2. Ödül, Bir Uygarlık Odağı Olarak Şehir Meclisleri Binası İçin Fikir Projesi Yarışması

2. Ödül, Bir Uygarlık Odağı Olarak Şehir Meclisleri Binası İçin Fikir Projesi Yarışması

Nous Architecture, Bir Uygarlık Odağı Olarak Başkanlık ve Şehir Meclisleri Fikir Projesi Yarışması'nda ikincilik ödülü kazandı.

Tasarım Raporu

Demokrasi, toplum için hükümeti belirleme ve kurma teşkilatı yapısıdır. İçeride toplumsal düzenimizi yaratıp dışarıda çıkarlarımızı gözetme metodolojisidir. Demokrasi, herhangi bir fiziksel mekâna bağlı olmayan bir kavramsa da uygulanması için etkili bir toplanma ve tartışma mekânı gereklidir. Demokrasi yapıları bu nedenle ihtiyaçtan doğar. Onlardan fayda sağladığımız için onları inşa ederiz.

Peki politik koşulları 21.yyda tasarlamak nasıl bir yaklaşım ister? Bu noktada tarihteki demokrasi mekanlarına bakmamız yol gösterici olabilir. Antik Yunan Atina’sından modern dönemlere kadar geldiğimizde bu yapıların biçimsel ele alınış paradigmalarının pek de değiştiğini söyleyemeyiz hatta çok benzer olduğunu görebiliriz.(1)

Demokrasinin doğasında olan esnek ve işlevsel yapı formları çok da değişikliğe uğramamıştır. Toplanma eyleminin hayat bulduğu bir mekan paradigması olarak tanımlanabilir demokratik mekanlar. Bu yaklaşıma meclis yapıları da dahildir. Bunu, Fransız devrimini temsil eden ünlü JacquesLouis David’in Tennis Court Oath adlı resmi ile anlamak mümkündür. Burada mekan Je De Paume’dur. Kapalı mekan bir spor alanıdır. Salon devrimden hemen önceleri, halkın siyasi taleplerini belirtmek için meclis üyelerinin toplandığı bir mekan haline gelmiştir ve burada bir anayasa yapılana kadar asla toplantıyı durdurmayacaklarını yemin etmişlerdir. Devrimin sembolü olmuştur bu spor mekanı.(2)

Farklı bir perspektiften bakıldığındaysa, birçok Amerikan hükümet binası, eskiden Yunan ve Roma tapınaklarının kopyalarıdır, ancak içeride olup bitenler, kesinlikle Amerikan tarzı demokrasi siyasetidir.³ Burada anlaşılması istenen farklı bir amaçta tasarlanmış bir binanın her an politikleşebileceği ve politik yaklaşımları farklı iki siyasi ortamın aynı binalarda zamansal ve bilinçli olarak gerçekleştirebileceğidir.

Neticede şuna odaklanmak mümkündür: zaman ve mekan bağımsız değildir. Toplum bireylerden oluşur ve toplumun her an demokrasi adına tartışmalar yürütmesi, müzakereye girmesi de pek olası değildir. Bu da zamansal bir toplanmadır çünkü. Bu noktada önerdiğimiz yapı bir meclis yapısıdır fakat genel anlamda bir toplanma mekanı olarak ele alınmıştır. Toplanmanın gerçekleştiği her an politiktir aslında ve demokrasinin de sağlayıcısıdır.

Mimari de içinde yaşayan veya içinde çalışan insanları demokratik siyasete katılmaya teşvik edebiliyor veya onlara yardım edebiliyorsa, demokratik olarak adlandırılabilir.(3)

Bu bakış açısıyla demokrasiyi sadece meclis toplantılarına indirgemeyip daha bütüncül, kamusallığın aktığı çoğu zamanı kapsayacak bir yöntemle ele almak amaçlanmıştır. İdealleştirilmiş bir ifade olarak meclis öyle demokratiktir ki ona ayak basamayacak bir sınıf yoktur. Çünkü tavrıyla buna izin verir. Sokak ve meydanla diyalog halindedir. Mimari her zaman fakir ve zengini, kralları ve köleleri, politikacıları ve sıradan insanları ayırmak için kullanılmıştır meslekten olmayan birinin yorumlarına göre. (4) Önerilen bu mekanda üzerine çalışılmış bu diyalog bahsedilen ayrımın sınırlarını keşfetmek ve açmak üzerinedir. Zemin kattaki mekansal çeşitlilikler özellikle bu endişe özelinde geliştirilmiştir. Mekanın fiziksel bir uzantısı olarak sokağa sıçrayan basamaklı mekanın meydandan kolaylıkla ulaşılabilir olması ve kendi içinde alansal genişlemeleriyle izin verdiği kullanımsal zenginlik onu bir forum alanına dönüştürme niyetiyle şekillenmiştir. Burada yarışma için yapılmış ilk önerideki basamaklı mekanın birbirini tekrar eden biçimsel işleyişinin yerini, basamakların genişlediği yerde Konak Meydanı’na yüzünü vermiş bir forum alanı ve meclis binasının meydanı içini alma girişiminin bir parçası olan bir sokak alanı almıştır.

