PROJE RAPORU
Haliç, bütününe bakıldığında kültür, turizm, tarihi miras, spor, rekreasyon, eğitim, sosyal donatı, yeşil alan aktivitelerini birleştiren son derece güçlü bir potansiyel barındırdığı ancak, niteliksiz ve yoğun yapılaşma, kıyı ile bağlantıyı koparan ve kıyı sürekliliğini engelleyen fonksiyonlar, yoğun fakat efektif olmayan ulaşım sistemi, parçalanmış yeşil alanlar halindeki Haliç’te bu potansiyellerin açığa çıkarılması gerekmektedir.
Haliç için önerdiğimiz projeyle tümevarım ve tümdengelim yaklaşımlarını birleştirerek Haliç’i ATLAS olarak ele almaktayız.
Birey ölçeğinden metropoliten kente farklı ölçekleri birleştiren yaklaşımı, tüm kullanıcıları alana davet eden tasarım çözümleriyle bütünleştirici bir atlas olan proje aynı zamanda Haliç bütününün İstanbul içinde alması gereken önemli role de atıf yapmaktadır. Tarihte korunaklı liman oluşuyla yerleşimlere ve sanayiye ev sahipliği yapan, sanayi ve altyapının bir parçası olarak kullanılan, doğal yapısı zarar görse de sanayi ve yerleşmenin yükünü taşıyan Haliç, sahip olduğu potansiyeli açığa çıkaran bu proje ile mitolojide Atlas’ın Gökkubbe’yi taşıdığı gibi İstanbul’un kent içinde doğaya ulaşma ihtiyacını karşılayacaktır. Normal zamanlarda üstleneceği bu rol yanında deprem gibi olası afet sonrasında bir hayat kanalı olarak kentin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamayı kolaylaştıracaktır.
Özetle, Haliç bölgesi, geçmiş, bugün ve geleceğin sürekliliği, yeşil sistemin su ile birlikteliği, tüm kullanıcıları bir mekanda buluşturması, mekansal çeşitliliğin bir arada çözümü gibi birliktelikleri sağlama özelliği ile bir atlas gibidir. Makro ölçekte “Bütünleşik lineer yeşil alan sistemi” kurgularken mikro ölçekte “ayrıntıdan tümevaran lineer park tasarımı” geliştiren bu proje, makro ve mikro ölçeği birleştiren ve “Ayrıntıdan Tümevaran Lineer Açık alan Sistemi”, ATLAS olarak tanımlanmıştır.
Yerleşme tarihi iki bin yılı aşan Haliç, kuşatmalar, depremler, yangınlar geçirmiş, doğal bir liman oluşuyla sanayi için de uygun bir ortam sunmuştur. Sanayinin gelişmesiyle sayfiye yeri özelliğini hızla yitiren Haliç’in imajı da hızla değişmiş, kirleticiler, göçle gelen nüfus ve yapılaşmanın artışı, kirliliğin önüne geçmek üzere müdahalelerle bugüne gelirken geçmişin izlerini taşımaya devam etmektedir. Bu dinamik süreç, farklı dönemlerin değişen koşullarına göre üretilen mekanların yeni ihtiyaçlara adaptasyonundaki zorluklar tasarım alanında özgün, yaratıcı ve sıra dışı çözüm önerilerini gerektirmektedir.
Öncelikle Haliç bütününde açık ve yeşil alanların artırılması ve sürekliliğinin sağlanmasına yönelik analizler yapılarak tasarım stratejileri geliştirilmiştir. Ardından yarışma alanı ile ilgili tasarım ilkeleri ve tasarım çözümleri üretilmiştir.
ATLAS Haliç,
Ayrıntıdan Tümevaran Lineer Açık alan Sistemi
“ATLAS Haliç” olarak adlandırdığımız, tümevarım ve tümdengelim yaklaşımlarını kentsel tasarım arakesitinde buluşturan tasarım yaklaşımımızla yarışma alanı iki düzeyden değerlendirilmektedir:
Bütünleşik lineer yeşil alan sistemi
Haliç’in en temel özelliği, kent içerisine doğru uzanarak Alibey Barajı ile bütünleşen su bağlantısı sağlaması ve buna paralel olarak kent içerisinden kuzey ormanlarına doğru uzanan kesintisiz bir yeşil sistem oluşturma potansiyelidir.
Bu potansiyel, öncelikle Alibeyköy deresinin kutu kesit şeklindeki yapısının doğal bir dere kesitine dönüştürülerek yeşil alanla bütünleşik tasarımı yapılarak açığa çıkarılmalıdır. Alibey Barajı’na ve kuzey ormanlarına ulaşan yeşil sistem aynı zamanda çevredeki yapılaşma ve yeşil alanlarla desteklenmelidir.
Hareketli topografyaya sahip olan alan ve yakın çevresinde yüzey suyu akış hatlarında yapılaşma yoğunluğu azaltılarak yeşil alanların kıyı hattı ile buluşması sağlanmalıdır.
