GİRİŞ
Adana ilk kurulduğu dönemden günümüze “yol üstü” olma özelliği ile Çukurova Bölgesi’nin merkezi ve ülkenin en büyük kentlerinden birisi olmuştur. İlk dönemlerinde Seyhan’ın aşılabileceği sığ bir yerden, geç Osmanlı’da Bağdat’a giden trenlerin durak yeri olarak Cumhuriyet dönemine ulaşmış, bu dönemde ise ülkenin önemli bir kalkınma kutbu haline gelerek iki göç dalgasının etkisinde kalmıştır.
Uzun yıllar geleneksel çekirdeğin çevresinde organik şekilde gelişen kent, planlı dönemle birlikte bir sanayi kenti kimliğine bürünmüştür. Kentteki nüfus artışı ve hareketliliği yeni mekan ihtiyaçlarına neden olmuş, geleneksel merkezin dışına çıkış ile birlikte, tarım arazilerine, mavi ve yeşil sisteme doğru bir yayılma kaçınılmaz olmuştur. Bu gelişmeyi düzenlemek için Jansen’in metropoliten ölçekteki önerileri ile sanayi tesislerinin ve ulaşım akslarının yönlendiriciliğinde doğu-batı doğrultulu bir makroform gelişimi göze çarpmaktadır. Merkez için geliştirdiği alt ölçek şemalarda ise kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu sokak sistemi ile rüzgarı içeri alıp bu koridorları karşılayan kamusal açık alan sistemiyle kentteki yaya deneyiminin kalitesini arttırır, giderek sosyal anlamda çeşitlenmeye başlayan kentte karşılaşmalara olanak tanır.
İlerleyen yıllarda, Baraj Gölü ve sulama kanalları ile batıdaki tarım arazileri bir yandan sulanırken diğer yandan Havalimanı inşası ve tarım arazilerinin yerleşime açılması gibi birbirlerini dışlayan gelişmeler bir arada yaşanmış, kent kademe kademe tarımsal arazilerin ve doğal su toplama koridorlarının kapanacağı bir süreç yerine yerleşim alanlarının geliştiği bir sürece girmiştir. Bu dönem planlarında, dönemin planlama pratiklerinin ve trendlerinin etkisiyle sosyal konut ve kooperatif çözümlerinin ön planda olduğu bir mekânsal gelişme deseni kendisini göstermektedir. Plan üzerinde yeşil koridorlarla mevcut yeşil sistem devam ettirilmeye çalışılsa da bu alanlar sınırlı oranda aktif rekreatif kullanımlara dönüşebilmiştir.
1980 sonrasında ise dünyadaki mekan üretim trendinin neoliberalleşmesi, popüler kültür, moda ve trendlerin aynılaşmayı dayatması, toplumsal ve kamusal boyutundan koparılmış bir içerikte toplu konutun ülkenin barınma sorununun çözülmesinde sihirli değnek olarak görülmeye devam etmesi ile birlikte doğal alanların mavi ve yeşil sistemin tahribatı, kapalı sitelerin yükselişi, gündelik yaşantıda eve yöneliş, araba odaklı yaşam ve mekan tasarımında insan ölçeğinin kaybolduğu uzunca bir dönem yaşanmıştır. Bu döneme yön veren gelişmelerin neredeyse tamamının proje alanı olarak yarışmaya açılan 5 Ocak Parkı ve Çevresi’ndeki yerleşim alanları için de geçerli olduğu söylenebilmektedir.
Böyle bir mekansal-zamansal arka plana sahip olan bu proje alanı için, bu proje önerisinin mekana yaklaşımındaki amaç: Adana’nın bu bölgesinin yapı kalitesi ve araç erişimi bakımından planlı, ancak yaya ve doğa ile barışık olmayan kentsel gelişimini tersine çevirip eşitlikçi, tüm kesimlere kentte eşit fırsatlar tanıyan kamusal mekan arayışıyla birleştirerek çağdaş, çoğulcu, çeşitli, kapsayıcı, engelli dostu, demokratik, dirençli, doğayla barışık ve aynı zamanda çevre kalitesi yüksek bir kentsel mekan oluşturmaktır.
