3. Mansiyon, Bir Uygarlık Odağı Olarak Şehir Meclisleri Binası İçin Fikir Projesi Yarışması

İbrahim Eyüp, Hakan Deniz Özdemir ve Olcay Ovalı, Bir Uygarlık Odağı Olarak Şehir Meclisleri Binası İçin Fikir Projesi Yarışması'nda 3. mansiyon kazandı.

İçinden geçtiğimiz şu günlerde herhalde herkesin ortak paydası ve sığınağı “Demokrasi”dir diyebiliriz. Bu konu İzmir özelinde olunca bizce ayrı bir önem kazanıyor. Çünkü tarihi, geçmişi ve bugünü ile bu konu İzmir’in hep merkezinde olmuştur. Tasarıma konu olan “meclis” yapısı demokrasinin en önemli araçlarından biridir. Çünkü bir konuyu görüşmek, konuşmak, tartışıp karara bağlamak üzere bir araya gelmiş kimseler topluluğunu içinde barındırır. Bu da demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur.

Lakin günümüzde “meclis”ler temsil edenlerden oluşmakta, hakkında karar verilen yani temsil edilenler ise tam anlamıyla aktif bir rol üstlenememektedir. Bu temsiliyet probleminin köklerinin geleneksel mekansal tasarım alışkanlıklarından kaynaklandığını da söyleyebiliriz. Bu nedenle öncelikle halk ölçeğini merkezine alan ve buradan üst ölçeğe geçerek tartışma kültürünü tabana yayabilen yeni bir olasılık inşa edilmesini demokrasinin önemli bir bileşeni olarak görüyoruz. Bu yüzden tasarım prensibi olarak yapımızda geleneksel şemalar yerine, çağdaş yönetim anlayışını temsil eden, temsili demokrasi yerine maksimum “katılımcılarla” katılımcı demokrasiyi güçlendiren, karşılıklı tartışma olanağı yaratacak bir şema hedefledik. Böylelikle “gizlilik” kavramını terk ederek idari sistemlere daha demokratik bir yönetim anlayışını öngören, “açıklık” ve “şeffaflık” gibi kavramları hakim kılan, “çoğunluğun” değil “çokluk”un ön plana çıktığı bu karşılıklı oturma düzeni tasarımını oluşturuyoruz. Bu anlayış ile asıl konu olanların temsil edilenleri denetlediği, halkın ve kentlinin meclisin önemli bir parçası haline gelerek yerinde yönetimi güçlendiren bir tasarım oluşturduğumuzu düşünüyoruz.

KENTİN VE KENTLİNİN KATILIMCILIĞI:

Mimari olarak geleneksel amfi meclis düzeninin kapalı bir sistem oluşturduğunu, katılımcılığı ve şeffaflığı yeteri kadar ön plana çıkaramadığını düşünüyoruz. Yeni bir olasılık ne olabilir diye sorguladık. Temsil edenle temsil edilenin arasındaki bu belirgin sınırı nasıl kaldırabiliriz? Kentin ve kentlinin karar süreçlerindeki etkin katılımı nasıl sağlanabilirdi? Tasarım çalışmalarımıza başlarken İzmir’in önemli merkezi noktalarından birisi olan Konak Meydanı’nın tarihsel süreçte kent hafızasındaki yerini irdeledik. Yarışma programının en önemli parçası olan meclisin yarışma alanı içindeki yerleşimi tasarımın genel karakterini belirleyecektir. Bu yüzden biz yarışma alanının ortasına karşılıklı oturma düzeni şemasında meclisi yerleştirerek ve bu şemayı Konak Meydanı’na doğru uzatarak meydan ile bütünleşmeyi öngördük. Bununla amacımız ”çoğunluğu” değil “çokluk”u oluşturabilmek. Bu şekilde meclisin devamı olarak meydana doğru uzayan basamaklar halk için oturma, izleme, demokrasiye katılma, temsilcilerle bir arada beraber karar verme süreçlerinde bulunma olanağını sağlayacaktır. Katılımcılık kavramının demokrasi için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Meydana doğru uzayan amfi yerleşim ile meclis kentin bir parçası haline gelerek katılımcılığı güçlendireceğini öngörüyoruz.

İzmir’de yaklaşık 15 antik kent bulunmaktadır. Bunlar;

  1. Efes Antik Kenti, Selçuk,
  2. Bergama Antik Kenti, Bergama,
  3. Agora Antik Kenti, İzmir,
  4. Erythrai Antik Kenti, Çeşme,
  5. Teos Antik Kenti, Seferihisar,
  6. Kolophon Antik Kenti, Menderes,
  7. Dios Hieron, Ödemiş,
  8. Lebedos Antik Kenti, Seferihisar,
  9. Myounnessos Antik Kenti, Seferihisar,
  10. Airai Antik Kenti, Urla,
  11. Klazomenai Antik Kenti, Urla,
  12. Metropolis Antik Kenti, Torbalı,
  13. Pitane Antik Kenti, Çandarlı,
  14. Larissa Antik Kenti, Menemen,
  15. Phokaia Antik Kenti, Foça’dır .

Tüm antik kent merkezlerinde en az bir Agora yer almaktadır. Antik Çağ’da agoraların ticari, siyasi ve dini fonksiyonlarının yanı sıra sanatın yoğunlaştığı ve birçok sosyal olayların geçtiği veya gerçekleştirildiği kentin odak noktası olduğu bilinmektedir. Konak Meydanı ve çevresinde ticari mekanlar, dini yapılar ve kamu binaları bulunmaktadır. İzmir Depremi sonrası yıkım kararı alınarak yıkılan Büyükşehir Belediye binası ile bu alanda yönetim işlevi eksik kalmıştır. Tasarladığımız bu yapı ile kentin yönetim yapısı tekrar bu meydana katılmış olacak, Agoranın eksik kalan bileşeni tamamlanmış olacaktır. Bu yüzden çarşı, kamu dini yapı, sosyal ve bu yönetim yapısını bir arada düşünerek büyük ölçekte tüm alanı bir AGORA gibi ele almaya çalıştık. Meydanın bir kenarında yaptığımız meclis ve amfisi, etrafında ise parçalı kütlelerden oluşan sosyal birimler ve açık alanları ile meydanın ve çarşının sürekliliğini oluşturmaktadır.

OLUŞUM:

Yaşam zıtlıkların bir aradalığı ile anlamlı olmaktadır. Biri olmadan diğeri anlamsızdır. Şeffalık ve açıklığın önemini anlamak için kapalılık ve doluluğu da görmemiz gerekir. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan şeffaflığı biz meclis yapımızı tamamen şeffaf yaparak sağladık. Etrafındaki alan ise meydanın- kentin ve kentlinin bir parçası. Etrafında gezerek içeride ne olduğunu görmekte alınan kararları izleyebilmekte ve seyredebilmekteyiz. Şeffalığın önemini anlayabilmek, dikkati meclise çekebilmek için meclisin etrafına sürpriz ara mekanlar yaratan duvarları yerleştirdik. Bu duvarları aynı zamanda gerekli olan sosyal birimleri saklamak için kullandık. Duvarların birbirinden kopuk olması ile mevcut meydanının sürekliliğinin içeri girmesini sağlayarak meydanın bir parçası haline geldik.

ZAMANI ANLAMAK VE ‘HİS’LER (deniz kokusu, güneşin batışı, rüzgarın dokunuşu…) coğrafyanın bize ne anlattığı

Meydanlarında, avlularında, iç bahçelerinde, yapı aralıklarında, sokaklarda otururken, dinlenirken, çalışırken ya da gezerken İzmir’de olduğunu bir şekilde anlar ve kendini oralı hissedersin. Aslında bu duyguları bize bazı ‘his’ler verir. İzmir’i ‘his’ lerle tanımlamaya kalkarsak denizin kokusu, suyun sesi, aydınlık ve sıcaklık, akşam meltemi, gün batımının olağan üstü rengi, antik kentlerin varlığının şiirsel etksi vb. diyebiliriz. Biz de tasarımımızda bu duyguları ve hissiyatları oluşturmak istedik. Meclis yapısını saran duvarlar aslında bize İzmir’i anlatıyor.

Duvarlar arasındaki gerilimli geçişler çarşının sokakları gibi. Oluşturduğu boşluklar aslında küçük avlular. Bu küçük avlular denizin sesini duyduğunuz, kokusunu kokladığımız açık alanlar. Güneşin duvarlar üzerindeki varlığı, duvarların birbiri üzerine attığı gölgeler İzmir’in sıcaklığını ve güneşini bize anlatıyor. Gün batımının duvarlara vurması ile oluşan o sıcak renk bize mutluluk yada hüzün veriyor. Akşam oluşan rüzgarlar dar duvar aralıklarından süzülerek bizlere nefes aldırıyor.

SAÇAK:

Meclis yapısının şeffaflığı dolayısıyla güneşin olumsuz etkilerinden korunabilmesi için yarışma alanının üstüne bir örtü tasarladık. Meclisin yan birimlerini ve açık alanlarını koruyan, anlamlandıran aynı zamanda İzmir’in naifliğini anlatan bir örtü. Aslında bu örtü altındaki alanlar ile beraber bir stoa oluşturmaktadır. İzmir’in en eski geçmişinden çıkıp gelerek günümüze modernize edilmiştir. Ne açık ne kapalı. Hem dış hem iç mekanları aynı anda barındırır. Altında oluşturduğumuz alanları kullanarak gezdirir, yürütür, dinlendirir, sohbet ettirir ve başka yerlere dağılımı sağlar. Aktiviteleri-sosyal birimleri barındırdığı kadar işi olmayanları, oturanları, dinlenenleri, etrafı izleyenleri de barındırır. Sahilden, çarşıdan gelen-giden veya transit geçen herkese İzmir’i anlatır ve hissettirir. Kentsel odak yaratma amaçlarını olabilecek en geçirgen ve erişilebilir biçimde gerçekleştirir. Kent – park-meydan –ticari –çarşı-kamu birimleri arasında canlı bir güzergah tarif eder kentliye. Tam bir İzmirli gibi her fırsatta iç mekân ve dış mekan ayrımını kaldırarak bir birlerinin iç içe geçmesini sağlar.

OLASILIKLAR:

Önerdiğimiz şemanın kent yaşamına yaptığı katkı olasılıklarını irdelemek gerekirse;

  1. Günlük kullanımlarda Konak Meydanı üzerinde önemli bir merkez oluşturarak dinlenme, vakit geçirme, buluşma noktası olma gibi potansiyeller barındırmaktadır.
  2. Meydana uzanan amfide konser, tiyatro, konferans, sinema vb. etkinliklere olanak sağlayarak kültürel aktiviteleri Konak Meydanı’nın önemli bir parçası haline getirmek.
  3. Meclis’in meydana bakan doğramalarının açılarak tüm saçağın bir foruma dönüşmesi, halk meclisi, tartışma paneli, kent meclisi gibi tartışma kültürüne halkı da davet eden ve demokrasiyi güçlendiren bir üretken mekana dönüşebilme olasılığı.
Etiketler

Bir yanıt yazın