Ayrıntıdan tümevaran lineer park tasarımı
Haliç’in Kıyılarını kapsayan yarışma alanlarının en temel özelliği ise yüksek açık ve yeşil alan oranı ile çevresindeki yoğun yapılaşmanın nefes alabileceği en büyük alan olması ve lineer biçimi nedeni ile doku ile bütünleşme ve erişilebilirliği yüksek bir tasarım oluşturma potansiyelidir.
Birey ölçeğinden başlayarak yarışma alanına yönelik tasarım kararları ile kıyı kullanımı geliştirilirken kentsel sitemlerle bütünleşme sağlanmaktadır. Böylece estetik ve fiziksel çözümler yanı sıra olağan ve afet gibi ekstrem koşullarda kentin işleyişini destekleyecek sistematik çözümler, ve tasarımın kullanıcılara en iyi hizmeti verebilmesi için akıllı açık ve yeşil alan yönetimi önerilmektedir.
Bütünleşik lineer yeşil alan sistemi
Birey ölçeğinden tüme doğru bir açık alan analizi için açık alan büyüklüğü yanı sıra çevreleyen yapıların yüksekliği ve topoğrafyayı da dikkate alarak açık alanlarda gökyüzünün serbestçe görülebildiği ortalama açı değeri ile açıklıklar incelenmiştir.
Kıyıda görüş açısının fazla olduğu açık alanlar hakim olmakla birlikte doku içerisinde büyük açıklıkların ana arterler çevresinde ve mezarlıklarda olduğu, aktif yeşil alanların son derece az olduğu görülmektedir. Açık alanların artırılması, mümkün olamadığı durumlarda da bina yüksekliklerinin kontrol edilerek yolların oldukça dar olduğu doku içerisinde günışığını daha fazla alan sokaklar oluşturulması gerekir. Böylece iç kesimlerdeki parçacıl yeşil alanların yayalaştırılmış, günışığı alan ve yeşillendirilmiş yollarla birbirine bağlanması ve Haliç kıyısındaki yeşil sistemle bütünleşmesi sağlanabilir.
Haliç vadisinin deniz seviyesi ile yaklaşık 100 m arasında değişen kotları haliç’in görülebildiği alanı genişletmektedir. Kıyı ile iç kesimler arasında kentsel sistemler açısından devamlılık sağlanması yanı sıra kullanıcının görsel olarak kıyı ile ilişkisini doku içinde manzara seyir teraslarıyla devam ettirmek kıyının cazibesini artıracaktır
Haliç bütününe yönelik tasarım ilkeleri
Yapılan incelemeler sonucunda alan bütününe yönelik olarak şu ilkeler belirlenmiştir:
· Haliç, İstanbul yeşil ve su sisteminin önemli bir parçası olmalıdır.
· Kuzey ormanları ve Alibey Barajına doğal bir yeşil sistemle bağlanmalıdır.
· İskelelerin kentin denizyolu ulaşımına entegrasyonu arttırılarak Haliç’e kentten denizyolu ulaşımı desteklenmelidir.
· Haliç kıyısına kentten toplu taşıma, özellikle raylı sistem ve bisikletle ulaşım desteklenerek özel araç kullanımı azaltılmalıdır.
· Kıyıdaki karayolu yayayı önceleyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
· Haliç yeşil sistemi su kaynaklarını takip ederek kuzey ormanları ile birleşmelidir.
· Yeşil sistem Haliç çevre dokusu içine sızmalıdır.
· Haliç’te mekan kullanımı kıyı ile sınırlı kalmamalı, su korunmalı ve aktif olarak kullanılmalıdır.
· İskelelerin işlerliği artırılmalı, Haliç’in iki yakası arası hareketlilik artırılmalıdır.
· Kıyı boyunca yaya-bisiklet yollarının sürekliliği sağlanmalıdır.
· Kamusal nitelikli özel fonksiyonlar kıyıya paralel yaya akışını engellememeli, desteklemelidir
· Tasarım, alanın deprem, sel gibi afetlere dirençli olmasını desteklemelidir.
· Tasarım, İskele, otobüs-metrobüs-tramvay-metro durakları gibi toplu taşıma erişim noktalarından kıyıya akış sürekliliğini desteklemeli, kolaylaştırmalıdır. Tüm alanda evrensel tasarım ilkeleri ile herkes için erişilebilirlik sağlanmalıdır.
· Haliç’te kıyı boyunca bulunan iskeleler suyla etkilieşim için olduğu kadar deprem gibi bir afet anında iç kesimlere yaşamsal ihtiyaçların ulaştırılması için potansiyel alanlar olarak değerlendirilmelidir.
Alan Kullanımı
Haliç çevresi yapılaşma ve nüfus yoğunluğunun çok yüksek olduğu bir bölgedir. Arazi kullanıma bakıldığında çeşitli fonksiyonların bir arada olduğu görülmektedir. Ticaret, sanayi, konut, sosyal donatılar, ulaşım yapıları, tarihi miras özelliği olan yapılar, yeşil alanlar bulunmaktadır.
Büyük ölçekli ve kamusal yapılar ise çoğunlukla kıyı boyunda yerleşmişler ve bazıları kıyı sürekliliğini işlevsel veya fiziksel olarak kesintiye uğratmaktadır. Sürekliliğin kesildiği noktanın özelliğine göre farklılaşan çözümler önerilmektedir. Yapının açık alanında küçük düzenlemelerle sürekliliğin sağlanması, Deniz yüzeyinin kullanılması, bağlantının bir köprü ile sağlanması, yapının kaldırılarak yeşil alan düzenlemesiyle yaya sürekliliği yanı sıra kullanım alanının da artırılması gibi çözümler geliştirilmiştir.
