2. Ödül, ÇEDBİK Sürdürülebilirlik Fikir Yarışması – 2023

Zeynep Berika Özcan, Melek Kaptan, Ece Nur Özbey, Elif İşliyen, Mehmet Buğra Sarı'nın projesi ÇEDBİK Sürdürülebilirlik Fikir Yarışması 2023: Dönüşümü Tasarlamak yarışmasında 2.'lik ödülünü kazandı.

KONSEPT

Tarihi süreç içerisinde tüm canlılar için en önemli kavramlardan birisi barınma olmuştur. Başta yalnızca korunma anlamı taşırken günümüze kadar pek çok kavram eklenerek barınma kavramı değişerek dönüşmüştür. Barınak, günümüzdeki karşılığı ile konutlar ve çevre, artık insanın birincil olarak aidiyet duygusunun en güçlü mekansal karşılığı haline gelmiştir. Birey, yaşadığı yere anlamlar yükleyerek kendisinden izler bırakır ve bu izler bireyin belleğindeki aidiyet duygusunu geliştirir bunun sonucunda birey, gittiği her yerde bu izleri arar.

Ülkemizde yakın zamanda yaşanan Kahramanmaraş ve Hatay depremleri ise insanlara yeniden korunma kavramının önemini hatırlatmıştır. Elbette ki tasarlanan ve inşa edilen yapıların sağlam olması gerektiği tartışılamaz ve kesin bir konudur. Bu fiziksel ve somut korunma ihtiyacının giderilmesiyle aynı zamanda ele alınması gereken fiziksel korunmadan farklı bir psikolojik korunmada bulunmaktadır. Korunmanın ve güvenin tanımlarını bu iki kavram olmadan ele almak imkansızdır. Bu psikolojik korunma bireylerin aidiyet duygularının var olabileceği mekanlarda gerçekleşebilir ve bu süreçte kolektif bilinç oldukça önemlidir. Bu tanımlamalar yaparken seçilen birey kelimesi özellikle seçilmiş, her insanın kendine özgü niteliklerinin bulunduğu, her bir insanın birbirinden farklı olabileceği gibi aynı aktivitelerden de hoşlanabilir olmaları göz önünde bulundurulmuştur. Bireyler toplum içinde var olabilmeleri için aidiyet kurabiliyor, güvenebiliyor, sağlıklı bir yaşam sürebiliyor olması gerekmektedir. Bunlar sağlandıktan sonra da bu farklılıkların hoşgörü ile açığa çıkabilmesi için en önemli noktalardan birini kolektif bilinç oluşturmaktadır. Kollektif bilincin mekana yansımasının en önemli örneklerinden biri ise ‘avlu’ dur.

Avlu “Evin kapalı kısımlarında sürdürülmesi mümkün olmayan ya da açık mekan gerektiren bazı günlük işlerin gerçekleştirildiği alanlardır. Geleneksel ve modern toplumlara göre değişmekle birlikte avlu gün içerisinde kısa süreli yorgunluk atılan ve dinlenilen bir rekreasyon alanı; çocukların yabancılarla temasa geçmeden kontrol altında eğlendikleri bir oyun(çocuk rekreasyonu) alanı; caddede olan bitenin gözlendiği bir seyir alanı; komşularla kısa süreli ve ayaküstü görüşülen bir sosyal etkileşim alanı; çamaşır veya kışlık yiyecekler için kurutma alanı; rekreasyonel amaçlı ve/veya yiyecek ihtiyacını karşılamak üzere sebze ve meyve yetiştirilen ve/veya hayvan yetiştirilen/korunan bir tarımsal üretim alanıdır.” (Reis 2003:40.13; Jurkow, 2000:3.7)

