3. Ödül, Kepez Belediyesi Odak Yapı Fikir Projesi Yarışması

PROJE RAPORU

Giriş

Küreselleşme ile gelen küresel kültür etkisi altındaki bugünün dünyasında odak yapılar, ülkeler ve şehirlerarası bir yarışın piyonları haline gelmiş ve bazı temel özelliklerinden kopmuştur. Şu an üretilmekte olan odak yapılar ile ilgili 3 temel problem bulunmaktadır.

Bu problemler;

  • Kentsel anlamlardan kopukluk
  • Kentsel yaşamdan kopukluk ve
  • Kentsel dokudan kopukluk olarak özetlenebilir.

Tüm bunların karşısında, forma dair bir olağan dışı olma kaygısı odak yapıları bulundukları kentten bağımsız, tekil oluşumlar haline getirmektedir. Kentin zaman içerisinde biriktirdiği tarihsel ve kültürel kimlik değerlerinin göz ardı edilmesi; kent yaşamına katkıda bulunmayan mekân kararları ile insan ölçeğinin, kamusal mekân vurgusunun ve aktivitelerin unutulması; yakın yapılı çevresi ve kent bütünü ile ölçek, doku ve hizalama olarak bağımsız yapıların üretimi yalnız forma dair bu kaygıların sonucudur.

“Bir binayı odak yapı haline getiren şey basit ve eşsiz olmasıdır. Eğer her hangi biri eline kalemi alıp birkaç basit çizgi ile onu anlatabiliyorsa ortaya çıkan şeyin ikonik olduğu söylenebilir.” Bu sözler Burj El-Arab’ın mimari Tom Wright’a ait ve anlatımının yalnız form üzerine vurgu yapması bugün gelinen odak yapı algısını yansıtmaktadır.

“Odak Antalya” projesi, odak yapı anlayışını yarışma alanı için birçok düzleme ayağını basan bir anlayışa taşımayı amaçlamaktadır. Antalya’nın biriktirdiği kültürel ve mekânsal kimlikleri, şehri tanımlayan değerleri temel başlangıç noktası olarak belirleyen bir yaklaşım benimseyen bir odak yapı tasarlamak temel amaçtır. Şehrin yaşamında bir durak noktası olabilecek aktiviteleri barındıran, kamusal mekâna ve yaşama vurgu yapan, insan ölçeğinde bir yaklaşım benimsemek temel prensiplerdir.

1. Analizler

Antalya kent kimliğine dair belirlenen temel 3 değer “tarih”, “tabiat” ve “tarım” olarak düşünülmüştür. Bu 3 soyut kavram kent içerisinde kendine özgü dokulara sahip mekânlar olarak bulunmaktadır. Şehrin kültürel ve mekânsal kimliklerinin gözlemlenebildiği bu alanlar projenin içeriğini ve yönelimi belirlemede temel oluşturmaktadır.

1.1. Konum

Yarışma alanı kentin kuzeyinde, tüm kente hakim bir şekilde yüksek bir konumda bulunmaktadır. Bölgesel ölçekte incelendiğinde yarışma alanı kent ile kuzeyde bulunan kent ormanının bağlantı noktasında yer almakta ve büyük bir rekreatif potansiyel bulundurmaktadır. Yakın çevre ilişkilerine bakıldığında ise alan çoğunlukla konut dokusu ile çevrelenmiş durumdadır. Kentin yoğun nüfusa sahip, konut dokusunun birincil geldiği bu alanda bir nefes alma noktasının sunulması ihtiyaç olarak gözlemlenmektedir.

1.2. Ulaşım

Yarışma alanı kent merkezine 5 km uzaklıkta yer almaktadır ve Barış Manço Bulvarı ve onu takip eden Fatih Caddesi ile merkeze doğrudan bağlantısı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Antalya Bulvarı boyunca yer alan ve kent merkezi ile kuzey yerleşimleri bağlayan hafif raylı sistem alana alternatif ulaşım sağlamaktadır. Bunlara ek olarak, alan çevresindeki yoğun konut dokusu yakın çevreden yaya ulaşımı sağlamaktadır.

