PROJE RAPORU
Kampüs yerleşkesine ilişkin mevcut durumun değerlendirmesi yapılmış, bu doğrultuda oluşturulan ana tasarım tasarım hedefleri ve bu hedeflere yönelik stratejiler açıklanmıştır.
Kampüsün mevcut sirkülasyon sistemi araç ve yaya yollarından oluşmaktadır. Sirkülasyon sisteminin temelini araç yolu oluşturmakta ve bu sistem aynı yoğunlukta tüm kampüs alanını dolaşmaktadır. Yaya sirkülasyonunun ise araç sirkülasyonuna paralel kaldırım sistemi ile çözümlendiği görülmektedir. Bu durum yaya güvenliği ve yaya etkileşimi açısından önemli bir problem olup aynı zamanda mekânsal bağlantıların da birbirlerinden kopuk ve zayıf kalmasına neden olmaktadır.
Mevcut yerleşkedeki otopark alanlarının dağınık olarak konumlandığı ve bina bazında çözümlendiği görülmüştür.
Topografya açısından sıkıntıların görüldüğü alanda, engelli erişimine yönelik herhangibir çözüm arayışına rastlanamamaktadır.
Ayrıca sirkülasyon sisteminin özellikle sürdürülebilirlik açısından önemli bir parçası olan bisiklet kullanımına da kampüste yer verilmediği görülmektedir.
Mevcut yerleşkenin en önemli problemlerinden bir tanesi mevcut mekanlar arasında bağlantı kopukluğunun bulunmasıdır. Bağlantı kopukluğu sadece sirkülasyon sistemi açısından değil yapı-yapı, yapı- peyzaj dil bütünlüğü açısından da görülmektedir. Bu durumun mekanın algılanabilirliğini etkilediği dolayısıyla net bir kampüs kimliğinin oluşmasına engel olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca kampüs imajını kuvvetlendirecek simge mekanlara da yerleşke içerisinde rastlanamamaktadır.
Mevcut yerleşkede öğrencileri ve diğer kullanıcıları biraraya getiren mekanların yetersiz olması kullanıcıların sadece belirli mekanlarla ve insanlarla etkileşim içerisinde olmalarına neden olmaktadır. Kullanımların yetersizliği ve kullanımlar arası bağlantıların kopuk olması nedeniyle ortaya çıkan bu durum kampüs yaşantısının canlılığını etkilemekte sosyal-kültürel-akademik- rekreatif işlevler açısından kampüsün zayıf kalmasına neden olmaktadır.
Alana ilişkin sorunlar incelendiğinde; kampüsün mekan oluşumunun üç önemli elemanı (hareket- mekansal karakter- işlev) açısından eksiklikleri olduğu görülmüş buna bağlı olarak tasarım hedefleri üç ana başlık altında toplanarak bunlara yönelik tasarım stratejileri belirlenmiştir. Ayrıca bu stratejiler mümkün olduğunca sürdürülebilir bir kampüs oluşumunu destekleyecek şekilde oluşturulmaya çalışılmıştır.
Yollar ve boş alanlar hareket halindeki insanların beklentilerini ve davranışlarını yönlendirir. Dolayısıyla en iyi ulaşım sistemi; net, insanların doğal eğilimleri ile örtüşen ve onlara rehberlik eden sistemlerdir.
Mevcut kampüs tasarımında kampüs kullanıcılarını yönlendirebilecek ve mekanlar arası ilişkileri sağlayabilecek bağlantılar bulunmamakta sistem yoğunluklu olarak araç sirkülasyonunu desteklemektedir. Bu durum yaya erişimini yönlenme, güvenlik ve konfor açısından olumsuz etkilemektedir.
Dolayısıyla öneri kampüs tasarımında hareketin organizasyonuna yönelik çözümler kapsamında öncelikli olarak güçlü bağlantıların oluşturulması, güvenlik, rahatlık, sürdürülebilirlik, engellilere yönelik tasarımlar ve otopark sistemlerinin çözümlenmesi hedeflenmiştir.
Kampüs içerisinde yer alan açık alanların, yapıların yani bir bütün olarak mekanların sahip oldukları fiziksel-oransal ve boyutsal özellikler ile bunların birbirleriyle olan ilişkisi kampüs kimliğinin oluşumu açısından büyük önem taşımaktadır.
