PROJE RAPORU
“MAHALLE HAYATI, İNSANIN SAHNEYE ÇIKMASIDIR.” *
“Mahalle kentin temeli ve özüdür.
Kent ilişkilerinin oluşma zeminidir.
Bir yaşama halidir, bir duyuş, bir tasavvur ve hatta öğrenme imkanıdır.
Mahalle, kent gibi büyük bir organizasyon, etkili bir hayat aktörüdür.
Mahalle insan ilişkilerinin estetik, mimari, kültürel, toplumsal ve hukuki düzlemidir.” *(Alıntı)
Günümüzde ‘Yeni Mahalle’ kurgulanmasının önündeki en büyük engel ‘Mahalle’ kavramının insanlarda geçmiş mahalleri ve yaşanan enstantaneleri hatırlatıyor olmasıdır.
Geçmişin şehircilik ve mimari dokusunu tekrar etmeye çalışmak, geçmiş yerleşimlerin kendi doğasından kaynaklanan bir takım kronik problemleri ve çözümsüzlükleri de beraberinde getirecektir.
Yeni kurguladığımız bu mahallede geçmişin ‘Şekilsel’ yapısına saplanmayıp, mahallenin ‘Öz’ünü, ‘Anlam’ını , hissettirdiği duyguları, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek çağdaş bir planlama anlayışıyla ele aldık.
Tam da bu noktadan hareketle yürünebilecek, oyun oynanabilecek, karşılaşılabilecek, pazara gidilebilecek bir mekânsal organizasyon arayışıyla projenin ilk kurgusu oluşturuldu.
Mahallenin bu yüz yüze iletişime imkan veren mekansal kurgusu ve ölçeği maalesef ki kontrolsüz ve hızlı bir şekilde değişip büyüyen günümüz kentleri için romantik bir yaklaşım, şiirsel bir anlatım veyahut eski günleri yad etme eylemi olarak kalmaktadır. Geleneksel mahalle dokusu her ne kadar herkesin hayalinde genişçe yer alıyor olsa da nüfusu hızla artan, sosyal ilişkilerin sürekli değiştiği, kentsel yaşantının zaman algoritması üzerine kurulduğu günümüz kentlerinde güncel ihtiyaca cevap vermekte zayıf kalmaktadır. Küresel olma, modernleşme ve teknolojinin insan hayatı üzerindeki yansıması bir takım yanılsamalı ihtiyaçları insan hayatına katmış ve günbegün de katmaya devam etmektedir. Bu yolda değişen ve dönüşen insan ihtiyaçları veya başka bir değişle ihtiyaç olarak sunulanlar yaşam mekanları üzerinde de değişimi başlatmıştır. Bu yönde kent yeniden yorumlanmaya, yeni mekânsal organizasyonlar üretilmeye, değişen yaşamlar üzerinde mimarinin de yeniden yorumlanmasına başlanmıştır.
İlerleyen zaman ve değişen yaşam biçimleriyle birlikte mekanın da değişimi kaçınılmaz olmakla birlikte gereklidir de. Bu noktada önem kazanan şey; bahse konu zincirleme değişimlerin ilişkiler ve iletişim üzerine olan etkisi ile geçmişe yönelik referanslara etkisidir.
Bu doğrultuda modern kent mekanlarının yarattığı sosyal ve iletişim kopukluğunun giderilmesinde geleneksel mahalle yaşantısının modern kent mekanlarıyla sentezlenmesi büyük bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sentez, bir yandan günümüz kent kullanıcısının mekansal taleplerini karşılarken bir yandan da geleneksel yaşantıya da referans verecektir.
Çorlu (Tekirdağ) kent merkezine bağlı alt mahalle kurgusu oluşturulurken bu senteze varmak hedeflenmiştir.
*Kaynakça (bkz. Kimlik Zarfı)
PLANLAMA YAKLAŞIMI
Yarışmaya konu alt mahallenin tasarım kurgusu alanın kent bütünü içerisindeki mevcut ve potansiyel konumu değerlendirilerek kent merkezi ve çevre yerleşimlerle ilişkisi üzerinden başlamıştır.