1.3. Topoğrafya

Yarışma alanı çevresindeki kent dokusundan belirgin topografik özelliklerle ayrılmaktadır. Mazı Dağı’nın kent ile buluştuğu noktada yer alan yarışma alanı tüm kente görsel olarak hakim olacak şekilde yüksekte yer almaktadır. Alan içerisinde ise kuzeydoğu güneybatı ekseninde uzanan bir sırt, tüm alanı iki parçaya ayırmaktadır. Bu sırtın güneydoğusunda kalan alan, kent ile görsel bağın en yüksek olduğu kısımdır. Bu kısımdan Kaleiçi, Düden – Lara ve Tarım Alanları gözlemlenebilmektedir. Sırtın diğer kısmında yer alan diğer kısımlar ise alan çevresini hilal şeklinde saran yüksek konut dokusu nedeni ile kent ile daha zayıf bir görsel ilişki kurmaktadır.

2. Konsept

Kentin ruhu ile uyumlu, form ve işlev olarak kent ile bütünleşen bir odak yapı tasarlamak amaçlanmıştır. Kentin var olan değerleri ve potansiyellerini ön plana çıkaran, proje kapsamında odak yapıyı, çevresi ve bileşenleri ile bir bütün olarak kabul eden bir yaklaşım sergilenmiştir.

Antalya kentinin kent imgesinin temel bileşenleri “Tarih ve Kültür”, “Tabiat ve Doğa” ve “Tarım” olarak belirlenmiştir. Kent imgesinin 3 temel bileşenine dair kent parçaları yarışma alanı ile görsel olarak bağlıdır.

  • “Tarih ve Kültür” için “Kaleiçi ve Tarihi Merkez”,
  • “Tabiat ve Doğa” için “Düden ve Falezler”,
  • “Tarım” için ise “Seralar ve Bahçeler” ilgili kent parçaları olarak belirlenmiştir.

Bu potansiyel kullanılarak projenin kente bakan tarafındaki açık alan düzenlemeleri referans verdikleri kent imgesi bileşenleri ile görsel bağlantı kurmanın yanında; doku ve aktiviteler olarak da bu kent imgesi bileşenlerini yansıtmaktadır. Bu 3 eksen ise tüm kentin yansıması olan “Antalya Promenadı” ile birbirine bağlanmaktadır.

3. Tasarım Prensipleri ve Mekânsal Kararlar

Odak yapının görsel etkisini ve akılda kalmasını sağlarken, onun kent anlamlarından, kentsel yaşamdan ve kentsel dokudan kopmamasını sağlamak temel tasarım prensibidir. Odak yapı ve çevresi Antalya kentinin temel imge bileşenlerini yansıtmalı ve kent yaşamında bir durak noktası haline gelmelidir.

Alan içerisinde kent ile görsel bağlantısı en güçlü olan yer, alanı kuzeydoğu güneybatı ekseninde ikiye bölen sırt üstünde yer almaktadır. Bu potansiyelin en iyi şekilde kullanılması amacı ile bu eksen Antalya Promenadı ve Odak Yapı’yı bir arada taşıyan ve alanın iki tarafının birbirine bağlayan geçirgen bir eksen olarak ele alınmıştır. Kuzeydoğuda giriş meydanı ile başlayan bu eksen güneybatıda seyir terası ile sonlanır ve odak yapı bu eksen boyunca yer alır. Promenad ve yapı boyunca kullanıcıların kent ile hem görsel bağlantısı, hem de müzeler, sergi salonları ile bilişsel bağlantısı kurulması amaçlanmıştır.

