Proje raporu:
Yerleşim
Çamlıca Tepesi’nde +240 metre rakımda (±0.00) oluşturulan platformdan giriş verilen kule, hemen çeperindeki çukur topoğrafyaya uyumlu bir açık hava sosyalleşme alanı ile çevrilidir. Kentsel tasarım alanı olarak tanımlanan alanda endemik bitkilerden oluşan bir bahçenin içinde yerleşmesi, ve ziyaretçi trafiğinin bu yeşil alanda çok teşvik edilmemesi düşünülmüştür. İletişim teknolojilerinin gerektirdiği tüm ekipmanın tek bir yapıda toplanabilmesinin getirdiği fırsat çevresindeki peyzaja yansıtılabilir. Çok yüksek yapının getirisi, zemin düzleminin serbestleşmesi ve doğanın döngülerine tekrar teslim edilmesi olmalıdır. Bu sayede zemin düzlemi doğanın döngülerine (kuşların göçleri v.b.) geri kazandırılabilecektir.
Kentsel düzenleme alanı daha alçak yapılaşmadan arındırılıp, botanik çeşitliliğin sergilenebileceği bir arboretum olarak ele alınabilecektir. Göç yollarındaki kuşların ve doğanın diğer döngülerinin zemin düzleminde gerçekleştiği ve Çamlıca Tepesi’nin bu anlamda İstanbul peyzajı içindeki kritik yeri hatırlanırsa, alandaki ziyaretçi varlığı ‘kaldırılabilir’ sınırın üzerine çıkartılmamalıdır. Günübirlik ziyaretçileri hemen yüksek kotlara çıkarmak ve daha çok kuleden çevreyi izlemeye yönlendirmek asıl hedef olmalıdır.
TV ve Radyo Kulesi, kent içinde hakim rüzgar doğrultusu olan KuzeyKuzeydoğu – GüneyGüneybatı aksına yönelerek yerleşmiştir. Yapının genel olarak Kuzey-Güney ve Doğu-Batı yönlerinde farklılaşması, böylece kulenin kentte bu doğrultuları hatırlatacak bir amblem oluşturması düşünülmüştür.
Genel plan formu ile hava akışlarının yapı üzerindeki etkilerinin en aza indirgenmesi hedeflenmiştir.
Yapısal Kurgu: Teknik Kule ve Sosyal Kule
İki ayrı betonarme çekirdeğin çevresinde gelişen katlar, yapısal olarak çeperde devinim göstererek yükselen bir çelik ağ ile desteklenmektedir. Bu iki betonarme çekirdek, iki ayrı dolaşımı düzenlemektedir: teknik fonksiyonlar ve ziyaretçilerin deneyimine ait sosyal fonksiyonlar. Bu nedenle farklı katlarda yer bulan bu iki ayrı fonksiyon grubu, kendi çekirdekleriyle, iç içe geçmiş iki ayrı kule olarak çalışmaktadır. Teknik kule, yapının yapılma nedeni olan güncel iletişim teknolojilerine ait anten ve ekipmanın yerleşimi, çalışması ve servisini düzenlerken, Sosyal kule ise yapının kentliye deneyimler sunan yönünü düzenlemek için önerilmektedir.
Sosyal kulede ±0.00 kotundaki (deniz seviyesinden +240m) giriş katında biletleme ve ziyaretçilerin kabulu, +5.00 katında ise tanıtım ve satış birimleri yer alır. +5.00 katında ayrıca yapıyı +150.00 kotuna kadar kat eden yavaş bir düşey taşıyıcı kapsülün başlangıcı yer alır. Asansörlerle hızlıca yukarı katlara çıkmak yerine daha yavaş bir biçimde kentsel çevreyi yapının içinden algılamak isteyen ziyaretçiler bu kapsül ile yolculuk edebilirler.
+85.00 kotunda yer alan bir ara seyir platformu yapının iç hacminin algılanabileceği bir sosyal mekan olarak düşünülmüştür. Daha üst kotlarda +150.00, +155.00 ve +160.00 katları birlikte çalışan seyir terasları olarak düzenlenmiştir. +165.00 ve +170.00 katlarında yer alan kafeterya ile de bağlantılı olacaklardır. Böylece +205.00 katındaki açık terasın da dahil olduğu, sürekli bir sirkülasyonun oluşması amaçlanmıştır.
Teknik fonksiyonlar ise -5.00’te girişin altında elektrik ve mekanik tesisat için gerekli hacimler, güvenlik sistemleri ve servisler ile başlamaktadır. +70.00, +75.00, +80.00 katlarında ekipman platformları yer alırken, +175.00, +180.00, +185.00, +190.00, +195.00 ve +200.00 katlarında TV-Radyo ekipmanı ve destek sistemleri bulunmaktadır. +205.00 katındaki açık terastan sonraki +210.00 katına yalnızca betonarme çekirdekler yükselmekte ve asansör sistemlerini barındırmaktadır. 130 metre uzunluğundaki antenler ise +220.00 kotunda betonarme çekirdeği sona eren Teknik kule’nin üstünde yerleşmektedir. Böylece yapının toplam yüksekliği 350m’dir.
Her katta farklı alan gereklilikleri, yükselirken döşeme hatlarına adapte olan, değişken bir dış kabuk formuna olanak sağlamıştır. Bu form genel olarak hakim rüzgar yönü olan Kuzey-Kuzeydoğu yönünde yönelerek dev bir kanat gibi akışkan yüzeyler oluşturarak rüzgar direncini en aza indirecek bir form arayışını hedeflemiştir. Böylece yapı, kent içinde Kuzey-Güney doğrultusunun, kentin hakim rüzgar yönüyle güncellenmiş halini gösteren bir işaret olarak anlam kazanacaktır. Kuzey ve Güney yönlerinden daralıp tekrar genişleyen bir silüet sunarken, Doğu ve Batı yönlerinden ise iki çekirdek kulesini görünür kılan ve içerdiği fonksiyonlara göre genişleyerek adapte olan kütle formunun izlenebileceği bir silüet sunmaktadir.
Doğanın Kuvvetlerinin İzlenmesi
TV-Radyo Kulesi, doğanın kuvvetlerinin büyük ölçekteki değişimlerinin ve hareketlerinin kent içinde görülür ve izlenir kılınması için bir araç olabilir. Kentli, çoklukla zemin düzlemi içinde karşılaştığı olaylar üzerinden kenti anlar ve tanımlayabilir iken, zemin düzleminin üzerinde üçüncü boyutta gerçekleşen doğa olaylarının kuvvetinin farkında değildir. Nem, rüzgarlar, sıcaklık, basınç gibi atmosferik nicelikler (ve nitelikler) sürekli bir devinim halinde bu üçüncü boyutta birer ‘alan’ oluştururlar. TV-Radyo Kulesi’nin deneyime dayalı sosyalleşme kurgusuna yalnızca yapıdan kentin algılanması değil, kentten de yapının üzerindeki değişimlerin izlenmesiyle, üç boyutlu devinimlerin algılanması bir artı değer olarak sunulabilir. Böylece yapı kent için anlamını dış formunun çağrışımlarıyla değil, kentliye büyük doğa olaylarının değişimlerini canlı olarak okuttuğu haliyle kazanacaktır.
Bu amaçla kulenin, dışındaki çelik ağ ile kat döşemeleri arasında kalan dar hacimde yer alacak yansıtıcılarla örülmesi düşünülmüştür. Yapıyı adeta bir kaplama yüzeyi gibi saracak şekilde yerleşmesi düşünülmüş olan yansıtıcıların her biri bir sensör/algılayıcı aracılığı ile bulunduğu kot ve yöndeki ışık, nem, rüzgar verilerinden basit bir matematiksel çıkarım yaparak yerleştiği açıyı yeniden düzenleyecek teknik kapasitede olacaktır. Böylece yansıttığı ışık çevresel renkler paletinin farklı bir bölgesinden gelebilecektir. Yansıtıcı kanat kimi zaman düşey bir açı yapacak ve gökyüzünün koyu lacivert tonlarını yansıtırken, kimi zaman ufuktaki tonları aşağıdan veya uzaktan izlenir yapacaktır.
Bu renklerin tümünün yapıyı saran örgüsü, böylece yüzeydeki olayların bir sonucu olarak kentliye bir bilgi verecektir. Bu bilgi bir barometre gibi birebir niceliklerin ölçülmesiyle gelen bir bilgi değil, birden çok niceliğin karşılıklı değişimi, günün saati, mevsimsel etkiler ve izleyicinin kent içindeki konumunun karmaşık bir toplamı olacaktır. Bu nedenle de anlık değerden çok değişimi anlatabilecektir.
Düşey Hava Akışları Oluşturmak
Yapının 200 metrenin üzerine çıkması ve hakim rüzgar akışını (Kuzey-Kuzeydoğu) alt kotlardan toplayan kapaklar düşünülmüştür. Teknik kule, çift cidarlı olarak planlanmıştır. Bu iki cidarın arasından düşey hava dolaşımı helezonik olarak oluşturulacaktır. +175.00 ve +200.00 kotları arasındaki iletişim ekipmanının ürettiği ısıyı da bu bacalarda basınç potansiyel farkı yaratmak için kullanılacak, böylece soğutulma işlemiyle bir fırsat yaratılacaktır. Yaratılan bu hava dolaşımı ise küçük elektrik türbinlerini döndürmekte kullanılacaktır. Böylece doğanın bir kuvveti ile modern teknolojinin ısıl kaybı arasında bir sinerji kurgulanmış ve muazzam ölçeklerde olmasa da enerjiye dönüştürülüp kullanılabilecektir.