Proje raporu:
Mimar Sinan’ın mimari dehasını anlamlandırmaya çalışmak, gerek profesyonel çevrelerce gerek halk arasında yaygın bir eğilim olmuştur. Fakat Sinan çözülmesi gereken bir mit olmaktan ziyade, niyetleri eserlerinden okunabilecek öncü bir tasarımcı olarak görülmelidir. Mimar Sinan verdiği her bir eserde yapının ve mimari yetkinliğinin sınırlarını yeniden tanımlayarak bize mimari üretimin bir süreç ve sonuç ilişkisi üzerine geliştiğini gösterir. Bu aşkınlık, var olanla yetinmeyen, sorular yönelten, sorular üzerinden şekillenen problemlere çözüm için yenilikçi arayışların peşinde olan Sinan karakterinin bir sonucudur. Özellikle birçok örneği günümüze ulaşmış Mimar Sinan camileri incelendiğinde, Sinan’ın temel bir prensip olarak yaptığı hiçbir hamleyi sebepsiz üretmediği gözlemlenir.
Bu yetkinliğe ulaştığı süreçte içinde bulunduğu medeniyetin ve dönemin zenginliğini Mimar Sinan’dan ayrı tutmak pek mümkün değildir. Eserleri 16. yy’ da Osmanlı’nın hâkim olduğu coğrafya ve bu hâkimiyetin getirdiği kültürel zenginlik üzerinde yükselmiş, bağlamı ile sosyal ve fiziksel anlamda bir arada olabilmeyi başarmış eserler vermiştir.
Mimar Sinan’ı eserleri aracılıyla öğrenebileceğimiz en zengin coğrafyalardan biri kuşkusuz İstanbul’dur. Sinan’ın eserlerinin izleri İstanbul’da bir açık hava müzesi gibi gezilebilecek sayıda iken kendi doğduğu coğrafya olan Kayseri’de bu izlere aynı şekilde rastlamak pek mümkün değildir. Kayseri yüzyıllarca kavimlerin geçiş noktası olmuş, kent kimliğinin önemli bir parçası olan endüstriyel mirasını bugüne kadar taşımış ve birçok mimari geleneğe ev sahipliği yapmış çok katmanlı bir şehirdir. Sinan’ın bağlam zenginliğini ortaya çıkardığı örneklerinden hareketle, kent katmanlarının yeniden düşünüldüğü bir sorgulamaya gidilmesi tasarıma yön verebilecek unsurlardan biri olarak öne çıkar.
İstanbul’da Süleymaniye Cami’nin şehre hâkim bir topografyada, oturduğu tepenin üzerinde olduğu ‘yer’ le bütünleşen, ve coğrafyası ile tekil bir siluete dönüşmüş yapı, bağlamı ile olan bağının kuvvetini gözler önüne serer. Sinan öğretilerinin bir yansıması olacak müze ve mimarlık merkezi kurgusu; topografyadan izlerini alan katmanlar önerisi olarak şekillendirilmiştir. Kendi topografyasından oluşmuş bu katmanlar, barındırdığı mekan gereksinimleri ile şekillenmiş ve yükselmiş, millet bahçesinin içinde o yere ait olan yeni bir siluete dönüşmüştür. Yapı böylelikle bulunduğu çeper içinde erimiş, büyük ölçekte zengin bir kamusal kullanım önerisine sahip millet bahçesiyle bütüncül bir ilişki kurmuştur.
Askeri Alan- Talas Bulvarı- Erenköy Mahallesi- Kartal Kavşağı ve Hisarcık Yolu sınırları arasında önerilmiş millet bahçesi, şehrin tarihi kent merkezine Talas Bulvarı ile bağlanır. Böylelikle bahçe ve proje alanı Kuzeybatı istikametinde konumlanan kent merkezi, Kayseri Kalesi, Eski Sanayi Bölgesi, Abdullah Gül Üniversitesi Sümerbank kampüsü ve Tren Garı ile buluşan bir dolaşım ağını örüntüler.
Yapı, içinde bulunduğu millet bahçesiyle ilişkilerini yakın çevredeki dolaşım senaryo potansiyellerini gözeterek oluşturur. Arazinin batısında konumlanan festival alanı, mutfak sanatları akademisi ve kent müzesi önerilerinin oluşturacağı kullanım yoğunluğu düşünülerek yapının ana girişi, batı cephesini karşılayan bir tanımla yapıya kademeli olarak dahil olur. Proje alanın kuzeyinde kalan gölet kenarında öngörülen yaya dolaşımına eklemlenen merdiven ile projenin -2.50 ve -5.00 kotlarındaki kamusal açık alanlarına yeni bir alternatif giriş sağlanır. Güney kanatta yer alan millet bahçesi otoparkına dönük yapının saçaklarının arasında teşkil edilen rampa ulaşımı ile ana yönlendirme kurgusu tamamlanır.
