Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü tasarım atölyelerinden Atölye Düşledüşün öğrencileri Sümeyye Atasayar, Zeynep Coşkuner ve Feyza Gül Ekim uni.xyz tarafından düzenlenen Endow Proje Yarışmasında birincilik ödülü almıştır.
The Oasis of Gardens projesi Gazi Üniversitesi tasarım atölyesi Atölye DüşleDüşün ekibi ile yürütülen ”seç+yarış” teması kapsamında, Gazi Üniversitesi 4.sınıf 1.dönem öğrencileri tarafından çalışılmıştır.
Tasarım sürecinde tasarımı en çok etkileyen nokta bir mimarinin buradaki insanların hayatına nasıl dokunabileceği ve onların sorunlarının çözümüne nasıl yardımcı olabileceği oldu. Projenin tasarım amaçları, bu duruma hizmet edecek şekilde belirledi. Buradaki kadınların ihtiyaçlarının karşılanması, seslerinin duyurulması, kadınlara yenilikçi fikirlerle yeni beceriler kazandırılması amaçlandı. Bununla birlikte kadınların girişimcilik faaliyetlerinden faydalanıp, farklı faaliyetleri deneyimleyip kendi potansiyellerinin farkına varmalarını sağlayarak, kadınların güçlendirilmesi hedeflendi. Son olarak bu coğrafyaya ait olmayan bir mimariyi buraya taşımaktansa tasarımda Nijerya’nın mimari kültürünün izlerini kaybetmeyip, bu kültürün yenilikçi bir yaklaşım ile ele alınması amaçlandı. Bu sebeple yerel mimarinin yaşatılması ve kadınların burada geleneksel yaşamlarından izler bulması tasarım amaçları arasında yer aldı.
Bu amaçlar ve çevre bağlamı Nijerya’nın kültürel değerleri ile beraber ele alınarak tasarım kararları verildi.
Tasarıma arazinin sınırlarını referans alan, üç tarafı dışa kapalı olan ve tek tarafı da araziye ulaşımı en yoğun şekilde sağlayan Katampe yoluna yönelen bir kütle yerleşim kararı alınarak başlandı.
Tasarımdaki yerleşim kararının sunduğu fırsat kullanılarak Nijerya geleneksel mimarisinde önemli bir öge olan avlu projeye dahil edildi. Avlunun daha çok buradaki kadınlara özel olmasını sağlamak amacıyla arazinin doğal kotlarından da faydalanarak avlu araziye giriş kotu olan 0.00 kotundan daha alçakta -2.00 kotunda konumlandırıldı. Ayrıca avlunun, yapının içerisinde bulunan işlevlere daha çok hizmet etmesi istendiği için avlu bodrum kotu olan -5.00 kotunda ve zemin kotu olan -2.00 kotunda olacak şekilde iki farklı kotta oluşturuldu.
Yapılan analizlerde arazinin çevresinde önemli bir yeşil yoğunluğu olduğu görüldü. Var olan yeşilin korunmasının ve çoğaltılmasının önemli olduğu düşünüldüğü için yeşil tasarıma taşındı ve artırıldı. Böylece kadınların, yeşili yapının her noktasında deneyimleyebileceği bir tasarım hedeflendi. Yeşilin tasarımın her alanında bulunması istendiği için yeşili sadece dış mekanda görmek yerine, çatı bahçeleri ve iç bahçelerle yeşil tasarıma taşındı. Yeşili daha çok hissettirebilmek için iç bahçeli kütleler vurgulandı ve bu vurguyu destekleyen yeşil teraslar oluşturuldu. İç bahçeli ve yeşil teraslı kütlelerin birbirleri ile olan ilişkileri, yerleşimleri, yükseklikleri bu etkiyi artırabilecek şekilde belirlendi.
Tasarımdaki en büyük amaçlardan birisi kadınların var olan potansiyellerinin ortaya çıkarılmasıdır. Bunun için kadınların günlük hayatlarında görev olarak üstlendikleri tarım faaliyeti yeni bir bakış açısı ile tasarıma taşındı. Tarımla ilgili araştırma yapıldığında girişimci kadınlar tarafından gerçekleştirilen topraksız tarım fikri ile karşılaşıldı. Topraksız tarım, bitkilerin gelişmesi için gereken su ve besinin, hidroponik su adı verilen mineralli sularla sağlanması ile gerçekleşen yenilikçi bir üretim sistemidir. Topraksız tarım sistemi yapıda, üretilen ürünlerin işlenip satışa hazırlandığı, bu sistemle ilgili eğitimlerinin verildiği ve uygulamaların yapıldığı bir dikey tarım kütlesi olarak kurgulandı. Dikey tarım kütlesinin yeşil görüntüsü ve dikkat çekici formu ile landmark olması hedeflendi.