Yapısal peyzaj ağırlıklı bu eksenin güneydoğusunda kentin temel imge bileşenlerinden esinlenmiş tematik yollar bulunmaktadır. Kaleiçi ve tarihi merkez, Düden ve falezler ile seralar ve bahçelerden esinlenen bu tematik yollar kentin bu parçalarındaki dokuyu hatırlatmanın yanı sıra kıyı yoluna yaklaştıklarında referans verdikleri parçalar ile görsel bağlantı kuracak şekilde teraslar ile sonlanırlar. Tematik yolların arasında kalan alanlarda ise doğal görünümüne uygun bitkisel peyzaj düzenlemeleri bulunmaktadır. Bu bitkisel doku Antalya Promenadından kıyı yoluna yaklaştıkça sıklaşan bir dokuda düşünülmüştür. Kıyı yolu ise doğal peyzajın en yoğun olduğu eksen olarak tematik yolları ve onların kıyı yolu ile buluştuğu yerlerde oluşan seyir teraslarını birbirine bağlar ve burada gezinti ve dinlence imkânları sağlar.

Sırtın diğer tarafında yer alan ve kent ile görsel bağlantısı görece daha zayıf olan alan ise bir kent parkı olarak tasarlanmıştır. Bu kısımda çeşitli aktivitelerin olmasını sağlayacak yapısal ve bitkisel peyzaj düzenlemeleri bulunmaktadır. Sırtın karşı tarafında bulunan tematik yollar geçirgen promenad ve odak yapıdan direk karşı tarafa geçerek sırtın iki kısmını birbirine bağlarlar.

4. Peyzaj Kurgusu

Antalya kenti bütününde doğal ve kültürel yumuşak peyzaj öğeleri birbirinden farklı kentsel dokular arasında bağlayıcı bir role sahiptir. Bu bağlamda yarışma alanının kente dair bu özelliği de yansıtan bir kurgu ile tasarlanması öngörülmüştür.

Yumuşak peyzaj tasarımı genel yaklaşım kriterleri olarak;

  • Doğal dokuya uyumlu,
  • Sert peyzaj ve yapı mimarisi ile birlikte çalışacak,
  • Yarışma alanının Antalya’ya hakim konumu ve projenin “Antalya”yı anlatan bileşenleri ile uyumlu,
  • Mevcut ve tasarlanan olumlulukları, kullanıcı lehine heyecanlı ve renkli bir deneyime dönüştürecek,
  • Odak yapının etkisini destekleyerek güçlendirecek,
  • Kullanıcıyla sadece görsel bir ilişki yerine; dokunma, koklama, tatma gibi diğer duyulara da hitap eden bir deneyim sunacak şekilde kurgulanmıştır.

4.1. Kent Parkı

Alanda yapının lineer yerleşimi ile Antalya Promenadı tanımlanmış ve alan iki kesin bölgeye bölünmüştür. Bu bölgelerden yapının Kuzeybatı yönünde kalan ve konut dokusuna cephe veren kısmı, temelde yerele hizmet eden bir Kent Parkı niteliğindedir. Buradaki bitkisel tasarım bir anlamıyla yapı cephesini tanımlar ve tamamlarken, diğer yönüyle yerel kullanıcının günlük aktivitesinin bir parçası olması amaçlanmıştır. Bununla uyumlu olacak biçimde mevcut bitkisel doku geliştirilerek cepheyi kamufle etmeyecek ama oluşturdukları gölge alanlarla yerel kullanıcıya da kentsel doku ve odak yapı arasında seçici geçirgen bir ilişki sunacak şekilde kullanılacaktır. Mevsimlik bitkiler ve çalı grupları, renk, koku ve doku nitelikleri gözetilerek bu alanın karakterine uygun biçimde tasarıma dahil edilecektir.

4.2. Tematik Yollar ve Tematik Parklar

Yapının diğer cephesi ise Tematik Yollar ve Tematik Parklar ile Kıyı Yolu’na bağlanmaktadır. Burada arazinin doğal yapısına uygun olarak yükseklik azaldıkça bitki boyları artacaktır.
Bu şekilde iki temel fonksiyonun çözülmesi hedeflenmiştir:

  • Kentsel dokudan yapı cephesinin ve yapıdan kent görünüşünün engellenmemesi;
  • Tematik yolların sonunda bulunan odak alanlarındaki kullanımlar için iklimi koşullarını gözeterek gölge alanların doğal elemanlarla artırılması.