Tersane bölgesi gibi bazı özelleşen kullanım alanları olsa da genel olarak tek fonksiyona sahip alanlar yerine birden fazla işlevi bir arada barındıran alanlar bulunmaktadır. Sanayi, lojistik, iş merkezi, eğitim, rekreasyon, deniz ulaşımı, tarih, turizm, ticaret, yeşil alan gibi fonksiyonların farklı kombinasyonlarına sahip alt bölgeler bulunmaktadır.
Ulaşım ve erişilebilirlik
Alanın topografik yapısı, ulaşım sistemi ve erişilebilirliğini doğrudan etkilemektedir. Haliç’in Batısında Roma döneminden beri olan, Tarihi Mese yolu Divan yolu Haliç’in sırtlarında Beyazıt’a kadar düz bir aks oluşturmaktadır. Doğuda ise bu kadar net bir aks görülmemektedir.
Haliç, kıyısını çevreleyen karayolu ile ve tarihi iskelelerin desteklediği sınırlı denizyolu ulaşımı ile beslenmektedir. Batı kıyısında Eminönü-Alibeyköy tramvay hattı ile daha fazla kullanıcının toplu taşıma ile alana gelme olanağı olacaktır. Diğer handan Haliç’in doğu kıyısında da raylı sistem ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle Haliç kıyısının tamamında sürekli bir tramvay hattı ve bu hattın Kabataş-Bağcılar tramvay hattıyla entegrasyonu sağlanmalıdır.
Raylı sistemin taşıt ulaşımının ana omurgası haline gelmesiyle, bisiklet ve yaya erişimine daha fazla imkan sunulabilecek, daha sürdürülebilir bir çevreye ulaşım açısından da destek olunacaktır.
Deniz yolu ulaşımı desteklenmelidir. Haliç şehir hatlarını Haliç ve Üsküdar dışında Boğaz hattı ile genişletilmesi, Bakırköy, Avcılar, Tuzla gibi Marmara denizi boyunca yer alan yerleşmeler ile de entegrasyonunun sağlanması gerekmektedir. ATLAS haliç konsepti ile bir yandan alt ölçekte mekanlar arasındaki akış ve erişim ilişkileri düşünülürken diğer yandan üst ölçekten sınırları çok daha esnek ele alan akışlar da dikkate alınmaktadır.
Yarışma alanına yönelik tasarım ilkeleri
Açık alanların yeşil karakteri korunmalı ve geliştirilmeli. Yeşil alan oranı artırılmalı.
Tasarım doku içerisinden kıyıya yaya akışlarını desteklemelidir
Kıyı çizgisi suyla farklı şekillerde etkileşim sağlamak üzere farklılaşmalı, üç boyutlu olarak kullanım çeşitlenmelidir.
Kıyı hattında yapılacak müdahalelerle ekolojik yaşam desteklenmelidir.
Koç müzesi, spor tesisleri gibi yapıların açık alanları yaya hareketini destekleyici yönde yeniden tasarlanmalıdır.
Toplu taşıma ve bisiklet-yaya erişimi desteklenerek otopark ihtiyacı azaltılmalı.
Taşıt önceliği tramvay ve bisiklet ulaşımına verilmeli.
Mevcut kıyı yolu en kesiti yeniden düzenlenmeli, alanı kullanmayıp Kasımpaşa-Hasköy tüneliyle diğer bölgelere gidecek trafik yer altına alınarak zemin kotu yayaya öncelik verir hale getirilmeli.
Otoparklar kıyıdan uzak yola paralel olmalı, yaya alanlarını bölmemelidir.
Katlı ve akıllı otopark sistemleriyle daha az alan kullanan ve daha etkin çözümler geliştirilmelidir.
İnce uzun geometrisi nedeniyle alanda fonksiyonlar belirli aralıklarla tekrar etmeli, kullanıcıların farklı noktalarda benzer aktiviteler yapabilme imkanı tanınarak kullanımın tüm alanda dengeli olması desteklenmelidir.
Donanma caddesinde kaldırımın çok dar olduğu kısımlarda yaya-taşıt ayrımını ve yaya güvenliğini sağlayacak çözüm geliştirilmeli.
Doku içerisindeki yollar çok dar olduğundan tek yönlü yollar ve yayalaştırma yapılarak erişilebilirlik sağlanmalıdır.
Doku içerisinde nefes alınacak küçük meydanlar, açıklıklar oluşturulmalı.
Alanda mümkün olduğunca yapı yapılmamalı, zorunlu yapılar da topografya ile bütünleştirilerek alanın yeşil karakteri bozulmamalıdır.
Yapılar ve iskele-köprü gibi strüktürlerde farklı kotlarda kullanım sağlanarak açık mekanın farklı kotlardan algılanması ve alanın etkin kullanımı desteklenmelidir.
Açık alandaki duvar, çit gibi tüm sınırlar kaldırılarak sürekli bir açık ve yeşil alan tasarlanmalıdır.
Peyzaj Tasarım Stratejileri ve müdahaleler
Proje alanına yönelik geliştirilen peyzaj tasarım yaklaşımı mevcut yapıda tespit edilen parçalanmış mekan kurgusuna yönelik bütüncül bir tasarım dilinin geliştirilmesi fikrine dayalıdır. Bu kapsamda mevcut durumda otopark alanları, tel çitler, sert zeminle ile parçalanan ve hem insan hareketi hem de yeşil dokuyu bölen ve akışları engelleyen fiziksel kurgu, akışları destekleyecek ve parçalanmayı minimize edecek şekilde yeniden ele alınmıştır. Bu kapsamda proje alanında mevcut durumda var olan kamusal açık mekan aktiviteleri (spor, oyun, yürüyüş, koşu, piknik, seyir vb.) doğası değiştirilmeden birbiri ile kesin sınırlarla ayrılan ve proje alanı boyunca belirli zonlar şeklinde belirginleşen mekanlar yerine, birbiri içine geçen, akışkan, sınırların olmadığı bir mekan kurgusu kapsamında yeniden ele alınmıştır. Bu kapsamda var olan mekan izlerinin güçlendirilmesi, parçalanmalara ve bütüncül bir kurgunun geliştirilmesinde engel teşkil eden yapılanmaların kaldırılması ve açık mekan kalitesinin hem işlevsel, ekolojik ve estetik açıdan geliştirilmesini temel alan tasarım yaklaşımımız alana yönelik geliştirilen bir takım müdahaleleri içermektedir. Bu müdahaleler genel olarak 5 temel başlık altında ele alınmıştır:
1. Arındırma: Proje alanı içerisinde mekansal akışı bölen, görsel ve fiziksel sınırların ve büyük alanları kaplayan geçirimsiz yüzey kaplama materyalinin kaldırılması
2. Geri Dönüşüm: Proje alanından kaldırılan yüzey materyalinin tüm alan için önerilen topografik yüzeylerin geliştirilmesi amacı ile dolgu materyali olarak kullanılması
3. Birleştirme: Proje alanı içerisinde mekansal kurguda oldukça parçalı yapıya sahip olan yeşil alanları birleştiren bütüncül bir yeşil doku üretimi
4. Dönüştürme: Monotipik tek katmanlı peyzaj kurgusunun çok katmanlı peyzaj kurgusuna dönüştürülmesi
5. Arttırma: Proje alanı ve yakın çevresinde yeşil alan sürekliliğinin sağlanması amacı ile ağaç ve bitkisel yüzey varlığının arttırılması
Ortaya konulan müdahale paketleri genel olarak proje alanına yönelik geliştirilen ve çok katmanlı bir peyzaj kurgusunun alana entegrasyonu için bir altlık sunan “sürekli topografik yüzey tasarımının” geliştirilmesi amacıyla ele alınmıştır.
Proje alanın bütüncül bir şekilde ele alan tasarım taktikleri ve bileşenleri aşağıda açıklandığı gibidir:
– Bitki katmanı: Proje alanı içerisinde mevcut durumda yer alan ağaç varlığının korunması peyzaj tasarımında temel bir strateji olarak ele alınmıştır. Proje alanındaki bitki katmanını yeniden ele alan yaklaşımımız mevcut bitki varlığını önerilen mekan kurgusuna dahil etmek ve bitki varlığı üzerinden şekillenen yeni mekanların gelişimini sağlamak amacıyla aşağıda belirtilen alt stratejiler doğrultusunda çok katmanlı bir kurgunun gelişimini önermektedir:
– Ağaç Koruma Bantları- Proje alanı geneli için önerilen sürekli topografik yüzey mevcut ağaç varlığını dikkate alarak biçimlenmiş ve yeni topografik yönelimler bu ağaçların alan içindeki konumları ve dizilimler doğrultusunda şekillenmiştir.
– Ağaç altı mekanları: Proje alanı genelinde tek bir ağacın gövde ve tepe çatısı ile mekan oluşturabilme kapasitesi tek ağaç ve ağaç grupları şeklinde değerlendirilmiş ve ağaç altı mekanlar tanımlanmıştır.
– Kent çayırı: Proje alanındaki bir diğer baskın değişim tüm proje alanı için önerilen sürekli çayır dokusudur. Alanda mevcut durumda ağaç altı dokusu olarak beliren monotipik çim alan uygulamasından, tüm alan sürekli bir kent çayırı matrisine dönüştürülmüştür. Bu kapsamda proje alanından kaldırılan geçirimsiz yüzeyler sonucunda ortaya çıkan toprak katmanı çayırlandırma süreci kapsamında ele alınmıştır. Çayırlandırma sürecinde kullanılacak olan bitki türleri; Agrostis tenuis, Festuca ovina, Lolium prenne, Dactylis glomerata olarak belirlenmiştir. Bu kurguya alan boyunca önerilen tematik bahçeler içerisinde yer alan otsu türler ve pereniyaller (Agapanthus umbellatus, Arbustos sp., Ajuca reptans, Hyoericum sp., Santonlin sp. Veronica sp.) eşlik edecektir. Bu şekilde proje alanı boyunca kent faunası için alternatif habitatlar oluşturulmuş ve kentsel ortamda biyolojik çeşitlilik arttırılmış olacak diğer yandan mevsimsel olarak değişen görsel bir zenginlik alana kazandırılmış olacaktır.
katmanlara sahip bitkisel sınırlar önerilmiştir. Özellikle proje alanı sınırlarında bitki sayısı arttırılarak geçirgen, ekolojik bitkisel sınırlar önerilmiştir.
– Çok katmanlı bitkisel yapılanma: Proje alanında ağaç ve çim alan olmak üzere tek katmanlı bitkisel kurgudan ağaç, ağaççık, çalı ve çayır alanlarını içeren çok katmanlı bir bitkisel kurgu önerilmiştir. Bu kapsamda proje alanında yer alan Pinus pinea, Pinus brutia, Salix babylonica, Populus alba, Ligustrum japonica, Quercus sp., Platanus orientalis, Platanus occidentalis, Robinia pseudoacacia, Cupressus empervirens , Prunus serrulata, Acer negundo, Magnolia grandiflora, Laurus nobilis, Cupressus macrocarpa türleri korunmuş yeni ağaçlandırma önerilerinde bu türlerin varlığı dikkate alınarak doku devamlılığının sağlanması açısından bazı türler (Quercussp., Prunus, Laurus nobilis, Acer sp. vb.) yeni ağaçlandırma önerilerinde kullanılmış ve ek olarak İstanbul Haliç doğal yapısına uygun olan Tilia argentea, Alnus glutinosa, Cercis siliquastrum, Pistacia lentiscus türleri önerilmiştir. Ayrıca Koç Müzesi açık mekanlarında bu alana yönelik farklı bir kimlik öğesi olarak Ginkgo biloba ağacı kullanılmıştır. Su kenarı bitki katmanı olarak su – kara arakesinte akuatik fauna için yuvalama alanları oluşturmak üzere kıyı hattı boyunca önerilen ekolojik nişlerde Miscanthus sacchariflorus, Pennisetum sp., Cyperus alternifolius, Myosotis palustris, Typhia latifolia türleri kullanılmıştır.
– Lineer bahçeler: Proje alanında mevcutta yer alan Koç Müzesine ait nostaljik tren hattı ve kıyı ara kesitinde lineer bir şekilde uzanan tematik bahçeler önerilmiştir. Bu bahçeler, kıyı promenadı ve tren aksı ara kesitinde görsel anlamda çeşitlilik sunan birer ekolojik bahçe niteliğindedir. Lineer bahçeler aynı zamanda yağmur suyunun yönetimi için önerilen doğal su toplama havzaları olarak işlev görecektir.
– Yüzey Katmanı: Proje alanı boyunca bütüncül bir peyzaj yüzeyinin geliştirilmesi ele alınan temel stratejilerden bir diğeridir. Bu kapsamda geliştirilen proje aşağıdaki başlıklar doğrultusunda ele alınmıştır:
– Sürekli Topografik Yüzey: Projede, sürekli topografik yüzey mekan tasarımında farklı işlevlerin içinde gömülü olduğu, sınırların eridiği, kullanım esneklikleri ve erişilebilirliğin sağlandığı ve mekansal form oluşumda bütüncül bir tektonik dilin gelişimini önceleyen bir tasarım metodu olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda mekanlar önerilen bu sürekli topografya içinde sahip oldukları farklı materyal dilleriyle var olan ve farklı aktivitelere izin veren esnek kullanımları ile öne çıkar. Proje alanı, her yerde oturmak, dinlenmek, seyretmek, oynamak, spor yapmak gibi çoklu kullanım seçeneklerini içermektedir. Sürekli topografya bir yandan tüm proje alanına bir ağ gibi sararak birbirinden kopuk halde bulunan işlev alanlarına yönelik bağlayıcı bir çerçeve oluştururken diğer yandan insan-çevre etkileşimi doğrultusunda insanın açık alandaki mekansal algı sınırları çerçevesinde özelleşen alt mekanların gelişimi için de önemli bir referans sunmaktadır.
Proje alanı boyunca gelişen bütüncül topografik yüzey tasarımı kapsamında ele alınan farklı işlevsel yüzeyler aşağıda belirtildiği gibidir:
– Spor yüzeyleri: Proje alanında yer alan en önemli açık hava rekreasyon türlerinden olan “spor alanı” kavramı geleneksel tasarım biçiminden ayrıştırılarak ele alınmıştır. Bu kapsamında geleneksel anlayışla ele alınan spor alanı belirli sınırlarla yakın çevresinden ayrışan, mekan kurgusundan kopuk alanlar olarak değil, genel mekan kurgusuna entegre, sınırların olmadığı, farklı renk kodlarına sahip ve içerisinde bulunduğu topografyaya gömülü düzlükler olarak belirginleşen “spor yüzeyleri” ne dönüştürülmüş ve proje alanı boyunca dağıtılmıştır. Bu kapsamda basketbol, futbol, tenis, masa tenisi ve serbest spor yüzeyleri gibi farklı spor türleri proje alanına kazandırılmıştır. Spor yüzeyler fikri sadece kıyı hattı boyunca uzanan yeşil alan içeriğinde değil, proje alanımızın mahalle dokusuna uzanan kısımlarında da kentsel boşluklara işlev kazandırmak için ele alınan bir diğer önemli tasarım stratejisidir.
– Oyun yüzeyleri: Proje alanı içerisinde mevcutta yer alan önemli bir işlev olan “çocuk oyun alanı” kavramı yine önerilen tasarım metodunun bir parçası olarak çocukları harekete teşvik eden, dinamik, keşfe dayalı topografik yüzeyler olarak ele alınmıştır. Bu kapsamda sürekli topografik yüzeyin bir parçası olarak ele alınan “oyun yüzeyleri” su, toprak, yükseklik, ölçek gibi kavramları çocuğun deneyimleyerek öğrenebileceği deneysel bir peyzaj yüzeyidir.
– Odaklar-meydanlar: Proje alanı içerinde yaya akslarının kıyı boyunca kesintisiz bir şekilde uzanan kıyı promenad ile buluştuğu noktalarda yeni odaklar ve meydanlar önerilmiştir. Bu kapsamda proje alanında mevcut durumda yer alan kıyı işlevleri dikkate alınarak iskele meydanı, kıyı meydanı, kültür meydanı gibi alt açılımlar tanımlanırken proje alanında önerilen ve yine topografik bir yüzey olarak ele alınan mimari yapılarla ilişkili meydancıklar kurguya entegre olmuştur. Proje alanındaki mevut yapıların Koç Müzesi, Su Sporları Merkezi ve Haliç Kongre Merkezi gibi odakların özel-kamusal alan geçişlerine yönelik geçirgen bir mekansal kurgu önerilmiş ve bu alanların açık alanları birer açık mekan odağı olarak ele alınmıştır.
– Haliç Terasları: Proje alanında sürekli topografik yüzeyin bir parçası olarak farklı yüksekliklerden seyir imkanı sunan bir dizi teras önerilmiştir. Bu teraslar aralarında uzanan lineer bahçelerle birbirinden ayrılan, kademeli mekan kurgusu içerisinde belirginleşen küçük cepler şeklinde tasarlanmıştır.
– Kıyı çizgisi: Sürekli topografik yüzeyin bir parçası olarak kıyı hattı yeniden ele alınmıştır. Bu kapsamda su varlığının sunduğu mekan oluşturma etkisi, su-kara arakesitinin yeniden ele alınması için önemli bir referans olmuştur. Proje alanı boyunca kesintili bir yapıya sahip olan düz kıyı çizgisi insan-su, canlı-su etkileşimini arttırmak üzere yeniden biçimlendirilmiş ve kıyı üzerinde şekillenen birçok işlevi destekleyen bir yeni bir kıyı topografyası önerilmiştir. Buradaki temel ilke su etkileşimini arttırmak ve suyun mekansal sınırını genişletmektir. Bu kapsamda tarihsel süreç içerisinde dolgularla değişen kıyı sınırı kara kesimine doğru içe alınmıştır. Mevcut durumda tek bir kesite sahip olan kıyı çizgisi önerilen tasarımla merdivenler, rampaları içerecek şekilde ele alınmış, su-kara etkileşimi önerilen bu mekan tipolojileri ile zenginleştirilmiştir.
Önerilen yeni kıyı çizgisi ile ilişkili kıyı mekanları aşağıda belirtildiği gibidir:
– Promenad: Kıyı hattı boyunca kesintisiz uzanan, proje alanından ve art kesimdeki mahalle dokusundan ışınsal olarak kıyıya doğru uzanan yaya akslarının kıyıya bağlandığı ana omurgadır.
– İskele Sistemi: Mevcut durumda kıyı boyunca gözlemlenen ve kıyı mekanını işgal eden tekne park yerlerini kıyı hattından uzaklaştırarak kıyıyı yaya odaklı bir mekana dönüştürmek üzere kıyı promenadının bir parçası olarak su yüzeyinde uzanan iskele sistemi önerilmiştir. Bu sistem teknelere yeni park yerleri için mekan sunarken, kıyı boyunca yaya hareketinde kesintilere neden olan Koç Müzesi, Su Sporları Merkezi ve Haliç Kongre Merkezi gibi odak alanlarının ön tarafında devam eden sürekli bir hareket hattına dönüşmekte ve kesintili olan kıyı gezisini kesintisiz bütüncül bir kıyı gezisine dönüştürmektedir.
Tarihi haliç köprüsünün iki parçası da su sporları merkezinin yanında ve yeni haliç köprüsünün altına gelecek şekilde konumlandırılmıştır. Bı iki parça da su üzerinde çok amaçlı aktivite platformu olarak kullanılacaktır. Yakınında su sporları merkezi, üniversite gibi fonksiyonlar bulunduğundan buradaki iki parça kano yarışları vb. aktiviteler için seyir terası, konser, festival alanı gibi farklı amaçlarla kullanılabilecektir. Ayrıca köprünün alt kısmı da su sporları malzemeleri için korunaklı bir mekan sunmaktadır.
– Ekolojik nişler: Önerilen yeni kıyı çizgisi, kıyı boyunca akuatik flora ve fauna için yeni yaşam alanları oluşturmak üzere biçimlendirilmiş ve suyun içeri doğru alınması ile su ve kara arakesitinde ortaya çıkan geçiş mekanlar- ekolojik nişler oluşturulmuştur.
– Kıyı aktiviteleri: İskele sistemi kıyı ile ilişkili birçok aktiviteye olanak sağlamaktadır. Su sporları merkezinin organize ettiği yarışların izlenmesi, yürüyüş, seyir, tekne park yeri, iskeleler, balık tutma bu aktivitelerden bazılarıdır. Bu kapsamda kıyı aktivite zenginliğini içeren yeni bir işlevsel kurgu sunacak şekilde ele alınmıştır.
– Su katmanı: Haliç’in en önemli doğal varlıklarından olan su varlığına yönelik tasarım yaklaşımımız su kalitesinin arttırılması adına su akıntısının iyileştirilmesi, Su-kıyı arakesitinde yuvalama nişlerinin oluşturulması ve suyun bitkisel yolla temizlenmesine yönelik bitki tabanlı ıslah yöntemlerinin mekana entegrasyonu, su temelli rekreatif aktivite çeşitliliğinin arttırılması, su üzerinden gelişen ulaşım biçimlerini destekleyen iskelelerin iyileştirilmesi ve su-kara arakesitine yeni mekansal kurgunun artırılması, su ile etkileşimin sağlanması şeklinde ele alınmıştır.
– Sınırlar: Proje alanında mevcut yapıda gözlemlenen en önemli problemlerden olan ve hem yaya hareketini bölen hem görsel bir karmaşaya neden olan sınır konusu öneri tasarımımızda ele aldığımız öncelikli konulardan biri olmuştur. Bu kapsamda geçirimsiz sınırlar yerine, sürekli harekete izin veren geçirgen sınırların tasarımı, insanın açık alandaki algı sınırları çerçevesinde oluşturulan mekan tanımlayıcı sınırlar, özel mülkiyet ve kamusal alan arasındaki etkileşimi güçlendirecek açık mekan tasarımına dayalı yeni bir sınır algısının yaratılması proje kapsamında ele alınan konulardır.
algısının yaratılması proje kapsamında ele alınan konulardır.
Ulaşım erişilebilirlik stratejileri
Projemizin temel yaklaşımı alanı yaya dostu bir hale getirmektir. Öncelikli olarak çevre doku ile yarışma alanının yaya yolları ile entegrasyonu sağlanmıştır. Alan çevresinde yapılaşma oldukça yoğun olduğundan doku içerisindeki açık alanların aktif yeşil alan ve meydanlar şeklinde tasarlanması önerilmektedir. Yollar yer yer 4m den daha dar olduğundan bazı yolların yayalaştırılarak yarışma alanından doku içlerine doğru uzayan yaya-yeşil ve açık alan sistemi kurgulanabilmesi için uygun olan yollara doğru yaya akışları yönlendirilmiştir.
Tersane İstanbul proje alanının yakın çevresinde çok sayıda tescilli bina bulunduğundan Kasımpaşa Hasköy tüneli girişi tescilli yapılara zarar vermeyecek şekilde çözülmüştür. Tersane İstanbul alanını sınırlayan tarihi duvarın görsel etkisini öne çıkarmak üzere ön kısmı yeşil alan olarak tasarlanmış, Tarihi yapıların bulunduğu Aynalıkavak caddesi yayalaştırılarak kıyının Aynalıkavak parkı ve spor alanlarına yaya bağlantısı sağlanmıştır. Buradan Donanma Caddesi ‘ne ve Tersane İstanbul’un kuzey girişine oradan da Zindan Arkası Mezarlığı içinden devam eden Donanma caddesi kenarından tekrar kıyıya erişilebilmektedir.
Kıyıya dik bağlantılar sağlanmakla birlikte alanın en temel sorunlarından biri kıyıdaki taşıt yoludur. Kongre merkezindeki yeraltı bağlantısı ve alanın doğusundaki tünel bağlantısı nedeniyle alanda araç trafiği artacaktır. Bunu önlemek, etkin erişilebilir ve yaya dostu kentsel mekanlar sağlamak için Kasımpaşa Hasköy tünelinin güneybatısında yol tekrar yer altına alınarak Haliç kongre merkezinin altından kuzeyinden yüzeye çıkacak şekilde kurgulanmıştır. Yüzeyde ise alandaki yapılara ve otoparklara ulaşımı sağlayacak minimum enkesitte yol tasarlanmıştır. Bu yol, enkesiti ve geometrisi ile paylaşımlı yol şeklinde oldukça yavaş işleyen ve sadece alana hizmet eden bir yol haline gelecektir.
Mevcutta kıyıya doğru uzanan çok geniş yüzeyler kaplayan otopark alanları yerine kısıtlı sayıda yola paralel otopark ve çeşitli noktalarda katlı veya yer altında olacak şekilde otomatik park sistemi tasarlanmıştır. Bu sistem ile aynı zamanda alandaki araç sayılarının, kullanım karakteristiklerinin anlaşılarak trafiğin daha iyi yönetilmesi sağlanabilecektir.
Ayrıca üst ölçekte yapılan inceleme sonucunda yarışma alanından ve Tersane İstanbul içinden geçerek Karaköyde Kabataş tramvayı için aktarma noktası olacak bir tramvay hattı önerilmektedir. İlk etapta yarışma alanı sınırları içinde Handan Ağa Camii önünde tasarlanan istasyondan hareket edeceği düşünülen hattın gerekli etütler yapıldıktan sonra doğuya doğru devam edeceği öngörülmektedir. Alanın kotları uygun eğim ve kurb yarıçapları ile devam edebileceği iki alternatif güzergah olabileceğini göstermektedir.
Yarışma alanında kıyı boyunca giden ve farklı noktalarda “Karaağaç Caddesi”, “Kumbarahane Caddesi”, “Hasköy Caddesi” gibi farklı isimler alan ana cadde enkesiti yeniden düzenlenerek yol kenarındaki yapılarla kıyı alanının bağlantısı sağlanmıştır.
Alanla ilgili olmayan trafiğin alanı etkilemeden geçebilmesi için yer altı bağlantısı yapılarak rahatlatılan zemin kotunda yaya, bisiklet, tramvay, otobüs güzergahlarının bir arada olduğu ekolojik ulaşım aksı oluşturulmuştur.
Öneriler sistematik olarak açıklanmak amacı ile peyzaj, ulaşım, mimari tasarım ilkeleri şeklinde ifade edilse de aslında öneriler bir kentsel yeşil altyapının bir parçasıdır. Tasarım ilkeleri tüm bileşenleri tutarlı bir şekilde kapsadığında tasarım etkili olabilecektir. Bu bağlamda açık ve yeşil alanlarla ilgili peyzaj çözümleri ile ulaşım sistemi ile ilgili düzenlemeler birbirinin devamıdır.
Yapılaşma ve Mimari tasarım stratejileri
Proje alanı içerisinde ise mevcutta yer alan ticari birimler birbirinden kopuk ve mimari bağlamı açısından bir uyum göstermemektedir. Tescilli yapılar dışındaki yapılar değerlendirilirken alana katkıları ve zorunlu olup olmadıklarına göre işlevlerinin korunup korunmamasına karar verilmiş, işlevler için en uygun yerde olup olmadıkları değerlendirilmiş ve mimari dil olarak bir bütünlük sağlamak üzere yeniden tasarlanmıştır. Yapıların olabildiğince sınırlı tutulması amaçlanmıştır.
Proje önerimizde mevcut ticari birimler proje alanını besleyen önemli servis sağlayıcılar olarak ele alınmış ve proje alanının bütününe yayılan sürekli topografik yüzey tasarımının bir parçası olarak yeni bir mimari dil ile tasarlanmıştır. Bu kapsamda proje alanında yer alan mimari yapılar kaldırılarak aynı işlevleri barındıran toplam 2200 m2 kapalı hacim proje alanına geri kazandırılmıştır. Proje alanının merkezinde yer alan mimari yapılar lineer uzanımlı bir saçak altında toplanan (toplam 1300 m2) ve açık mekan aktivitelerini destekleyen birimleri içermektedir. Bu kapsamda kafe (440 m2), büfe, wc gibi temel birimlerin yanı sıra spor tesisi hizmet birimi (325m2), spor tesisi yönetim birimi (195m2), kültürel etkinlikler için çok amaçlı salon (440 m2) , kültür ve sergi alanlarını (450 m2) barındıran mimari program ile proje alanı zenginleştirilmiştir.
Proje alanında yer alan yapılar alandaki yaya akış doğrultusuna uygun olarak eğrisel bir hat üzerinde belirli noktalarda kendini gösteren, topografik yüzey zeminle bütünleşen bir yeşil çatı ve saçak altında toplanan ve açık mekan aktivitelerini destekleyen birimleri içermektedir. Bu kapsamda kafe, büfe, wc gibi temel birimlerin yanı sıra spor tesisi hizmet birimi, spor tesisi yönetim birimi, kültürel etkinlikler için çok amaçlı salon, kültür ve sergi alanlarını barındıran mimari program ile proje alanı zenginleştirilmiştir.
Önerilen mimari dil, tüm proje alanını saran çayır dokusunun yapının çatısına uzandığı, eğimli topografik yüzeyler içeren bir çatı mimarisini, yarı kapalı, gölgeli mekanlar üreten saçak fikri ile desteklemektedir. Bu kapsamda mimari yapılar peyzaj içinde eriyen, açık mekan kurgusunu hem işlev hem de fiziksel biçimleniş anlamında destekleyen, yaya hareketini bloke etmeden çatısına kadar kabul eden, entegre ve geçirgen bir yapıda ele alınmıştır. Yapıların enerji etkin bir tasarım anlayışı ile ele alınması ön görülmüştür. Bu kapsamda yağmur suyunun yönetimi amacı ile çayır dokusunu içeren yeşil çatılar, farklı mevsimler güneş enerjisinden faydalanmayı sağlayan hareketli güneş panel sistemleri tasarımın önemli bir parçası olarak ele alınmıştır.