CAA Studio tarafından tasarlanan amfi Orta Doğu Teknik Üniversitesi yerleşkesinde yer alıyor.
Tasarımcıları, projeyi anlatıyor:
ODTÜ Kampüsü iyi tasarlanmış ve sürdürülmüş bir fiziksel çevre olarak mimarlık ve tasarım dünyasında önemli bir yer tutmakta. 1961’de açılan proje yarışması sonrasında Altuğ ve Behruz Çinici tarafından tasarlanan ve 1980’e kadar süren inşaatlarla tamamlanan kampüs ve içindeki yapılar bütünlüklü bir mimari dil oluşturmakta. Beton, tuğla gibi yapı elemanlarının çıplak halleri ile kullanıldığı brütalist mimari anlayışı yansıtan yapılar kampüsün karakteristik özelliği olarak öne çıkıyor. Ayrıca bir masterplan kararı olarak yapıların bir alle üzerinde yer alarak kampüsü oluşturması ve güçlü peyzaj unsurlarının yer aldığı yaya öncelikli bir yaşantı sunması da yerleşkenin en akılda kalıcı özelliklerindendir. Alle boyunca sıralanan eğitim yapılarının aralarından bazıları mimari duruşları ile o noktayı akılda kalıcı bir yer haline getirirler. Örneğin Mimarlık Amfisi, Üçlü Amfi, Merkez Mühendislik Binası gibi.
Bu özellikleri ile öne çıkan bir kampüs içinde yer alacak olan Yüksel Proje Amfisi projesinde en önemli tasarım girdisi doğal olarak içinde bulunduğu çevre oldu. Hem bu çevrenin karakterini sürdürecek hem de çağdaş mimariyi kendisinden önce yapılanlarla diyalog içine sokacak bir yapı, bir yandan da taşıdığı işlevle de bağlantılı olarak bulunduğu noktada kampüsün “landmark”larından birisi olacak akılda kalıcı bir iz hedeflendi. Sadece malzeme ve görünüm olarak bir benzerlik sağlayarak değil de doku, mekan kalitesi ve ortak alan kullanımları konusunda kampüsün diğer yapılarındaki yaklaşımları yeniden yorumlayarak bir tasarım ortaya konması amaçlandı. Doğal malzeme kullanımı ve az malzeme çeşitliliği ile net, yalın ama güçlü bir ifade elde edilmesi yaklaşımı benimsendi.
Yapı 4 adet amfi ve 17 adet derslik barındırmakta. Bütün bu amfi ve dersliklerin açıldığı ortak bir boşluk dış mekanla da bütünleşerek etrafı için bir buluşma, etkileşim ve sosyalleşme alanı sunuyor. Açık ve kapalı alana hizmet edecek bir kantin de bu yaşantıyı destekleyici bir unsur oluşturuyor. Brüt beton yüzeyler arasından kendisini gösteren kırmızı renkli prizmatik elemanlar hem bu boşluğu üç boyutta dinamik bir hale getiriyor hem de brüt betonun dingin ve pastel ifadesine kontrast oluşturan bir parlaklık ve canlılık sunuyor. Tavandan brüt beton duvarları yalayarak süzülen doğal ışık da mekana derinlik katıyor.
Programda yer alan amfiler yapının kütlesel kompozisyonunda öne çıkan elemanlar olarak kullanılıyor. Büyük konsollar oluşturan bu kütleler ağaçlık alana doğru heykelsi unsurlar olarak uzanıyor. Yapı bu büyük konsolları ile iddialı bir mühendislik eseri olarak da öne çıkmakta.