Yazılı kaynaklara göre yerleşme tarihi prehistorik döneme dayansa da günümüzde bu tarihe mekânsal referanslar bulmak oldukça zordur. Bugün İstanbul Metropolüne olan yakınlığı ile Marmara ve Trakya için geliştirilen çevre düzeni plan kararları doğrultusunda Çorlu bugün sanayi rolü almıştır. Kent, İstanbul tarafından gelen ziyaretçileri sanayi alanları ile karşılamakta ve Trakya yönünde çıkarken de sanayi alanları ile uğurlamaktadır. Doğu ve batı sınırlarda İki sanayi alanı arasında kalan kent merkezi güney ve kuzey kesimlerde ise tarım alanları ile sınırlanmaktadır.
Sanayi ile ortaya çıkan istihdam kuşağının yerleşim ihtiyacının karşılanmasında rol alabilecek bir planlama modeli amaçlanmış aynı zaman da “mahalle bir ekosistemdir” felsefesinden yola çıkarak sanayi işlevinin oluşturduğu gri algının kırılmasına yönelik tarımsal karakter izleri de planlama modeline yansıtılmıştır.
Bu bağlamda kurguyu ve çevre iletişimi sağlayacak ilk öğe olan ulaşılabilirlik değerlendirilmiştir. Mevcut fiili durumda kent, bölgesel ölçekte İstanbul ve Edirne gibi büyük kentlere D100 karayolu ile bağlanmakta olup, karayolundan ayrılan doğu-batı doğrultusunda Salih Omurtak ve Kumyol caddeleri de kent merkezini besleyen ana arter nitelikli en önemli akslardır. Kent merkezinden ayrılan bir diğer arter ise Ali Osman Çelebi Bulvarı kenti Tekirdağ ve sahil yerleşimlerine bağlar. Kent içi hareketi sağlayan yine doğu-batı doğrultulu paralel giden Atatürk, Çetin Emeç ve Bülent Ecevit Bulvarları üç önemli arterdir. Proje alanı kuzey-güney doğrultusunda her üç bulvarla da kesişen ve arter niteliğindeki Hürriyet Caddesi ve devamı olan Türkgücü Köyü Yolu ile kent merkezine bağlanmaktadır.
Bölgede hazırlanmış imar planları yaklaşım kararlarına göre mevcut üç bulvara paralel olarak güneyde iki bulvar daha ön görülmüştür. Bunlardan biri olan ve batıda sanayiden başlayıp güneybatı doğrultusunda uzanan ve proje alanını da iki bölgeye ayıran Cumhuriyet Bulvarı ile paralelinde güneyde planlanan Selçuklu Bulvarıdır. Planlanan Cumhuriyet Bulvarı aksının alanı ikiye bölerek alansal bütünlük kurgusunu bozması, peş peşe çok sayıda bulvar kurgusunun kent ölçeği itibariyle riskli olması ve güneyde bir eşik kimliği kazanabilecek son arter nitelikli Selçuklu caddesinin planlanmasına bağlı olarak Cumhuriyet Bulvarının proje alanından geçen kısmı riptal edilerek Selçuklu Caddesi aksına bağlanması ön görülmüştür.
Çevre gelişme planları ile entegrasyon durumu
Güneydoğu-güneybatı doğrultulu bir sınırdan oluşan proje alanında; mahalleli olma gerekleri gözetilerek yaya ölçeğinden hareket edilmiş ve karşılaşmaları azami ölçüde sağlamak üzere merkezde bir meydan ve alanın en kuzey kısmından en güney kısmına kadar meydana ulaşımı direkt sağlayan bir ana yaya aksı etrafında konut alanlarından oluşan bir planlama modeli geliştirilmiştir. Bu yaklaşım içerisinde mahalleli olmanın ilkelerinden biri olan sosyalleşme-iletişim-barınma üçlüsü kentsel dış mekanda meydan-yaya aksı-konut olarak yansıtılmış ve iletişimin alış-veriş eylemiyle yani ticari ünitelerle desteklenmesi ön görülmüştür. Geliştirilen planlama yaklaşımında oldukça önemsenen kamusal hayatın izlerine, tasarlanan kent meydanında ve ana meydanı destekleyen etkinlik meydanlarında, sokakta alışveriş kurgusunda rastlamak mümkündür. Bu rastlantı ise alana yaya aksı ile kolaylıkla bağlanan ve yine yaya askları ile konut alanlarına da erişimi olan Pazar yeri senaryosu ile de bir kat daha güçlenmektedir. Yaya erişimi, yaya öncelikli bir trafik modeli içerisinde sık kontrollü araç yolları ile de desteklenmektedir. Proje alanında kurgulanan tarımsal alanlarla geleneksele referans vererek günümüz romantizmine ve kentlinin hayallerine de cevap verir niteliktedir.
