2. Ödül (2. Kategori), İstanbul Senin, Kent Mobilyaları ve Oyun-Rekreasyon Ürünleri Tasarımı Yarışması

AÇIKLAMA METNİ

Oyun…

Çocuk işi mi? Bir ihtiyaç mı? Bir doğal spontan mı?

Oyun; çocukların doğduklarından itibaren merak etme güdüsüyle çevresini algılama, öğrenme, becerilerini geliştirme, sosyalleşme ve duygu aktarımı gibi bilişsel, duygusal ve fiziksel gelişimleri için bir refah konusu ve bu bir haktır denilir ve böyle kabul edilir.

Bu nedenle ebeveynler, eğitimciler, idareler çocukların oyun hakkı için evde, okulda-kreşte, kamusal alanlarda bazı girişimlerde bulunmaktadırlar. Fakat şu açıktır ki; bu alanlarda çocuklar için özel hazırlanmış bütün zemin ve donatılara rağmen, çocukların ilgi ve odakları çoğu kez başka yönlere kaymaktadır. Evdeki birçok oyuncağa rağmen tencere kapağıyla, parkta sentetik bir zeminde kaydırak, salıncak, tahterevalliye rağmen bank, çöp kutusu, aydınlatma direğiyle oynayan “afacan” çocuklar önemli bir mesaj veriyor aslında:

Bu da; başkası tarafından (anne-baba, okul, tasarımcı) yapılandırılmamış, programlanmamış. Gevşek denetlemeli serbest oyunlar çocuklar için en faydalı süreçler olduğu mesajıdır.

Günümüz üretim dünyasının hızlı ve niceliksel odaklı olması her alanda olduğu gibi çocuk oyun ürünlerinde de birçok açıdan göz ardı edilen veya gözden kaçırılan işlev sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Fabrikasyon çocuk oyun elemanlarının yönlendirici ve tanımlanmış oyun kurgusu; çocukların oyundan beklentilerine cevap vermekte çoğu zaman yetersiz kalmaktadır.

Kent yaşamının birçok kesitinde oyun için “ayrılmış bölümler-süreler” görürsünüz. Park içinde oyun parkı, okul içinde oyun zamanı, AVM içinde oyun bölümü, evin içinde oyun odası/zamanı… Halbuki oyunun doğasında oynanacak yer, oynanacak zaman ve oynanacak şey öngörülemezdir ve doğaçlamadır.

Farklı yaş gruplarının ve birey olarak her bir çocuğun; bilişsel, sosyal ve fiziksel becerilerinin ve oyun anlayışının çeşitli olduğu varsayıldığında, oyunun ne olduğu, ne zaman ve nerede olacağıyla ilgili ahkam kesmek zor görünüyor.

Mıknatist; her yaş grubundan çocukların, içinde bulundukları kentsel mekanın her ölçeğinde erişebilecekleri, sınırsızlık üzerine kurgulanmış ve yaratıcılıklarının sonsuzluğunu keşfedebilecekleri “oyun” olasılıklarına imkan veren, parçaların iç yüzeylerinde bulunan mıknatıslar sayesinde eklemlenebilir temel geometrik hacimlerden oluşan bir kent oyuncağıdır.

BİÇİM VE İŞLEV

Serbest parçalar düşüncesinin oyuna olacak katkısının bir ürüne dönüştürülmesinde; çocukların yaratıcılıklarını olumsuz anlamda etkilemeyecek aksine bunu teşvik edebilecek, oyun kurgusunun her yaş için kolay ve çok ihtimalli olmasına imkan verecek bir çeşitlilikte, farklı birçok kent mekanına ve yüzeylere adapte olabilecek, birbirine basitçe eklemlenebilir ve çocuklar için güvenli parçalardan oluşması düşüncesi temel biçimleme ilkelerini yönlendirmektedir.

MATERYAL VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Materyal seçiminde en önemli etken çocuk sağlığı ve güvenliğidir. Bu nedenle kullanılan materyalin fazla işlem görmemiş doğal bir tercih olması önemlidir. Mıknatistin ana malzemesini oluşturan meşe mantarı; çevre dostu/sürdürülebilir bir malzemedir. Bu malzemeyi elde etmek için ağaç kesilmez sadece hasat edilir. Bunun yanında malzemenin yanma özelliğinin düşük, elastik, geçirimsiz, anti bakteriyel, hafif ve uzun süre şeklini koruyor olması önemli tercih sebebi olmuştur.

ERİŞİLEBİLİRLİK VE LOJİSTİK

İstanbul gibi çok katmanlı kentlerde büyüme hızlarına bağlı nüfus yoğunluğunda öngörülemeyen dengesiz dağılımlar göz önüne alındığında çocukların oyuna erişimiyle ilgili eşitsizlikler ortaya çıkmaktadır. “Oyun” kavramını “park” özelinden kurtarıp kentte çocuğun olduğu her yere taşımak; mıknatistin kolay istiflenebilir ve mobil olarak geçici yerleşmelere izin verecek kolaylıkta, taşınabilir olmasına imkan sağlayacak hacim ve ağırlıklara sahip olmasının önemli bir nedenidir.

Etiketler

Bir yanıt yazın