3. Ödül, Gülsuyu Cemevi Ulusal Mimari Proje Yarışması

MİMARİ RAPOR

Proje, İstanbul gibi metropol bir kentte kendine özgü kimliğiyle mahalle olgusunu halen barındıran Gülsuyu’nda, Cemevi ve kültür merkezi yapısıdır. Başka bir deyişle hem Alevilerin ibadet mekanını hem de alevi kültürüne hizmet edecek diğer programları bünyesinde barındıran bir nevi külliye yapısıdır. Bu anlamda bir taraftan alevi inancının ve kültürünün mekansal ihtiyaçları araştırılırken, Gülsuyu mahallesinin de mekansal ruhuna uygun çözümler üretilmesi amaçlanmıştır.

Alevilik – Yer ilişkisi

Alevilik tarihin hiçbir döneminde misyoner – jenerik bir din olmamış, oluşturduğu nüfus ve kültür alanı ile kendi bağlamını ve yerini inşaa etmiştir. Din-Kültür-İnsan-Bağlam ilişkisi, diğer misyoner inanışlarda olduğunun aksine hiç kopmadığı için, anıtsallığa, görünmeye ve gösterişe gerek duymamıştır; alevi ibadethanesi yaşamın–dokunun doğal bir uzantısı gibi evrilmiştir.

Gülsuyu mahallesinde de gene bu bağlam-inanç ilişkisinin öne çıktığı görülmektedir. Gülsuyu mahallesi topografya, doğa, manzara ve ölçek konuları göz önünde bulundurulduğunda İstanbul’daki diğer gecekondu alanlarından ayrışmaktadır. Bu ayrışmanın merkezinde alevilik ve onun kurduğu değerler silsilesi bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında alevi ibadethanesi ve külliyesi onu besleyen mahallenin(dokunun) doğal bir uzantısı biçiminde ele alınmıştır.

Mevcut yapı – Yıkım ve yapım

Mevcut yapının bağlam ile kurduğu ilişki problemli görülmektedir. Yapının, ölçek ve yer problemi ile başa çıkamaması ve neredeyse jenerik bir kurumsal bina formu ile Gülsuyuna yerleşmesi sorunlu görülmüş, bu imajı kırmak için yapı 137.94 kotundan itibaren yıkılmıştır.

Kütle organizasyonu – Doku

Cemevi külliye programının parçaları etrafındaki düzensiz görünen ancak başka bir düzen tipi ile tepeye yerleşen dokuyu tekrar edecek biçimde araziye serpiştirilmiştir. Eğim boyunca serpistirilen kütle parçaları ölçek ve oran olarak dokuyu taklit etmiş, sadece Cemevi kütlesi ayrıştırılmıştır. Kütle parçaları üstünde ve aralarındaki kalan açık alanlarda, eğim ile birlikte hareket eden teraslar örgütlenmiştir. Kent balkonu olarak çalışan bu teraslar, belli çerçeveler arasından Adalar ve Kent peyzajına açılmaktadır.

İç sokak – Dolaşım

Mevcut program ibadethane, eğitim, konaklama sosyal yardımlaşma ve ticaret gibi işlevleri bir arada bulundurmaktadır. Bu haliyle program farklı zamanlarda, farklı kitlelere hizmet verebilecek bir külliye gibi ele alınmıştır.

Mevcut binada Cemevi ve kültürevi kısmı ile mihmanevi kısmı arasıda var olan galeri boşluğu, bütün program parçalarını birbirine bağlayan bir iç sokak gibi ele alınmıştır.
Külliyenin tüm programlarına girişler bu aks üzerinde yapılmış, yer yer manzara gören teraslar ile bu iç sokak desteklenmiştir. Cemevi meydanıyla başlayan bu iç sokak, konferans meydanı ile sonlandırılmıştır. Böylece yapı hem dikey hem de yatay olarak tek bir aks üzerinde birleştirilmiştir.

Cemevi kütlesi – Doğa ve Sembolizm

Tasarımda önemli girdilerden biri de Alevilikteki Tanrı-doğa-insan birdir inancı üzerinden doğanın ve doğayla kurulan ilişkinin önemi ve kutsallığıdır. Özellikle Cemevi kütlesi, ona bağlı cephe ve açık alanlar bu fikir çerçevesinde ele alınmıştır. Cemevi kütlesi kapalı bir hacim(kaya) olarak ele alınmış, Giriş ve Cem meydanı bu hacimden oyularak oluşturulmuştur. Cem meydanında taş, ahşap halı gibi doğal malzemeler tercih edilmiştir. Işık, manzara ve rüzgar gibi öğelerin kullanımı ile doğanın fiziksel ve görsel gücünün mekan deneyimine katkıda bulunması amaçlanmıştır. Kapı, gök, su, rüzgar gibi alevi kozmolojisinde anlamı olan sembollere de vurgu yapılmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın