3. Mansiyon, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ana Transfer Merkezi Mimari Proje Yarışması

I. KAVRAMSAL YAKLAŞIM

Transfer Merkezleri bulundukların kentlerin yakın ve uzak çevreleri ile diyaloğa/iletişime geçtikleri ilk ve en yoğun alanlardır. İşlevlerinin merkezini oluşturan “Aktarım” özellikleri nedeniyle geleni karşılama, gideni uğurlama yanında kültürel bir etkileşime ve alış-verişe de açıktırlar. Kentin gündelik hayatının şekillendiği merkeze/merkezlere uzak olmalarına rağmen, gündelik hayat için girdi sağlayan antropolojik bir laboratuvar olarak değerlendirilebilir. Bu laboratuvar sadece bir veri toplama alanı değil,  devingen ve çoklu yapısı ile gündelik hayatın sürekliliğini olanaklı kılar. Yeni yaşam biçimlerini süregiden gündelik hayatın içine aktarır; çokluk içinde diyalog ve tolerans ortamı hazırlar.

Kullanıcıları için kentin kapısı olmaktan çok bulundukları kentin tüm değerlerini yansıtan “kentin aynası” olarak değerlendirilme eğilimleri  bu eğilim küreselleşme, sermayenin sınıraşırı dolaşımı ve artan zaman kullanımlarındaki yoğunluk vb. nedenlerle özellikle havaalanlarının yaygınlaşması  yoğun kullanımı ile birlikte önem kazanmıştır. Ulaşım merkezleri günümüzde yaşadıkları dönüşüm, kentte yerleştikleri alan (özellikle Tren garları ve Otogarlar), program çeşitlilikleri ve cüsseleri ile kent için yeni bir  imge üretirken var olan imgeyi de artırarak yansıtırlar.

Önerilen tasarım yaklaşımı Havaalanları, Limanlar, Tren Garları, Otobüs Terminalleri vb. “Transfer Merkezleri”ndeki çağdaş çözümlemeleri referans alarak özgün bir öneriyle yeniden yorumlama üzerine kurulmuştur. Kavramsal yaklaşım olarak bu tip merkezlerin içerdiği yoğun programı parçalara ayırarak görünür kılarken yalın ve duru bir imge oluşturulması önemsenmiştir.

Transfer merkezleri dışardan gelenler için kentlere ilk yaklaşılan alanlar olmakla beraber günlük kullanıcıları açısından önemli bir sirkülasyon ve aktarım ağının düğüm noktası olma özelliği taşırlar. Bu bağlamda İzmir Ana Transfer Merkezi önerimiz, bu düğümü, yapı dili ve kullanımı ile sakin ve daha dingin bir biçimde çözmeyi hedeflemiştir. Bu hedefe ulaşabilmek için istenen yapı programını işlevlerine göre ayrıştırmış, her bir bölümü yoğunlaştırılmış alanlarda kümelemiştir. Böylece hem kentin simgesel özelliklerini kullanarak yeni bir imge/landmark oluşturulmuş, hem de bu yalın imge ile çağdaş bir ifade elde edilmiştir. Bu yalın ve duru ifadenin yerleşkenin genel (yapı+çevre+bitki) peyzajı ile monolog içinde olmaktansa diyalog halinde bir ilişki kurmakla olanaklı kılınabileceği düşüncesi benimsenmiştir. Bu diyalog tasarımda süreç düşüncesinin gerekliliği inancıyla; açık, kesinlemelerden uzak, çoklu kullanımlar içeren ve güçlü algısal referanslar sunan bir mimari peyzaj yaratılması yaklaşımını ön plana çıkarmıştır.

Öneri tasarım, Ana Transfer Merkezi’nin karmaşık programına getirdiği yalın çözümü 3 farklı doku diyaloğu ile kurar; morfolojik doku, ekolojik doku ve ulaşım dokusu. Bu dokular kentten aldıkları referanslara verdikleri cevaplarla kentin gelişiminde bir jeneratör görevi görürler.

Genelde konvansiyonel yapım yöntemleri ile çözümler üretilen tasarımda maliyetin ortalama kamu binaları için öngörülen sınırların içinde kalması benimsenmiştir. Bu durumu zorlayan çeperlerdeki yüzeylerin maliyetinin ise sosyal ve kültürel rant beklentisi ile örtüşebileceği inancı tasarımcıları yüreklendirmiştir. Çağdaş yapım yöntemleri, teknoloji ve çağdaş malzemeler biçimin zarfında, kullanım alanlarının donanımında ve kullanıcı konforunun artırılmasında kullanılmıştır.

Proje ile elde edilmek istenen, belediyelerin sorumlu olduğu genel yapılı çevre için esin kaynağı sunmak ve kullanım kalitesi sağlamaktır. Bunu yaparken mevcut yasa ve imar kuralları içinde kalmaya ve bu kısıtlara uymaya özen gösterilmiştir.

II. KENTSEL DİYALOG

Mimari, insanlar ve mekanlar arası iletişim/etkileşim olanakları sunmalıdır. Bu iletişim karşılıklı diyalog üzerinden kurgulandığında açık uçlu bir yapıya kavuşur. Bu diyalog temelli yapı  değişen olgulara göre dönüşen işlevlere ayak uydurabilir ve bu işlevlere uygun  anlamsal değerler üretebilir.

Tasarımda, Transfer Merkezi’nin İzmir kenti ile kuracağı diyalog  ana kurguyu belirlemiştir. Bu diyaloğun ürettiği değerlerin Transfer Merkezi aracılığı ile kentliye ve diğer kentlere aktarılacağı öngörülmüştür.

II. I. Morfolojik Diyalog

Proje, kentin yoğunlaşmış sirkülasyon yükünü yalın bir imge ile karşılamayı hedeflemektedir. Günümüzde; yapı yoğunluğu, yeni gelişmeler ve hızla değişen kullanımlar kentlerde belirli bölgelerin kimliklerinin parçalanmasına ve bulanıklaşmasına neden olmaktadır. İzmir Ana Transfer Merkezi çevresinin de kullanılmayan veya kullanımı değişen alışveriş merkezi/plaza, fabrikalar ve geri kalan yapı stoğuna bakıldığında kimliğinin çözülmekte olduğu görülmektedir. Bu sebeple öneri tasarımla oluşturulacak mimari imgenin çevresini dönüştürecek bir güce sahip olması önemsenmektedir.

Transfer merkezleri hem kentlinin kullanımı hem de kentin görünürlüğü açısından odak oluşturmaktadır. Sunulan tasarım çağın ruhu ile aramızdaki bulanık görüntüde, işlevsel yapısı ve imgesel duruşuyla, ufak ama güçlü ve net bir pencere açmayı hedef olarak benimsemiştir.

Mevcut bütün bileşenlerin karmaşasını azaltmak üzere tasarıma özgün, kolay algılanabilir ve akılda kalıcı duru bir ifade kazandırılması hedeflenmiştir. Fiziksel ve görsel bütünlük ile eylemsel süreklilik arayışı dinamik, devingen ve yaşayan bir ortam yaratılmasında etkin olmuştur. Önerilen tasarımda Mimari İmge kendisini parçalı bir ifade ve boşluklar üzerinden kurmayı amaçlamıştır.  Bu bağlamda terminal, kendisini fazla yükselmeden, yarattığı boşluklarla yatayda ayrıştırarak ifade eder. Çevrede baskın olma iddiasını biçiminden değil, iç ve dış boşluklar aracılığıyla yarattığı niteliksel değerlerinden alır.