Tanımına göre avlu değişebilen, dönüşebilen ve bireyin kendi evi gibi izler bırakabildiği iç mekanların uzantılarıdır. Aynı zamanda gündelik hayatta sosyalleşmeyi ve birlik duygusunu pekiştiren alanlardır. Avlu bu tanımların dışında kamusal alanla belirli sınırlar yaratan mekanlar olarak da karşımıza çıkmaktadır. Sokakta, caddede var olanlar avlularda sürekliliğini yitirirken bir yandan da caddede var olanın sezilmesini sağlar. Bu tanımların beraberinde ‘Peki ya bu sınırlar daha farklı nasıl yorumlanabilir?’ ‘Güvenli ve kolektif kavramlarının mekânsal karşılığı nedir?’ gibi sorular tartışmaya açılmış ve tasarım sürecinde cevapları aranmıştır.

Bunların yanı sıra afet anlarında ve sonrasında iletişim, program ve planlamanın ne kadar önemli olduğu ülkece geçirmiş olduğumuz depremlerde deneyimlenmiştir. Bunun sonucunda proje kapsamında bir telefon uygulaması tasarlanarak projeyle ilişkili olacak şekilde tasarıma eklenmiştir. Bu uygulamayla birlikte bireylerin ihtiyaçları bildirmesi, depoların ve gelen yardımların durumlarını öğrenmesi, yapılacak olan aktivitelerin saatlerinin ve yerlerinin öğrenilmesi, yemekhane, büfe gibi alanlardaki menüleri ve servis saatlerini öğrenmesi, önemli duyurulardan hızlıca haberdar olması, sağlık alanları için randevu sistemi gibi birçok önemli ihtiyaçlarının giderilmesinin kolaylaştırılması hedeflenmiştir.

YERLEŞİM

Projede eski geleneksel avlu tipolojisindeki birlik, güvenli alan, kolektivite, aidiyet ve bireydeki aşinalık duygusu kullanılarak avlu kavramı yeniden yorumlanmıştır. Yaşam alanında geleneksel avlu tipolojisindeki sınırlar şeffaflaşarak avlular birbirlerine bağlanır ve bu bağlanma biçimi aslında kolektiviteyi ve güvenli alan duygusunu arttırmaktadır. Birey her zaman var olan sınırlar sayesinde nerede olduğunu ve güvenli bir alan olduğunun bilincindedir, şeffaflaşan noktalarda ise yalnız olmadığının bir beraberlik içerisinde olduğunun farkındadır. Şeffaflaşan sınırlar bazı düğüm noktalarında genişleyerek kamusal avlular oluşturmaktadır. Alanın ortasında ise tamamen açık bir avlu bulunmaktadır. Buradaki mahremiyetten kademeli olarak kamusala geçiş güvenli alan kavramını beslemektedir. Ortadaki ana avlu proje alanının kıyı şeridinde bulunan etkileşim alanıyla aktif bir ilişki içerisindedir. Proje alanında kurulan akslar bireylerin yaşam alanlarından onları sosyal alanlara, ihtiyaç alanlarına uğratarak avluya ulaştırmaktadır. Ana avlu açık bir etkileşim/toplanma/birleşme alanı olarak kurgulanmış ve esnek kullanımlara olanak verecek şekilde tasarlanmıştır. Bu avluya ulaşan akslar boyunca kafeler, kendin yap mutfak alanları, atölyeler, depolar, duş/lavabo birimleri, çocuk oyun alanları, sosyalleşme alanları, çamaşır birimleri kurgulanmıştır. Çanakkale’nin tarımla olan ilişkisi göz önüne alınarak bostan alanlarına da proje içerisinde yer verilmiştir.