Bu noktada stoaların mekansal mantığından bahsedebiliriz. Stoalar yarı açık, halkın toplandığı, yönetim kararlarının da alındığı aynı zamanda kültürel, sosyal, ticari faaliyetlerin de işlediği yapılardır. Burada halka açık toplantılar yapılır. Kısacası stoalar, müzakere mekanları gibi de düşünülebilir. Yani buralar bir meclis yapısı olarak nitelendirilmezken her an demokrasinin işlediği yer halini almış yarı açık alanlardır.

Önerilen meclis binası tam da böyle bir amacın peşinde koşmaktadır. Meclisin saklanmadığı, görünmez hale getirilmediği, demokrasinin ulaşılmaz bir tavırda olmadığı ve binanın duvarlaşmayıp halkı toplanmaya davet ettiği koşullar bu amacın en önemli temsilcileridir.

Bu hususlar sonucunda değinmemiz geren bir diğer konu radikal demokrasidir. Radikal demokrasi, artık modernlik yerine post-modernliğin, türdeşlik ve tek sesliliğin yerine çok sesliliğin egemen olmaya başladığı günümüzde birlikte yaşamanın formülü olarak önerilmektedir. Modelin temel hedefi ise, farklılıkların karşılıklı olarak birbirlerini tanıyacakları, kendilerini siyasal alanda özgürce ifade edebilecekleri, farklılıklarını koruyarak uzlaşabilecekleri demokratik bir sistem oluşturulabilmektir. İşte bu noktada, radikal demokrasi, ortaya koyduğu yeni değerler dizisiyle farklılıkların kesiştiği coğrafyalarda, onların bir arada yaşamasını sağlayabilecek bir potansiyele sahip olduğunu göstermek niyetindedir.(5) Herhangi bir toplumsal düzeni doğal ve kaçınılmaz olarak kutsayan özcü modellerin gerçekliğini reddederken, ‘toplumsal olanın ontolojisini’ anlamaya çalışır. Vatandaşların seçeneklerin üretilmesindeki etkin varlığını öngörür. Yani liberal demokratik tasavvurdaki gibi seçeneklerden birinin oy birliği veya çokluğu ile diğerlerini elimine etmesi yerine sürekli bir tartışma ve müzakere alanının varlığını gelecek demokrasi taahhüdü olarak görür.(6)

Antik Yunan stoasındaki katılımcılık ruhunun ve uygulanan doğrudan demokrasi yaklaşımının günümüzde nüfus açısından da daha uygulanabilir olarak görülüp yerini alan temsili demokrasi yerine Konak Meydanı’nda radikal demokrasinin bir izleğini tasarlamak bizim mekan ve demokrasi ilişkisine olan bakış açımızı daha da şeffaflaştırabilir ve mekanın anıtsallığındansa içine alan, daha geçirgen bir tutuma sürükleyebilir. Nihayetinde radikal demokrasi kuramı, farklılıkların katılımcılığına ve karar oluşum sürecinde sivil toplumsal yapıların egemen ve karşılıklı etkileşim halinde olmasına imkan tanıdığından İzmir’in demokrasi odağının İzmirlilerle ilişkisinin nasıl kurulacağı üzerine de potansiyelli bir yaklaşım olarak görülmüştür.

Radikal demokrasinin temel ilkelerinden biri de denklik zinciridir ve bu kavramdan söz etmek projeyi de daha fazla anlamak açısından gerekli olabilir. Denklik zinciri eşit sözü ifade eder özünde. Forumla başlar, burada kimse izleyici konumunda olmak zorunda değildir, kendini eşit süreyle ifade edebilir ve bunun üzerinden üretilmiş fikirlerle bir karar alınması esastır. Bu yatay örgütlenmenin ışığında gelişmiş bir zincirdir. Dikey bir hiyerarşi yerine lider- izleyici konumunu alt üst eden kapsayıcı bir müzakere ortamını hedefler. Meclis salonunun merkeze alındığı ilk önerideki şemanın bu paydada korunmuş olmasının nedeni de bu yatay ilişkilenmeyi korumak ve İzmir halkına demokrasinin açık bir izlencesini ve katılımı pür bir şekilde sunmaktır.

