PROJE RAPORU
“Olea prima omnium arborum est”
(zeytin, bütün ağaçların ilkidir)
Zeytin ağacına insanlık tarihi boyunca yüklenen anlamın, verilen önemin boyutu
anlatmakla bitmez. Dini kitaplardan, mitolojik anlatılara kadar her yerde
rastladığımız zeytin, bu proje için çalıştığımız coğrafyanın florasındaki en önemli
unsurlardan biridir. Her dem yeşil olması bir yana; refah ve bolluğun (Eski Ahit),
yeniden doğuşun ve barışın (Nuh Tufanı), aydınlanmanın (Mısır Mitolojisi),
mükemmelliğin (Yehova), bereketin, kutsallığın ve saflığın (Yunan Mitolojisi),
ölümsüzlük ve yeniden doğuşun (Antik Çağ), sembolü olması ve daha buradaki
anlatıma sığmayacak kadar çok kültürel referans ve anlamını çoğunlukla burada veya
yakın coğrafyalarda kazanmıştır. İşlevsel olarak çalışma konusu ile doğrusal bir bağ
kurma iddia ve ihtiyacı olmaksızın İzmir’in bağrında, en yoğun işlev ve yapılaşma
baskısı altındaki bir bölgede yaklaşık 2,5 hektarlık bir zeytinlik oluşturabilmek, bu
önerinin en önemli motivasyon unsurlarından biridir.
MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
Yolculuk: gündelik hayatın rutinine verilen bir ara…
Yolculuk, insanın ruhsal, duygusal ve psikolojik dünyasında etki yaratan bir eylem olarak sıradan bir yer değiştirme olarak tariflenebilecek işlevselliğinin çok ötesinde anlamlar ifade eder. Yolculuğa konu vasıtanın teknik ve mekânsal koşulları insanı fiziksel olarak saatlerce bir koltukta oturmakla sınırlı bir bağlama sokarken, zihinsel olarak gündelik hayatın rutinine ara vermeyi sağlar. Fiziksel anlamdaki bu zorunlu sınırlanma, aslında bir avantajdır; zira bu sayede zihinsel, ruhsal ve duygusal anlamdaki hareket alanı genişler. Terminal mekanları, yolculuk nedeniyle gündelik hayatın rutinine verilen bu aranın başlangıç ve bitiş mekanlarıdır.
Mekan Ve İnsan Psikolojisi: “telaş/endişe” veya bunun yerine “ huzur/güven” ve yön bulma (wayfinding)
Yukardaki tespit bir yanda dururken, diğer yanda çoğu zaman özellikle büyük ölçekli otobüs terminalleri veya aktarma noktalarındaki karmaşık ve kaotik ortamın yarattığı telaş ve endişe duygusu, yolculuğun insan zihninde filizlendireceği pozitif duygu ve düşünce boyutunu silikleştirir, hatta yok eder. Bu olumsuz etkinin en önemli kaynağı mekânsaldır. Yani sorun mimaridir, tasarım sorunudur. Terminale adım atan yolcunun mekânı kavraması, okuması, yönünü bulması, erişmek istediği noktaları zahmetsizce algılayabilmesi, kolaylıkla erişebilmesi, mekânsal tasarımın performansına bağlıdır. Bu yönlerden yüksek bir niteliğe erişen mekânsal düzenleme, kullanıcısı üzerinde olumlu psikolojik ve ruhsal etki yaratır. Bu tür mekanların insanda telaş/endişe veya huzur/güven hissi yaratması konusunda “yön bulma” (wayfinding) en önemli kriterlerden biridir.
Bir ulaşım alt yapısı olmanın ötesi: çok işlevlilik
Gündelik hayattaki yoğun ve aktif kullanımları, terminal ve ulaşım aktarma yapılarını temel işlevlerinin ötesine taşıyarak, şehir sakinlerinin pek çok genel ihtiyacına cevap veren çok işlevli yapılara dönüştürür. Dünyadaki benzer örneklerde de görüleceği gibi, bu tür yapılar kentin önemli sosyal ve kamusal mekanlarıdır. Bir ulaşım sistemini kullanmak veya sistemler arası transfer olmakla sınırlı temel işlevselliğe; sosyal, kültürel, ekonomik anlamda insan hayatına dokunan her alandaki ilave işlevlerin eklenmesiyle mekânsal deneyim zenginleşir, yeni boyutlar kazanır. Bünyesindeki ilave işlevleriyle kullanıcısının gündelik hayatında daha geniş ve nitelikli bir yer edinir. Aktarma merkezi artık salt ulaşım aktivitesine değil, bununla bütünleşebilen buluşmalara, karşılaşmalara, rekreasyona, kültürel etkinliklere, gündelik alışverişe, sosyal etkileşime, eğitime, kısaca kent sakinine hitap eden her tür işleve sahne olabilecek dinamik ve etkin bir kamusal mekandır.
Kentsel Bağlamla İlişki: güçlü arayüz
Ulaşım yapılarının yukarda belirtilen çerçevedeki çok işlevliliği kentsel çevre ile güçlü bağlar kurmayı gerektirir. Oysa çoğu zaman yoğun yerleşim alanları içinde yer alsalar bile bu bağların kurulması tasarımda geri planda kalır. Zira genelde temel işlevin rasyonel çözümü, yapı ve çevresel ilişkilerin kurulmasında baskın ve belirleyici konumdadır. Bu yüzden Terminal yapıları, sadece ulaşım amaçlı kullanılabilen, yakın çevreleri ile güçlü kentsel bağlar kuramayan “salt işlevsel altyapı projeleri” olarak şekillenir. Temel işlevin en iyi çalışır düzeyde çözülmesinden taviz vermeksizin, aynı zamanda kentle güçlü bağlar kurabilecek dinamik, çok işlevli, kamusal mekân boyutu güçlü bir çevre oluşturmak, terminal ve ulaşım aktarma yapılarının tasarımında önemsenmesi gereken önemli bir boyuttur. Bu doğrultuda, yaygın çözüme alternatif bir yol seçilerek aktarma merkezinin şehirle bütünleşmesi hedeflenmiştir.
Yaygın Çözüm: Yapıyı Kuşatan Peronlar
Sadece ana işlevin rasyonel çözümüne odaklanılan bu yaygın çözümde, kompakt bir yapı yapmanın yaratacağı çeşitli avantajlar olabilir. Ancak peronlar, manevra ve park alanları tüm binayı kuşatır. Yapının kentle ilişki kurduğu çeper minimum düzeydedir. Kentsel bağlam içinde üzeri otobüs dolu büyük sert zeminlerin, park alanlarının, peronların kuşattığı mimari silikleşir. Aynı zamanda görsel ve çevresel etki açısından olumsuz bir durum oluşur. Ana işlevle bütünleşen dinamik, zengin bir kentsel çevre kurmak zorlaşır.
Öneri Çözüm: Peronları Kuşatan Yapı
Peronlar, park ve manevra alanları görsel ve çevresel olumsuz etkileri açısından kentsel çevreden yalıtılmıştır. Yapının kentle arayüzü çoğaltılarak şehre hizmet edecek farklı işlevlere alan açılmış, kentle daha güçlü ilişki kurma olanağı sağlanmıştır. Peron ve manevra alanlarının büyüklüğü optimize edilmekte, böylece merkezde büyük bir alan kazanılmaktadır. Kazanılan bu alan doğa restorasyonu ile geliştirilerek bir ZEYTİNLİĞE dönüştürülmektedir.
Sonuçta elde edilen tasarımda bina; otobüs hareket, park ve bekleme alanlarını kuşatmakta, buna karşılık dış çeper tamamen kentsel işlevlerle buluşabilecek bir arayüz özelliği taşımaktadır. Böylece ağır trafik hareketinin görsel ve çevresel etkileri izole edilmekte, yapı bir ulaşım altyapısı olmanın ötesine geçerek çok işlevli içeriği ile kentle zengin bir ilişki kurabilmektedir. Terminal içi trafik hareketinin optimizasyonu, sert zeminli alanların en aza indirilmesini sağlamakta, merkezde kazanılan alan doğa restorasyonu ile geliştirilerek 2,5 hektardan büyük bir zeytinliğe dönüştürülmektedir.
Alan Kullanımı: yarıdan fazlası doğal yeşil ve kente açılmış kamusal mekân
Yaklaşık olarak 144.000 m² olan çalışma alanı, halihazırdaki durumu ile önemli kısmı araç park alanları, peronlar ve sert zeminlerle kaplıdır. Yeşil alanların veya kentin kullanımına açık nitelikli kamusal alanların oranı mevcut koşullarda son derece düşüktür. Öneri tasarımda ise yaklaşık 144.000 m² büyüklüğündeki alanın yarıdan fazlası (%52) yeşil alanlara veya kentin kullanımına açık kamusal mekânlara ayrılmıştır: 44.000 m² yeşil alan (%30), 32.000 m² kamuya açık dış mekan (%22), 31.000 m² yollar, araç park alanları ve peronlar (%22), 27.500 m² bina taban alanı (%19) ve 9.600 m² kontrollü dış mekan (%7)…
Arazide doğa restorasyonuyla geliştirilecek olan Zeytinlik alanının afet durumlarında toplanma ve geçici barınma alanı olarak da kullanılabileceği öngörülmektedir.
Ulaşım ve Erişimin Akıcılığı
Projenin temel işlevi olan ulaşım sistemlerine erişim ve sistemler arası transferin akıcı bir şekilde sağlanabilmesi için; “yoğunluk ve kapasiteler”, “erişilebilirlik gerekleri ve mekansal konfor koşulları” ve “olası alternatif kullanım senaryoları” göz önünde tutulan öncelikli konulardır. Araç ve yaya dolaşım alanlarının boyutsal özelliklerinden, ortam koşullarına, sistemlerin birbirleri ile ilişkilerine kadar üretilen kararlarda söz konusu gereklilikler dikkate alınmıştır. Bu konu ile ilgili yaklaşım, ilerleyen bölümlerdeki Ulaşım Raporunda belirtilmektedir.
Enerji Etkin Tasarım: sıfır enerjiye doğru
Gün ve yıl boyunca kesintisiz ve yoğun bir düzeyde kullanılacak olan kamusal bir yapının tasarımında, enerji etkin tasarım ilkeleri ve çevresel duyarlılık büyük önem taşır. Binanın konumlanışı, biçimlenişi, mekânsal kurgusu, sistem seçimleri, detay çözümleri geliştirilirken enerji etkin tasarım ilkeleri ve çevresel konular ön planda tutulmuştur. Alan kullanımında dış mekân ve yeşil alanın güçlendirilmesi, iklimlendirme sistemlerinde olabilecek en tasarruflu ve sağlıklı sistemlerin araştırılması ve buna göre özel bir öneri getirilmesi, gün ışığı kullanımı, doğal havalandırma, güneş kontrolü, gri su kullanımı, yağmur suyu kullanımı, güneş enerjisinden yararlanma, topraktan ısı enerjisi elde etme, (sulama gerektirmeyen) yeşil yüzeylerin çoğaltılması, sert zemin kaplı alanların optimize edilmesi, gibi pek çok konu tasarımda yer bulmuştur.
Örnek vermek gerekirse; yapılan ön hesaplamada, çatı yüzeyi ve zeminden toplanarak depolanacak yağmur suyunun, yeşil alanların sulanmasının yanı sıra, bina bünyesindeki tüm rezervuarların (otel, hostel ve terminal binası) sarfiyatını yılın 6 ayında karşılayabileceği görülmüştür. Kullanma suyu tüketiminin en büyük mecralarından biri rezervuarlardır ve bu tasarruf önemli bir düzeye karşılık gelmektedir. Bir başka örnek; binanın konumlandığı bölgenin zemin yapısından dolayı temel sistemi için önerilen kazıkların içlerinin “ısı pompası serpantini” olarak kullanılmasının etüd edilmiş olmasıdır. Bu sayede, ilave kuyu açmaya gerek kalmaksızın toprak kaynaklı ısı pompası sistemi tesis edilebilecektir.
Sonuçta hem enerji hem de doğal kaynakların tüketimi konularına duyarlı, çevreci yaklaşımların şekillendirdiği bir bina tasarımı hedeflenmiştir.
Sağlıklı ve Enerji Dostu İklimlendirme Sistemi: proklima / prooxion
Ana binanın ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri için, konvansiyonel sistemlerden farklı bir öneri getirilmektedir. Önerilen sistem, yerden yapılan cereyansız hava üfleme temeline dayanmaktadır (deplasmanlı havalandırma). Üfleme hızı son derece düşük olduğundan (0,15-0,20 m/s), konvansiyonel yerden üflemeli sistemlerin sakıncaları bu sistemde söz konusu değildir. Düşük ısıtma suyu sıcaklığı (33/25 º) ve yüksek soğutma suyu sıcaklığı (16-19 ºC) kullanılarak ısı pompası sistemlerinde maksimum enerji verimliliği, minimum enerji sarfiyatı sağlanabilir. Isıtma ve soğutma için kullanılacak suların bu optimum dereceleri, sistemin ısı pompaları ile çalışmasına imkân verir ve ısı pompalarının ihtiyaç duyacağı enerji, bina bünyesinde üretilecek güneş enerjisi ile karşılanabilecektir. Konvansiyonel sistemlerin gerektirdiği kapsamlı mekanik donanımlar (kanallar, cihazlar vb.) bu sistemde minimum düzeydedir. Sistemin en önemli özelliği, havalandırma sistemine eklenecek negatif iyon ve ozon jeneratörleri ile; havadaki tozun tutulması, mikroorganizma yoğunluğunun azaltılması, havadaki bakteri, mantar ve virüslerin temizlenmesi, kokuların nötrleştirilmesi, ozonun temizleyiciliği nedeniyle kanal, cihaz ve filtrelerin bakım maliyetlerinin minimize edilmesi gibi avantajlar sağlamasıdır. Bu özellik yoğun kullanımlı kamusal bir yapı için özellikle içinde bulunulan salgın koşulları da dikkate alındığında oldukça önemli görülmektedir.
Peyzaj Tasarımı: nitelikli dış mekanlar
Yukardaki bölümlerde açıklandığı gibi, alanda yaya akışının yoğun olacağı eliptik ön çeper bir kent meydanı olarak kurgulanmıştır. Bu meydan transfer merkezinin kentle ara yüzü niteliğindedir. Yapının işlevi sebebiyle meydan karakterini zedelemeyecek geniş toplanma alanları için yeterli sert zeminlerin bırakılmasına önem verilmiştir. Meydan aynı zamanda bir buluşma ve bekleme alanıdır. Bu bağlamda kullanıcı ihtiyaçları göz önünde bulundurularak ve transfer merkezine olan yolcu akışı esas alınarak, bu akışın sürekliliği kesilmeyecek, engellenmeyecek şekilde oturma birimleri ve kent mobilyaları kullanılmıştır. Sert zeminde alt katlara gün ışığı alınabilmesi için ışık bacaları konumlandırılmıştır. Zemin kaplamalarında, kullanıcıları yapı girişlerine yönlendirecek biçimde yön bulmayı (wayfinding) kolaylaştıracak detay çözümlerine gidilmiş, buna özel malzemeler seçilmiştir.
İzmir’de giderek yaygınlaşan bisiklet kullanımı göz önünde bulundurularak ana yapı çeperinde ve YHT giriş alanında bisiklet odaklı mekânlara yer verilmiştir. Bisiklet parkları ve zemindeki yönlendirme çözümleri bu alanlarla ilişkili olarak çözülmüştür.
Plantasyonda İzmirlilerin kentsel belleğinde yer etmiş, bölgenin özelliklerini taşıyan türlerin kullanımına özen gösterilmiştir. Yalancı karabiber (Schinus molle) ve İpeksi grevilya (Grevillea robusta) gibi herdemyeşil ağaç türleri tercih edilmiştir. Her iki ağaç da yıl içinde gerek meyveleri gerekse çiçek renkleri ile kullanıcıların mevsimsel değişiklikleri, renklenmeleri izleyebilmesine olanak tanıyacaktır.
Güney çeper boyunca devam eden ve öneri yapı ile çakışmayan alanlardaki mevcut at kestanesi ağaçlarının (Aesculus Hippocastanum) korunması önerilmektedir. Hâlihazırda proje alanında bulunan okaliptüs ağaçlarının (Eucalyptus globulus) mevcut tatlı su rezervi üzerindeki negatif etkisi dikkate alınarak projede yer verilmemiştir. Plantasyon amaçlı seçilen ağaçlar transfer merkezinin görünürlüğünü zedelemeyecek şekilde ama aynı zaman ana cadde ile gürültü bariyeri oluşturmak üzere çeperlerde kullanılmıştır.