Yerleşim alanında bulunan aksların devamı olacak ve kesintisiz bir şekilde bireyleri denize kadar götürecek etkileşim alanının aksları belirlenmiştir. Bu aksları dik bir şekilde kesen ana aks belirlenmiş ve bu aks boyunca etkileşim alanı fonksiyonları eklenmiştir. Eğitim alanları, spor birimleri, idari birim, itfaiye/karakol birimleri, sahra hastanesi, psikoloji ve rehabilitasyon merkezi, barınak, atölyeler, kütüphane, amfi ve sahne alanı, piknik/yürüyüş gibi aktivitelerin yapılacağı alanlar, yemekhane, büfe, bostan, çocuk/genç oyun alanları, lojistik depo, su arıtma tesisi, helikopter pisti kurgulanmıştır. Etkileşim alanında da yerleşim alanında olduğu gibi karşılaşmalara, kesişimlere olanak veren tasarım kararlarına ve peyzaj çözümlemesine gidilmiştir.

Bireylerin denizle olan ilişkisini güçlendirmek için sahilde bir yürüyüş aksı düzenlenmiştir ve bu aksla etkileşim alanı arasına açık, yarı açık aktivite alanları yerleştirilmiştir. Bu sahil şeridinin taşkın gibi olumsuz etkenlere karşı bir koruma bandı olarak çalışması da öngörülmüştür.

Kentin sahip olduğu karasal ulaşım ağı tutularak proje alanına iskele yerleştirilmiştir. Bu iskelenin lojistik depo alanına yakın olması düşünülmüş ve taşıt yolundan iskeleye ve depolara ulaşan bir taşıt ulaşım yolu oluşturulmuştur. Bir helikopter pistinin de bu alana konumlandırılmasıyla afet sonrasında gelecek olan yardımların tek bir noktaya kolayca ulaşabilmesi sağlanmıştır.

Proje yerleşim alanın güneyinde bulunan AVM’nin otoparkı otopark, trafo-jeneratör alanı ve helikopter pisti olarak kullanılmaktadır. Yerleşim alanı ile otopark arasında fonksiyon konteynerleri kurgulanarak ses, toz kirliliği gibi olumsuz etkenlerden yaşam alanının korunması sağlanmıştır.

Proje alanına yerleştirilen çadırlar için ise proje alanın batı kısmı tercih edilerek çadır bölgesinde ortak mutfak, banyo-lavabo, bostan, atölyeler ve depo alanlarının sayıları çoğaltılmıştır. Bu şekilde çadırların iç mekanlarında bulunmayan ihtiyaç alanları bu şekilde kullanıcılara sağlanmıştır.

KURULUM ve MALZEME

Doğal afet sonrasındaki en önemli şeylerden biri insanlara hızlıca sağlam, sağlıklı ve kolay kurulabilen nitelikli geçici yaşam alanları sağlamaktır. Bu sebeple afet sonrası yaşam birimlerinin en önemli özelliklerinden biri hızlıca ve kişiler tarafından/bireysel kurulumudur. Proje kapsamında bu ihtiyaç önceden hazırlanmış ahşap/çelik birimlerin modüler kurulumu ve bireysel birleştirilebiliyor oluşuyla sağlanmıştır. Kazazede sayısının öğrenilmesi ve planlamalar sonucunda kişi sayısına ve hane büyüklüğüne göre oluşturulmuş modüllerin alana gelmesinden sonra oluşturulan akslara bu modüller kurularak basit bir şekilde birleştirilebilecektir.