Öneride elde edilmek istenen “Biçimsel Yalınlık”  bütünün ayrıştırılması ile elde edilen kütlesel bileşenlerin masif ifadesiyle yaratılmaya çalışılmıştır. Ayrışan masif biçimlerin yarattığı bütüncül imgenin çevrenin kolay okunmasını sağlayacağı ve biçim ile diyaloğun da yolunu açacağı öngörülmüştür. Boşluğun da bir biçimi olduğu ön kabulü ile ortaya masif ve cüsseli bir boşluk (KORU) yerleştirilmiştir. Sadece yapının dışında değil, iç ortamda da biçim yaratan boşlukların örgütleyici ve imgesel gücünden yararlanmak tasarımda öncüllenmiştir. Biçimin ayrışması referanslarını yalınlaştırılmış programdan almıştır. “Programatik Yalınlık” elde etme öngörüsü ile yeniden tasarlanan ihtiyaç programı ortak bileşen kümelerine ayrılmıştır. Bu kümeleri barındıran birimlerin  içinde yoğunlaşan program, kütlelerin birbirinden ayrışmasıyla, genleştirilmiş, rahatlatılmış ve özerk bir statü kazandırılmıştır. (Toplu taşıma durakları, İstasyon, Koru, Peronlar, Otobüs Parkı vb.) Böylece  her bir özerk yapı içerisinde kullanım kolaylığı ve konforu yaratılmıştır.

II.II. Ekolojik Diyalog

İzmir kenti önemli bir yeşil ve mavi koridorun parçası olmasına rağmen günümüzde parçalanmış ve yoğun kentleşme dolayısıyla eski verimini kaybetmiştir. Günümüzde yerel otoriteler eliyle ekolojik denge ve süreklilik bağlamında yeni kimlik kazandırılma gayretleri gözükmektedir. Öneri tasarımda, İzmir geneli için yapılan bu çalışmalar önemli girdi oluşturmuştur. Transfer Merkezi’nin mevcut uygulamalar ve öngörülen çalışmalar ile ekolojik diyalog içinde tasarlaması ve kullanılması temel çıkış noktalarındandır. İzmir’in çağdaş ekolojik kimliğini kurmak, yansıtmak ve çevresiyle birlikte dönüştürmek tüm aktörlerle birlikte tasarımcıların da sorumluluğu olarak benimsenmiştir.

Tasarlanan parçalı ve yalın imge gücünü yapılar arasında yaratılan boşluğun koru olarak değerlendirilmesinden almaktadır. Bu koru ile birlikte Transfer Merkezi ve çevresinin İzmir’in mevcut yeşil koridorlarının önemli bir parçası olacağı düşünülmektedir. Bu diyalogu kesintisiz bir ağ sistemine dönüştürmek niyetiyle farklı ölçeklerde ekolojik süreklilik olanakları yaratılmıştır.

Yapının değişik perspektiflerinden algılanan ve bütünü kuran koru, ekolojik sürekliliği sağlarken aynı zamanda da sosyal bir ortam yaratmayı hedeflemektedir. Program gereği oluşan yoğun araç hareketinin gürültü ve zehirli gaz kirliliğine bir tampon oluşturulmuş ve yeşil dokunun bir kentsel peyzaj elemanı olarak kullanılma olanağı sağlanmıştır.

Kentin değişik perspektiflerinden algılanan yeşil doku; yapı içinde kurgulanan yatay ve düşeydeki zemin süreklilikleri sayesinde daha duru bir imge yaratmaktadır.

Not: Ekoloji bağlamlı önerilerimiz çevre dostu sistemler ve peyzaj bölümlerinde daha detaylı bir şekilde yer almaktadır.

II.III. Ulaşımda Diyalog

İzmir kenti coğrafi konumu bakımından ülkemiz için tarih boyunca önemli bir yere sahip olmuştur. Hem uluslararası hem de ülke içi kara ve su yolları bağlantılarının odak noktasında bulunmaktadır. Bu doğrultuda raylı sistemler, karayolları, havayolları, deniz seferleri ile birlikte uluslararası bisiklet rotalarının da bir parçasıdır.

Önerilen Ana Transfer Merkezi tasarımı kenti dış dünyaya bağlayan tüm ulaşım ağlarına aktarım olanağı sunmaktadır.  Aynı zamanda kent içi ulaşım ağlarının da rotası içinde önemli bir durak olarak yer almaktadır. Gelecek perspektiflerinin de göz önüne alınması ile kurulan ulaşım ağı ile diyalog yoluyla bütünleşmek kentsel akışkanlığın tıkanmaması için önemlidir. Olası olgusal ve teknolojik değişimleri soğurup dönüştürebilme olanağı ve yeteneği gözetilmiştir.

