‘’Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılamayan ve anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlayacağız. (…) Her vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik, milliyetperverlik vazifesi biliniz. (…) Milletimiz, yazısıyla ve kafasıyla bütün alem-i, medeniyetin (dünya medeniyetinin) yanında olduğunu gösterecektir.‘’ sözleriyle başlatmıştı büyük devrimi Mustafa Kemal Atatürk.
İletişimi, toplum bilincinin, bir arada barış ve huzur içinde olmanın en önemli koşulu olarak görüyoruz. Türkçemizi kurallarına uygun kullanmak bu topraklarda sağlıklı iletişim kurabilmenin en önemli araçlarından biri kuşkusuz. Türk Dili üzerine sayfalarca makale yazabilir, belgeseller çekebilir, kitap basabiliriz ancak günümüz koşullarında bunların yeterli olamayacağını düşünüyoruz. Son yıllarda çeşitli etkenlerden ötürü, toplumu var eden bireyler olarak, birbirimizden oldukça uzaklaştık, sınıflara ayrıldık; aynı şeylere gülemez ve/veya ağlayamaz olduk. Birbirimize temas edeceğimiz düzlemleri, etkileşim olanaklarımızı neredeyse kaybettik.
Bize göre sağlıklı iletişimin ateşini yakacak olan şey etkileşimdir. ‘’Bir sanat yapıtı, Atatürk ve Harf Devrimi’ni temsil etmenin yanı sıra etkileşimin ara yüzü de olabilir mi?’’ sorusuyla başladık tasarlamaya. Amacımız bu sorunları çözen bir heykel yapmak değil; dilimizin araçlarını beraber kullanarak üretip eğlenirken bir arada olmak ve bunun potansiyellerini keşfetmek.
Devrim Yazıtı, evrensel yazıt hatıra taşı ananesini yeniden yorumlayarak, birbiriyle aynı olmayan birkaç tane duvar parçasının bir araya gelmesiyle oluşuyor. Abaküs mantığıyla tasarlanmış, ahşap silindirlerin ve çelik boruların oluşturduğu sistem (bir diğer duvar parçası), bu bütünün iki ucunda farklı kompozisyonlarla kümelenmiş beton blokları birbirlerine bağlamaktadır. Kontrollü biçimde, elle döndürülebilen bu ahşap silindirlerin her birinin üzerinde alfabemizin bütün harfleri yer almaktadır. 4 metrelik ahşap silindirli duvar, Gülhane Parkı sakinlerinin kullanımına, müdahalesine açıktır. Okuma yazmayı yeni yeni sökmeye başlayan Ayşe, babasıyla gezerken bu silindirlerle ‘’SENİ SEVİYORUM BABA’’ yazacak, iki adım yanında seksenine merdiven dayamış Veli Amca ‘’YAŞA ATATÜRK’’ yazacak ve yediden yetmişe herkesin bir arada bulunabileceği ve dönüştürebileceği bu duvar, çokça buluşmanın, karşılaşmanın ihtimalini doğuracak.