Proje alanı, Çorlu mekânsal gelişim planlarında gelişme konut alanları bölgesi içinde bulunmakta olup yapılan mekânsal organizasyon ve kurgu ile meydan, yaya alanı, yaya aksı, bisiklet yolları ve geniş bütünleşik park alanları, tarımsal alan-Pazar yeri senaryosu neticesinde hem kendi içerisinde mekânsal bir yeterlilikte hem de çevre yerleşim alanlarına da hizmet eder bir kimlikte olmaktadır.
Projede ön görülen mimari strüktür ise gelenekselden referans almak yerine günümüz konut mimarisine refere edecek olup, kentsel dış mekan kurgusu ile refere edilecek geleneksel sosyal yaşantıyla sentez oluşturarak bugünün kullanıcısına uygun bir mahalle senaryosu sunacaktır.
Planlama yaklaşımındaki hedefler ve mekânsal kurgulardan hareketle geliştirilen projenin uygulanabilir olması yönünde de “mahalle, çarpık ve kontrolsüz gelişen bir kent parçası değil planlı ve mekânsal bir organizasyonla gelişen bir kent parçasıdır” söylemiyle proje alanına yönelik bir revizyon imar planı taslağı da hazırlanmış ve uygulama bu plan kararları doğrultusunda tasarlanmıştır. Proje alanında ön görülen nüfus ortalama 2000 kişi olup, bu nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik donatılar da ilgili mevzuatlar doğrultusunda projede kurgulanmıştır.
MARMARA BÖLGESİ MİMARİ VE ŞEHİR KİMLİĞİ
Anadolu’daki geleneksel yerleşmelere baktığımızda, iklim ve topografya verileri, yapım teknikleri, demografik yapılar önemli etmenler olarak öne çıkmaktadır.
Geleneksel yerleşkeler planlama ilkeleri ve mekansal örgütlenmeler açısından da benzerlikler gösterir. Dönemlerinin yapım tekniklerinin kısıtlılığı ve malzeme çeşitliliğin azlığı bu benzerliklerde önemli bir rol oynar.
Yerleşkelerin bölgelere göre karakteristiği, daha çok dokuyu oluşturan konutların bir araya gelişlerinde gözlemlenir. İklim bağlamında dağınık ya da bir arada oluş yerleşkenin karakteristiğini oluşturur.
Bu yarışma kapsamında çalıştığımız Marmara Bölgesi, Tekirdağ ili Osmanlı sivil mimarisinin örneklere ev sahipliği yapmaktadır. Günümüzde Tekirdağ’ın eski mahallerinden Eski Cami, Orta Cami, Ertuğrul, Yavuz gibi mahalleleri bu kültürel dokuyu ve geleneksel mimariyi günümüze taşımaktadır.
Eski Tekirdağ Evlerinin öne çıkan özellikleri, cumbalı olmalarıdır. Yapım teknikleri ahşap ve kagirdir. Dış cepheler çoğunlukla yatay ahşapla kaplanmıştır. Geniş ve çokça pencere ile mekanlar olabildiğince aydınlık hale getirilmiştir.
Yeniden kurguladığımız ‘Mahalle’de ana prensip geleneksel yerleşkelerin şehircilik ve mimari anlamda ‘Şekilsel’ özelliklerini taklit ederek bir bağlam kurma çabasından çok, yüzyıllar boyunca aktarılan bilgi birikim mirasının özünü kavrayıp, ‘Anlam’ bağlamında çağdaş anlayışları ve tekniklerini kullanarak günümüz ihtiyaçlarına yanıt aramaktır.
KAMUSAL, YARI KAMUSAL, ÖZEL ALAN İLİŞKİLERİ
Projede konut bloklarının bir araya getirilmesinde ALT MAHALLE KUMELERI’nin oluşturulması esas alınmıştır. Bu alt kümeler KOMSULUK biriminin güçlenmesi, yerleşkedeki her bireyin kendi bulunduğu alt gruba olan aidiyetini arttırırken bulunduğu alana sahiplenmesini sağlarlar. Her küme içerisinde sosyal donatılar sağlanmıştır. Bütün bu kümelerin bir üst ölçeğindeki ODAK NOKTASINI kullanıcıların arsanın her konumundan eşit uzaklıkta ulaşabileceği MEYDAN oluşturur. Meydanı, market, manav, lokanta, kafe, vs. gibi kullanıcıların otomobil kullanmadan yerleşke içerisinde tedarik edebilecekleri hizmetleri sunan ÇARŞI çevreler. Konut Kompozisyonun alt kümeler düzeninde yapılması yeşil alan hiyerarşisini de beraber getirmiştir. Kamusal yeşilden, konut sakinlerinin kullandığı ortak avlular ve ortak yeşil teraslara ulaşan farklı büyüklük ve kullanımdaki yeşil kullanımı hedeflenmiştir.
KOMPOZİSYON / KÜTLE TEKTONİĞİ
Bloklar bir avlu oluşturacak şekilde bitişik nizam düzenlenirken, avluya 2 yönlü geçişe izin verecek şekilde de kopuk olacak şekilde kurgulanmıştır. Her bir blok tipi kendi içinde de farklı kat yüksekliklerine sahiptir. Çatılarda ortak kullanım teraslarının üzeri yarı gölgelik elemanla geçilerek kütleler arası bütünlük kurgulanmaya çalışılmıştır. Cephede ileri çıkma ve geri çekilmelerle hareketli bir yapı kütlesine sahiptir. Bütün bloklar birbirleriyle bitişebilecek şekilde kurgulanmıştır. Böylelikle 4 tip bloktan değişik çeşitliliğe sahip blok grupları oluşturulabilmektedir.
SÜTRÜKTÜR
Proje genelinde yapım kolaylığı ve ekonomisi göz önünde bulundurulduğunda Tünel Kalıp Sistemi kullanılmıştır. Tünel kalıp sistemi önemli bir pratiklik getirmekle beraber sistemin tekrara dayanması bu ölçekteki projelerde tek düze konut blokları oluşmasına neden olduğunu görüyoruz. Bu tür olumsuz etkiler, cephelerde önerilen açıklık çeşitliliği, son katlarında yapılan teras pergolaları ve blok yüksekliklerindeki farklılıklar ile giderilmiştir.
CEPHE
Bina cepheleri uygulama gerçekliği, yapım teknikleri ve maliyet gibi faktörler göz önünde bulundurarak olabildiğince yalın ele alınmıştır. Geleneksel mimariden ahşap, tuğla gibi malzemeler, cumba, panjur gibi mimari elemanlar referans olarak alınıp kullanılmıştır.
KONUT TİPOLOJİSİ
Konut planlaması yapılırken halkımız yaşam tarzı göz önünde bulundurulmuş, ana yaşam alanı, yatak odalarının mahremiyeti sağlanacak şekilde kurgulanmıştır. Merkezi çekirdek etrafında yer alan iki daire tipolojisi, ara dairelerin 2 yönden ışık almasına olanak vermektedir. Blok başlarındaki daireler 3 yöne bakarak maksimum ışık ve manzaradan faydalanmaktadır. Merkezi bloklu bitişik nizam blok yapısından dolayı, aynı blok içerisinde ara daireler, zemin kat ve çatı daireler, köşe ve blok başı daireler olmak üzere plan çeşitliliği yönünden zengin konut tipleri oluşturulmuştur. Projede 284 adet 3+1, 241 adet 2+1 ve teras katlarda 42 adet 1+1 olmak üzere toplam 567 daire yer almaktadır.
EKOLOJİK – SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARİ
Doğal Havalandırma: Blokların farklı kat yüksekliklerinden oluşan kütle tektoniği ve parçalı avlulu yerleşimi kurgusu hakim rüzgarın yerleşkenin her alanına ulaşmasına olanak vermektedir.
