksı merkeze alınarak düzenlenmiş, Aksaray bölgesinden sahile ve deniz ulaşımı yapılarına kadar yaya erişimi kesintisiz sürdürülmüştür.

13. İski arıtma tesisi üst bölgesi: PARK-ET DEVAM-ET OTOPARKI
Mevcut çimento santrali ve kargo terminalinin kaldırılması ve istasyon bölgesindeki açık otoparkların bu bölgede çözülmesi önerilmiştir. Otopark bölgesinden banliyö parkuruna ve metro-Marmaray hatlarına yaya geçişleri tarif edilmiştir. Diğer bir otopark alanı, “geçiş aksı” bölgesindeki otoparkların düzenlenmesiyle sağlanmıştır.

Peyzaj Mimarlığı Açıklama Raporu

İstanbul, MÖ 3000 yıllarından başlayan, dördüncü yüzyıl ile yükselişe geçen, çağların değişmesine sebep olan eşsiz bir tarihi derinliğe sahiptir. Binlerce yıl bölgedeki en büyük cazibe şehri olması sebebiyle, çok derin bir yaşanmışlığa ev sahipliği yapmaktadır.

Bu birikim neredeyse her arkeolojik çalışmalarda kendini göstermektedir. Theodosius Limanı Arkeolojik Kazı Alanı da İstanbul için oldukça önemli olan Marmaray inşaatı sırasında oluşturulmuştur. 1950’lere kadar bostan olan ve şu anda denizden yüzlerce metre içeride olan bu bölgedeki liman kazısı, daha önceden çok az bilgiye sahip olduğumuz limanın geçmişi hakkında bize detaylı bilgiler sunmaktadır.

Bu bölge için tasarladığımız proje ile İstanbul’un tarihiyle kucaklaşmasını ve aynı zamanda modern, yeşil, sürdürülebilir bir çevreye kavuşmasını hedeflenmiştir. Çevrede yaşayan insanların doğa içinde bir hayat sürdürürken, modern yaşamın vazgeçilmezi olan hızlı ulaşım, kültür ve teknolojiden uzak kalmayacağı alanlar planlanmıştır. Arkeolojik kazı alanını ve buluntuları tasarımımızın odak noktasına koyarak, tarihi bilinci ve farkındalığı bitkisel materyal ile harmanlayarak arttırılmaya çalışılmıştır.

Proje alanındaki bitkilendirme önerilerinde iklim ve hava koşulları göz önünde bulundurulmuştur. Bölgenin bitki dokusunu korurken, peyzaj dokusunu güçlendiren aynı zamanda doğal yaşamı destekleyerek ve bölgeye estetik anlam kazandıracak bir tasarım kurgulanmıştır.

1-TRANSFER MEYDANI

Metro ve Marmaray’a erişimin bulunduğu bu alan oldukça yoğun bir yaya bölgesidir. Birçok toplu taşıma durağının da kesişim noktası olan bu bölgede yaya trafiğinin mümkün olduğunca akıcı olabilmesi için planlanan geniş yeşil alanlar sert zemin ile parçalanmıştır.

Metro ve Marmaray çıkışları herdem yeşil çalılar ile desteklenmiş, kent mobilyaları da eklenerek kullanıcılara duraksama ve soluklanma noktaları oluşturulmuştur. Çıkışlardaki bu alanlarda hem yönlendirici özellikli hem kolay bakım gerektiren hem de mekan oluşturabilen Liriodendron Tulipifera (Lale Ağacı), Magnolia grandiflora (Büyük Çiçekli Manolya) ağaç türleri ve Lavandula officinalis (Lavanta), Pittosporum tobira ‘nana’ (Bodur Yıldız Çalısı), Carex buchananii (Kahverengi Kareks), Berberis thunbergii (Kadın Tuzluğu), Juniperus horizontalis ‘Prince of Wales’ (Ardıç) çalı türleri önerilmiştir.

Yürüme yolları üzerinde kullanıcının doğa ile bütünleşmesine yardımcı olmak üzere lineer olarak sıralanmış kentsel mobilyalar yer almaktadır. Bu kentsel mobilyaların bulunduğu noktalarda ağaç kümeleri oluşturularak yürüyüş akslarında bu ağaçlar aracılığıyla bir ritim elde edilmiştir.