Dış mekanın yarı açık pasaj olarak yapısal alana nüfuz etmesi, çatıda yer alan yırtıklar ile yarı açık mekanlar oluşturulması, mekânsal çeşitlilik ve kamusal mekanı güçlendirme amaçlı kararlardır. Bu alanlar çeşitli gösteri ve performanslar, kutlamalar, konserler, pazar alanı gibi aktivitelere sahne olabilecek esnek bir kurguya sahiptir.
Tasarımın odak noktası olan 2,5 hektarlık açık alan Ege Bölgesi deyince akla gelen zeytin ağaçlarına (Oleae Europea) ayrılmıştır. Bu alan yaya köprüleri ve otoparktan çıkan düşey sirkülasyon ile tüm kullanıcıların ve çalışanların kullanımına sunulmuştur. Zeytinlik adasındaki topoğrafya hareketi, zemin altı katlara gün ışığı sağlanacak şekilde düzenlenmiştir. Transfer merkezinin her kotundan, zeytinlik görsel olarak odak noktaya oturtularak, kullanıcılar için farklı bakış noktaları oluşturulmuştur.
EK: Çok İşlevlilik: alternatif kullanım senaryoları
Projede ağırlıklı bir yeri olan dış mekânın kullanım alternatifleri belli ortak noktalarda birleşir: “dış mekânda gerçekleştirilebilmesi”, “geçici ve hareketli donanımlarla kurgulanıp mekânsallaşabilmesi” ve “aktivitenin geri planında kamusal boyutu güçlü sosyal, kültürel veya ekonomik anlamda bir potansiyelin yer alması”.
Bu koşullar, kentsel – kamusal mekânın kullanımı için gereken fiziksel çerçevenin ve meşruiyetin asgari düzeyi olarak kabul edilebilir. Terminal çevresinde oluşturulan kentsel mekânın da bu doğrultudaki farklı işlev, etkinlik ve aktivitelere ev sahipliği yapması öngörülmektedir. Bu dış mekânlar içinde kısmen kuşatıldığı için iklimsel açıdan konfor koşulları yükselen (rüzgâr, güneş) ve aynı zamanda mekânsal olarak daha tanımlı olan “sokak”, odak dış mekân olarak farklı kullanım senaryoları için elverişli bir ortam sunmaktadır: Dinleti, konser, festival, sergi, söyleşi, pazar, bu alternatiflere örnektir.
Olası alternatiflerin her biri derinlemesine analiz edildiğinde sosyal, kültürel ve ekonomik geri planları ve potansiyelleri açısından tasarımı besleyecek konular olduğu görülmektedir. Bu bağlamda öneri işlevlerden birine, “pazar” işlevine dair değerlendirmenin özeti “pilot işlev” olarak ilerleyen bölümlerde paylaşılmaktadır.
Pilot İşlev: Pazar
“Pazar”lar üretim – tüketim ilişkisinin, ana akım baskın ekonomik sistemden farklı bir şekilde kurulduğu alternatif bir modelin mekanlarıdır. Dolayısıyla, dünyada giderek yükselen alternatif üretim ve ekonomik sistem arayışları için güçlü potansiyeller taşımaktadırlar. Bu yüzdendir ki, küresel-endüstriyel ekonominin mekansâllaşması kentleri dönüştürürken, yerel üretimin ve buna bağlı tüketim kültürünün sahnesi olan “pazarlar” ısrarla varlıklarını sürdürebilmektedir. Bu durum dünyanın pek çok yerinde görülmekle beraber, bulunduğumuz coğrafyada yerel üretimin nitelik ve çeşitliliğinden, mekânsallaşmadaki pratik çözümlerine, sosyal, kültürel, ekonomik geri planına kadar köklü ve güçlü bir zemine sahiptir.
İzmir: Yerel Üretimin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel gücü
Yukarda belirtilen genel çerçeve içinde İzmir’e odaklanıldığında yerel üretime ait güncel pratiklerin ve potansiyellerin daha ileri düzeyde olduğu görülmektedir. İzmir; tarımıyla, yerel kalkınmaya verdiği önemle, toprağı ile barışıklığıyla, çok sayıda “coğrafi etiketli mahsulleri” ve yerel tohumları ile bilinen bir kenttir ve bütün bunlar “İzmir Modeli” olarak anlam bulmakta, adlandırılmaktadır. Yerel üretim modellerinin ekonominin ötesinde sosyal ve kültürel anlamdaki güçlü zemininin göstergesi olan “ürün bazlı festival ve şenlikler” de İzmir’in tüm ilçelerine uzanmaktadır.
İzmir ve Pazar
Yerel üretimin gücüne bağlı olarak, bu üretim-tüketim ilişkisinin mekânı olan pazarlar da İzmir’de köklü bir geçmişe ve zemine sahiptir. Bunun temelinde hem yerel üretim alanındaki zenginlik, hem de alternatif üretim-tüketim ilişkisine talep gösteren bir sosyo-kültürel yapıya sahip olması yatmaktadır. Giderek gelişen duyarlılıklar ve endüstriyel üretim-tüketim alışkanlıklarına tepkiyle aranan alternatif çözümler, “pazarları” daha geniş bir yelpaze için taze, organik ve sağlıklı ürüne erişim mekânına dönüştürmektedir.