Öneri kampüs tasarımında bu özellikler arasında bağlantı bütünlüğünün sağlanması, net, algılanabilir, insan ölçeğinde mekanlar oluşturularak kullanıcılarda “mekan duygusunun” yaratılması amaçlanmıştır.
Öneri kampüs tasarımında mekansal organizasyonun sağlanmasına yönelik olarak öncelikle bağlantıların güçlendirilmesi ile bütünlüğün sağlanması daha sonra da kampüs kimliğinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Kampüs yaşantısı öğrenci başarısını etkileyen önemli faktörlerden bir tanesidir. Kampüs yaşantısını her açıdan (sosyal, kültürel, akademik, rekreatif) zenginleştirerek dinamik, çekici ve çeşitlilik içeren yaşama ve öğrenme mekanları oluşturmak gerekmektedir.
Bu doğrultuda dinamik bir kampüs yaşantısı oluşturulması hedeflenmiştir.
Kampüs çevresi yapılardan ve dış mekanlardan oluşan bir bütün olmalıdır. Bu nedenle tasarım kapsamında, sirkülasyon sistemi-açık alanlar ve fiziksel çevreyi bir bütün olarak ele alan bir sistem oluşturulmuştur.
Mevcut yerleşke içerisinde bir “omurga sistemi” oluşturularak mekanların birbirleriyle olan bağlantılarının güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
Bu amaçla kampüsün ana giriş kapısıyla- uygulama camisi arasında uzanan yayalaştırılmış bir ana koridor “alle” oluşturulmuştur.
Ana yaya koridoru olarak tasarlanan bu sistem aynı zamanda yaya sirkülasyonunun da temelini oluşturmaktadır. Kampüs içerisindeki diğer yaya aksları (2. Derece koridorlar) bu omurga üzerinden dağılmakta, yapılaşma kararı getirilmemiş yerleşke alanı ise bu omurgaya 2. derece yaya koridorları ve yaya köprüsü ile bağlanmaktadır.
Bu sistem oluşturulurken yaya erişiminin meydanlar, bina geçişleri, kaldırımlar ile doğrudan ilişkili olmasına dikkat edilmiştir.
Sirkülasyon sistemi oluşturulurken ana hedef erişilebilirlik ve güvenliğin sağlanması olmuştur. Bu kapsamda yürümeyi ve bisiklet kullanımını teşvik eden bir model oluşturularak mevcut sirkülasyon sistemi buna göre yeniden düzenlenmiştir.
Ana hattın kampüs çeperinden dolaştığı hiyerarşik bir sistem oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda ana araç yolu kampüs çeperinde 1. derece araç yolu olarak korunmuştur. Kampüs omurgası ve çevresinde kalan yolların ise büyük bir kısmı yayalaştırılarak mümkün olduğunca araç ve yaya karşılaşması engellenmeye çalışılmıştır.
Sağlık bölgesi ile öğrenci merkezi arasında kalan kısım ise yoğunluğun azaldığı 2. derece araç yolu olarak belirlenmiştir. Bu yolun yoğunluklu olarak kampüs içi servis araçları tarafından kullanılması öngörülmüş bu amaçla ana otobüs durağı öğrenci merkezi ile sağlık bölgesi arasına yerleştirilmiştir.
Üniversite giriş kapılarından sonra kampüs içerisine araç girişini kontrol edebilmek amacıyla kontrollü geçiş noktaları belirlenmiştir. Kontrollü geçiş noktalarının amacı kampüs içine yabancı araç girişini engellemektir. Kontrollü geçiş noktalarının bulunduğu yerlerde otopark alanları oluşturulmuş geçiş izni olmayan araçların bu noktalara park ederek kampüs içerisine yaya olarak veya bisiklet ile geçmeleri amaçlanmıştır. Geçiş izni olan araçlar sinyalizasyon sistemi ile açılır kapanır bariyerlerden geçerek kampüs içine ulaşacaklardır. Araç sirkülasyonu planlanırken kampüs içerisinde kontrollü geçiş noktalarından çıkmadan rink yapılabilmesi sağlanmıştır.
Bisiklet sirkülasyonu çevre yoluna paralel olarak tüm alanı dolaşacak şekilde tasarlanmıştır. Ana aks,spor alanları bölgesinden geçerek ana aksa bağlanan yaya koridoru ve gelişme bölgesine bağlantı sağlayan yaya köprüsü, bisiklet-yaya ortak kullanım hattı olarak belirlenmiştir.
Bisiklet,yaya ve araç sirkülasyonu peyzaj öğeleriyle birbirinden ayrılarak daha güvenli bir hat oluşturulmaya çalışılmıştır.
Otopark ihtiyacı kampüsün mevcut durumuna ve gelecekteki nüfus değişikliğine bağlı olarak ve mekânsal kullanımların büyüklüğüne göre belirlenmiş bütün alana toplam 1911 adet otopark yerleştirilmiştir.
Otoparklar yerleştirilirken 2.5 dakikalık yürüyüş mesafesi (200m) göz önünde bulundurularak ve yerleştirilmiş ve merkez noktalara rahat erişim sağlanabilmesine dikkat edilmiştir.
Teknik eğitim fakültesi ve mühendislik fakültesi arasında yer alan mevcut otoparklar bu alanların yayalaştırılması amacıyla kaldırılmışlardır. Bu bölgelerdeki ihtiyaçları karşılamak için teknik eğitim fakültesinin arka tarafına, serbest saha sporları ve antrenman alanının ise ön kısmına yeni otopark alanları önerilmiştir.
Ayrıca kültür merkezinin ve spor alanlarının bulunduğu bölge ile sağlık bölgesine de yeni otopark alanları eklenmiştir.
Bisiklet otoparkları yapı girişlerine yakın olacak şekilde yerleştirilmiştir.
Engelli kampüs kullanıcıları için kampüs yaşantısını mümkün olduğunca kolaylaştıracak sirkülasyon çözümleri önerilerek engelli bireylerin yaşam kalitesinin arttırılması amaçlanmıştır.
Bu doğrultuda kampüsün eğimli yapısı göz önünde bulundurularak rampa çözümlemeleri yapılmış ana alleden yeme içme hizmet alanına ulaşımı sağlayan dikey ve yatay asansör sistemi oluşturulmuştur. Ayrıca vadi yamacındaki seyir teraslarından yeni yerleşimdeki mevcut kullanımlara ulaşımı sağlamak amacıyla dikey asansör ve yaya üst geçiti tasarlanmıştır.
Otoparklar engellilerin rahat ulaşabileceği noktalar da göz önünde bulundurularak yerleştirilmiştir.
Kampüsün kendine özgü yapısal ve doğal çevreye ait özellikleri değerlendirilerek bunların geliştirilmesine yönelik planlama ve tasarım prensipleri belirlenmiştir.
Öncelikli olarak varolan doğal sistemlerin (orman alanları, vadiler) korunması ve koruma kullanma dengesi içerisinde geliştirilmesi planlanmıştır.
Estetik ve ekolojik öneme sahip bu peyzajlar mevcut durumda birbirinden bağımsız alanlar olarak yer almakta kendi içlerinde ve diğer peyzaj alanları ile bütünlük oluşturamamaktadırlar; söz konusu durum algılanabilirliği zayıflatmakta ve mekansal karakteri olumsuz etkilemektedir.
Bu nedenle öncelikli olarak bütüncül, net olarak algılanabilen bir açık yeşil alan hiyerarşisi oluşturulması amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak;
Öğrenci merkezi- kütüphane, sanat ve tasarım fakültesi ile merkezi derslik tarafından çevrelenmiş aynı zamanda kampüs çekirdeğini oluşturan merkezi bir toplanma avlusu,
Mühendislik fakültesi, sanat ve tasarım fakültesi ile merkezi derslik binaları tarafından çevrelenmiş, özellikle sanat ve tasarım fakültesi öğrencilerinin çalışmalarını yapabilecekleri bir sanat ve tasarım avlusu,
Bunların dışında serbest etkinlikler için toplanma alanları oluşturulmuştur.