Buna ek olarak Jan Gehl Life Between Buildings adlı kitabında geniş alanların soğukluğundan ve kişiliksizliğinden bahseder. (7) Konak meydanı için de eski odağının azaldığı, daha çok geçiş mekanı gibi kullanıldığı birçok incelemede ifade edilmiştir. Bu nedenle meydan ölçeğinde bir öneri getiremiyorsak bile meydanın kimliğine katkı koyacak bir yapı tasarlıyor olabilir miyiz? sorusu gündeme alınmıştır. Küçük boyutlar diğer insanları görmeyi ve duymayı dolayısıyla ‘sesi’ yani ‘demokrasiyi’ mümkün kılar. Önerdiğimiz meclis yapısının da meydan ile böyle bir diyaloğa girmesi hedeflenmiştir. Ele alınmış iç sokak yaklaşımı tam olarak meclis salonunun yanında konumlanır ve bir demokratik var oluştur. İç sokak yukarı katlarda da kendini gösterir ve bina içinde hissedilen bu sokak görsel bir akışkanlığın ötesinde halkın sürekli varlığını temsil eder. Bu eğilim, mimarlığın nasıl herkes için ve demokratik olabileceğine dair bir fikirdir. Xiaohang Hou bu soru üzerine düşündüğü cevaplar ise şunlardır: (8)

1. Alanın homojenleştirilmesi: Herman Herzberg, mekansal organizasyonun insanlar arasındaki hiyerarşiyi güçlendirmemesi gerektiğini söyler. Hacmi, sınırı ve ölçeği çözerek mekanın homojen hale getirilmesi, mekan eşitliğini sağlayabilecek ve hiyerarşisini minimize edecek potansiyeldedir. (Öneri meclis binasında mekansal bölünmeler biri birinden üstün olmayacak şekilde düşünülmüş ve dağılım kararları bu doğrultuda alınmıştır.)

2. Formun Açıklığı: Kamusal alanın görünürlüğü önemlidir. Çünkü yurttaşların demokratik alanlara katılma hakkını yansıtır. (Öneri meclis binasında kentsel bağlayıcılık kapsamında meydanla ilişkiler irdelenmiş ve meclis binasının hem kullanımsal hem de fiziki görünürlüğü üzerinde durulmuştur.)

3. İşlevlerin insanlaştırılması: Alandaki farklı grupların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak ve bireysel farklılıkları düşünmek gereklidir. İnsan deneyimini mimarlığın ötesinde güçlendirmek mekana adil, eşit ve demokratik mekansal nitelikler getirir. (Öneri meclis binasında bina erişilebilirliği mimarinin de demokratik olması anlamında önemli görülmüştür.)

Son bir söz olarak, Open City’de biçim olarak katı, program olarak durağan bir ortamın yok olmaya mahkum olmasından söz eder. Şehir, bölgenin gözenekliliği, anlatı belirsizliği ve eksik biçim ilkelerini içeren açık bir sistem olarak işlendiğinde, yasal olarak değil, fiziksel deneyim olarak demokratik hale gelir. Katılım tamamen fiziksel şehir ve onun tasarımıyla ilgili bir meseledir. (9) Yoğunluk ve çeşitlilik hayat veriyorsa ürettikleri hayat düzensizdir. Radikal bir planlamayla ele alınan öneri temelinde bu uyumsuzluğu savunur. Devam eden, mutasyon geçirebilen sosyal ilişkilerin koşullarını sağlayabilecek bir yapı olmayı kendine çıkış noktası olarak seçer.

Kaynaklar:

  1. Öz, A.K. (t.y.). Antik dönemden modern mimariye: Meclis binaları için bir form analizi.
  2. Britannica, T. Editors of Encyclopaedia. (2023, June 13). Tennis Court Oath. Encyclopedia Britannica. 
  3. Editors. (2012, October 10). How can architecture be democratic? – Dissent magazine. Dissent Magazine. 
  4. Gupta, D. (2020, April 22). Is architecture democratic? – rethinking the future. RTF | Rethinking The Future. 
  5. Özdemir, G. (2013). Farklılıkların kesiştiği coğrafyalar için bir öneri: Radikal demokrasi. Yönetim ve Ekonomi, 20(1), 7493.
  6. İnceoglu, İ. (2012). E-aktivizm: Yatay örgütlenme, çokseslilik, radikal demokrasi. Bağlam Yayıncılık.
  7. Gehl, J. (2011). Life between buildings (6th ed.). Island Press.
  8. Hou, X. (2023). How can architectural spaces be for everyone? ArchDaily. 
  9. Sennett, R. (2006, November). The Open City. 
Etiketler

3 yorum

  • kerim yaman says:

    Fazlasıyla cam yüzeylerin kullanıldığı meclisi ısıtıp/soğutmak için yeni bir santral kurulması gerekecek sanırım. Çözülmüş tipik bir yapı olarak ortaya konan bu projenin nesinden ötürü “Fikir Projesi” yarışmasında 2. ödüle uygun görüldü? rapor da düzgün açıklamıyor bunu çok ilginç. 1. Projenin de yerine aidiyeti tartışılır ama ortada yeni bir düşünce var. Yeni bir fikir aranıyordu sıfır km yeni bir bina için yapılmadı bu yarışma.

  • Faruk Özgökçe says:

    Yıkılan Belediye Binası’nın etkilerini projeye yansıtan proje olacak mı diye merak ediyordum. 2. ödülde görmek sevindirdi. Tebrikler.
    Bunun yapı kabuğunda nötr bir yüzey yerine eski binaya referanslarla anıt etkisi vurgulansa daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

Bir yanıt yazın