Yolculuk ve Üretim/Tüketim Kültürünün Entegrasyonu
Alternatif üretim/tüketim kültürünün işlerliği, gelişmesi ve yaygınlaşması erişilebilirlik ve ulaşım olanakları ile mümkün ise, “yolculuk” bu kültürün her iki yönü için de -üreten/tüketen– işlevsel bir önem taşır. Bir anlamda, yolculuk üretim/tüketim kültürü ile entegre bir eylemdir. Yerel üretimin ekonomik, sosyal, kültürel boyutları “insan ve ürünün” hareket ve yolculuğuna neden olur. Buna bağlı olarak, yolcu terminalleri, endüstriyel üretim ve tüketimin genel ve yaygın toplu hareketine karşı, bireysel temelde sürdürülen alternatif üretim/tüketim hareketinin önemli bir mekanı haline gelir. Bireysel ölçekteki taze ve organik üretimin, bunu talep eden tüketicisi ile buluşması için en elverişli mekanlardan biridir.
Yukarda özetlenen genel çerçeve içinde İzmir Ana Transfer Merkezini, bir ulaşım yapısı olmanın ötesine taşıyarak kentin ve kentlinin gündelik yaşamına daha çok katkı sağlayacak alternatif işlevler içinde “pazar” işlevine özel bir önem verilmektedir. Bina bünyesinde sürekli bu işleve hizmet edecek “sabit pazar” mekanları yer alırken, aynı zamanda haftanın belli günlerinde odak alan olarak belirlenen “sokakta” geleneksel anlamda geçici pazar kurulması öngörülmektedir.
Farklı Kullanıcılar; Karşılaşmalar, Etkileşimler
Terminal ve aktarma merkezi, farklı profillerdeki kullanıcıların yolculuk ortak paydası nedeniyle karşılaşacakları bir platform olarak sosyal, kamusal ve kültürel anlamda özel bir çerçeve oluşturur. Bu tür yapıların kamusallıkları ve yoğun kullanımları, ilave işlevler ve roller üstlenmelerini gerektirir. Sonuçta, bir alternatifi üretim-tüketim-yerellik ilişkisi içinde önerilen “pazar” işlevinin yanı sıra; bünyesinde yer alan sergi ve performans merkezi, sanat ve kültürel aktivite alanları, eğitim ve üretim mekânları, yeme içme mekânları ile her kesimden insana hitap eden, ihtiyaçlarına cevap veren, sosyal-kültürel etkileşimler için ortam sunan bir çevre oluşacaktır.
ULAŞIM RAPORU
Bu rapor İzmir Ana Transfer Merkezi projesi kapsamında, binanın mevcut ve gelecekte öngörülen ulaşım altyapısı içindeki işlev ve ilişkileri temel alınarak hazırlanmıştır.
Çalışmaya konu olan İzmir Ana Transfer merkezi (İTM), İzmir Ulaşım Ana Planında (UPİ-2030) çoklu ulaşım entegrasyonunu sağlamak üzere tanımlanmış ana transfer merkezlerinden biridir.
Halihazırda şehirlerarası otobüs terminalinin bu alanda olması ve yeni durumda da bu işlevin varlığını sürdürecek olması ve ayna zamanda hem kent içi raylı sistemle, hem de Yüksek Hızlı Tren hattı ile beslenecek olması, bu transfer merkezini kentin en önemli ana transfer merkezi konumuna getirmektedir.
İTM, mevcut ve planlama aşamasındaki ulaşım sistemleri kapsamında; İzmir Ankara Yüksek Hızlı Tren Hattı (YHT), M5 Halkapınar – Işıkkent – Kemalpaşa HRS Hattı, çevre yerleşimlere hizmet veren GİB’li Hatlar, Şehirlerarası Otobüs hatları ve toplu ve özel şehir içi lastik tekerlekli ulaşım sistemlerini birbirine bağlayacaktır. 2030 yılı projeksiyonuna göre İTM günlük yaklaşık 140.000 yolcu hareketine sahne olacaktır. Bu hareketin % 85 gibi çok büyük bir kısmı transfer hareketi olacaktır. Bu yolcu hareketi ile birlikte “yaya erişimi”, “bisiklet ulaşımı” ve “P&D otopark işlevi” de binanın ulaşım planlamasında önemli yer tutmaktadır.
Türlerine bağlı olarak İTM ulaşım bağlantılarına ilişkin değerlendirmeler ve proje kararları raporda belirtilmektedir.
Raylı Sistemler: YHT Ve M5 Halkapınar – Işıkkent – Kemalpaşa Hrs Hattı
İTM iki önemli raylı sistem şebekesine bağlanmaktadır. Hatların her ikisi de planlama aşamasında olan bu hatlar, şehiriçi ve şehirlerarası raylı ve lastik tekerlekli araç ulaşım sistemlerine İTM üzerinden bağlanacaktır. Bu hatlarla alana erişen yolcuların Şehirlerarası Otobüs hatlarını, GİB’li hatları, toplu veya özel lastik tekerlekli araç bağlantılarını kullanmaları veya bu hatlardan gelecek yolcuları alması söz konusudur. Bu nedenle transfer trafiğinin en önemli ayaklarından biri bu başlık altında ele alınan hatlardır.