Önerilen bu avlular ve toplanma alanları çeperlerini çevreleyen bitkiler ile tanımlanmış geniş çim alanlar olarak tasarlanmışlardır.
Teknik eğitim fakültesi ve mühendislik fakülteleri arasındaki otoparklar kaldırılarak ağaçlıklı gölge mekanlar oluşturulmuştur.
Yaya-bisiklet ve araç yolları birbirlerinden bitkisel çözümlerle ayrılmış, yoğunluklu olarak gölge ağaçları kullanılmıştır.
Orman fakültesi ile ana alle arasındaki mevcutta yer alan istinat duvarının yapısallığını kırmak amacıyla bu alanda dikey bahçe tasarlanmıştır.
Kampüs kullanıcılarının sadece belirli mekanlarla ve insanlarla değil kampüsün bütün mekanlarıyla ve farklı kullanıcılarla etkileşim içerisinde olmalarını böylece kampüs kullanıcılarının bir topluluğa dahil olma ihtiyaçlarının karşılanması ve mekana karşı aidiyet duygusu oluşturmalarını sağlamak amacıyla kampüs yaşantısını her yönden (sosyal- kültürel- rekreasyon- akademik) zenginleştirecek kullanımlara yer verilmiştir.
Bu kapsamda kampüs çekirdeği olarak tanımlanan alan içerisine öğrenci merkezi- kütüphane ile sanat ve tasarım fakültesi yerleştirilmiştir. Dış mekan kullanımı çim amfi ile desteklenen öğrenci merkezi-kütüphane ile mevcutta yer alan merkezi dersliğin ve bu sistemi tamamlayacağı düşünülen sanat ve tasarım fakültesinin çevrelediği bu çekirdek içerisinde serbest etkinliklerin gerçekleştirilebileceği bir toplanma avlusu (yeşil çekirdek) tasarlanmıştır. Böylece yapılara ait işlevler ile dış mekana ait işlevler arasında bir bütünlük sağlanması da amaçlanmıştır.
Aynı şekilde sanat ve tasarım fakültesi- mühendislik fakültesi ve merkezi derslik arasında sanat ve tasarım avlusu oluşturulmuş, bu avlunun özellikle sanat ve tasarım fakültesi öğrencilerinin çalışmalarını yapabileceği, sergileyebileceği bir mekan olarak işlev görmesi amaçlanmıştır.
Diğer bir toplanma alanı ise serbest saha sporları ve antrenman alanı olarak kullanılabilecek şekilde spor alanları bölgesi içerisine yerleştirilmiştir.
Kampüsün ana giriş aksının sağ ve sol kısımlarına ise kültür merkezi ile arkeoloji ve tabiat müzesi yerleştirilmiştir. Bu mekanların hemen kampüsün ana giriş aksına yerleştirilmesindeki amaç bu mekanların sadece üniversitedekilere değil aynı zamanda kentliye de hizmet edeceği düşünülerek rahat erişebilecekleri bir noktada yer alması gerektiğinin düşünülmesi ayrıca bu mekanların kampüsün imajını güçlendirecek kampüsün dışarıya açılan yüzü olarak görülmesidir.
Hem üniversitenin hem de kentlinin kullanabileceği misafirhane ise rekreasyonel faaliyetlerle (yürüyüş, bisiklete binme, atla gezinti, kanopi turları ve doğa gözlem) zenginleştirilen ayrıca eğitim amaçlı da kullanılabileceği düşünülen orman alanının giriş kısmına yerleştirilmiştir.
Vadi alanında koruma kullanım dengesi kapsamında seyir terasları, su gösteri alanı ve kafeye yer verilmiş mevcuttaki amfi ise korunmuştur.
Mevcut akademik birimlere ek olarak sınıf dışında öğrenmeyi destekleyen “esnek” olarak tanımlayabileceğimiz eğitim-öğretim mekanları oluşturulmuştur. Bu kapsamda; mevcut seraların yakınında zirai uygulama ve deneme alanları, mühendislik fakültesi ve ilahiyat fakültesi yakınında açık derslikler, ziraat ve doğa bilimleri fakültesini destekleyeceği düşünülen arkeoloji ve tabiat müzesi oluşturulmuştur. Korunan alanlar ise (vadi ve orman alanı) özellikle doğa gözlemi ,bitki tanımaya yönelik değerlendirilebilecek mekanlar olarak düşünülmüşlerdir.
Yeme içme hizmet alanı ile ana aksı birbirine bağlayan, akademik törenlerin ve sahne gösterilerinin yapılabileceği bir açık alan ise teknik eğitim fakültesi ile sosyal tesis arasında kalan yamaca yerleştirilmiştir.
Ekolojik sürdürülebilirlik kapsamında öncelikle mevcutta yer alan doğal sistemler (ormanlar ve vadiler) korunmuş bu alanlara yoğun kullanım ve yapılaşma getirilmemesine alanların koruma kullanma dengesi içerisinde kalmasına dikkat edilmiştir.
Kampüs alanının mevcuttan gelen yapı yoğunluğunu kırabilmek ve kullanıcılar için konforlu mekanlar oluşturabilmek amacıyla korunan alanların devamı olarak düşünülen ve kampüs bütünlüğünü sağlayan bir açık yeşil alan sistemi oluşturulmuştur.
Bu sistemin bir parçası olan ağaçlandırılmış alanlarda özellikle gölge oluşturabilecek ağaç türleri tercih edilerek gölge alanlar oluşturulması planlanmış böylece ortam sıcaklığı düşürülerek mekansal konforun sağlanması amaçlanmıştır.
Bu kapsamda yeme-içme hizmet alanı önünde yer alan mevcuttan gelen istinat duvarı da dikey bahçe olarak tasarlanmıştır.
Kampüs alanında suyun etkin kullanımına yönelik olarak; kullanılacak bitki türlerinin o bölgeye ait olmalarına, o bölgeye ait olmayan türlerden ise kuraklığa dayanıklı olanların seçilmesine dikkat edilmiştir.
Kampüs içerisindeki bitkilerin sulanmasında ise yağmur suyunun toplanarak geri dönüştürülmesi düşünülmüştür. Bu kapsamda dış mekanda sert zemin kullanımı mümkün olduğunca düşük tutulmaya çalışılmış, kullanılan döşemelerin geçirgen yüzeye sahip olanları tercih edilmiştir. Ayrıca büyük sert yüzeylere sahip otopark alanları da suyun toplanabileceği şekilde tasarlanmıştır. Kampüs alanından toplanan suyun kampüs girişinde yer alan güneş paneli sistemine sahip otopark alanına yönlendirilmesi ve buraya yerleştirilen depoda toplanması, güneş panelleriyle elde edilecek enerjiyle de yeniden kampüs alanına sulama amaçlı pompalanması düşünülmüştür.
Sirkülasyon sistemini sürdürülebilirlik açısından ele aldığımızda ise;
Tekil araç kullanımını azaltmaya yönelik, yaya, bisiklet, toplu taşım ve özel araç kullanımını bütüncül olarak ele alan ayrıca kampüsün tamamı ile bağlantı sağlayabilen bir sirkülasyon sistemi oluşturulması amaçlanmıştır.
Araba odaklı hareketliliğin azaltılması ve mümkün olduğunca yaya güvenliğini arttıracak çözümlerin geliştirilmesi bu amaçla yürünebilirliğin arttırılması ve bisiklet kullanımının teşvik edilmesi hedeflenmiştir.
Sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla farklı kullanıcıların biraraya gelebileceği mekanlar oluşturulmuş, üniversitelileri ve kentliyi bir araya getirebilek kullanımlara yer verilmiştir. Ayrıca yaya hareketliliği ön plana çıkarılmış ve özel araç kullanımını azaltabilmek amacıyla toplu taşım sistemi desteklenmiştir. Böylece kampüs kullanıcılarının birbirleriyle etkileşim içerisinde olmaları hedeflenmiştir.
Çağdaş bir kampüsün barındırması gereken, farklı disiplinlerin eşzamanlı etkileşim içinde olması arayışı sonucu şekillenen ve öğrenci merkezi, kütüphane, merkezi derslik, güzel sanatlar fakültesi ile çevrelenmiş yeşil çekirdek, sağladığı yoğun akademik, sosyal ve tekil kullanım olanakları ile geniş bir etkinlik bölgesi oluşturmaktadır.
Tüm kampüs için toplanma ve sosyal etkileşim merkezi olması öngörülen yeşil çekirdeğin mekansal olarak tariflenmesi gerek açık alan etkileşimi gerekse yapılaşma kararlarını doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu bağlamda ana yeşil çekirdeğin batısında kütüphane ve öğrenci merkezi kurgulanmış doğusunda, barındırdığı sosyal etkileşim açısından elverişli bölümleri bünyesinde barındıran sanat ve tasarım fakültesi öngörülmüştür. Yeşil çekirdeğe akış kütüphane ve öğrenci merkezi yapısında arazideki kotlardan dolayı düşey bir kopma ile sağlanırken sanat ve tasarım fakültesinde doğudan yeşil çekirdeğe yaklaşımı ve kuzeydeki ana akış aksından (alle) kampüsün güneyine ve ana yola çıkan aksların yapının üç kat boyunca akışa izin verecek şekilde boşaltılarak devam ettirilmesi şeklinde sağlanmıştır. Bu parçalanma zemin katta üç parçalı bir kütleleşmeye yol açmış bu parçalılık öğretim elemanları girişi, öğrenci girişi ve kantin, kirtasiye, fakülte toplantı salonu gibi ortak kullanıma dönük fonksiyonları barındıran kütle olarak ayrılarak fonksiyonda kopmalar yaşanmasının önüne geçilmiştir. Fonksiyon mekansal büyüklük, kat yüksekliği olarak derslik ve atölyelerden ayrışan öğretim elemanları odaları ve idari ofisler kütle olarak ayrılarak kendi içindeki mekansal bütünlük sağlanmıtır. Düşey sürkülasyon elemanı derslik ve atölyelerle öğretim elemanları kütlesi arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Sanat ve tasarım kavramlarının tek düzeliğe aykırı, dinamik ve ışıkla ilişki kuran algısını güçlendirmek için farklı cephe açıklıkları öngörülerek herbir stüdyo ve derslikte birbirinden farklı mekansal algılar ve farklı mekansal hafızalar oluşturulması hedeflenmiştir.
Kütüphane ve öğrenci merkezi çekirdeğin batı yönüne ana alle ile yaklaşık 8m kot farkı oluşturmuş olan yamaca yaslanmıştır. Ana trafik aksı üzerinde planlanmış olan durakların karşısında konumlanarak ikonik bir etki elde edilmiştir. Alle aksından gelen ana sirkülasyonun çekirdek ile olan görsel bağlantının kesilmemesi, kütüphanenin ihtiyacı olan izole mekanların böylesi bir merkezi noktada elde edilebilmesi ve tüm fonksiyonların (kütüphane,ticaret,öğrenci lokali) aynı düşey aksta toplanabilmesi için kütüphane bir landmarka dönüşecek şekilde yerden koparılmıştır. Tamamen kampüs ortak kullanımına bırakılmış olan çekirdek kotu ile alle kotu arasında ticari ünitelere yer verilmiştir. Böylece üst kotlardan alt kotlara doğru hareketlenerek yoğunlaşan bir kademelenme elde edilmiştir.
Öğrenci merkezizemin kota yerleşerek yapı içerisindeki etkinlik ve hareketliliği ile sosyal atmosferi canlandırmaktadır. Ara kottaki banka, dükkanlar, süpermarket gibi fonksiyonlar ile çevredeki canlılık bir üst kotta devam ettirilmiştir.Proje alanındaki bir öğrenci, akademisyen alle perspektifinden, çekirdek alanının tamamından yerleşke alanı ile sürekli etkileşim içinde olabilecektir.
Kütüphane kendi içinde iki kat halinde planlanarak internet, periyodikler, rezerv alan 1.katta; ana okuma salonu, özel koleksiyon, tezler 2. Katta planlanarak kendi içindeki fonksiyon ayrışması planlanmıştır. Kütüphane çekirdeğinin tüm kotlarda ana sirkülasyonla bağlantı içinde olması daha yoğun kullanım içinde olmasını sağlayacaktır.
Genel mimari dil ve malzeme kullanımında aşırı renk ve biçim kullanımından, motif kullanımından kaçınılmış ve duru, çağdaş bir mimari dil yeğlenmiştir.