Proje, 0.00 kotunda süreklilik gösteren çatı döşemeleri vesilesiyle peyzaj ile bütünleşik halde okunabilir. Millet bahçesi ile bütünleşen açık peyzaj alanları, atölye avlusu ve fuaye önünde tanımlanan yarı açık giriş avlusu ile kademeli bir giriş senaryosu kurgulanır. -2.50 kotunda dönemsel etkinliklere alan tanıyacak açık alan bu kottaki atölyelere hizmet eder. -2.50 ve -5.00 kotundaki atölyeler, derslikler, kafe ve çok amaçlı salon kullanıcıların bağımsız olarak dahil olabileceği şekilde kurgulanmıştır. Atölyeler kendi depo ve ıslak hacimleriyle düşünülmüş, derslikler ise bu kotta yer alan iç bahçe ile birlikte daha dingin bir eğitim mekânı olarak kurgulanmıştır.
Yapının doğu çeperine yerleşen ofisler yine -2.50 kotunda fuaye ile görsel bir ilişki içerisinde konumlanır. Mekanların yer yer çatı ya da duvar yırtıkları ile günışığı ile buluşması hedeflenmiş, farklı işlevlerin gerektirdiği ışık gereksinimleri ile iç mekanlar çeşitlendirilmiştir.
Altında giriş avlusunu tanımlayan mimarlık kütüphanesinin kompozisyondaki yeri nadidedir. Bir yandan giriş avlusunun saçağı halinde işlevlendirilmişken diğer program ögelerine kıyasla en üst kotta yer alması simgesel bir tutum içerir. Mimarlığa dair belge ve kaynakları barındıran geniş bir arşive sahip olmasının yanında sürekli vakit geçirilmesi beklenen esnek bir çalışma ve öğrenme alanı olarak ön plana çıkar.
-5.00 kotunda yarı açık bir mekan olan giriş avlusu ile bağlanan fuaye, mimarlık merkezi ve müzeye ortak olarak hizmet eder. Bu alandan ulaşılan sergi holü, Mimar Sinan eserlerinin ve öğretilerinin aktarılacağı kalıcı sergi ve bölünebilir kurgularla önerilmiş geçici sergilerle tariflenir. Sergi holünün mimari karakterinin önemli vurgusu olan ince uzun çatı penceresi hol için kontrollü ve dramatik bir ışık kalitesi hedeflerken mekanın güney ve kuzey taraflarındaki bahçeler ile iç ve dış mekan arasındaki dengeye atıfta bulunulur. Müze hacmi içerisinde sergi holünü destekleyecek eser kontrol, eser hazırlık atölyesi, eser depo mekanlarının haricinde yapının sığınak ve iklimlendirme gibi servis hacimleri -5.00 kotunda yapının güney çeperine yerleşir.
Topografyaya gömülmüş olan yapının açık, yarı-açık ve kapalı alan kurgusu birbirinin içerisinde mütemadiyen çözünerek ilerler. Mimarlık merkezi ve müze alanları için ışık kalitesini artıran ve dış mekan kullanım alanları sunan iç bahçeler birbirinin üzerinde kayan betonarme saçaklar arasındaki kısmi boşlukları oluşturur. Bu saçakların arasında düşeyde oluşturulmuş kot farklarının ve aralarındaki ince uzun açıklıkların yapının doğal havalandırma imkanlarına etkisi büyüktür.
Böylelikle ne coğrafyanın içerisinde tamamen kaybolan bir yapıdan bahsetmek mümkündür ne de yerine ait olma kaygısından beyhude yersiz bir yapıdan… Ana fikir bu iki uç tutumun arasında bir yer tutarken, bulunduğu yeri üstlendiği işleve uygun olacak şekilde yeniden türetmeyi hedefler.
Günümüzde iklim değişikliği ve küresel ısınma gerçekliğinin dünyayı sarması ile birlikte sürdürülebilir kent ve yapı kavramları daha önemli hale gelmiştir. Bu bağlamda sürdürülebilirlik kriterlerinin sağlanması ve bunun tescillenmesi amacı ile faaliyet gösteren kuruluşların kriterlerine ek olarak binaların sahip olması gereken temel prensipler mevcuttur. Bu kriterler başlıca enerjinin korunumu, suyun etkin kullanımı, malzeme ve kaynak yönetimi, iç mekân çevresel kalitesi şeklinde sıralanabilmektedir. Ayrıca yapılarda sürdürülebilirlik kıstasları çevresel, ekonomik ve sosyal olmak üzere üç kategoride toplanmaktadır.