Proje kapsamında sistemler arası geçişin yoğunlukları dikkate alınarak raylı sistem istasyonları ile İTM arasındaki bağ güçlendirilmiştir. Raylı sistem projelerinde yer alan “yaya bağlantı tüneli” tren ve metro istasyonlarını bir yaya tüneli ile şehirlerarası otobüs terminaline bağlamayı öngörmektedir. Ancak bu tünelin hem işlevsel açıdan, hem mekânsal nitelik açısından, hem de kapasite açısından yeterli olacağı düşünülmemektedir. Bu yüzden öneri projemiz çerçevesinde, raylı sistem istasyonları ile İTM arasındaki bağlantının “mekan, işlev ve kapasite” açılarından daha gelişmiş bir düzeyde ele alınması öngörülmektedir. Metro ve YHT istasyonları mezanin katı ile İTM alt zemin katı birleştirilerek, istasyonun bir tünel veya benzer sirkülasyon elemanı ile bağlanması değil, doğrudan transfer merkezi ile bütünleşmesi sağlanmaktadır. Bu öneri, mevcut raylı sistem projeleri kapsamında önerilen G-1 ve G-2 girişlerini ve istasyon tasarımını etkilememekte, istasyon mezanin katının İTM’ye bitişik duvarının açılması ile gerçekleştirilebilmektedir. Bununla beraber, opsiyonel olarak doğrudan YHT’ye erişim için ayrı bir giriş önerilmektedir. Öneri mahiyetindeki bu giriş, sadece YHT kullanıcısına zaman kazandırıp, kolaylık sağlayacaktır.
Bağlantı katı, bu tür yoğun transfer merkezlerinin sahip olduğu çok işlevli yapıda geliştirilerek yolcuların pek çok ihtiyaçlarına karşılık gelecek ticari, rekreatif, sosyal, kültürel işlev ve hizmet alanları ile donatılmıştır.
Ana İşlev: Şehirlerarası Otobüs Terminali
İTM’yi işlevsel ve mekânsal açılardan diğer ana transfer merkezlerinden ayıran en önemli özellik, bünyesinde İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali işlevini barındırmasıdır. Terminal aynı zamanda kent merkezi ile ilçeler arasında çalışan minibüs hatlarını da içermektedir. 90 şehirlerarası, 40 ilçelere giden olmak üzere toplam 130 giden yolcu aracı peronuna sahip olan terminalde gelen araçlar için 30 indirme peronu yer alacaktır. Bu hatlar, hem kente hem de YHT üzerinden şehirlerarası ulaşıma İTM üzerinden bağlanmaktadır.
Ulaşım sistemleri için en önemli veri ve kriterlerden biri olan “süre” sadece aktif yolculuğu değil, yolculuğa başlama ve bitişte geçen süreleri de kapsar. Bu yüzden terminal yapılarının kendi iç işleyişleri, ulaşım hatlarının en önemli bileşeni olan “yollar” kadar önemlidir. Bir yolcunun terminale erişimi, terminale eriştikten sonra bineceği vasıtaya binmesi, bindiği aracın kalkıştan sonra terminalden çıkarak yolculuğa başlaması adımlarında, geçen zaman; tasarlanan alt yapının niteliğine bağlı olarak optimum düzeyde kalabileceği gibi, büyük zaman kayıpları da söz konusu olabliir. Bu yüzden terminal yapılarının tasarımında insan ve araç hareketlerinin akıcı bir şekilde sağlanmasına yönelik kararlar önemlidir. İTM tasarımında bu anlamda;
– terminale erişim (yaya, bisiklet veya her tür ulaşım sistemi),
– terminal içi yaya hareketi,
– terminal içi araç hareketi,
– terminalden ayrılma (yaya, bisiklet veya her tür ulaşım sistemi ile)
adımlarının her biri ayrıntılı bir şekilde ele alınarak olası tüm senaryolar için en uygun ve akıcı düzenlemelerin oluşturulması hedeflenmiştir. Proje kapsamında farklı kullanıcı profilleri için olası senaryolara dair örnek çözümlemeler sunulmuştur.
Aktarma Merkezinin en yoğun ve ağır araç trafiğinin kaynağı Şehirlerarası Otobüs Terminali işlevinden kaynaklanacaktır. Hem şehirlerarası otobüs terminali işlevinden kaynaklanan, hem aktarma merkezinin diğer işlevlerinden kaynaklanan araç hareketinin en akıcı şekilde sağlanması, öneri projenin en önemli hedeflerinden olmuştur. Bu amaçla kurulan sistem tek yönde çalışan bir “ring” sistemidir. Bu ringler hem terminal içinde hem terminal dışında tüm araç hareket ve erişim alternatiflerini ve senaryolarını sorunsuz, kesintisiz ve kesişimsiz bir şekilde sağlamaktadır.
Aktarma Merkezi Dış Hareket Kurgusu: Dış Ring
Araziyi çevreleyen yollara eklenen tek bir bağlantı yolu ile, terminal alanının dış çeperinde saat yönünde çalışan bir ring oluşturulmaktadır. Böylece özel araç, taksi ve servis aracı gibi araçların terminal etrafında kesintisiz bir tur yapabilme olanağı, araç giriş/çıkış senaryoları için tüm olasılıklara imkân sağlamaktadır. Kurgulanan bu kesintisiz ring sayesinde çok sayıda araç giriş, çıkış, park, indirme, bindirme, yanaşma noktasının tüm çepere yayılması mümkün olabilmekte, böylelikle araç hareketinin yoğunluğu çeperde dengeli bir şekilde dağıtılabilmektedir. Gelen yolcu kotu da iniş ve çıkış rampaları ile bu ringe dahil olmaktadır.
Terminal İçi Araç Hareketi Kurgusu: İç Ring
Terminal içindeki araç hareketi, saat yönüne ters yönde çalışan tek yönlü trafik ringi ile çözülmektedir. Şehirlerarası otobüsler ve ilçe minibüsleri, merkezdeki zeytin adası etrafında dönen tek yönlü trafik üzerinden tüm işlev alanlarına “kesişimsiz ve kesintisiz” bir trafik ile girip çıkabilmekte ve erişmektedir: gelen yolcu indirme peronları, giden yolcu peronları, teknik bakım ve tamir atölyeleri, ikram servisi, şehirlerarası otobüs garajı, ilçe minibüsleri garajı… İniş – çıkış rampaları bu ringin katlar arası sürekliliğini sağlamaktadır. Olağanüstü durumlarda terminal içindeki güvenlik, itfaiye, ilk yardım araç trafiği de aynı ring üzerinde kesintisiz ve kesişimsiz bir şekilde tüm alanlara erişebilmektedir.
Yukarda da belirtildiği gibi, ulaşım sistemlerinin performansı konusundaki en önemli unsurlardan biri süredir ve bu süre sadece yolda geçen zamanı değil, yolculuk öncesi ve sonrası kullanılan zamanları da kapsar. Şehirlerarası otobüs terminallerinde otobüsün park ettiği yerden çıkarak perona gelmesi, yolcularını alması, bagaj yüklenmesi, kalkış yapması ve terminali terk etmesi aşamalarında geçen zamanın minimum düzeye indirilmesi, bu işlev ve hareket alanlarının iyi tasarlanması ile mümkündür. Çoğu zaman terminal içindeki trafik yoğunluğu araçlara ve yolculara büyük zaman kaybettirir. Aynı şekilde yetersiz peron ölçüleri, yolcu indirme – bindirme ve bagaj yükleme – boşaltma sürelerini uzatır. Bu konu projede en önemli görülen hususlardan biri olmuştur. Otobüslerin park ettikleri garaja giriş veya çıkışlarında yetersiz yol kesiti nedeni ile manevra yapan diğer otobüslerden etkilenmeden yoluna devam etmesi, aynı şekilde peronlardan giriş çıkış yapan otobüslerin, hareket halindeki diğer otobüslerin yolunu kesmemesi için yol kesitleri uygun ölçülerde tutulmuş veya ayrıca manevra alanları ayrılmıştır.
Yolculuk öncesi ve sonrası yolcu indirme – bindirme ve bagaj yükleme – boşaltma hareketlerinin akıcı bir şekilde yapılması, peronlarda park halinde bulunan otobüsler arası mesafeye bağlıdır. Yan yana duran otobüslerin birbirlerinin yolcu ve bagaj hareketlerini engellememesi için aralarında uygun bir mesafe kalması gerekir. Öneri projede peron kurgusu planda ışınsal bir kurgudadır ve buna bağlı olarak bu mesafe değişkendir. Ancak peron aralıklarının ölçüsü akstan aksa minimum 5.00 metre olarak belirlenmiştir. Işınsal harekete bağlı olarak belli kısımlarda bu mesafe 6.00 metrenin üzerine çıkmaktadır.
Terminalin şehirlerarası trafik bağlantısı mevcut durumda da kullanılan otoyol bağlantı noktasından sürdürülmektedir. Ancak proje kapsamında, farklı senaryolarda ihtiyaç duyulabileceği düşünülerek alternatif bir giriş/çıkış noktası önerilmektedir. Bu alternatif giriş-çıkış noktası acil durum, olağanüstü koşullar, yol bakım çalışmaları gibi farklı durumlar için terminalin çalışması, boşaltılması, acil müdahale edilmesi gibi amaçlara hizmet edecektir. Olağan koşullarda ise, yoğunluğun üst düzeye çıktığı zaman dilimlerinde (bayram tatili, yılbaşı vb.) ilçe minibüs hatlarının veya şehirlerarası hatların bir kısmının bu çıkışı kullanarak olası sıkışıklığın önüne geçilebileceği düşünülmüştür. Alternatif çıkışın bir diğer işlevi; afet durumlarda terminal merkezindeki zeytinlik alanının “toplanma ve geçici barınma alanı” olarak kullanılmasının öngörülmesine bağlı olarak bu alana kentten ulaşımdır.
LASTİK TEKERLEKLİ TOPLU TAŞIM VEYA ARA TOPLU TAŞIM SİSTEMLERİ
Kent içi lastik tekerlekli toplu taşıma ve ara toplu taşıma sistemleri ile İTM’ye geliş veya gidiş imkanları için durak alanları ayrılmıştır. Mevcut durumda yaya kaldırımı ile bağlantı kurulabilen otobüs durağı alanı geliştirilmiş ve projede önerilen geniş bir yaya köprüsü ile kapasitesi ve mekânsal konforu yüksek bir bağlantı oluşturulmuştur. Aynı zamanda peyzaj düzenlemesi içinde bir rampa ile alt zemin kata inilerek gelen yolcu katı ile bağlantı kurulmuştur.
Şehiriçi minibüsler için, program kapsamında istenen 7 hat ve bekleme alanları transfer merkezi ile güçlü bir bağ içinde konumlandırılmıştır. Minibüs duraklarından, yukarda bahsi geçen çok işlevli alan üzerinden diğer sistemlere kolaylıkla erişilebilecektir.