Tematik yollar arasındaki bağlayıcı peyzaj dokusu, makilerle oluşmuş mevcut bitkisel dokunun zenginleştirilmesi ile şekillenecektir. Tematik yolların yakın çevresinde gölge ve yönlendirmeye hizmet edecek yol ağaçlandırması dışında kullanıcı bu mevcut doku içinde yol alarak odaklara taşınacaktır.

Tematik parklar arasında ise, tema dağılımına paralel olarak sert ve yumuşak peyzaj elemanları ile bir geçiş önerilmektedir. Bu geçişin bir ucu bitkisel baskın bir yapıda olan tarımsal temayken, diğer ucu yapısal unsurların daha baskın hissedildiği kentsel temadır.

4.2.1. Tarım ve Üretim Kenti Parkı

En kuzeyde Tarım ve Üretim Kenti Parkı bulunmaktadır. Sera ve bahçelerle karakterize olan bu parkta hobi ve eğitim amaçlı küçük üretim parterleri, sulama kanallarını sembolize eden su öğesi ve minimum sert peyzaj unsuru ile uyum içerisinde tasarlanmıştır. (Gölge, yönlendirme vb. için) Fonksiyonel ve estetik bitkilendirmenin yanı sıra yenilebilir bitkisel doku bu bölgenin temel yumuşak peyzaj kimliğidir.

4.2.2. Doğa ve Tabiat Kenti Parkı

Tematik parklar arasında ortada yer alan Doğa ve Tabiat Kenti Parkı topografyanın sunduğu tek vadi yapısı üzerinde tasarlanmıştır. Arazi yapısını da kullanan sert peyzaj elemanları düden ve falezleri sembolize edecek biçimde tasarlamış, bu formlar bitkisel doku ile desteklenmiştir. Sert peyzajın kendini hissettirmeye başladığı bu parkta, bitkisel doku sütun formlu bitkiler ve sarılıcılarla düşey unsurları önce çıkartacak biçimde kurgulanmış, buna kontrast olarak yuvarlak taç yapan boylu bitkiler ve yuvarlak formlu çalılar kullanıcıyı rahatsız etmeyecek bir görsel denge üretecek şekilde tasarım dahil edilmiştir. Bu parkta diğerlerinde farklı olarak su içi ve kıyısı bitkileri de yumuşak peyzaja dahil edilmiştir.

4.2.3. Tarihi Kent Parkı

En güneyde konumlanan Tarih Kenti Parkı Kaleiçi ve Tarihi Merkezi sembolize eden sert peyzaj elemanları ile tanımlanırken, 3 tematik park arasında “kentsel”liğin en hissedilir olduğu çizgilere sahiptir.

Yumuşak peyzaj elemanları da buna uygun olarak;

  • Nizamileşmiş yol ağaçlandırması,
  • Boylu ağaç ve çalı gruplarının sert peyzajla uyumlu bir ritim içinde tekrarlı kullanımı,
  • Koku ve renk unsurları ile öne çıkan, çalılar ve mevsimlik çiçeklerin toplanma ve kesişim noktalarında yapısal formu destekleyen yerleşimlerle kullanımı ile tasarımda kendine yer bulmuştur.

4.3. Kıyı Yolu

Tematik yollar ve kent temalı parklar ile ulaşılan bir omurga olarak Kıyı Yolu tematik açıdan kentin denizle olan ara yüzünü tanımlamaktadır. Buna uygun doğal formlarla karakterize edilmiş bu omurga diğer tarafıyla da yarışma alanının kent vistasına sahip en düşük kotlu cephesidir. Denize yapılan çıkmaları anımsatan seyir terasları ile Kıyı Yolu’nun bitkisel peyzajı, fonksiyonel açıdan gerekli yol ağaçlandırmasını bandın kavisli formunun getirdiği avantajları da kullanarak kademeli olarak açılan şekilde tasarlanmıştır. Kavislere saklanmış küçük bitkisel gösteri alanları ve bitkisel odaklarla bu hattaki yürüyüşün canlı bir deneyim sunması hedeflenmiştir. Özellikle yolun kent cephesindeki bitkilendirmenin vistaları engellemeyecek biçimde alçak boylu ve yüksekten taç yapan bitkilerle karakterize edilmesi planlanmıştır.