Meydanda, su öğesi olarak yansıma havuzu tasarlanmıştır. Meydana vereceği dingin etki ile beraber, fauna türlerine desteği ile hem estetik hem de ekolojik katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda bu su öğesine kazı buluntularını sergilemek amacı ile betonarme ve cam ilişkisini barındıran sütunlar yerleştirilmiştir. Tek bir aksta estetik bir sergi alanı oluşturulmuştur.

2-ODAK AĞAÇ MEYDANI

Bir liman olarak tarihte de bir çok buluşmaya ev sahipliği yapan bu bölgede yeni bir buluşma noktası planlanmıştır. Buluşma noktalarını sembolize eden obje olarak, Fatih bölgesindeki 43 Anıt Ağaçtan biri olan ve geniş tepe tacı ile “ulu” görünümlü “Platanus orientalis” tercih edilmiştir. Bu ağaç soliter olarak meydanın merkezine konumlanmış ve çevresine ahşap oturma birimleri yerleştirilmiştir. bu bölgede yumuşak ve sert zemin ilişkisi yaya sirkülasyonunun yüksek olması sebebiyle dengeli bir şekilde sağlanmıştır.

3-HÖYÜK, BAHÇE VE ZİYARETÇİ MERKEZİ

Gündelik yaya sirkülasyonunun yüksek olduğu bu bölgede, sadece bir geçiş alanı değil, aynı zamanda dinlenebilecek, sosyalleşilebilecek açık bir meydan tasarlanmıştır.

Dinamik ve daha yaşanılabilir bir mekan oluşturabilmek için herdem yeşil ve gölge yapan ağaç türü Magnolia grandiflora (Büyük Çiçekli Manolya) ve kent mobilyaları ile beraber çalışan çalı grupları Lavandula officinalis (Lavanta), Pittosporum tobira ‘nana’(Bodur Yıldız Çalısı) ve Carex buchananii (Kahverengi Kareks) önerilmiştir.

Tasarım alanın tabii zemin üstü olmaması nedeniyle tercih edilen bitki türlerinde sığ kök yapma özelliği dikkate alınmıştır.

Yapısal Peyzaj tasarımı kapsamında ortama dinamizm getirmek amacıyla kuru havuza yer verilmiştir.

Dinamizim ve durağanlığı bir arada barındıran tasarımda kuru havuz; su kullanımı olmadığı zamanda yaya hareketine engel teşkil etmeyecek şekilde hemzemin çözüme sahiptir. Çalıştığı durumda ise ortamı dinamikleştirmek ve her yaştan ziyaretçinin ilgisini çekecek bir ortam sunmaktadır.

Ana malzemesi ahşap olarak düşünülen kent mobilyaları lineer olarak tasarlanan yeşil alanlara konumlandırılmıştır..

4-LİMAN SURLARI

Surlar, İstanbul’un tarihi dokusu için oldukça önemli objelerden biridir. Liman Surları çevresindeki mevcut otopark fonksiyonu kaldırılarak, peyzaj alanına dönüştürülmüştür.

Tarihi surlar ile rekabete girmeyen ve fon etkisi oluşturan Pittosporum tobira ‘nana’ (Bodur Yıldız Çalısı), Carex buchananii (Kahverengi Kareks) önerilerek, hem surların vurgusunun arttırılması hem de ziyaretçilerin rahatlıkla surları inceleyebilmesi sağlanmıştır.

5-GAR MEYDANI VE ÇINARALTI

Tarihi Gar Lojmanı çevresindeki mevcut prefabrik yapılaşma kaldırılarak daha geniş ve ferah bir peyzaj alanı oluşturulması planlanmıştır. Bu alanın genişletilmesi kullanım imkanlarını zenginleştirirken, mevcut gar yapısı, kitap kafe ve semt müzesi bölgenin değerini arttırmıştır. Bölge için kültürel değeri olan çay ocağı ise korunmuştur.

Bölgedeki bitki seçimleri bu alanın yapısına destek olacak şekilde planlanmıştır. Hem gölge hem de sıcaklık hissiyatı veren Acer campestre (Ova akçaağaç), Albizia julibrissin (Gülibrişim), Laurus nobilis (Akdeniz defnesi) önerilmiştir. Bu ağaçlar mevsim geçişlerinde oluşturacağı göz alıcı renk ahengi ile bölgenin hem canlı hem de huzurlu olmasına yardımcı olacaktır.

