2. Ödül (Ali Nezih Uzel Mezarı), İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması

2. Ödül (Ali Nezih Uzel Mezarı), İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması

Proje Raporu

/Ali Nezih Uzel

Nezih Uzel, 1938 – 2012 yılları arasındaki 74 yıllık yaşamında; önemli gazetelerde (Milliyet, Haber, Cumhuriyet, Hürriyet…) gazetecilik yapmış, aynı zamanda, Fransızca’dan Türkçe’ye birçok sayıda yazarın (Edward Said, Roger Garaudy, Hélène Carrère d’Encausse…) eserlerini çevirmiş bunların yanı sıra; İstanbul’un geleneksel kültür çevresindeki nesilin son temsilcileri ile tanışmış (Resuhi Baykara, Abdülbaki Gölpınarlı, Necmeddin Okyay, Münir Nurettin Selçuk…) ve onlardan tekke kültürünü ve dini musikiyi öğrenmiştir. Dini müziğin önemli enstrümanlarından olan bendir ve kudüme ilgi duymuş, mevlevi kültürünün yurtiçinde – yurtdışında tanıtılması ve bu kültürün unutulmaması sağlamıştır.

Hayatında pek çok işi başarıyla yapmış Nezih Uzel, ardında; islam, tarih, kültür ve sanat alanında sayısız kitap ve dini musiki türünde çok sayıda plak, cd ve kaset bırakmıştır.

Kendi özel hayatında ise; yalın bir hayat tarzı yaşayan, sahip olduklarını başkalarıyla paylaşan, tüm canlılara hoşgörü ile yaklaşan, kapısının her daim gelecek misafirlere açık olduğu, tasavvuf kültürünün öğretilerini kendi yaşam tarzına uygulamış, İstanbul kültürün son temsilcilerindendir.

Mezarın tasarımına, Nezih Uzel’in bu özellikleri ışığında; yalın, gösterişten uzak, varlığı ile diğer canlılara fayda sağlayan, uzaktan kendini sadece bir meyve ağacıyla belli eden, sade bir dile yaklaştık.

/Mezarın Tasarımı

Nezih Uzel vefatından sonra, Karacaahmet’te bulunan aile mezarlığına defnedilmiştir. Bu mezar konumu itibariyle, sık bir ağaç dokusunun içerisinde yer almaktadır. Mevcut mezarda en dikkat çeken şey, mezarın merkezinde konumlanmış, yakın çevredeki tek meyve ağacı olan, Yenidünya (Eriobotrya japonica) ağacıdır. Tasavvuf literatüründe de (çekirdek-ağaç sembolizmi üzerinden) âlemi anlamlandırmada önemli bir metafor olan meyveli ağaç, bu tasarımın odak noktası olarak ele alınmıştır.

Mezarlıklar nasıl içerisinde bulunan habitata ev sahipliği yapıyorsa, tasarlanan bu mezarın da micro ölçekte bu amaca hizmet etmesi istenmektedir.

Mezar; bütüncül bir tasarım anlayışıyla tasarlanmış, merkezi dairesel bir biçimde boşaltılmış iç tarafa eğimli, yerden koparılmış brüt beton bir plakadır. Bu beton plaka üzerinde açılmış yivler ile, mezarın merkezinde yer alan corten çelik oluğa yağmur suyu taşınır. Olukta biriken su; hem kuş, kedi, köpek gibi mezarlıkta yaşayan canlılar tarafından içilebilmekte, hem de biriken suyun fazlası yenidünya ağacını beslemektedir. Mezarın üst yüzeyinden ışınsal doğrultuda merkeze doğru uzanan ve oluğa su taşıyan bu yivler, eğimli beton yüzeyin taraklanması ile oluşturulmuştur. Mezarın baş kısmında bulunan corten çelik plakanın üzerinde, vefat eden tüm aile fertlerinin isimleri yer almaktadır. Bu plaka mezarın alın tarafında devam ederek, ‘’UZEL AİLESİ’’ yazısına fon oluşturmaktadır.

Mezarın üretiminde kullanılan malzemeler beton ve corten çeliktir. Beton; şekil alabilmesi, kendini taşıyabilmesi ve strüktürel bir malzeme olmasından dolayı seçilmiştir. Corten çelik ise; kolay bükülebilmesi, üzerine yazı yazılabilmesi, korozyona karşı dayanımı ve beton malzemenin üzerinde kontrast oluşturup, mezarlık peyzajı ile uyumlu, güzel eskiyen bir materyal olması nedeniyle tercihimiz olmuştur.

/Mevlevi Mezarları

Mevlevi kültürüne ait mezar taşları incelendiğinde; dekoratif sanatların ve sembollerin, mezar taşlarının önemli bir bölümünde kullanıldığı görülmektedir. Bunların başında mezar taşlarının alın kısmında yer alan; sikke, gül ve meyve motifleri gelmektedir. Ayrıca taşların kitabe bölümleri sıklıkla; ‘’Hû’’ ve ‘’Ya Hû’’ şeklinde başlamaktadır. Kimi mezar taşlarında ise mevlevi tarikatındaki görev ve makamları belirten dede, kudümzen, neyzen, türbedar… gibi ifadeler yer almaktadır. Nezih Uzel özelinde ise; kendisinin Sapanca’daki evinin balkonunda ve müzik aletlerinden bendirin üzerinde yer alan ‘’Hû’’ sembolü, Nezih Uzel’in yattığı tarafta bulunan corten malzeme üzerine işlenmiş ve naif bir şekilde tasavvuf kültürü ile ilişkisi vurgulanmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın