PROJE RAPORU
Her ne sebepten çıkmış olursa olsunlar bütün savaşların sonuçları birbirine benzer. Bir taraf için zafer, iki taraf için de yıkım. Fakat, “savaş” sözcüğü çokça zaferi çağrıştırır ya da çağrıştırması tercih edilir birçok coğrafyada. Zaferin veya yenilginin arkasındaki yıkım, hüzün olduğu gibi gösterilmez ya da gösterilmesi uygun görülmez. Savaşın içinden çıkan bu iki kavram da fazlaca yer bulmuştur insanlık tarihinde.
Mimarinin böyle zor bir başrol oynama arzusu var mıdır bilinmez ama, bu kavramlar için çokça başrole çıkmıştır. Bir tarafta zaferin anlatısını yaparken, sınırın öbür tarafında hüznün yasını tutabilir olmuştur.
Hatıraların zorluğu ve ağır etkileri silinmese de belleklerden, savaş izleri olarak oluşan mekanların yıllar içerisinde bütünleşme, birleşme mekanlarına dönüştüğü görülmüştür.
Lüleburgaz’da mimariye bir kez daha bu anlamda bir başrol verilmesi gündemde. Bu kez hüzün ve zafer gibi iki ana kavramın yanında, dünyanın iki ucundaki milletlerin bir savaştan doğmuş olan yakınlığının da mekanın oluşum sürecine direkt olarak etkisi muhtemeldir.
Toplumlar arasında çıkmış olan savaşlar, şehirleri dolayısıyla mimariyi direkt etkilemiş, hatta yaptıkları yapısal yıkımlar üzerinden vahşi müdahalesini direkt olarak göstermiştir. Askeri binalar, hapishaneler, konsantrasyon kampları gibi savaşın direkt olarak hissedildiği yapılar da kentlerde yer almaktadır.
Barış hakim olduktan sonra kentlere, savaşın izleri restore edilebilse de, insan üzerindeki etkileri ve ders çıkarmaları devam edebilsin diye anıtlar, ziyaretçi merkezi gibi yapılar yapılması çok doğaldır. Bu yapılar sayesinde savaşların bütün etkileri objektif olarak insanlara sunulabilir.
Lüleburgaz Kore Savaşı Araştırma Merkezi de bu yapılar arasında yer alacaktır. Böylesine bir yapının mimari yoğunluğu ne kadar olmalıdır ve savaşın hangi yüzünü göstermelidir diye düşünülebilir. Bu projede “mimari” kendini “arka plan”a atmayı tercih eder.
Alana gelecek ziyaretçilerin, hür zihinleri ile algılarını savaşın etkilerine odaklamaları beklenmektedir. Şehir merkezinden uzakta, ana ve ara yol bağlantılarının arasında bulunan yapı adası, çevresinde ve arsa içinde bulunan yoğun ağaç dokusuyla sakin bir doğa parçası olarak göze çarpmaktadır. Böyle bir arsada yapılacak yapı, konusundan bağımsız olarak, öncelikle çevresine mütevazi bir yaklaşım sergilemelidir. Konunun savaş gibi birden çok milleti etkileyen bir temaya sahip olması, mimarinin bir kez daha çevresine, farklı toplumlara saygı göstererek arka planda kalıp fonksiyonel bir yapısal eleman işlevi görmesine sebep olmuştur.
Ziyaretçi merkezine gelecek toplulukların, herhangi diğer bir yapıya yaklaşımından farklı olarak, algısal bir temizlenmeye ihtiyaçları vardır. Algısal temizlenme, ses, doku gibi çevresel faktörlerden arınma ile başlayabilir. Yapı arsası, çevresinden geçen Tatarköy ve Pınarhisar Asfaltı bağlantı yolları olması itibariyle ve çevre fabrikalara yük taşıyan kamyon yoğunluğu da düşünüldüğünde iki taraflı bir ses, gürültü etkisindedir. Arsa ziyareti sırasında ilk dikkatimizi çeken bu olmuştur. Bu sebeple yapısal müdahale anlamında ilk karar, yapının bu iki kenarını ses perdeleriyle çevirmek olmuştur. Bu beyaz duvarlar yapının çevresinde bir kontür, yapı içerisinde de farklı bitki türlerine bir arka plan ve nihayet anıtsal birer elemana dönüşecektir. Bu iki ana anıt duvarına ek olarak, otopark ve fabrika görüntülerini filtreleyen kuzey yönündeki anıt duvar da arsayı çevrelemektedir.
Duvarların yerleşimi arsanın sınırlarını çizmekte ve iç kısımda daha konsantre, algı yoğun bir ortam oluşturmuştur. Yapının yer seçimi, sahip olması beklenen fonksiyonlarla birlikte şekil almıştır. Tören alanı ve müze / araştırma merkezi fonksiyonları yapının ana karakterini belirlemektedir. Yapının ağaç anlamında az yoğun kuzey bölgesi tören alanına uygun görülmüş, çok amaçlı salon ve müzeyle bağlantı olarak gittikçe darlaşan güney kısmı ise savaşın getirdiği etkilerin hissedileceği bir anı ormanı olarak düşünülmüştür. Bu anlamda yerleşim kararı bu iki ana bölgeye göre şekillenmiştir. Alan içindeki yeşil dokunun kuzey – güney aksındaki devamlılığı, görsel hissiyatı göz önüne alınarak yapı, batı cephesindeki anıt duvarına yaslanmayı tercih etmiştir. Pınarhisar asfaltının daha yoğun olduğu da gözlemlendiğinde, yapıya ana yaklaşım doğu yönünden sağlanmıştır. Doğu yönünden gelen bu aks, Pusan – Kore’de bulunan şehitliği kuş uçuşu olarak karşılamakta, aksın yönünü belirlemektedir. Bu aks askeriyeden gelen aksla birleşir ve yapı içerisinden geçer.
İki tematik bölgeye cephe vermesi ve anıtsal duvarın bir parçası olması istenerek yapı üçgen bir form içerisinde çözülmüş ve her bir kenarı oluşacak temaya hizmet vermektedir.
Yapının kafeterya, müdüriyet ve şeref salonu aynı düzlemde çözülerek tören alanına baktırılmıştır. Batı yönünden gelmesi muhtemel askeriyeye ait konukların da ulaşabileceği bir aks ile yapı içerisinde ayrılmışlardır. Bu bölgeden protokol araçları da yapıya yaklaşmaktadır. Aksın diğer tarafında müze ve çok amaçlı salon bulunmaktadır. Müze, açık alanla birlikte tek parça olarak düşünüldüğünde, müze sergi rotasının başlangıç mekanıdır. Bodrum kattan başlayan sergi rotası, anıtsal duvar yanından çıkan rampayla, anı ormanı içerisinde devam eder. Müzeye bağlantılı kütüphaneye üst kottan da ulaşılabilir.
Yapının basit iskelet yapım sistemi, mimaride olduğu gibi kendini arka planda göstermek ister. Üçgen döşemenin uç noktası, yapısal rahatlık ve savaşın geçtiği coğrafyaya gönderme yapar biçimde bir tutum sergilemiştir. Yapısal malzeme kullanımı ana tasarım yaklaşımını destekler nitelikte ve sadeliktedir. Beyaz, dokulu sıva boya arsada bulunan mevsimsel renkler ve sık ağaç dokusu için arka plan olma niteliğindedir. Yapının şeffaf cepheleri, anı ormanı ve anıtsal duvarların her kotta ve bölgede hissedilmesini amaçlamaktadır.
Arsa içerindeki gezi rotası boyunca farklı anıtlar karşılamaktadır ziyaretçileri, tek bir anıt olmasındansa savaşın farklı alanları ve hissiyatlarını temsil edecek rota boyunca anıtlar yer almaktadır. Bu rotalar Türk askerinin savaşta izlediği rotalardan esinlenerek oluşturulmuştur. Arsanın kuzeyinde bulunan dere, taşma kotuna müdahale edilip, mevcut eğimi de kullanarak doğal bir oturma alanı olarak kullanılabilir. Kentten gelen asfalt yol yapısal duvarlar ve çevre duvarların da iyileştirilmesiyle yavaşlatılmış yol olarak düşünülmüştür.
KORE SAVAŞI ANI PARKI
Alan Peyzaj Karakteristikleri:
Pınarhisar Asfaltı-Tatarköy Yolu ve Lüleburgaz Deresi arasında kalan arazi düz topoğrafyaya sahiptir. Trafik yollarının yarattığı gürültü özelikle Pınarhisar Asfaltı üzerinde park içindeki kullanımı olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle söz konusu trafik akslarına kapalı park içinde sakinliği sağlayacak içe dönük tasarım dili temel alınmış, geliştirilmiş mevcut ağaçlık alan ve Lüleburgaz Deresi ile arkasındaki pastoral tarım ve kır manzarasına açılmak tercih edilmiştir.