Tasarım ulaşım açısından çoklu kullanımına rağmen karmaşık bir görünüm sunmaz. Ulaşım çeşitliliği ayrıştırılmış bölgeleme ve yalın imgesi ile akılda kalıcı bir niteliğe sahiptir. Yapı içi ulaşımın da benimsenen genel ulaşım kararlarıyla uyumlu olması hedeflenmiştir. Kimin nereye ve nasıl gideceğinin her hangi bir yönlendirme levhası olmadan da okunabilmesi amaçlanmıştır.

Bu hedef ve amaçlara uygun olarak tasarımda mimari imge kendisini lineer meydan ve boşluklarla kurgular. Kolay algılanabilme ve süreklilik için tasarımı ayrıştırıp belirginleştiren aralıklar önerilmiştir. Bu geçirgen, akışkan, bütün ile görsel ve işlevsel diyalog içindeki aralıklarda etkileşim mekanları yaratılmıştır. Artık yeni tasarımda, iç ulaşım rotaları aynı zamanda yapının program parçalarınında içinde yerleştiği ve etkinliklerle donatılmış açık mekanlara dönüşmüş olacaktır.

Toplu Taşıma Durakları (Metro, YHT, Otobüs, Dolmuş, Taksi)

Peronlar (Şehirlerarası ve İlçe Otobüs ve Minibüsleri)

III. MEKANSAL KURGU

Tasarımda mekansal kurgu 3 parça üzerinden gerçekleştirilmiştir. Bu parçalar kavramsal kurguyu desteklerken program bileşenleri arasındaki bağlantıları da oluşturur. Parçalı kurgu kütlesel olarak istasyon ve peron yapılarını yoğunlaştırılmış yeşil doku ile birbirinden ayırırken korunun doğu ve batısında bulunan yan kollarla da bu kütleleri birbirine bağlar. Aynı zamanda kuzeyde şehirlerarası ve ilçelere bağlantıyı yoğunlaştırarak toplarken, güneyde de kent bağlantısını sağlayan toplu taşıma birimlerini yine yoğunlaştırarak toplar. Bu şekilde kent ulaşımı ve şehirlerarası ulaşım birbirinden ayrılır. Peronlar, koru ve istasyon üçlüsü bu kopukluğu birbirine bağlar.

III.I. İstasyon

Günümüzde tüm ulaşım yapılarındaki istasyon binaları kentsel programlarla donatılırken gündelik yaşamın bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Alanın güneyinde yer alan istasyon yapısı projenin yoğunlaştırılmış etkileşim odağını oluşturmaktadır. Hem kentliye hem de terminal kullanıcısına mekansal çözümler sunarken kentle bir arayüz oluşturur.

Barındırdığı kentsel donatılar ile kamu ile belediyenin iletişim ortamını yaratır. Kafeler, ticari satış birimleri ile birlikte sosyal etkinlik alanlarında bu niyetin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Kentle kurulan bu arayüzde yaratılan lineer ve akışkan boşlukların İzmir’in gündelik hayatını besleyen ve çağdaş yüzünü yansıtan sergiler, etkinlikler ve aktivitelere ev sahipliği yapması öngörülmüştür.

Ana Transfer Merkezi’ne toplu taşıma ile yaklaşım istasyon yapısının güneyinde bulunan meydandaki otobüs, minibüs durakları ve metro bağlantısı ile gerçekleşmektedir. Bu blok kentin bu bölgesindeki toplu taşıma araçları ve metro çıkışı için de bir istasyon görevi üstlenmektedir. Sadece peronlara değil çevreye de hizmet eden bir sosyal merkez niteliğinde işlev görmesi öngörülmüştür. Bu amaç ile otel ve hostel bloğu da istasyon yapısı ile direk bağlantılı olarak tasarlanmıştır. Buraya gelen müşteriler konaklama dışındaki tüm gereksinmelerini istasyon içindeki birimlerden karşılayacaklardır.

