3. Mansiyon (Sina Özbudun, Erdem Tüzün, Yelta Köm), Pamukkale Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

PAÜ Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, kampüsün sosyal aktivitelerinin yoğun olduğu güneybatı köşesinde araziye yerleşmiştir. Proje konumlandığı alan sebebiyle kentsel kampüs planı ile peyzajın sınırında, bir geçiş alanı yaratır. Bu eşikte kalan mekân organizasyonunun, öğrencilere tasarlanmış ve tasarlanmamış arasındaki zıtlığı sunması ve bu zıtlığın eğitime ilham vermesi öngörülmektedir. Günümüz mimarlık kültürüne hâkim olan yapıyı peyzaj ile gizleme ya da çevresinden kopararak öne çıkarma eğilimlerinin aksine, doğal ve tasarlanmış çevre, yapı ile simbiyotik bir ilişki içinde olması amaçlanmıştır. Yapı, eğime üç ayrı kotta asgari müdahale ile hafifçe oturur. Kot farkları mekânlar arasındaki ilişkiyi zenginleştirirken, Pamukkale’nin sembolü basamaklanan tektonik dile gönderme yapar. Cengiz Bektaş tarafından tasarlanan ve kampüse insan ölçeği ve uyum kazandıran ulaşım omurgasına ek yapılarak, yol, yapının girişine doğru uzatılır ve mimarlık fakültesinin ana aksını belirler. Daha sonra bu omurga fakültenin içine girip orta avlular ve yapının tektoniği ile kendi içinde çevrilip düğümlenir. Pergolalı yol ile başlayan plan çizgileri yapıda duvar, pencere, boşluk ve benzeri yapı öğelerini tanımlarken; peyzajda toprak üstünde oluklar, renkli bitki bölümlenmesi ya da sert zemin, yumuşak zemin ayrımlarını oluşturur. Böylece çizgi sadece yapısal bir katmanı temsil eden bir araç değil yapıya ve çevresine hâkim olan bütüncül bir estetik dile dönüşür. Plan çizgileri zaman zaman sıkışır, genişler birbirini keser ve iter, yapının dolaşım şemasını ‘Çizgi’nin akışkanlık ve doğrusallık özellikleri oluşturmuştur.

Mimarlık tarihinde görülen dört tip örtü tipi; düz, kırık, eğik ve tonoz, yeniden yorumlanarak yapısal özellikleri ve avantajlarına göre farklı kollarda plan eğrileri üzerinde ilerleyen kesit çizgileri halinde yapıyı örter. Böylece çizgi sadece planda değil kesitte de anlam kazanır. Kimi zaman çatı duvar ayrımı olmadan bütüncül okunan kesitler, kimi zaman pencere, yarık gibi elemanlarla parçalanarak soyut bir iz haline dönüşürler.  Farklı kesitler düğüm noktalarında birleşip tektonik bir kompleksite yaratırken ayrıldıklarında doğrusallaşıp, tanıdık kabuk tipolojileri yaratırlar, yapıdaki basitlik ve karmaşıklık dengesi bu birleşme ve ayrılma hareketi ile sağlanması amaçlanmıştır.

Giriş aksı ve iki yanında simetrik olarak konumlanan toplam üç kanat birbirlerinden uzaklaştıklarında fakülteyi oluşturan bölümlerin programsal ayrışmasını sağlar, birleştikleri boğazlarda ise sosyal mekânlar, sirkülasyon düğümleri ve ortak kullanım alanlarına yer vermektedir.

Ana aks üstündeki kol, binanın omurgasını oluştururken, doğu ve batı kanatları ile farklı anlarda ve noktalarda birleşerek iki bitişik döngü oluşturur. Bu döngülerin ortasındaki avlular kullanıcılar için dinlenme, sergileme, gibi aktiviteler ile canlanacaktır. İki farklı boyuttaki avlular farklı mekânsal deneyimler ve kullanımda bölümsel özelleşme sağlamaktadır.  Binanın ağzı ve kanatlarının birleştiği bölgede konumlanan kafe bu iki avluya da hizmet verebilmektedir. Birleşim bölgelerindeki düşey sirkülasyon elemanları yangın kaçışı ve asansörler gibi işlevleri sağlarken, kollar içinde doğrusal ve serbest hareket eden merdivenler, katlar arası hızlı ulaşımı sağlayan bir örgü şeklinde planlanmıştır. Binanın doğrusal şeritlerden oluşan kütle şeması yatay ve basık bir algı oluşturmaması için düşeyde birçok bölgede üç kata kadar yükselen iç avlu boşlukları tasarlanmıştır. Giriş, stüdyolar ve sirkülasyon alanları üzerinde konumlanan bu boşlukların doğrusal harekete ferahlık ve ritim katması, ışık bacaları görevi görmesi ve mekân algısını bütünlemesi düşünülmüştür.

Yapının girişine ferah ve esnek bir sergi/jüri mekânı konumlanmıştır bu mekân esnek kullanımı ile sadece fakülte öğrencilerine değil kampüsün tamamına ulaşması için geçirgen bir yüzey kaplanmış ve ayrı bir giriş sağlanmıştır. Bu alanın gerektiğinde özel sergiler ve davetler için kullanılabileceği ön görülmüştür.

Girişin üstünde iki kanatta yükselen hacimler, araba parkına ve çekirdeklere yakın olması sebebi ile fakülte elemanları ve yönetim odalarına ayrılmıştır. Yapının ana aksı üstünde yoğunlaşan öğretim üyesi odaları diğer mekânlardan ayrıştırılmasına rağmen, ait olduğu bölümlere yakınlığına göre sıralanacağı ön görülmüştür. Stüdyo mekânları, gün ışığından azami faydalanması için kuzey cephesine bakan ve avlular etrafında dönen cephelere konumlanarak olabildiğince saydam yüzeyler ile fakülte içinde görsel bütünlük sağlanması hedeflenmiştir. Her stüdyo bloğunun önünde farklı kotlardaki bahçelere açılan bir mekânlar bulunmakta ve bu mekânların sergi, çalıştay gibi programlar ile yapının iç-dış ilişkisine dinamizm katması amaçlanmıştır. Tasarım stüdyoları çeşitli boyutlardan gruplandırılmış, stüdyo modüllerine esnek kullanım imkanı sağlamak için sabit duvarlar ile bölünmek yerine asma panolar, cam ayıraçlar, yerde ilerleyen izler gibi hafif ve hareketli elemanlar ile ayrılmışlardır. Stüdyo mekânlarındaki döşeme boşlukları ile katlar arasında dikey ilişki sağlanmıştır.

Etiketler

2 yorum

  • cem-yildirim says:

    Ekibi tebrik ediyorum. Bu proje sürprizlerle dolu. İncelerken çok keyif aldım. Keşke daha fazla görsel ve maket fotoğrafı paylaşma fırsatınız olsa.

  • ozlem-altun says:

    Ekibe tebrikler, çok iyi mekan ilişkileri kurgusu ve geleneksel yapı-peyzaj ayrımını bulanıklaştıran bir bütüncül form yaklaşımı görüyorum. Bir merkezden dağılan tüp yapıların alanı da kendi içine katarak/şekillendirerek kavraması olarak form yaklaşımı davetkar ve eğitimi sosyalleştirecek bir projeyle sonuçlanmış, başarılı buldum.

Bir yanıt yazın