Peyzaj birlikteliğini oluşturan unsurlar ses önleyici duvarlar (yatay anıtlar), dikey anıtlar, ağaçlar, boyuna 200m enine 40-130m lik alan içinde uzaklardaki bilinmez savaşa gidenlerin başlangıç ve bitiş hikayesini, peyzajın her iki coğrafyadaki halini anılarla harmanlayan bir motivasyonla anlatmaya çalışır.
Yaşamın doğa ile birlikte ne kadar basit, mütevazi ve değerli olduğunu ‘Kore, güzel sabahlar ülkesi’ zarifliği ile betimler.
Peyzaj Unsurları:
Yatay Anıt Duvar 1
Kunuri muharebeleri anıtı: (26-30 Kasım 1950)
Türk Tugayı’nın Tokchon’a doğru ileri hareketi,
Chong-Myon’a geri çekiliş,
Wawon Muharebesi,
Sinnim-ni Muharebesi,
Kaechon (Pongmyongni) Muharebesi
Kunu-ri Muharebesi,
Sunchon Boğazı Muharebesi
Lüleburgaz Deresi ve Pınarhisar Asfaltı arasında yer alan gürültü önleyici iç bükey duvar ana girişi tanımlar; otopark alanını gizler. Müze binasından bakıldığında Türk askerinin cephede ilk kez savaştığı Chonchong Nehir Havzası –Kunuri-Tokchon Yolu üzerinde savaşanların (beyaz renkli isimler) ve hayatlarını kaybedenlerin (gümüş renkli isimler) anısını yaşatan, yüksek karlı tepeleri ve kışın beyaz gövdeleri ile dağlık ağaç-orman dokusunu, -30 derecelerdeki kışı hissettiren beyaz renk ağırlıklı anıtsal duvardır.
Bu anıt dingin peyzaj içinde savaş ve yarattığı kaotik ortamın tezat halini yansıtmayı amaçlamaktadır.
Yatay Anıt Duvar 2
Pınarhisar Asfaltı boyunca uzanan anıt duvar
Kumyangjangni Muharebesi: (25-27 Ocak 1951),
Taegyewovni Muharebesi (Seul’un savunulması) (13-18 Mayıs 1951),
Muharebe ileri karakolu Muharebeleri (28/29 Mayıs 1953)
(Elko, Karson, Büyük ve Küçük Vegas, Batı ve Doğu Berlin Muharebeleri)’nde savaşan ve şehit olan askerlere adanmıştır. Yine beyaz harfli isimler hayatta kalanları, gazileri gümüş renkli isimler ise hayatını kaybedenleri hatırlatmaktadır.
Yatay Anıt Duvar 3
Tatarköy Yolu’nu tanımlayan müze binasının yaslandığı duvar savaşta hayatını kaybeden milyonlarca Kore vatandaşının anısına ayrılmıştır. Tümü İle beyaz harflerden oluşan Kore isimlerinden oluşur.
Dikey Anıt 1
Yatay Anıt Duvar 2 ve 3 ün birleştiği köşede, Lüleburgaz geliş aksından görünen dikey elemandır. Yaşanan savaş ve bu günkü göreceli barış ortamının sürdürülmesini sağlayan denge durumunu simgeleyen anıttır.
Dikey Anıt 2
Müze aksı üzerinde barış koruluğundaki çok gövdeli ıhlamur ağacından ilhamını alan anıt, dayanışmayı temsil ederken yer ile anlamsal bağ kurar.
Dikey Anıt 3
Arsanın otopark olarak konumlandığı kenar doğrultusu ile Seul-Busan aksı birbiri ile örtüşmektedir. Üçgen planlı müzenin iç mekanı ve bu aksın üzerinde yerleşen anıt tek halk iki devlet olarak ayrışan Kore’nin yan yanalığına ve ayrılığına göndermede bulunur. Müzeden ve alanın herhangi bir noktasından bakıldığında müze-Seul aksı çeşitli elemanlar ile hissedilir. Bu aks müze dışında Tatarköy Yolu’na komşu askeri alanın da duvarını deler geçer ve düşünsel olarak Lüleburgaz’dan yola çıkan 241.Alay İle bağlantı kurar. Kore Anıtı meydanı ve müze düzlemi bu ince reflekte aks ile birbirine bağlanır. Bu aks bilinçli olarak yaya aksına dönüştürülmemiştir. Bu iki zemin düzlemi arasındaki kopukluk gidenler, dönenler ile dönemeyenler arasındaki hazin ruh halini de anlatır.