Yaratılan bu sosyal merkez transfer merkezi içinde özerk bir yapıya sahiptir. Bu yapısıyla zaman içinde dönüşen ihtiyaçlara göre davranabilme özgürlüğüne sahiptir.

III.II. Koru

Yapının merkezinde bulunan korunun sosyal bir etkileşim ortamı kurması hedeflenmiştir. Tasarımın önerdiği güçlü yeşil doku ve yalın imgesi programın getirdiği karmaşaya duru ve sakin bir yaklaşım getirmek üzere yaratılan en önemli boşluktur.

Projede Transfer Merkezi Programı yoğunlaştırılmış yeşil doku ile bölünerek istasyon ve peronlar ikiye ayırılmıştır. Böylece yoğun yaya ulaşımı ile yoğun araç ulaşımı keskin bir biçimde yeşil doku ile birbirinden ayrılmaktadır. Hem otoyolun ve otogarın gürültü ve zehirli gaz kirliliğine bir tampon oluşturulmuş hem de yeşil dokunun bir kentsel peyzaj elemanı olarak kullanılma olanağı sağlanmıştır.

Korunun doğu ve batı kenarlarında bulunan bağlantı kolları istasyon ve peron yapılarını birbirine bağlarken kent-koru bağlantısını da kurmaktadır. Kentlinin aktivite merkezlerinden biri olarak önemli bir yere sahip olan koru yarattığı 255×90 m lik yeşil alan ile İzmir kentinin en değerli yeşil boşluklarından birisi olacaktır. Aynı zamanda yan kollardan koruya inişi sağlayan rampalar ile +19.00 kotuna inilebildiği gibi +22.50 kotunda bulunan koru üst kot bisiklet/yaya ulaşım yolu ile de kentte aktif olarak kullanımının arttırılması hedeflenen bisiklet/yaya sirkülasyonuna farklı bir rota eklenmiştir.

Koru dışında kalan meydanlardaki yeşil doku ve yeşil çatı ile ekolojik süreklilik desteklenmektedir.

Oluşturulan koru bir etkinlik ile donatılmamış, sadece dikilen ağaçlar ve toprak zemini ile doğal ortam imgesi vurgulanmaya çalışılmıştır. Serbest zaman etkinliklerini barındıran fiziksel yeşil alanın yanı sıra görsel bir peyzaj sunmaktadır. Burada bulunan ağaçlar çiçekleriyle ve mevsimsel değişen yaprak dokuları ile zaman ve doğanın algılanabilmesini olanaklı kılmaktadır. Peyzaj ve çevre dostu tasarım raporunda daha detaylı bir anlatım sunulmaktadır.

III.III. Peronlar

Alanın kuzeyinde bulunan peronlar şehirlerarası ulaşımı sağlamak üzere bir arayüz oluşturmaktadır. İstasyon yapısı ile arasındaki bağlantı koru içinden kurulmakla beraber korunun doğu ve batısında bulunan kollarından da kapalı ve açık bağlantı sağlanmıştır. Aynı zamanda araç bakım atölyeleri, akaryakıt istasyonu ve otobüs/minibüs otoparkının bağlantısı da kuzeyde tasarlanmıştır.

Gelen yolcu peronları +19.00 kotunda sağlanırken giden yolcu peronları +26.00 kotunda yer almaktadır.

Yolcuların bekleme alanları iç mekanlarda bulunmakla beraber koru da yarattığı sosyal ortamla onları destekler.

Peronların çatı saçağı üzerinde yapılacak hesaplamalar doğrultusunda güneş panelleri kullanılacaktır. Optimum konumda ve sayıda yerleştirilecek güneş panellerinin dışında kalan paneller ise şeffaf yapılarak peronların gün ışığı alması sağlanacaktır.

Bekleme salonları ve peronların çatısı çelik strüktür olarak tasarlanmıştır. Böylece hem yapı hafif bir imge kazanmış, hem de iç açıklık ve konsol boyu artırılabilmiştir.

IV. PEYZAJ

Transfer Merkezi yapısının yer aldığı Bornova Ovası; İzmir’in İstanbul yönünde kuzey girişinde, Körfezin doğusunda, Yamanlar ve Manisa Dağlarının hemen güneyinde yer alır. Bornova Ovası, Yamanlar ve Manisa Dağlarının yamaçlarından körfeze doğru akan akarsuların getirdiği alüvyonların doldurmasıyla oluşan, çöküntü bir ova karakteristiğindedir. Tarih boyunca verimli bir arazi olması sebebi ile tarım, bağ ve bahçecilik faaliyetleri yapılmıştır. Günümüzde de; İzmir’i kuzeyden çevreleyen dağların hemen güneyinde yer alması, yer altı su seviyesinin yüksek olması sebebi ile İzmir’in yeşil ve mavi sistem kurgusunda önemli alandır.

Transfer Merkezleri; programı ve işleyişi gereği kendi içerisinde birçok kompleksi barındıran dinamik yapılardır. Yapının peyzaj tasarımında insan ve taşıt akışının yoğunluğuna karşın; mimari tasarım konsepti ile birlikte yalın, yerel, geçmişteki verimliliği günümüze yansıtan, kuraklığa dayanıklı, az su isteği olan, iklim değişikliğine karşı dirençli bir peyzaj tasarımı önerilmiştir.

Peyzaj tasarımı 3 farklı mekan için 3 farklı tasarım konsepti önerilmiştir;

IV.I. Avlu Peyzajı Tasarımı
Yapının oluşturduğu avlu içerisindeki parselasyon, Bornova Ovasındaki eski bağ-bahçeciliğe ve burada yetiştirilen ürünlere dikkat edilerek oluşturulmuştur. Burada; özellikle Bornova Ovasında eskiden de olduğu gibi nar (Punica granatum), turunç (Citrus aurantium) ve zeytin ağaçları (Olea europea) kullanılmıştır. Bu ağaçların yaz – kış yeşil olması, dönemlerine göre ürün vermesi, koku, renk ve meyve özelliklerine sahip, gölge veren ağaçlar olması transfer merkezi açık alanlarını daha yaşanılabilir güzel bir çevre haline dönüştürecektir. Yolcuların genelde kısa süreli bulunma mekanı olarak tanımlanabilecek otogarın, aynı enlemde bulunan Endülüs Bahçelerinde olduğu gibi; turunçların güzel kokusu, kurak iklim koşullarında yaratılan serin ve gölge mekanları ve su öğeleriyle yolcuların uzun süre içerisinde bulunmak isteyeceği; ve Bornova Transfer Merkezi’nin peyzajı ile hatırlanacağı bir mekana dönüştürecektir.

IV.II. Çatı Peyzajı Tasarımı
Türkiye’nin günümüzde ve gelecekte en yüksek iklim değişikliğini yaşayan ve yaşaması beklenen kenti İzmir’dir. Bu sebeple burada yapılacak olan her türlü mimari ve peyzaj mimarisine ait müdahale önemlidir. Bu sebeple; yapının çatısında konvansiyonel gri çatı yerine karbon tutma seviyesi yüksek, geçirimli, İzmir ikliminde dayanıklı, su isteği az olan Festuca gauteri, Festuca glauca, Carex sp. gibi gramine bitki türlerinin yer aldığı ekstensif yeşil çatı önerilmiştir.

IV.III. Karayolu Peyzajı Tasarımı
Transfer Merkezinin otobüslerin bulunduğu kısımda peyzaj tasarımında dikkat edilen en önemli kriter otobüslerin çıkardığı egzoz gazlarının emilimi ve yüzey sularının yer altına süzülürken temizlenmesi (su yönetimi) gerekliliğidir. Bu sebeple, iklim değişikliği ile mücadele de en başarılı ağaçlardan biri olan akçaağaç yapraklı çınar ağacı (Platanus acerifolia) ve kirli yüzey sularının tahliye edileceği biyolojik hendekler içerisinde endemik, çok yıllık otsu türler (Euryops pectinatus, Agapanthus africanus, Lavandula officinalis, Rosmarinus officinalis vb.)  yer alacaktır.

Etiketler

Bir yanıt yazın