Berk Kesimoğlu'nun "Çuhadaroğlu 2024 Yılı Öğrenci Proje Yarışması" için tasarladığı proje, birincilik ödülünü kazandı.
Kent, modern yaşamın en önemli mekânsal ve toplumsal bağlamını oluşturur. Günlük yaşamın büyük bir kısmı kentsel mekanlarda şekillenirken, bu mekanların işlevsel düzenlemeleri çoğu zaman üretkenlik, verimlilik ve toplumsal normlar tarafından yönlendirilir. Kentsel yaşamın monotonluğu ve tekrar eden yapısı, insanların gündelik yaşamlarını sabit kalıplar içinde sürdürmelerine neden olur. Kentin bu yönü, üretkenliğe odaklanırken, bireylerin yaratıcılık ve spontanelik alanlarını sınırlar. Oyun, bu katı düzenlemelerin ötesine geçerek kente ve mekâna daha özgür, yaratıcı ve spontane bir bakış sunar. Oyun, toplumsal yapıların kalıplarını aşabilen ve kentsel mekanları dönüştürebilen bir eylem olarak, yalnızca çocuklara yönelik değil, aynı zamanda yetişkinler, yaşlılar ve hayvanlar için de bir sosyal deneyim alanı yaratma potansiyeli taşır.
aradakiOYUN kenti ve kent içinde unutulmuş veya gözden kaçmış alanları yaratıcı ve eğlenceli bir şekilde dönüştürmeyi amaçlar. Kurtuluş’taki avlulara yeniden düzenlenebilir kent elemanları eklemlenir ve avlular kentliye açılır. Bu elemanlar, mahalle sakinlerinin kolektif olarak bir araya gelmesini ve mekanı istedikleri gibi şekillendirmelerini sağlar. Bu elemanlar her gün farklı bir oyun veya etkinlik senaryosu için yeniden düzenlenebilirler: küçük bir kale, paten için bir kaydırak, dev bir oyun alanı, tanışmak için bir oturak veya bir açık hava sahnesi olabilirler. Burası kenti sadece insanların yaşadığı, çalıştığı veya geçip gittiği bir yer olmaktan çıkartıp, yaratıcı potansiyellerin açığa çıkarıldığı bir oyun alanına dönüştürür. Bu anlayışla, kentteki her unsur, oyun aracılığıyla yeniden yorumlanabilir ve günlük yaşamın kalıplarını sorgulayan, insanları yaratıcı bir şekilde birbirine bağlayan mekânlar yaratılır.
aradakiOYUN, kentin hiyerarşik ve işlevsel yapısını reddeder. Ortodoks düşüncedeki sınırları zorlar ve kent ile alışılmadık ilişkiler kurar. Bunu şehirdeki işlevsel gözükmeyen küçük-büyük, köşe bucak boşluklara, yapıların çeperlerine yayılarak yapar. Bu anlayış, her boşluğun, köşe bucağın, dar sokakların, avluların oyun ve etkileşim alanlarına dönüştürülebileceğini ortaya koyar. Yalnızca Kurtuluş’la sınırlı kalmaz, kendisini şehirdeki tüm boş boşluklara kopyalayabilir. Kent mekânı, oyun için bir arka plan değil, oyunun aktif bir parçası olur.