ÜST ÖLÇEK STRATEJİLER
Beklenen bütüncül yaklaşım kapsamında akslar ve kullanımlarda hem mevcut durumda hem de nazım imar planında tespit edilen problemler revize edilerek yeni planlama kararları önerilmiştir. Önerideki üst ölçekli stratejik hedefler şu şekildedir:
Ulaşım
Sözü edilen stratejik hedeflerin mekana yansıtılması adına 5 Ocak Parkı ve çevresinde 1/5000 ölçekli işlevsel kararlarla birlikte ulaştırma kararları üzerinde çalışılmıştır. Bu çalışma ilk olarak çevredeki ve proje alanı olan 5 Ocak Parkı’nı besleyen yeşil alan ve donatı alanların saptanması ve bunların rüzgar stratejilerine de uygun olarak birbiri ile bağlantılarının kurulması ile sağlanmıştır. Sözü edilen bağlantılar hem yeşil alan, yaya ve bisiklet akslarının sürekliliğini sağlamış hem de bu çevredeki önemli alanlara erişimi kuvvetlendirmiştir. Bu durumun sağlanabilmesi için, mevcutta yapılaşmış ve fonksiyon değişikliği önerilmemiş olan alanlarda halihazır haritaya, diğer alanlarda taslak nazım imar planına uygun olarak ulaşım akslarında sirkülasyon çalışması yapılmıştır. Buna göre araç yollarının bir kısmı tek yöne çevrilerek hem trafik sıkışıklığı ve kavşak noktaları için rahatlama sağlanmış, hem de yeşil hatlar, bisiklet ve yaya yolları için yer kazanılarak bu durum mekana yansıtılmıştır. Ana omurga olan yaya aksının sürekliliği kesen araç yollarında ise yaya öncelikli yavaşlatılmış yollar, yaya öncelikli hemzemin kavşak çözümleri ve sinyalize kavşak önerileri yapılmıştır. Bu kavşakların mevcut sinyalize kavşaklarla bağlantılı olarak ve akıllı kavşak olarak çözümleneceği düşünülmektedir. Bunlara ek olarak Türkmenbaşı Bulvarı otoyol bağlantı kavşak projesine uygun olarak sirkülasyon düzenlemesi yapılmış, Bülent Ecevit Bulvarı ve Mavi Bulvar arasındaki hemzemin kavşak ise yaya öncelikli olarak çözümlenmiştir.
Afet ve Acil Durum Stratejileri
Önerilen proje, mevcut ilişkileri özellikle deprem ve su baskınlarına karşı dayanıklılığı artıracak ve ekolojik koşulları iyileştirecek stratejilerle mekansallaştırmayı hedeflemiştir. Bu doğrultuda alanın kuzeyinde ve güneyinde önerilen yapıları kullanan iki toplanma ve geçici barınma alanı önerilmiştir. Bu alanlar deprem sonrasında acil durum senaryosunda kullanılmak üzere, dere kotundan yüksekte konumlanmaktadır. Derenin tampon bölgesinde sıvılaşma gibi deprem sonrası ikincil afet tehditleri bulunan alanda, geçici barınma önerilmemiştir. Ancak tasarım aşamasında, olası acil durumda bilgilendirme amaçlı kalabalıkların toplanmasına izin verecek kararlar dikkate alınmıştır.
Tasarım önerisi, II. Ve III. Derece deprem bölgesi olan Adana’da gerçekleşebilecek olası depremden ve özellikle aşırı yağış sonrası artan yüzey akış sularının su baskınları oluşturmasını önlemek amacıyla kentsel alanların çözüm üretme sürecinden ilham alarak, acil durum sonrası dönüşecek çok işlevli esnek kullanımlara uyarlanabilir çözümleri içermektedir.
Önerilen tasarımın mekansallaşmasında dikkate alınan bir diğer önemli içerik, yaşanan sellerdir. Derenin menfez içine alındığı durumlarda, aşırı yağışlar sonucu meydana gelen su seviyesindeki yükselmeler sellere neden olmaktadır. Buna ek olarak yüzey akış sularının neden olduğu sellerin de önüne geçilmesi için, derenin üzerinin açılması ve kimi yerlerde tampon bölgelerin genişletilerek suyun toplanmasına uygun yağmur bahçelerinin tasarlanması önemli bulunmuştur. Dere kenarındaki yeşil amfi sistemi, bu baskınları önleme amaçlı dere kesitini genişletmeyi amaçlamıştır. Bu teraslar aynı zamanda, meydandan yönlendirilen yağmur suyunu bitkilendirme aracılığıyla biyo-filtrelemeyi ve nehre arıtarak kazandırmayı hedeflemiştir.