6-KENT TERASLARI

Bölgenin en değerli alanlarından olan arkeolojik kazı alanının rahatlıkla seyredilebilmesi için fonksiyonel bir seyir terası oluşturulmuştur. Bu teras üzerinden ziyaretçiler devam eden kazı çalışmalarını rahatlıkla izleyebilmesi ve tarihin tadını çıkarabilmesi hedeflenmiştir.

Amfi şeklinde oluşturulan oturma birimleri ve bu oturma hem gölge hem de derinliği ile destek olacak herdem yeşil Acer campestre (Ova Akçaağaç), Robinia pseudoacacia (Yalancı Akasya), Albizia julibrissin (Gülibrişim), Liriodendron tulipifera (Lale Ağacı) ağaçları ve görüş alanın kesmeyecek şekilde, tampon görevi yapması amacıyla herdem yeşil çalı türlerinden Pittosporum tobira ( Yıldız Çalısı) ve Berberis Thunbergii (Kadın tuzluğu) önerilmiştir.

7-LAGNA BOSTANI

Langa Bostanı, İstanbul’un içinde, Tarihi Yarımada Yedikule’de yaşayan son bostanlardan ve 1600 yıllık kentsel tasarım örneklerinden biriydi. İstanbul’un kendi kendine yetebilme ve üretme hafızasını yeniden hatırlayabileceği bu alanı tekrar canlandırarak, bu mirası hatırlamayı, korumayı ve günlük hayatın içinde yaşatmayı hedeflemekteyiz.

Şu anda kurumuş olan Bayrampaşa (Lykos) Deresi’nin taşıdığı alüvyonlar ile oluşan, tarım için oldukça elverişli bu verimli toprakları tekrar kullanıma ve işlemeye açarak, halkla buluşturmayı planlamaktayız.

Kentsel tarım felsefesi, kent içindeki tarım alanlarının güvenilir-yerel gıda üretimi yanında, kentlinin gıda üretim sürecine katılımını teşvik eden fonsiyonlarla çeşitlendirilerek, kentleşmenin getirdiği ekolojik yabancılaşma ve sosyal özelliğinin kaybetmesi gibi olumsuz etkilerin giderileceğini ve fiziksel olduğu kadar zihinsel sağlığa da katkıda bulunabileceğini savunmaktadır. Bu ilkeye dayanarak insanın doğa ile kurduğu ilişki genel tasarım ilkemizi oluşturmaktadır. Kitlenın beraber birşeyler üretme, bunları paylaşma ve hem birbirleri ve hem de doğa ile iletişimi mümkün kılınacaktır. Bu amaçla bitki dikiminin ve hasadının yanı sıra bir tarım okulu ile bu alan desteklenmiştir. Bu tarım okulu tarım ilgili atölyelere ev sahipliği yaparak doğa ve tarım bilincinin arttırılmasında insanlara aracılık edecektir.

Çeşitli ilgi alanları ve yaş gruplarına göre farklılık gösteren kullanıcılara hitap edecek rekreasyonel işlevler tohum bankası, tadım restoranı, açık pazarı, etkinlik alanı, seraları ve çiçekli bitkiler bahçeleri ile proje alanının kent dokusuyla ilişkilendirilmesi önerilmiştir.

Bitkisel doku olarak hem eğitim hem de ticaret amaçlı, meyve ağaçları, mevsimsel sebzeler, aromatik bitkiler tercih edilmiştir. Bölgede daha önce de yetiştirilen zeytin, dut, incir gibi meyve ağaçlarının yeniden üretiminin yapılması düşünülmektedir.

8-ARKEOPARK

Tasarımın öncelikli hedefi kültürel mirasın ve arkeolojik peyzajın korunması ve arkeolojik bilginin ziyaretçiye aktarılması ile bilinirlik oluşturulmasıdır.

Gerekli olduğu durumlarda arkeolojik kalıntılar ile rekabete girmeyen ve fon etkisi oluşturan bitki türleri önerilmiştir. Bu türler için herdem yeşil olan Pittosporum tobira ‘nana’ (Bodur Yıldız Çalısı) ve Juniperus horizontalis ‘Prince of Wales’ (Ardıç) çalıları önerilmiştir.

