Proje Açıklama Raporu
Proje alanı Mersin-Mezitli ilçesinde Davultepe Belediyesi sınırları içerisinde bulunan Davultepe 100. Yıl Tabiat Parkıdır.
Mersin kıyı açısından oldukça zengin Akdeniz iklim koşullarına ayak uyduran, doğal yaşama alanları olan bir kıyı kentidir.
Mezitli ilçesinde son yıllarda ortaya çıkan kıyıdaki yüksek yapılaşma, iklim ile kenti buluşturamadığı için kentliler rekreasyon alanları arayışına girmiştir. Bu rekreasyon alanı içinde kalan Davultepe 100. Yıl kumsalı Türkiye’de büyükşehir sınırları içinde kalan tek yaban hayatı örneğidir.
Mersin Üniversitesi Deniz Kaplumbağaları Araştırma Merkezi’nin 2009-2010 yılları arasında yaptığı bir araştırma sonunda 100 yıl kumsalında yuvalama alanları tespit edilip koruma alanı olarak ilan edildi. 2011 yılında tabiat parkı statüsüne getirildi. 2012 yılında da Türkiye’nin 2. Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Hastanesi Davultepe kumsalında yapıldı. Alanda bulunan yetki karmaşasından dolayı alanın bir yönetim planı bulunmamaktadır. Bu durum yönetim açısından netlik vermediği için kentliler tarafından mesire alanı olarak kullanılmaktadır.
Nesli tehlike altında olan deniz kaplumbağalarının Türkiye sınırları içerisinde Akdeniz kıyılarında birçok yumurtalama alanı mevcuttur. Ve bunlardan 5 tanesi Mersin ili sınırları içerisindedir. Mersin bu açıdan deniz kaplumbağaları habitatı için önemli bir potansiyele sahiptir. 110 milyon yıldan beri varolan deniz dinozorları da diyebileceğimiz bu güçlü habitat besin kaynağı olarak deniz yosunlarını ve deniz analarını kullanarak denize oksijen kaynağı olan canlıları da denge içinde tutar.
Davultepe’ye yakın zondan bakacak olursak tabiat parkı kent merkezi içerisinde kalan tek mesire alanıdır aynı zamanda planlama bazında da bir çatışma yaşanmaktadır. Verimli tarım arazileri, Kandak Deresi ve çevresinde planlama anlayışında kıyıya yaklaşma arzusu görülmektedir.
Park ve yakın çevresinde gözlemlenen analizler sonucunda bunlardan en kıymetlisi kat yüksekliği analiziyle; kıyıya yaklaşma arzusu ile gelişen imar planında kıyı kanununa referans verecek herhangi bir kat yüksekliği sınırlaması olmaması kıyıdaki yapılaşma adına bütünsel bir yaklaşım göstermemektedir.
Kıyı kanunun 4. 5. ve 6. maddelerinden ve deniz kaplumbağaları yönergesinden elde edilen sınırlar dahilinde 1.bölge, 2. bölge ve tampon bölgelerin net bir şekilde belirlenmesi ve mevzuatların kent hayatına, imar planlarına entegre edilmesi öngörülmektedir.
Deniz kaplumbağaları dışında alanda zengin bir flora da bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi nesli tükenmekte olan kum zambaklarıdır.
Parkın kullanım yoğunluk tablosu bizlere parkın mevcut potansiyellerinin 12 ay boyunca kullanım yoğunluğunu göstermektedir. Mayıs – Eylül ayları arasındaki kaplumbağa yumurtalama aralığında diğer bütün potansiyellerin yoğun bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.
Alanda belirlediğimiz başlıca sorunlar; yoğun kullanım, bilinçsiz ve kontrolsüz aktiviteler, kirlilik, kent ışıkları, turizm amaçlı kullanım, balıkçılık, avcılık, deniz taşıtları, deniz araçları, kumsalda kullanılan araçlar, yanlış peyzaj uygulamaları ve malzeme seçimidir.
Elde edilen bütün bu veriler ve sorunlar sonucunda koruma-kullanma dengesini gözeten bazı öneriler geliştirilmiştir. Bu öneriler; bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımın önüne geçmek için bilgilendirme ve kontrol noktaları, koruma kafesleri ve bilgi tabelaları ile ziyaretçileri bilgilendirilmesi, park mobilyalarının yeniden tasarlanması (portatif ve sürdürülebilir bir şekilde ), yapay ışıklar için doğal perdeleme, hareket edebilen, gerekli görüldüğünde azaltılabilen ve perdelenebilen led ışıklar kullanımı, ihtiyaca hizmet edecek iskele tasarımları, mevcut hastanenin kapasiteye hizmet edecek şekilde yeniden tasarlanmasıdır.
Nesli tükenmekte olan türlere ev sahipliği yapan parkta; öncelikle kumul tepeleri tespiti, kumul tepelerini çevreleyen yaya aksı platformu tasarımı, arazideki mevcut yeşil alanları kontrol altında tutarak alana fonksiyonel işlevler belirlenmesi, rekreasyonel – sosyokültürel işlevlerin yönergeden elde edilen sınırlar dahilinde bölgelendirilmesi.
Yönetmeliklerde belirlenen sınırlar içinde;
Alana iki kontrollü giriş planlandı. İlki hastanenin servis girişidir. Alanın batısında doğal peyzaja müdahale etmeyen tasarım yaklaşımı benimsendi. Hastane ile birlikte çalışabilen bir yüzer iskele ve kafe birimleri ile çalışacak kentliler için yarı açık bir iskele tasarlandı.
Kesitlerde de yer aldığı üzere malzeme ve fonksiyon düzenlemesine, koruma alanları dikkate alınarak karar verildi.
Tasarlanan portatif park elemanlarında malzeme tercihi doğaya en az zarar veren ve sürdürülebilir bir malzeme olan ahşaptır. Farklı kullanımlara hizmet eden portatif tasarımlar istenildiğinde şezlong, oturma alanı ve bisiklet park yeri olarak kullanılabilmektedir.
Ekoloji tanımının içinde bir ekosistem zincirinden bahsedilebilir. Bu zincirde her halkanın bir görevi var ve her halka birbirine bağlıdır. Ekolojik bir ağın sürdürülebilirliği söz konusu olduğu için eko–ağ tanımlamasını benimsendi ve eko–ağ tanımı açacak olursak; birbirinden bağımsız düşünülemeyen ekosistem aslında bir yaşam ağı ve yaşam alanıdır. Gözardı edilen habitatlarda aslında bizim içinde bulunduğumuz eko–ağın bir parçasıdır.