İklimsel Konfor
Adana, Akdeniz ikliminin en tipik özelliklerinin hissedildiği bir kenttir. Yaz aylarında şiddetli sıcaklığa eşlik eden yüksek bağıl nem değerleri, hissedilen sıcaklığı artırarak kentsel alanda yaya konforunu olumsuz etkiler. Mayıs ayında başlayan sıcak havalar, Kasım ayı sonlarına kadar etkisini gösterdiğinden Adana’da iklimsel tasarım ilke kararları soğutma dönemi gözetilerek verilmelidir. Sıcaklığın yaya konforu üzerindeki etkisini azaltmak için gölgelendirmeler ve güneş kontrol elemanları kullanılmalı; nem kontrolü için ise rüzgar ve doğal havalandırma sistemleri ele alınmalıdır. Kentte, hakim rüzgar yönü kışın kuzey-kuzeydoğu, yazın ise güney ve güneybatı yönlüdür. Güney yönlerinden gelen rüzgar yaz aylarında baskın olsa da, kuzey-kuzeydoğu yönünden esme sayısı daha az olan ikincil bir rüzgar daha vardır. Proje alanı kentin kuzey çeperine yakın yer almaktadır. Alanın güneyinde kalan ve son yıllarda gelişimi hız kazanmış olan Batı Adana’nın rüzgar geçirgenliğinin azalması durumunda, yaz aylarında serinletici etkisi olan güney yönlü rüzgarların alana yaya seviyesinde yeterli ulaşamaması riski bulunmaktadır. Bu riske karşın turuncu omurga bir ekolojik koridor olarak rüzgarı alana taşıma potansiyeline sahiptir.
Yarışma Alanında Yaya Konforuna Yönelik Riskler ve Stratejiler
Bağıl Nem; yüksek bağıl nem değerleri kentte yaz aylarındaki şiddetli sıcaklar ile birleştiğinde yayalar üzerinde boğucu bir his yaratmakta, hissedilen sıcaklığı konfor sınır değerlerinin çok üstüne taşımaktadır. Nem kontrolü için enerji etkin tek yöntem rüzgar/doğal havalandırma ile nemi bölgeden uzaklaştırmaktır. Adana’da 1980 sonrası kentsel tasarım pratiğinde iklim elemanlarının etkileri ikinci planda kalmıştır. Sıcak-nemli iklim bölgelerinde güneş denetiminden bile ön plana çıkan kentsel rüzgar ve doğal havalandırma stratejileri, günümüz kentinde karşılığını bulamamaktadır. Kentin rüzgar yönüne bakan çeperlerindeki çok katlı ve yoğun yapılaşmalar, rüzgarın kent içine nüfuz etmesini güçleştirmektedir. Rüzgarın hızı azalmakta, yönü veya yüksekliği değişmekte, yaya seviyesinde durgunluk yaratmaktadır. Ayrıca, bu durum havalandırılmayan kentte iklimsel konforsuzluklara ek olarak hava kalitesini düşürmektedir. Diğer yandan; yaz aylarında güneş ışınımlarının doğrudan etkisinde kalan açık alanlarda sıcaklık; bu bölgeleri gerek ulaşım gerekse rekreatif aktivitelerde kullanan yayaların iklimsel konforunu düşürmekte, bu durum toplum sağlığını tehlikeye atacak seviyelere ulaşmakta, sıcak geçen aylarda kamusal alanların kullanım oranını düşürmektedir.
Projede, iklimsel konfor bağlamında yayaların ulaşımda ve rekreatif aktivitelerinde güneş kontrolü ve rüzgar denetimi ile ilgili stratejiler uygulanmıştır. Mevcut ve açılması önerilen ulaşım aksları için ağaçlandırılmış sokaklar tasarlanarak yaya hareketinde güneş etkisinden korunma sağlanmıştır. İklime açık alanlarda gölgelendirme sağlamak, aynı zamanda da kentin rüzgar akışını engellememek amacıyla, ağaçlandırma seçiminde yüksek gövdeli ve geniş yapraklı ağaçlar tercih edilmiştir.
Turuncu Omurga’da, bahar ve yaz aylarında güneş kontrolü için bölgesel olarak üst örtü ve ağaçlandırmalar yapılmıştır. Örtü, güneyde önerilen 5 Ocak Anma Alanı’ndan başlayarak kuzeyde Hilmi Kürklü Bulvarı’na ulaştığı noktaya kadar omurga üzerinde batı yönünde konumlandırılmıştır. Böylece kuzey-güney doğrultulu akslarda yayaların ağırlıklı kullanacakları akşam saatlerinde batı güneşinin engellenmesi sağlanmıştır. Omurganın Hilmi Kürklü Bulvarı’na paralel giden kısmında ise örtü, güney yönünde tasarlanmıştır. Omurganın parkla aynı kota geldiği yerlerde güneş denetimi, örtü yerine ağaçlandırma ile sağlanmıştır. Böylece günün büyük bir kısmında yayaların ulaşım ve rekreatif kullanımlarında serin ve gölgeli bölgeler oluşturulmuştur.
Hava akımının kesintiye uğramaması projede yaya ve kent ölçeklerinde iklim bağlamında ana ilke kararı olmuştur. Önerilen ulaşım akslarında sokak genişlikleri hava akımını destekleyecek yönlü ve genişlikte açılmış, bazı mevcut aksların genişliklerinin de yeniden ele alınması önerilmiştir. Belediyeevleri kentsel dönüşüm alanı emsaline göre, çevresindeki diğer toplu konut kütleleri örnek alınarak bir simülasyon çalışması yapılmış, bu çalışmanın sonucunda ortaya çıkacak dokunun rüzgarı alabilmesi için açılması gereken koridorlara “Kentsel Rüzgar Diyagramı”nda yer verilmiştir. Bu koridorların açılması, kentsel dönüşüm sonrası Belediyeevleri’nin, rüzgarın kent içi akışını engellemeyecek ve kendi alanı içinde de dağıtabilecek nitelikte yerleşmesini sağlayacaktır.“
BÜTÜNLEŞİK PEYZAJ YÖNETİMİ
Dünya üzerinde yoğun kentleşmiş birçok şehrin gündeminde benzer bir sorun bulunmaktadır: Antroposen etkiler sonucu olarak iklim değişikliğinin etkileri. Bu etkiler kuraklığa, sellere, şiddetli kasırgalara ve aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artışa sebep olmaktadır. Bunların sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır. Adana’da zaman zaman bu etkiler altında kalan bir şehirdir. Kontrolsüz yapılaşma, özellikle rüzgâr koridorlarının yüksek binalar tarafından engellenmesi, barajlar ve sulama kanallarının hava nemini artırması, beton kaplanan arazilerin kentsel ısı adası etkisi yaratması ve yüzey akışını artırması, kentteki ekolojik sorunların başında gelmektedir. Kentin karşı karşıya olduğu evrensel problemlerin farkına varmak, negatif etkenleri belirlemek ve potansiyellerin envanterini çıkartmak daha iyi şehirler tasarlayabilmek için önem taşımaktadır. Sosyolojik olarak ise, yeterli sayıda ve büyüklükte kamusal alanların oluşturulamamış olması, hiçbir şekilde halk için katılımcılık ilkesinin gözetilmemiş olması ve kimlik unsurlarının önemsenmemiş olmasıdır. Bu bağlamda proje önerisinde tüm bu bahsedilen sorunlara çözüm olarak zor koşulları esnek bir şekilde göğüsleyen “Dayanıklılık” kavramı ön plana çıkmaktadır.
Ekolojik dayanıklılık yaklaşımı olarak aşırı sıcak ve nemli havayı dengelemek amacıyla vadi formuna sahip çalışma alanında yapılacak bitkilendirme ve yapısal tasarımlar ile bioklimatik odaklar oluşturulması hedeflenmektedir. Bu odaklar alanın içerisinden geçen ve vadi dışında bütün havzayı kapsayan mavi yeşil sisteme destek olmakta ve sürekliliğini sağlamaktadır. Bu bağlamda kapalı olan derenin, yapılaşmış çevrenin izin verdiği yerlerde üstü açılmış ve biyo çeşitliliğe ve rekreasyona hizmet etmesi amaçlanmıştır. Dereleri gün yüzüne çıkarma çalışması, proje alanının dışına çıkarak derenin kaynağından sonlandığı noktaya kadar önerilmiştir. Bir diğer ekolojik unsur ise temiz enerjidir. Alanda üst örtüde ve kent mobilyalarında (bank, aydınlatma vs.) güneş panelleri önerilmiştir.
Sosyal dayanıklılık bağlamında park için en önemli unsurlar; kimlik, halkın katılımı, kamusal alanlar ve tarihtir. Proje ile önerilen düzenlemeleri gelecek nesillere aktarmak ve bu bilgi birikiminin sürekliliğini sağlayacak mekanizmalar da sosyal dayanıklılık anlamında önem taşımaktadır. Özellikle Adana’nın kurtuluşu olarak kabul edilen 5 Ocak günü geçmiş ile bağ kurmakta ve günümüzde coşkuyla kutlanmaktadır. Projede, 5 Ocak ve benzer kutlamaları ve anma etkinlikleri için toplanma alanları önerilmiştir. Bu alanlarda özel kutlamaların yapılması hedeflendiği gibi, zaman zaman tarihe yolculuk yaptıracak sergilerin de yapılması önerilmektedir. Çalışma alanı için sosyal anlamda pek çok fonksiyon önerilmiştir fakat bu fonksiyonlar yerelin katılımı ile tekrar ele alınmalıdır. Halkın katılımı ile olgunlaşan bu fonksiyonlar programı yeniden oluşturmalı ve belirli aralıklarla ihtiyaçlar doğrultusunda tekrar yenilenerek sosyal dayanıklılığın sürekli olarak sağlanması hedeflenmektedir. Tüm bu ekolojik ve sosyolojik hassasiyetlere göre tasarlanan parkın kurucu öğesi ise ‘‘Turuncu Omurga’’dır. Turuncu Omurga, parkı baştan sona kat ederek hem yarışma alanı içinde bütünleştirilmesi ve ilişkilendirilmesi beklenen kopuk, biçimsiz ve kimliksiz artık imar parsellerini, hem de doğal ve kentsel alan ayrımını anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde bağlayan bir BAĞLAM olarak kurgulanmıştır.
Adana’da yetişen turunçgillerden esinlenerek renklendirilen omurga, apartmanların ve taşıt yollarının hâkim olduğu fiziksel çevrede canlı renkleriyle öne çıkarken, yaya hattının kararlı sürekliliği ve ferah boyutlarıyla ikonik bir kimlik öğesine dönüşerek neredeyse görünmez hale gelen ‘artık yeşil alanları’ göz önünde tutacak ve söz konusu alanların kullanılarak sahiplenilmesini de sağlayacaktır. Buna ek olarak yakın çevrede önerilen yaya öncelikli yol düzenlemeleri ve bisiklet hatları ile etkin şekilde arttırılan erişilebilirlik de düşünüldüğünde kent ölçeğinde bir cazibe merkezi haline gelecektir.
Turuncu Omurga, tipolojik açıdan temas ettiği çevrenin kentsel ve doğal eşik durumlarına uyum sağlayacak şekilde kentsel ize, köprüye, terasa, yaya geçidine ya da örtüye dönüşebilmekte; programatik açıdan park içindeki meydanların, tematik rota ve bahçelerin, biyoklimatik konfor alanlarının, spor sahalarının, bisiklet yollarının, sosyal hizmet ve servis birimlerinin eklemlenmesine olanak veren, planlama ve tasarım ölçekleri arasında kademeli bir geçiş için uygun zemin hazırlamaktadır.
Park programı: Eğitim Enstalasyon Alanı, Açık Hava Sınıfları, Açık Hava Müzesi, Çocuk Oyun Alanları, İklim-Bilim Deneyim Parkı, Duyu Oyunları, Engelli Parkı, Okuma Terasları, Çok Amaçlı Spor Sahaları, Kaykay Parkı, Tırmanma Duvarı, Meditasyon Alanı, Açık Hava Egzersiz Alanları, Performans Alanı, Etkinlik Çayırı, El Emeği Pazar Alanı, Ziyaretçi Bilgilendirme Kioskları, Büfe ve Restoranlar, Adana Bellek Galerisi, Bisiklet Akrobasi Parkuru, Işıklı Enstelasyon Alanı, Amfi ve Mini Sahne
Peyzaj Karakteristlikleri: Deneyim Çayırı, Portakal Çiçeği Terasları, Yağmur Bahçesi, Ticaret Aksı, Kavaklı Yol, Bilim Meydanı, Kültür Meydanı, Yaşam Merkezi, Bakı Terası, Dinamik Meydan, Serin Çayır, Ağaçlı Köprü, 5 Ocak Anıtı ve Anma Alanı, Aktif Teraslar, Turunç Meydanı, Şifalı Bahçe
Alanda bitkilendirme çalışması ise vadi ekolojisine uygun olarak düşünülmüştür. Vadi dışında da, ağaçlandırılmış sokakların diğer kamusal yeşil alanlarla ilişkisi kurularak yeşil sistemin oluşturulması hedeflenmektedir. Bu sistem içerisinde çalışma alanı bir ekolojik koridor olarak ele alınmak istenmiştir. Kuzey-doğu ve güney-batı rüzgarlarını içeri almak adına hava koridorları bitkilendirme ile sağlanmıştır. Belirli noktalarda tijli ağaçlar kullanılarak hava koridorları oluşturulması sağlanmıştır. Sıcaklığı azaltmak ve gölge mekanların oluşmasını sağlamak amacıyla geniş yapraklı türler kullanılmış olup, bu ağaçlara gölge desteği olması amacıyla çalılar da tasarıma entegre edilmiştir. Bir diğer gölge sağlama tasarımı ise vadi topografyasını kullanma durumudur.
Topografyanın alçaldığı yerler gölge alanlar olarak kullanılmıştır.
Kullanılacak bitki türleri çoğunlukla yerel ve Adana’ya adapte olmuş egzotik türlerden oluşmaktadır. Bu türler hem kolay adaptasyon hem de kimlik ögesini olarak vurgulanmak adına projede önerilmektedir.
Çim örtü olarak mera çimi kullanılmıştır. Projede iki tip önerilmiştir:
Mera çimi tip 1: %20 Lolium perenne sp. %40 Festuca arundinacea sp. %40 Cynadon dactylon.
Mera çimi tip 2: % 20 Lolium perenne sp. % 20 Festuca rubra rubra sp. % 30 Festuca arundinacea sp. % 30 Cyndon dactylon sp.
Açık alanlarda önerilen ağaçlar ile yağmur suyu hızının ve yüzey akışının azaltılması ve eğimden kaynaklı erozyonun önlenmesi amaçlanmıştır. Aynı zamanda evapotranspirasyon ile kentsel ısı adası etkisinin azaltılmasına yardımcı olmaktadır. Projede yeşil sistemin devamının sağlanması için, kendi kendine yetebilen ve faunayı çeken yerel türlerin kullanımı tercih edilmiştir. Projede hedeflenen sürdürülebilir yağmur suyu yönetimi için, iç içe geçebilen ana temalara dayanarak, farklı açık alan kurgularını sosyal olarak destekleyen ekolojik peyzaj stratejileri geliştirilmiştir. Bu doğrultuda, geçirimli döşeme, yağmur bahçeleri ve yerel türlerin kullanımı gibi çevreye duyarlı peyzaj stratejileriyle bütünleşmiş daha güçlü bir yaya ortamı sağlanmaktadır. Aşırı yağış zamanlarında su baskınlarının önlenmesi açısından, yüzey akış suları su toplama alanlarına yönlendirilerek biriken yağmur suyunun mümkün olduğu kadar fazla toprağa sızmasını sağlamak ve dereye aktarmak üzere yağmur bahçelerinden oluşan bir sistem önerilmiştir. Sistem, yerel koşullara ve doğal su döngüsüne dayanmaktadır. Su toplama alanları, suyu geçici olarak depolayabilmek için yoğun bir şekilde bitkilendirilmiştir.
Sürdürülebilir yağmur suyu yönetimi kapsamında suyu ilk düştüğü yerde tutmak, filtrelemek ve dereye yönlendirmek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda yağmur bahçeleri tasarlanmıştır. Yağmurdan ve yüzey akışından toplanan su, yağmur bahçeleri tarafından biyolojik olarak filtrelenir ve dereye yönlendirilir. Yağmur bahçeleri ve biyo-filtreleme hendekleri aşırı yağış durumunda su baskınlarını önlemeye yardım eder. Aynı zamanda yağmur bahçelerinde bulunan bitki, toprak ve organik maddeler, tortuları ve yüzey akışından kaynaklanan kirleticileri filtrelemektedir.