Özel Araç, Taksi Ve Servis Aracı Erişimleri
Küçük boyutlu özel veya ticari araçların ve servis araçlarının gelen ve giden yolcu katlarına erişimi için gereken yol kesitleri, yanaşma – indirme – bindirme – bekleme alanları projede gerektiği konum ve kapasitelerde konumlandırılmıştır. Her iki katta da trafik ve insan yoğunluğunun kapasitesi dikkate alınarak paralel yollar yapılmış;
– taksi durakları (gelen yolcu, giden yolcu, YHT ve Otel/ toplam 18 araç)
– taksi bekleme alanı, (gelen yolcu katı / toplam 15 araç)
– servis hatları durak alanı (gelen yolcu)
– servis aracı indirme alanı (giden yolcu)
– servis araçları bekleme alanı (dış ring üzerinde 40 araçlık park alanı)
– özel araç yanaşma ve indirme-bindirme alanları
ayrı ayrı belirlenmiş ve proje üzerinde gösterilmiştir.
Bu noktalar terminal dış ringi aracılığı ile her türlü senaryo alternatifine uygun olarak erişilebilir konumlardadır. Aynı zamanda otopark giriş ve çıkışları da bu ring üzerinde yer aldığı için, terminale geliş gidiş senaryoları için tüm olasılıkları karşılayacak bir trafik hareket sistemi sağlanabilmektedir. Ayrıca paralel yol kurgusu – üst zemin katta (giden yolcu) 2, alt zemin katta (gelen yolcu) 3 – özel araç, taksi ve servis araç trafiğindeki artışlar ve alternatif kullanım senaryoları için açık uçlu bir çözüm sunmaktadır.
Otopark: Park Et + Devam Et
Aktarma merkezinin genel ihtiyacının yanı sıra daha çok raylı sistemlerle entegre çalışacak P&D otoparkı yapının zemin altı katında yer almaktadır. 847 araçlık kapasitenin yoğun saatlerde sıkışıklık yaratmaması için giriş ve çıkışlarda trafiğin akıcılığı gözetilmiştir. Bu amaçla dış ringe bağlanan iki ayrı giriş ve iki ayrı çıkış rampası konumlandırılmıştır. Otopark katından şehirlerarası otobüs terminali gelen yolcu katına, şehirlerarası giden yolcu katına (kontrollü geçiş), ve aktarma merkezi genel alanlarına doğrudan erişim sağlanmaktadır. Böylece özel araç – yaya – diğer ulaşım sistemleri bağlantısı akıcı bir şekilde kurulmaktadır. Otoparkın kapasitesi dikkate alınarak iç dolaşım kurgusunda olabildiğince rasyonel çalışan bir sistem oluşturulmuştur. Sonuçta özellikle P&D sisteminin verimliliği için giriş – çıkış, otopark içi hareket, yer bulma, diğer sistemlerle yaya bağlantısı gibi konularda zaman kullanımını optimize edecek kolay erişilebilir, okunaklı ve diğer sistemlere hızla bağlanılabilecek bir tasarım hedeflenmiştir.
Bisiklet Ulaşımı
İzmir Ulaşım Ana Planı (UPİ 2030) kararları da dikkate alınarak, bisiklet kullanımının toplu taşım sistemleri ile entegre edilerek kentte yaygınlaştırılması hedefi gözetilmiştir. Alana bağlanan iki ana hat için B&D (bağla ve devam et) alt yapısı oluşturulmaktadır. Ulaşıma ilave olarak, bisiklet kullanımını sosyal ve kültürel boyutu ile kapsayacak alternatif işlevler bina programında yer almaktadır. Bisiklet atölyesi, bisiklet oteli ve konunun sosyal-kültürel boyutunu güçlendirecek bisiklet-kafe bu işlevlere örnektir. Bisiklet park alanları ve kapasiteleri, bu ulaşım aracının sadece spor veya rekreatif amaçlı kullanımını değil, kent için alternatif bir ulaşım sistemi olacağı varsayımına göre belirlenmiştir.
Yaya Ve Engelli Erişimi
Aktarma merkezinin tasarımında tüm mekanlar için, yayaların genel olarak yön bulma (wayfinding) konusunda sorun yaşamayacakları, mekânı ve gidecekleri güzergahları kolaylıkla okuyup algılayabilecekleri, yürüyüş sürelerinin optimum olduğu, farklı demografik özellikteki kullanıcıların (yaşlı, çocuk) ve engellilerin ihtiyaçlarının dikkate alındığı bir ortam oluşturulması hedeflenmiştir. Bu nedenle ana mekanlarda perspektif ve derinlik algısı (mekânı kavrama, yönünü kolay bulma, hedef işlev alanını görebilme) güçlü hacimler oluşturulmuştur. Yoğun yaya hareketi olacak doğrultular; örneğin raylı sistem istasyonları, otobüs durakları ve minibüs duraklarını aktarma merkezine bağlayan güzergahlar yüksek kapasiteler ve kolay erişim dikkate alınarak boyutlandırılmış, biçimlendirilmiştir. Kotlar arası geçişlerde yürüyen merdivenler ve engelli asansörleri konumlandırılmıştır.
Farklı Kullanıcı Profillerinin Aktarma Merkezi İçindeki Hareketleri
Projeye konu olan tür ve yoğunluktaki aktarma merkezinin kullanıcı profilleri, değişik amaçlarla değişik ulaşım sistemlerini kullanan çok geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Proje çalışması kapsamında İzmir Ana Aktarma Merkezi özelinde olası yolculuk türleri, insan hareketleri ve kullanıcı profilleri araştırılmış, Aktarma Merkezinin olası kullanım senaryoları üzerine tespitler yapılmıştır. Yapılan bu çalışmanın amacı, sistemler arası bağlantı olasılıkları için tasarıma veri oluşturabilmektir. Aşağıdaki diyagramlar; bu araştırmada elde edilen verilere göre oluşturulan varsayımsal / alternatif kullanıcı profilleri ve bu kullanıcıların aktarma merkezi içindeki hareketlerini anlatmaktadır.