Konut birimlerinde öne arkaya bakan konumlandırma sayesinde her iki yönden hava akımı oluşmasına olanak sağlamaktadır.
Güneş kontrolü: Cephelerin ileri geri hareketi, gölge yüzeylerin artmasına ve cephelerin aşırı ısınmasına engel olmaktadır. Güneş kırıcı panellerle güneş ışınlarının olumsuz etkilerinden korunmaya çalışılmıştır.
Güneş Enerjisi Kullanımı: Çatıya yerleştirilen güneş enerjisi panelleriyle konutların sıcak su ihtiyacını karşılanması düşünülmüştür. Yine çatıya konumlandırılması düşünülen fotovoltaik paneller ile ortak alanların aydınlatması yapılması önerilmektedir.
Su Tasarrufu: Teras çatılardan toplanan yağmur suları, bahçe sulamasında kullanılmak üzere her avlunun altındaki sarnıçlarda toplanmaktadır. Seçilen bitkilerin yörenin florasına uygun, az su isteyen türlerden seçilmesine özen gösterilmiştir. Konut içlerinde su tasarruflu vitrifiye kullanılması önerilmektedir.
Yeşil Çatılar: Konut bloklarında, bağımsız ticari birimlerde ve sosyal donatıların çatıları ısı yalıtımı ve enerji verimliliği bakımından yeşil çatı olarak yapılması düşünülmüştür.
Mahalle ölçek itibariyle kent ile ilişkilenen ancak kendi içinde de kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen, çok sayıda insana ev sahipliği yapan bir komşuluk ünitesi, yaşam alanıdır. Günün farklı zaman dilimlerinde de sakinlerine konforlu bir yaşam ortamı sunması yaşanabilirliği artıran etkenlerdendir. Sosyalleşme, spor yapma, her yaştan kullanıcı grubuna hitap edebilme, rekreasyonel kullanımların yanı sıra kültür, sanat ve eğitim hizmetlerini de sunabilmesi mahalle yaşamını zenginleştirecek unsurlardır.
Bu amaçla, tasarlanan mahallede spor alanlarının, çocuk oyun alanlarının yanı sıra açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapabilecek, rekreasyonel zaman geçirilmesine yönelik park alanları oluşturulmuştur. Mimari ile bütünleşen peyzaj tasarımı, avlulu yapıların oluşturduğu yarı kapalılık hissini barındıran açık peyzaj alanları ile her yaştan kullanıcıya rekreasyonel etkinlik alanları sunmaktadır.
Projenin ana omurgasını oluşturan yaya aksı, konut alanları ile ilişkilenmekte ve ticari birimler ile günün farklı saatlerinde de aktif kullanım alanları oluşturmaktadır. Ana yaya strüktürünü oluşturan bu aksın orta noktasında bulunan cami, ortaya koyduğu erişilebilir bir merkez olma niteliği ile cami meydanını tanımlamaktadır. Ayrıca yaya aksı üzerinde yer alan Halk Eğitim ve Kültür merkezi gibi sosyal yapılar da kendi meydanları ile ilişkilenmekte ve açık hava etkinliklerine de ev sahipliği yapabilmektedirler.
Ekolojik Yaklaşımlar
Yarışmada ele alınan mahallenin sosyal yaşam, ticaret ve eğitim gibi işlevler ile ilişkilenmesinin yanı sıra ekoloji ile ilişkilenmesi de önem taşımaktadır. Belirli bir nüfusu barındıracak bu alanın hem kendi ihtiyaçlarına cevap verebilmesi hem de sürdürülebilir bir çevreye katkı sağlaması ekolojik kararlar ile desteklenmektedir. Mahalle ölçeğinde ele alınan peyzaj kurgusu bu özellikleri doğrultusunda kentsel peyzaja olan etkisi ile de ön plana çıkmaktadır.
Proje alanının yapay sınırlarından biri olan Enerji Nakil Hattı, hattın üstünden geçtiği peyzaj alanlarını yoğun bir aktif kullanımdan sakınmayı gerektirmektedir. Ancak alanın mahalle dokusuna katkı sağlaması, bu kısımda yer verilen ekme-biçme alanlarının kentsel tarıma hizmet etmesi ile mümkün olmaktadır. Bu mahalle sakinlerinin yanı sıra kent sakinleri için de bir çekim alanı oluşturmakta, ekolojik değerlerinin yanı sıra ekonomik katkı da sağlamaktadır.
Peyzaj tasarımı genelinde seçilecek bitki türleri bu tarım alanlarının yanı sıra yerleşim alanının karakterini oluşturmak adına da önem taşımaktadır. İlçenin Karadeniz ve Marmara denizleri arasında yer alması farklı iklim etkileri altında kalmasına yol açmaktadır. Bu nedenle hem kuzey soğuklarına hem de güneyden gelen nemli-ılık iklimlere uygun bitkisel doku oluşturulması gerekmektedir.
Yeni kurgulanan bir alana yerleştirilecek bitkilerin, mahallenin bitki dokusunu oluşturmasının yanı sıra üst ölçekte kentsel peyzaja yansımalarını da göz önünde bulundurmayı gerektirmektedir. Endemik türlerin tercih edilmesi bitkisel dokunun sürekliliği ve uyumu açısından olumlu bir karar olacaktır. Bu aşamada özellikle tarım ile ilişkilenen yerlerde ilçenin genel dokusunu yaşatacak buğday, ayçiçeği gibi bitkilere yer verilmesi peyzaj dokusunun sürekliliği açısından katkı sağlayacaktır. Yüksek boylu ağaçlarda ise meşe (Quercus spp.), çınar (Platanus spp.), dişbudak (Fraxinus spp.) gibi hem iklimsel koşullara uygun hem de rekreasyon alanlarında gölge oluşturarak kullanıcıların konfor seviyesini artıracak türlerin kullanımı uygun olacaktır.
Proje genelinde de özellikle açık hava etkinlik alanlarında geniş tepe tacı yaparak gölgelik alan oluşturacak bitkiler düşünülmüş, bununla birlikte bitkisel elemanların yönlendirici etkileri göz önünde bulundurularak ana yaya aksları boyunca süreklilik sağlayacak bir bitkisel doku oluşturulmuştur.
Ekolojik kararları desteklemek amaçlı, yüzey akışı ile toplanan yağmur sularının bitkilerin sulanmasına katkı sağlaması düşünülmüştür. Yapısal peyzaj tasarımında ise doğa dostu döşeme malzemelerinin kullanımı ile geçirgen bir doku oluşturulması ve yağmur sularının toprak ile buluşması hedeflenmiştir. Bu amaçla doğal taş malzemelere verilmiş, asfalt ve beton gibi yüzeylerde ise poroz asfalt/beton kullanımı düşünülmüştür.
Erişim- Ulaşım Kararları
Mahallenin kente eklemlenebilmesinde temel unsurlardan biri de toplu ulaşım bağlantısıdır. Peyzaj kararlarında bu bağlantılar alanın dış çeperi ile etkileşim sağlayan ana araç yolları ile mümkün olmaktadır. Mahalle dokusunun ana omurgasını ise yaya erişimi sağlamakta ve yaya dostu bir mahalle dokusu ön plana çıkmaktadır. Yaya dostu bir mahalle olması çevreci bir ulaşım yaklaşımının yanı sıra araç trafiğinden arındırılmış olması ile de güvenli bir alan sunmaktadır.
Yaya erişiminin bu denli öncelikli olduğu bir tasarım yaklaşımda engelli erişiminin sağlanması ise büyük önem taşımaktadır. Mahalle dokusu içerisinde fiziksel engellerden arındırılmış bir yaya omurgası kurgulanmış, yürüyüş yolları herkes için erişilebilir olacak şekilde uygun eğim ve rampalar ile oluşturulmuştur.
Ayrıca çevreci bir ulaşım aracı olarak bisiklet kullanımı teşvik edilmektedir. Bu amaçla standartlara uygun şekilde tasarlanan bisiklet yolu da ulaşım ağının bir parçası olarak çözülmüştür.
___
*Alıntı Köksal ALVER’e aittir.