Kütüphane-öğrenci mekezi gibi iki önemli sosyal mekanın aynı düşey düzlem üzerinde çözülmesi kararı, oluşturulacak kütlenin yaya hareketliliğinin bir parçası olması arayışı ve topoğrafyanın eğimli yapısı özel bir mühendislik çözümü getirilmesi ihtiyacı doğurmuştur.
Öğrenci Merkezi ve Kütüphane Binası Statik Raporu
Yapı 2 ayrı kısıma sahiptir. Bu kısımlar +214 m ve +221 m kotları arasında kalan “alt bina (AB)” ile yaklaşık +231,5 m ile +238,5 m kotları arasında kalan “üst bina (UB)” şeklinde düşünülebilir. Ayrıca UB’yı temele ve AB’ya bağlayan dört adet taşıyıcı çekirdek bulunmaktadır. AB, 3,5 m kat yüksekliğine sahip 2 katlı bir yapıya sahiptir. Ön cephede konveks bir dairesel uzantısı bulunmaktadır. Arka cephesi ise topografik yapıdan dolayı zemin içerisinde kalmaktadır. UB ise yine 3,5 m kat yüksekliğine sahip iki katlı dikdörtgenler prizması şeklinde bir yapıdır. UB’nın yaklaşık boyutları 96 m x 24 m’dir. UB’yi AB’ye ve temele bağlayan çekirdek taşıyıcı ayaklar ise AB’nın üst kotundan, UB’nın alt kotuna kadar 10,5 m temiz yüksekilğe sahiptir.
Taşıyıcı Sistem
Yapının taşıyıcı sistemi için birçok öngörüş yapılabilir. Öncelikle AB’nın betonarme olarak tasarlanması, zemin içerisinde kalan kısımlarından ve uygulama kolaylığı açısından büyük kolaylık ve emniyet sağlayacaktır.
UB’yi taşıyacak olan çekirdek sistemleri çelik veya betonarme olarak tasarlanabilir. Ancak bu kısımların betonarme perdeler şeklinde dizaynı, deprem etkilerinde kesme yüklerinin karşılanması ve deplasmanların sınırlandırılması açısından çelik yapıdan daha avantajlı olacaktır.
UB, çekirdek kısımları dışında kalan taşıyıcı sistem betonarme veya çelik konstrüksiyon olarak dizayn edilebilir.
Tümünün betonarme olması durumunda 16m konsol olan iki uç kısmı taşıyacak olan derinliği 1,2~1,5 m olan kirişlere ihtiyaç duyulacağı tahmin edilmektedir. Bu kirişlerin sehimlerinin veya kiriş boyutlarının azaltılması adına çekirdek ayaklarda, guse veya mantar başlı kolonlara benzetilebilecek bir yapı ile konsol mesafeleri görece kısaltılabilir.
UB’nın tümünün çelik olması durumunda ise yapı toplam ağırlıkları dolayısı ile deprem etkileri azalmakla birlikte birçok alternatifi olan çözüm yöntemleri söz konusu olacaktır.
Mimariye en uyumlu ve en olası yöntem, çekirdek ayaklardaki guse yapılarına mesnetlenmiş makas sistemleri ile konsol deplasmanlarının sınırlar dahilinde tutulması olabilir. Bu sistemde makas diyagonallerinin kat duvarlarına uygun olarak yerleştirilmesi önem arz edecektir. Buna ek olarak teras katında yer alan ve yine çekirdek ayakların uzantısı olan asansör dairesi ve merdiven çıkışı yapılarından çelik kirişlerin halat ile desteklenmesi de mümkündür.
Bunlara ek olarak hem betonarme hem de çelik konstrüksiyonun olduğu bir tasarım da büyük avantajlar içerecektir. Yapının kolon ve ana kirişlerinin betonarme, döşemelerin ve tali kirişlerin kompozit olması yine yapı ağırlığını düşüreceğinden en avantajlı sistemin kompozit bir yapı tasarımında olacağı düşünülebilir. Bu nedenle kompozit bir sistem ile çalışmak daha uygun ve pratik bir çözüm olacaktır.