Proje çevresel sürdürülebilirlik bağlamında değerlendirildiğinde öncelikle Kayseri kentinin sahip olduğu iklime uygunluk göstermelidir. Kayseri karasal iklimin bir sonucu olarak kış aylarında ortalama -2 dereceye düşerken, yaz aylarında ise 33 dereceye kadar çıkabilmektedir. Bu durum sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik farklı dönemlerde farklı tasarım kriterleri ihtiyacını ortaya koymaktadır. Kayseri’de tasarlanacak bir yapıda kış aylarında ısının korunumu, rüzgârdan korunum ve güneş ışığı alımı gibi ihtiyaçlar ortaya çıkarken, yaz aylarında ise doğal havalandırma vb. niteliklere ihtiyaç duyulmaktadır.
Sürdürülebilirlik bir yapıda öncelikle yapının yönlenme yerleşimi kıstası ile sağlanmaktadır. Bu bağlamda yapı konumlandırılırken rüzgâr yönü, güneş alımı ve var olan dokuya uyum gibi esasların sağlanması beklenmektedir. Önerilen projede yapı arazinin formuna uygun biçimde kuzey-güney yönlü yerleştirilmiştir. Yapının girişinin ve geniş cephe açıklıklarının batı yönünde bulunması nedeni ile özellikle kış aylarında eğik açı ile gelen güneş ışığının iç mekâna ulaşımının kolaylaşması, bu ısının ısıl kütle olarak depolanması sağlanacaktır. Benzer bir biçimde güney cephesinde konumlandırılan açıklıklarda ise çatı saçaklarının bulunması yaz aylarında dik gelen güneş ışığından korunumu sağlayacaktır. Karasal iklimin kış aylarında baskın olduğu bu coğrafyada kuzey ve doğu cephesinin büyük bir oranda kapalı olması ısının korunumunda etkin rol oynayacaktır. Yapıya eklenen farklı konumlardaki çatı ve cephe açıklıkları kamusal niteliği yüksek alanlar için tercih edilmiştir. Böylelikle iç mekânda yapay aydınlatma yükünün hafifletilmesi ve yaz ve kış aylarında doğal havalandırma sağlanabilecektir.
Yapının temel tasarım kriterlerinden olan yeşil çatı da sürdürülebilirlik açısından pozitif bir etken olarak projede yerini alır. Yeşil çatı sistemi hem yağmur suyunun etkin bir biçimde toplanması ve kullanılması açısından elverişli bir uygulama olması hem de çatıda doğal bir yalıtım malzemesi olması nedeni ile enerjinin korunumu açısından elverişlidir. Aynı zamanda alanın çevresinde planlanan millet bahçesinin sahip olduğu yeşil dokunun devamlılığı için de pozitif bir tasarım girdisidir. Çatılarda kullanılacak bitki örtüsü için İç Anadolu’nun bozkır bitki örtüsüne uyumlu olacak şekilde kısa boylu otsu bir peyzaj dokusu önerilmektedir. Böylelikle peyzaj daha az yapay sulama ve bakıma ihtiyaç duyacak, sürdürülebilir bir peyzaj kurgulanmış olacaktır.
Yapının başka bir tasarım kriteri olarak büyük bir hacminin toprak altında bulunması kış aylarında toprağın 12-15 derece sabit ısısından faydalanılmasını böylelikle enerji kaybının azaltılmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda sıcak yaz aylarında ise 30 derece olan havaya göre soğuk olan toprak katmanı yapı içinde doğal serinletme işlevi görecektir. Tasarlanan yapının toprak altında kompakt bir kütle olması ve küçük avlular yardımı ile açık alanlar oluşturması karasal iklimde pozitif birer tasarım kriteridir. Kompakt yapıların parçalı yapılara göre daha az cephe yüzeyi barındırması ısının korunumu açısından önemlidir. Tasarımda açık alanlar görece küçük ve rüzgâr korunaklı olması amacı ile yer altında ve iç avlular biçimde planlanmıştır. Yaz aylarında belli oranda güneş ışığından, kış aylarında ise yine belli oranda rüzgârdan korunum sağlanacaktır. Ayrıca peyzajdaki sert zeminin su geçirgen biçimde aralıklı tasarımının yağmur suyunun toprağa kolay ulaşımını sağlaması, su döngüsünün devamlılığına minimum engel teşkil etmesi öngörülmüştür. Yapının taşıyıcı görev üstlenen duvarları belirli oranda ısıl kütle görevi görerek mekanın pasif ısınmasına katkı sağlayacaktır.