TURUNCU APP: Adana’nın Dijital Arayüzü
90’lı yıllardan yana gelişen teknolojiler gündelik hayatı deneyimleme biçimimizi değiştirmiş, akıllı telefon, tablet gibi cihazları hayatımızın önemli bir parçası haline getirmiştir. Kent deneyimimiz de ağ destekli sistemler ve mobil cihazlar üzerinden yeniden yapılandırılmış, sanal mekan ve fizik mekanda eş zamanlı bulunan kullanıcıların sayısı günden güne artmıştır. Bu bağlamda “Turuncu App” Adana’da kent deneyimini dijital olarak desteklemeyi, aktivite çeşitliliğini arttırarak kentliyi aktif kılmayı, kolektif yaşam ruhunu güçlendirmeyi ve toplum katılımı yaygınlaştırmayı hedefleyen bir uygulamadır. Kentli mekan arasındaki etkileşimi dijital olarak besleyen arayüzler, kullanıcılara “Turuncu”nun bir parçası olma ve onu kendileştirme imkanı tanıyacaktır.
TURUNCU AKTİVİTELER: Yerellik duygusunu güçlendiren ve alana özgü faaliyetleri ön plan çıkaran turuncu aktiviteler; etkinlik programı üzerinden yaz-kış, gece-gündüz olası omurga kullanımlarını destekleyecek şekilde tasarlanmıştır. Kullanıcılar dijital arayüzler üzerinden bu aktiviteleri takip edebilir, onlara katılım gösterebilir ve kendi aktivitelerini üreterek kent mekânında yeni sosyalleşme olanakları yaratabilirler. Aktivite çarkı ve robotu gibi uygulamalarla farklı etkinlikleri günlük olarak keşfedebilir, talep ettikleri aktivite türleri ve yaş gruplarına göre öneri etkinliklerle spontane bir şekilde yeni deneyimlerin parçası olabilirler.
TOPLUM KATILIMINA YÖNELİK YAKLAŞIMLAR: Kullanıcıların kent mekanına ilişkin problem bildirimlerinin sağlanması, kente ilişkin talep ve önerilerinin toplanması ve mekansal tasarım süreçlerinin bir parçası haline gelmesini amaçlayan arayüzlerdir. ‘Sorun Bildirme’, problemlerin anlık konum tabanlı bir sistem üzerinden yerel yönetime iletilmesini içerir, çözüm süreçlerinin takibini kolaylaştırır. ‘Kararlara Katılım’da, kente ilişkin güncel konular tartışmaya açılarak, kentlilerin görüşlerinin alınması hedeflenir. ‘Fikrim var’ kullanıcıların kent mekanına yönelik fikir ve önerilerini aktarabilmelerinin bir yoludur. ‘Sen Tasarla’ arayüzü ise basit bir araç kiti yardımıyla kentlilerin mekansal tasarıma katkı sunabilmesini sağlar. Arayüzlerin mahalle meclisleri ve kent konseyiyle entegre çalışması planlanmaktadır.
ADANA’DA GÜNDELİK YAŞAM: Kent hakkında günlük bilgi akışı sağlar. Kente ilişkin güncel haber ve duyurulara kullanıcılar kolayca erişebilir, bu duyuruları takip edebilirler.
KOLEKTİF YAŞAM: Kent içi tanışıklıkları arttırmak, kolektif bir yaşam ruhu oluşturmak, kent dayanışmasını desteklemek üzere oluşturulan arayüzlerdir. Kent mekanını ortak amaçlarla kullanan bireylerin bir araya gelişini destekler, gönüllülük esaslı gruplar için sanal bir organizasyon düzenleyicisidir. Kent içi ihtiyaç ve taleplere yönelik dayanışmaların parçası olmayı kolaylaştırır ve bunları duyurucu rol üstlenir.
TURUNCU EKOSİSTEM: Afet ve diğer acil durumlarda kent eylem planlarına ulaşmanızı sağlar. Kentteki su ve yeşil alan yönetimi gibi konularda kullanıcıyı bilgilendirir ve kentlilerin sorumluluk almasını destekler.