Tasarımda seslerini duyuramayan, toplumsal sorunlar yaşayan kadınların kendilerini ifade etmelerini sağlayan mekanlar kurgulayarak kadınların hayatına dokunmak hedeflendi. Bu hedefe hizmet edecek en etkili aracın, eğitim ve uygulama fırsatlarının bir arada sunulduğu çeşitli alanlardaki atölyeler olduğu düşünüldüğü için atölye seçimleri buna göre yapıldı. Kadınların günlük hayatlarında uğraştığı tarım faaliyetine yenilikçi bir bakış getiren dikey tarım sistemiyle kadınların kendilerini bu konuda geliştirmelerini ve maddi bir kazanç elde etmelerini sağlayacak bir tarım atölyesi tasarıma dahil edildi. Tarım atölyesinde üretilen ürünlerin işlendiği ve bununla ilgili eğitimlerin verildiği, yapıda bulunan kafeye de hizmet edecek bir yemek atölyesi tasarlandı.
Nijerya’daki geleneklerin yaşatılması hedeflendiği için kadınların yeni beceriler kazanmasını sağlayacak bir ahşap atölyesi kurgulandı. Buradaki kadınlar için önemli olan girişimcilik faaliyetlerinin anlatıldığı ve uygulandığı bir girişimcilik atölyesine tasarımda yer verildi. Kadınların sorunlarına çözüm bulabilecekleri terapi ve sağlık alanlarının yanında seslerini ve burada yaptıkları faaliyetleri daha büyük kitlelere duyurabilecekleri bir seslendirme atölyesi kurgulandı. Bu atölyede kadınlara kendileri için bir radyo kanalı kurup podcastler hazırlamalarını sağlayacak ekipmanlar sunuldu. Son olarak, kadınların sorunlarını kısa filmlerle yansıtıp, farklı konularla ilgili yaptıkları filmler ile eğlenebilecekleri bir kısa film atölyesi kurgulandı. Kadınların temel eğitimlerini alacakları sınıflar, kütüphane ve kreş tasarıma dahil edildi.
Nijerya kültüründe insanların sosyalleşmesini sağlayan festivallerin düzenlendiği görüldü. Çeşitli festivaller tasarıma taşınarak kadınların toplumla kaynaşması ve festivallerdeki etkinliklerde aktif olarak rol almaları hedeflendi. Bununla beraber festivallerin yapılacağı bir meydan tasarlandı. Bu meydan, -1.00 kotunda oluşturularak halka açık bir alan haline getirildi. Meydanda, yapının işlevlerine hizmet edecek festivaller ile kadınların bu yapıda yaptığı işleri insanlara duyurabilmeleri amaçlandı. Bu festivallerden biri dikey tarımda üretilen ürünlerin işlenişinin gösterildiği, sergilendiği ve satıldığı tarım festivalidir. Kurgulanan diğer festivaller ise tarım ile üretilen ürünlerin de kullandığı yemek atölyesinde yapılan ürünlerin sunulduğu bir yemek festivali ve ahşap atölyesinde yapılan çalışmaların sergilendiği bir ahşap festivalidir. Ayrıca burada yapılan festivaller ve satış alanı sayesinde kadınların maddi kazanç sağlaması hedeflendi.
Nijerya’nın geleneksel mimarisinin yansımalarını daha modern ve yenilikçi bir yaklaşım ile tasarıma dahil etmek amaçlandığı için bu amaca hizmet edecek malzemeler seçildi. Geleneksel mimariyi yaşatmak ve karbon ayak izini azaltmak için tasarımda taşıyıcı sistem ahşap olarak kurgulandı. Bu sayede geleneksel mimari modernleştirilerek tasarıma yansıtıldı. Son olarak geleneksel bir malzeme olan bambular, su geçirmeyen bir çatı sistemi oluşturarak Nijerya iklimine uygun bir şekilde tasarımda kullanıldı.