Dikey Anıt 4
Lüleburgaz Deresi’ne ve arkasındaki kırsal engin tarım alanına bakan yamaç üzerinde konumlanan anıt Güney Kore’den getirilecek anıt ağaç olarak düşünülmüştür. Yakın plandaki dere boyu peyzajı ve arka plandaki tarlada dikilecek anıt meşe ağacı birbirleri ile düşünsel etkileşimde bulunacak ağaç, cansız taş, beton, ahşap, cam vb. anıtlar önünde anma törenleri yerine canlı bir anıt önünde merasimleri önermektedir. Bu anlamı ile yaşamanın, yaşatmanın ve bilgeliğin değerine dikkat çekecektir.
Anı Ormanı 1
Anıt duvar 1 önü ve arkasındaki yeşil ağaçlandırılmış yay şeklindeki alan mevsimlere göre monokrom renk değişimi gösteren beyaz gövdeli ve dallı ağaçlardan oluşur. Duvarın arka kısımındaki ehrami kavak ağaçları vurgulayıcı siluetleri ile uzak mesafelerden algıda landmark görevini üstlenir. Duvar önündeki Türk ve Kore huş ağaçları ise anıt duvar önünde yarattığı saygılı, geçirgen tül etkisi ile duvarda isimleri yer alan Türk askerlerine saygısını sunar ve halen Kuzey Kore Kunu-ri dağlarında 26-30 Kasım 1950 tarihleri arasında toprağa düşmüş askerlerin anılarını hissettirir.
Anı Ormanı 2
Anıt duvar 2 ve anıt duvar 3 arasındaki mevcut ağaçlık alan kısa ömürlü adi kavak ağaçları ve korunmaya değer yapraklı genç ağaçlardan oluşan niteliksiz ağaçlıktır. Bu alandaki niteliksiz ve yaşlandıkça tehlikeli olacak (dal kırılmaları devrilmeler vb.) ağaçlar sahadan çıkartılacak, yerine Kore ve Türkiye’de doğal olarak yetişen ağaçlardan koruluk tesis edilecektir.
Komşu askeri alandaki koyu renkli sarıçam ağırlıklı ağaçlandırmaların yarattığı arka planı önünde her mevsim farklı renk tonlarına sahip olacak bu koruluk savaşta ve barışta iki ülke arasında ki birliktelik, saygı ve dayanışma kavramının anlamlı, güzel bir temsili olacaktır.
Yaya Dolaşımı:
Ziyaretçi otoparktan park alanına Kore anıtı meydanından girer. Buradan müzeye ulaşım yatay anıt 2 tarafından dar ve çim zeminde çökertilmiş patika ile sağlanır. İsteyen müze platformuna Kore Anıtı meydanından çim üzerinde yürüyerek de ulaşabilir. Burada amaç vatan-sıla kopukluğunu hissettirmektir.
Bütün alan çim zemin üzerinde yürüyerek veya çökertilmiş patikalarla da gezilebilir. Bu patikalar Kunu-ri şavaşlarında kullanılan yol şebekesinden ilham alır.
Araç Dolaşımı:
Binek araçları Pınarhisar Yolu’nu kullanarak yatay anıt duvar 1 in arkasında mıcır zeminli bir alanda park edeceklerdir. Böylelikle bu otopark alanının yaratacağı görsel sakınca gizlenecektir.
Tatarköy Yolu üzerinde müze girişine yakın ek binek araçları ve otobüsler için park alanı ayrılmıştır.
Bitkisel karakteristikler ve türler:
Temel ilke olarak çevredeki askeri koyu yeşil ağaçlandırma yaratılacak yeşil dokunun arka planı olarak ele alınmış, park içinin mevsimlere bağlı olarak renk değiştiren, kışın güneşi geçiren, yazın gölge sağlayan, kullanıcıyı hislendiren, konfor sağlayan, rahatlatıcı sakin bir eko-his yaratmasına çalışılmıştır.
Bitkisel materyal Kore ve Türkiye ağaç, ağaçcık ve diğer flora çeşitliliğinden faydalanır ve Lüleburgaz karasal iklimine uyumlu türlerden oluşur.