5. Mimari Kurgu

Arazinin en yüksek sırtı boyunca konumlanmakta olan “Odak Yapı”, bu sırtı yapılaştırarak arazideki mekânsal düzenlemenin omurgasını oluşturmaktadır. Çevre düzenleme alanının girişi ve ana dolaşımı yatay ve çizgisel bir mekânlar dizisi oluşturan “Odak Yapı” aracılığıyla tariflenmektedir.

Tüm çevre düzenlemesinin üzerine kurulduğu bilişsel sürecin başlangıç noktasını “Odak Yapı” oluşturmaktadır. Antalya kenti için çok önemli olan “Tarım, Tabiat / Doğa ve Tarih / Kültür” vurgularının bir arada bulunduğu bu başlangıç noktası alanın deneyiminin çıkış noktasıdır. Alanı düzenleyen bu üçlü dolaşım sistemi Odak Yapı’yı da kurgulayarak binanın mekânsal varoluşunun arka planını oluşturmaktadır.

Alanın kuzeydoğu tarafında yer alan ana giriş noktasından başlayan çizgisel yapı dizini sırt boyunca güneybatıya doğru uzanmaktadır. Kente dair 3 vurgunun birbiri ile ilişkileri üzerine kurgulanan yapı 3 ana parçadan oluşmaktadır. Bu 3 parçanın her biri yakın ilişkide oldukları kavramsal eksenleri birbirine bağlarken aynı zamanda oluşturdukları yapısal bütünün parçaları olarak yaklaşık 200 m uzunluğunda bir sergi, etkinlik, atölye, bilgilenme omurgası oluşturmaktadırlar. Sonuçta “Tarım, Tabiat / Doğa ve Tarih / Kültür” eksenleri bu ana omurgada birbirleri içerisinde eriyerek alandaki kentsel deneyimin çıkış noktasını oluştururlar.

Yapının fiziksel biçimi 3 ana yapı parçasının birbirilerinin içerisine akan farklı kotlardaki döşeme ve rampa sistemleri aracılığıyla bütünleşmesi sonucu oluşmaktadır. Bu sistem çatıda devamlı bir çizgi ile bütünleşmekte, bu çizgi giriş meydanı üzerinde yükselerek bu noktayı vurgularken seyir teraslarına bir arka plan oluşturmaktadır. Bu yatayda vurgulu çizgiler izlerini Antalya’nın çok önemli bir yapısal özelliği olan ve kente karakterini veren falezlerden almaktadır. Falezlerin deniz ve kent arasında kurduğu çok katmanlı fiziksel ilişkinin bir benzeri yatayda vurgulanan düşey dolaşım ve geniş çatı düzlemi sayesinde Odak Yapı ile yakın çevresi arasında oluşmaktadır. Kentten ve kuzeydeki dağlardan gözlemlendiğinde de bu çok katmanlı mekânsal ilişki ve geometrik bütünlük oldukça vurgulu bir görsel etki oluşturmaktadır.

Tüm binayı örten çatı plakası binanın alan üzerinde kapladığı arazi parçasını tekrar üreterek ziyaretçilerin deneyimine açmaktadır. Böylece alandaki çevre düzenlemesi daha yüksek bir kotta devam etmektedir. Bu yüzey oluşturduğu üst kottaki bahçe ile başlı başına bir panoramik manzara alanına dönüşmektedir. Buna ek olarak giriş meydanını vurgulayan yüksek duvara sarılan çelik merdiven ve teras sistemi daha yüksek kotlardan seyir olanağı sağlamaktadır.