L şeklindeki çelik aparatlara geçirme yöntemiyle takılan dikme ve zemin kirişleri modüllerin ana çerçevesini oluşturmaktadır. Bu ana dikmeler içerisinde bulunan çelik borular sayesinde konteynerlerin yerden yükseklikleri kontrollü bir şekilde değiştirilebilmektedir. Böylece konteynerler farklı eğimdeki arazilere kolayca uyum sağlayabilmektedir. Ara dikmeler ve kirişlerden önce içi kum dolu kasaların zemine yerleştirilmesiyle konteynerlere stabilite sağlanmaktadır. Ara kirişlerin, ara dikmelerin ve tavan kirişlerinin oluşturulan çerçeveye çelik L aparatlarla vidalanmasıyla kolay bir kurulum sağlanmaktadır. Dikmelerde bulunan ara boşluklara geçirilen sandviç OSB levhaların arasına bulunan bölgeye göre değişen yalıtım malzemesi uygulanmaktadır. Bu levhaların geçirilmesi şeklinde çalışan doğramalarda konteyner içerisinde esnek bir değişim seçeneği sunmaktadır. Pencerelerin ve kapıların yerlerinin tak-çıkar yaparak değişebilmesi sayesinde manzara faktörü de her seferinde tekrar yorumlanabilmektedir. Panellerin üzerine yerleştirilen pencereler ve karşısına açılan açıklıklar sayesinde karşılıklı doğal havalandırma olması sağlanmış ve böylece konteyner iç hava kalitesi korunmuştur. Tavan kirişlerinin üzerine sırasıyla uygulanan OSB levha, ısı yalıtımı, ahşap kirişler ve oluklu sac kaplama sayesinde konteynerlerin su geçirmez olması ve kaplamanın oluklu oluşu sayesinde suyun aktarılarak toplanabilmesi sağlanmıştır.

Proje kapsamında değerlendirilen eğik ve düz çatı da kendi modülleri içerisinde hazır olarak gelmesi sebebiyle değişime olanak verecek şekilde kullanılabilir. Eğik çatılardan toplanan ve su arıtma sistemine aktarılan su ve düz çatılara yerleştirilen güneş panellerinden toplanan elektrik enerjisi yerleşkenin su ve elektrik ihtiyaçlarını karşılamak için önemli bir faktördür. Bostanlar, banyo-lavabo, çamaşır yıkamak, içme suyu gibi farklı alanlarda kullanılabilecek olan su proje alanına önceden kurulacak olan yer altı tankları ve su taşıma sistemiyle arıtma sistemine ve tekrar konteynerlere aktarılabilmektedir. Seçilen malzemelerin ahşap ve çelik olması sayesinde konteynerlerin geri dönüşüme sahip olması sağlanmıştır. Strüktür oluşturulurken ahşap malzeme tercih edilmesinin bir sebebi de hafif olmasıdır. Bunun yanında OSB levha kullanılarak tasarımın düşük bütçeli olması hedeflenmiş ve OSB levha parçacık panolarının diğer kereste ürünlerinin hurdaları kullanılarak üretilmesinden dolayı çevre dostu bir malzeme olduğundan projede tercih edilmiştir. Çatı kaplama malzemesi olarak ise tamamen geri dönüştürülebilir olmasının yanı sıra aynı zamanda çatı uygulamalarında güneş paneli montajı, yağmur suyu toplama sistemleri için kullanılabildiğinden dolayı oluklu trapez sac kaplama tercih edilmiştir.

Projede çadırların da bu sistem, malzeme kararlarına uyması uygun görülmüştür. Bunun sonucunda ahşap malzeme ve kolay kurulumu olan ve suyu akıtarak toplanmasına olanak sağlayan üçgen form tercih edilmiştir. Ahşap malzemenin birbirine monte edilmesiyle kurulan sistemin altına çakılan paneller ve çadır kumaşıyla kurulum tamamlanmaktadır. Zeminde kullanılan ahşap paneller ve yalıtım çadırların iç ısı kayıplarını önlemektedir.

Yapılan analizler sonucunda projenin uygulanabileceği 5 iklim bölgesi ayrıca düşünülmüş ve belirlenmiştir. Tasarımın 5 iklim bölgesine uygun olarak tasarlaması sonucunda Türkiye’de gerçekleşen afetlerin sonrasında yaşam alanlarının kurulabilmesine olanak sağlamaktadır. Bölgelerin değişen eğimlerine konteynerlerin uyum sağlayabilmesi için ana dikmelerin içinden uzayan çelik ayaklar düşünülmüştür. Bu borular sayesinde konteynerlerin yerden yüksekliği kolay bir şekilde ayarlanabilmektedir.

Etiketler

Bir yanıt yazın