Bütün bu çevresel sürdürülebilirlik kararları ışığında sağlanan enerji korunumu aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirlik açısından da pozitif yansımalar sunar. Bu alanda önerilen tasarım ile ortaya konan, çeşitli kamusal işlevlere imkân sağlayan, eğitim yapısı ve kültürel yapı işlevlerine uygun ve ihtiyaca yönelik açık ve kapalı kamusal alanlar yakın çevrede yeni bir katma değer oluşturarak ekonomik olarak sürdürülebilir bir mekân ortaya koyacaktır.
Sosyal sürdürülebilirlik kriterleri ise mekânda sağlanacak kültürel kimlik, aidiyet duygusu ve sosyal eşitlikle sağlanabilmektedir. Önerilen projede alanlar ölçek ve nitelik olarak çeşitlendirilmeye çalışılmıştır. Kütüphane, atölye ve müze gibi alanlar esnek birer mekan olarak kurgulanmıştır. Böylelikle hem mevsimsel olarak değişime açık bir yaklaşım ortaya konmuş hem de her tür kullanıcı profili için uyarlanabilir olarak planlanmıştır. Böylelikle sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması amaçlanmıştır. Projede önerilen Mimar Sinan müzesi ve mimarlık merkezi işlevleri doğrudan mekâna kültürel kimlik kazandıracak niteliklerdir. Bu fonksiyonların çevresel sürdürülebilirlik kapsamında belirtilen doğal havalandırma, görsel konfor, etkin ışık alımı niteliklerinin sağlanması ile de mekânda özgün bir kimlik ve kullanıcıda aidiyet duygusu oluşturulacaktır.
Özetle tasarımda yerleşim ve cephe konumlanışından başlamak üzere planlanan sürdürülebilirlik kararları enerji korunumu, su döngüsünün sağlanması, pasif havalandırma ve ışık alımı, pasif ısınma, soğutma ve görsel konfor; mekanda esneklik, nitelikli kamusal mekanlar sağlayarak hem çevresel hem ekonomik hem de sosyal sürdürülebilirliğe katkı sağlamaktadır.
TMMOB Mimarlar Odası Kayseri Şubesi Mimar Sinan Müzesi ve Mimarlık Merkezi Ulusal Mimari Proje İşi kapsamında, yapının statik taşıyıcı sistemi, yapıda kullanılacak malzemenin mühendislik, ekonomi vb. faktörler yönünden karşılaştırılmalarına ilişkin görüşler.
Söz konusu yapıya ait mimari konumu itibariyle dikdörtgen formatında olup, proje tutuş yönü itibariyle, X yönünde 19 aks ve Y yönünde 12 aks sistemiyle oluşturulmuş en büyüğü l = ~8 m akslara sahip, yapının betonarme karkas olarak tasarlanmıştır.
Yapıda yanal yükleri alabilecek büyüklükte betonarme perdeler tasarlanmıştır. Perdelerin konumu, yapıda büyük burulma etkisi oluşturmayacak durumdadır.
Yapının yatay ve düşey taşıyıcılarının betonarme perde duvarlar ve kirişlerden oluşması öngörülmüştür. Tasarım aşamasında mimari/ekonomik nedenlerden dolayı bloklarda 50cm yüksekliğinde kaset döşeme veya 20cm plak ve 80/60 olan kirişlerden oluşan kiriş-plak döşeme yapılması irdelenecektir.
Temeller ön tasarım olarak, radye temel olarak tasarım yapılmıştır. Yapıya ait zemin etüd raporu değerleri, statik hesaplarda çıkan zemin değerleri ile karşılaştırma yapılarak. Zemin emniyet gerilmesi değerinin sağlanabilmesi için, uygun radye temel yüksekliği veya gerekli zemin iyileştirme yöntemleri uygulanacaktır.
Yapı malzemesi olarak C35 betonarme betonu ve B420C betonarme donatı çeliği kullanılacaktır.
2.3- Yapı Analizinde Kullanılan Parametreler
Enlem ve Boylam | : 38.696632 / 35.507447 |
Kısa Periyot Tasarım Spektral İvme Katsayısı | : Sds = 0.558 |
T=1.0sn için Tasarım Spektral İvme Katsayısı | : Sd1=0.165 |
Bina Önem Katsayısı | : I = 1.5 |
Yerel Zemin Sınıfı | : ZC |
Taşıyıcı Sistem Davranış Katsayısı | : R =7(5.6) |
Dayanım Fazlalığı | : D=2.5 |
Zemin Emniyet Gerilmesi | : Qt= 259,7 t/m2 |
Yatak Katsayısı | : Ko = 7500 t/m3 |
gk+s+ş = 0.350 t/m2 q = 0.500 t/m2
q konsol = 0.500 t/m2
Yukarıdaki açıklamalar ve kabuller doğrultusunda yapılan ön hesaplar, söz konusu yapının betonarme karkas olarak inşasının uygun olacağını göstermektedir.