Yapı kuzeybatı yönünde nispeten daha kapalı bir cephe düzenine sahip olup, bu kısımdaki kalın duvar dizisi yapıya hizmet eden tüm sistemleri içermektedir. Şehre bakan güneydoğu cephesi ise tamamen şeffaf bir cidar ile tariflenerek arkasında yer alan genel kullanım alanlarının sürekli olarak yakın çevresi ve kent ile ilişki içinde olmasını sağlamaktadır. Yapıda kullanılan malzemelerde genel olarak brüt beton ve giydirme cephe sistemleri öne çıkmakta, kuzeybatı cephesindeki duvar dizisinde ise duvarın masifliğin vurgulamak üzere farklı renk ve dokuda brüt beton kullanılmaktadır. Uzun güneydoğu cephesinin sürekli bir doku oluşturan güneş kırıcı sistemi kentten algılanan bu cephenin karakterini vermekte ve karmaşık rampa sistemine bir arka plan oluşturmaktadır.

Tüm mekânlar genel olarak birbirleri ile akışkan bir ilişki içinde olan açık mekânlar olarak kurgulanmış, belirli fiziksel tanımlardan kaçınılmıştır. Odak Yapı ziyaretçi için istediğini yapabileceği bir eylem alanıdır. Yapının kuzeydoğudaki giriş kısmında daha çok girişe yönelik bilgilendirme ve yönetim gibi işlevler konumlandırılırken, güneybatıya doğru gidildikçe farklı ölçek ve karakterde sergi alanları ile mültivizyon ve atölye / seminer alanları yer almaktadır. Bu mekân dizisi güneybatıda Konyaaltı plajı yönüne açılırken zeminde dış mekân ile çok girift bir ilişki içinde bulunan yeme içme mekânı, bu mekânın üstünde ise sahne arkası olarak Konyaaltı plajı manzarasını kullanan bir etkinlik alanı ile sonlanmaktadır. Etkinlik alanı tüm mekânsal düzenin doğal bir devamı olarak kurgulanmış olup sergi vb. birçok farklı işleve ev sahipliği yapabilecektir.

Yapının taşıyıcı sistemi düzenli bir ızgara sistemi üzerine oturtulmuştur. Bir yönde 4,00 m, diğer yönde 5,00 m ve 6,00 m açıklıklar ile düzenlenmiş yapı oldukça ekonomik bir betonarme perde duvar – kolon ve kirişsiz döşeme sistemi ile inşa edilebilecektir. İnşai olarak yüksek teknoloji gerektiren güneydoğu cephesindeki rampalar ve kuzeydoğudaki yükselen duvar ise günümüzde ard-germeli sistemler ile çözülebilmektedir. Ekonomik kaygılar ile bu tür sistemlerin uygulanmasından kaçınılması durumunda ise mekânsal / konstrüktif sistemin esnekliği sayesinde çok basit bir şekilde konvansiyonel bir şekilde mevcut yapı sistemine adapte edilebilir. Seyir teraslarının ve bunlara ulaşan merdivenlerin taşıyıcı sistemi küçük açıklıklı ve betonarme ile kompozit olarak çalışacak olan çelik bir karkas sistemi ile oluşturulacaktır.

Yapıların mekanik ve elektrik sistemlerinin merkezi ortadaki bloğun bodrum katında yer alan bir teknik merkezdir. Yapının kuzeybatı cephesi boyunca yer alan kalın duvar dizisi bu merkezden yapının tüm mekânlarına dağılımı sağlayacaktır. Yapının tüm iç mekân döşemelerinde yer alan yükseltilmiş döşeme ve asma tavan sistemi yapı boyunca elektrik ve mekanik sistemin esnek düzenlemelere olanak verecek şekilde dağıtılmasını sağlayacaktır. Geniş çatı alanı güneş enerjisinden faydalanma ve yağmur suyunun geri kazanımı başta olmak üzere yapı teknolojisi açısından yapının en önemli avantajlarından biridir.

Odak Yapı mekânsal, işlevsel, strüktürel ve teknolojik olarak çok sade bir omurga fikri etrafında oluşmakta, karmaşık dolaşım ağı ve iç – dış ilişkileri sayesinde bu sade fikirden zengin bir mekân örgütlenmesi çıkarmaktadır.

Etiketler

Bir yanıt yazın