Antroposen, insanoğlunun dünyaya olan etkisinin en üst düzeylere çıktığı Sanayi Devrimi’nden bugüne olan süreç ve devam edecek bu duruma İnsan Çağı da denen döneme verilen isim.
Günümüz, insanın teknomerkezci kimliğini fazlasıyla hissettirdiği bir döneme tekabül etmektedir. Teknomerkezcilik kavramı kısaca “araçsal aklı”n üstün tutulduğu ve doğanın kontrolünü insan mutluluğunun bir aracı olarak gördüğü bir düşünce sistemi olarak özetlenebilir. Gelinen bu nokta aslında insanlığın başından beri süregelen doğa ile bütünleşik yaşama serüveninin sonucudur. Avcı-toplayıcı olarak başladığı ve son derece basit bir işleyişi olan ilişki, doğal kaynakların azalmasına, insanın artık kendini “servis edilen” olarak gördüğü bir “servis edilen – ürün” gibi bir sisteme evrilmiştir. Bahsi geçen bu sistem, ürün ve servis edilen arasına sayısız araç ve insan gücü koymak zorunda kalmıştır. Dünyanın enerjisinin kısıtlı olduğu gerçeğiyle yüzleştiğimizde alternatif enerjilerin önemini iyiden iyiye hissetmiş bulunmaktayız. Karbon salınımı, buzulların erimesi, iklimin değişmesi ve buna bağlı doğal kaynakların azalması insan ırkı üzerinde direkt olarak negatif bir etki bırakmaktadır. Ekolojik bir yaşam tarzı ve alternatif enerji kaynaklarının tüketilmesi neredeyse zorunlu hale gelmektedir.
Bu proje; bir zamanlar parçası olduğumuz ve bir süredir kopmakta olduğumuz doğal hayatı tekrardan ve çok daha dikkatli bir biçimde anlama çalışması / çabası olacaktır.
Farklı coğrafyalarda yaşamakta olan hayvan ırkları, bitkiler yaşamsal içgüdülerini kullanarak varoldukları koşullara adapte olarak hayatta kalmaktadırlar. Bu adaptasyon kabiliyeti, kendi varlıklarından başka bir araca ihtiyaca duymadan yaşama becerisi; üzerinden çok şey öğrenilebilecek bir çalışma konusudur.
Alternatif enerji kaynağı olarak güneşin merkezde olduğu SCADA Merkezi ve güneş enerji santrali bahsi geçen doğa – insan ilişkisinin olumlu anlamda yorumlanması olarak görülmektedir. Hayatta kalması zor olan çöl koşullarına adapte olabilen sistem bir yandan da alternatif enerji üreten bir döngüyü sağlamaktadır. Mimari terminoloji olarak bu ilişki form ve fonksiyonun döngüsel bir ilişkisi olarak açıklanabilir.
Öneri proje, benzer bir yaklaşımla yola çıkma çabasıdır. Çöl koşullarının incelendiği, çöl hayvanlarının içgüdüsel olarak yaptıkları “ortama adapte olma” eylemlerini en basit ve yalın şekilde mimariye aktarmak belki de projenin önemli başarılarından olacaktır. Enerji kaynaklarının en önemlisi “güneş” kaçılan, sakınılan bir olgu olmaktan farklı olarak, yaşanılan ortamı şekillendirecek, yaşantıya yön verecek bir şans olarak görülmektedir.