9-BANLİYÖ PARKURU

Mevcut zamanda kullanım dışında kalan Yedikule-Sirkeci banliyö hattının yeni bir rekreasyon parkuru olarak değerlendirilmiştir. Yedikule Surları’ndan başlayan Yenikapı Transfer Alanı ile kazı bölgesi ile devam edip Sirkeci hattına uzanan bu kesintisiz aksın bisiklet ve yaya yolu olması planlanmıştır.

Yönlendiricilik sağlanması ve yeşil dokunun sürekliliği amaçlı ağaçlandırma yapılmıştır. Bu alan için önerilen türlerin tepe tacı ile gölgelik alan oluşturması, herdem yeşil olması ve yaya hareketine engel teşkil etmeyecek forma sahip olması önemlidir. Önerilen türler; Robinia pseudoacacia (Yalancı Akasya) ve Acer platanoides (Çınar yapraklı Akçaağaç)’tır.

Yapısal peyzaj olarak mevcut istasyonlardaki saçak ve istasyon yapıları korunarak, bu alanların yeni tasarlanan rekreasyon alanına hizmet etmesi sağlanmıştır. Bu alanlar için kafe, semt arşivi, kitaplık, etkinlik salonu gibi fonksiyonlar önerilmiştir.

10-MAHALLE PARKI

Eski dönemde konut alanı olarak kullanılan bu alan mevcutta açık otopark olarak kullanılmaktadır. Taşınan otopark alanı ile kullanıma açılan bu alan, bir mahalle parkı olarak değerlendirilmiştir. Oyun ve spor alanları bulunan bu parkta mevcut ağaçlar korunarak, Liriodendron Tulipifera (Lale Ağacı), Magnolia Grandiflora (Büyük Çiçekli Manolya), Albizia julibrissin (Gülibrişim) Acer platanoides (Çınar Yapraklı Akçaağaç) önerileri ile zenginleştirilmiştir.

11-SPOR PARKI

Obezite ile savaştığımız ve doğal yaşamdan uzaklaştığımız bu dönemde spor ve sağlık toplumlar için en önemli konu başlıklarındandır. Bölge halkının rahatlıkla kullanabilmesi için mevcutta olan spor alanı yeni fonksiyonlar eklenerek ve yeşili dokusu arttırılarak güçlendirilmiştir. Mevcut bitkiler çevre ile uyumlu bir şekilde Robinia pseudoacacia (Yalancı Akasya), Albizia julibrissin (Gülibrişim), Acer platanoides (Çınar Yapraklı Akçaağaç) önerilmiştir.

12-GEÇİŞ AKSI

Deniz ve kara ulaşımına kesintisiz erişim için yeşil alan destekli güvenli bir yaya yolu planlanmıştır.

Önerilen boylu ağaçlar olan Acer campestre (Ova akçaağaç), Robinia pseudoacacia (Yalancı akasya), Albizia julibrissin (Gülibrişim)i Liriodendron Tulipifera (Lale ağacı) ve Acer platanoides (Çınar yapraklı akçaağaç) yola bir derinlik katarken, görüş açısını da kapatmayacaktır.

13-PARK-ET DEVAM-ET OTOPARKI

Mevcut çimento santrali ve kargo terminalinin kaldırılması ile açılan bölgede yeni bir otopark planlanmıştır. Transfer meydanına da oldukça yakın olan bu bölgeye bırakılan araçlar ile raylı taşıma ile devam edecek kullanıcıların hızlıca araçlarını bırakarak şehir trafiğine girmeden hızlıca ulaşım sağlamaları hedeflenmiştir.

Otopark için, araç görüşünü engellemeyen ama estetik bir görüş zenginliği kazandıran Ligustrum japonicum (Japon Kurtbağrı), Robinia pseudoacacia (Yalancı Akasya) önerilmiştir.

YAPISAL PEYZAJ

Kent Mobilyaları

Peyzaj tasarımın bir parçası olan kent mobilyaları etkinlik alanları olarak işlev görmektedir. Kentsel donatılarda genel malzeme seçimininde, mekana sıcaklık katması ve yumuşak bir malzeme olması nedeniyle Thermowood Iroko tercih edilmiş olup beton malzeme de kullanılmıştır. Kentsel kullanımlarda kaliteyi arttıran, kentsel donatılara takılan saçaklar, çöp kutuları, aydınlatma elemanları ve yönlendirme tabelalar da tasarlanmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın