MİMARİ RAPOR
Kentleşme kavramı ontolojisi gereği nüfusun yer değiştirmesi eylemi ile ilgili gibi görünse de beraberinde sosyal, ekonomik, kültürel ve politik bir değişimi talep etmektedir. Bu türden bir değişimin mimari tasarımın bilgisini ve araştırma alanını etkilemesi de elbette kaçınılmazdır.
Yukarıda söz edildiği üzere gerek tanım gerek anlamı bakımından değişen-dönüşen mimarlığın hala güncelliğini koruyan tartışma konularından “kamusal mekân gereksinimi”, özellikle İstanbul kenti özelinde gelişen kent hakkı talebi ve sosyal edimleri destekler yeni bakış açılarını da gerektirmektedir.
Genelinde kentlinin tüm dezavantajlı gruplarını dikkate almayı önemseyen, Pendik Kurtköy Kütüphane ve Yuvam İstanbul Sosyal Merkezi özelinde ise çocuk ve geniş profildeki kent sakinlerini merkezine alan katılımcı ve kapsayıcı süreçte tüm kentli bileşenlerin gereksinim duyduğu yapı ve yaşantıların oluşması oldukça önemsenmiştir.
Söz konusu yarışma ihtiyaç programında önemli bir öğe olan kütüphane yapıları tarihsel olarak incelendiğinde antikite içinde dokümantasyonu ve arşivlemeyi sağlayan bir işlevsellikle düşünülegeldiğini görmekteyiz. Günümüz kentlerinde ise kütüphaneler önemli bir şehir hizmeti olarak sosyalleşme ve bilgiye erişimin geliştirilmesi yoluyla zamanla kentsel dokuya dahil olmuştur. Sosyal ağların sürekli olarak geliştiği, her tür bilginin internet ortamında üretilip, bulunabildiği, ayrıca halk sağlığı endişelerinin artması sonucu izole yaşantının da gündemimize girdiği bu yeni çağda, insanların sağlıklı biçimde fiziksel bağlantı kurabileceği, bilgi alışverişinde bulunup iletişime geçebileceği sosyal alanlara da gereksinim giderek artmaktadır. Sosyal faktörler dışında ise üretilen birim bilginin çok kısa bir zaman öncesinden katbekat fazla olduğu günümüzde kütüphanenin temsil ettiği şey ayrıca sembolik ve politiktir.
Diğer bir ana program öğesi olan Yuvamız İstanbul Gündüz Çocuk Bakım Evi yapısının kullanıcıları olan kent sakinleri ise, çocuklar ve eğitim öğretim personelidir. Çocukluk kendine özgü gereksinimleri ve özellikleri olan özel bir dönemdir. Çocukluğun yetişkinler tarafındaki algılanışında bu eksenden uzaklaşan birçok farklılık bulunmaktadır. Çocukluğun ayrı bir yaşam dönemi olduğu gerçeğinin kabulü ve bu özel bağlamda ele alınması çocuklara sağlanan hizmetlerin hak temelli ve nitelikli olmasında en önemli koşuldur. Çocukların çeşitli ulusal ve uluslararası sözleşme ve belgede sözü geçen “optimal gelişme” olanağı bulabilmesi okullar ve eğitimciler kadar çocuk dostu kentler ve mekanlar sağlanması suretiyle yerel yönetimler ve mimarlar için de bir sorumluluk olarak algılanmalıdır. Mümkün olan en üst düzeyde (optimal) gelişim, çocukların gelişimlerini sınırlamak yerine destekleyen, özgürleştirici, eğlenceli, keşifsel öğrenme süreçleri içeren mutluluk garantili oyun ve öğrenme temelli yaşantılar ile olanaklıdır.
Yarışma alanı İstanbul’un merkezinin doğusunda, Sabiha Gökçen Havalimanının ise Kuzey batısında Pendik Kurtköy bölgesinde kalmaktadır. Yarışma alanının Kurtköy içindeki aktif sokak yaşantısının izlenebildiği, adını içerdiği orta öğretim yapılarından alan yaşça genç kentlinin faal olarak kullandığı Lise Caddesi, bunun dışında da Nasreddin Hoca Parkı, Ashabı Suffa Camisi ve Onur Sokak gibi kamusal zeminlerle ilişkilenmesi yapı özelinde önemsenmiştir. Ana fikir, kent dokusu içinde büyük ölçekli kamusal yapılar ve alanlar bulundurmasına karşın aktiflik ve nitelik vaat etmeyen kentsel çevrede sosyalliğe ve bilgiye erişime ev sahipliği yapan bir yapının (kütüphane) kullanıcı için sürekli yaşayan, kent zemini artıran ve düşeyde çoğaltan yeni bir düzlemle birlikte ele alınmasıdır.
Pür Zemin alanın yapılaşma kriterlerinde belirlenmiş olan, bırakılması zorunlu açık alanı bir kentsel zemine dönüştürürken, kentsel çevrede bulunan kamusal zeminlerle de ilişkilenmeyi amaçlamaktadır. Lise Caddesi ve Onur Sokağı kesişiminde, hemen çeperinde bulunan aktif yaşantı ile ilişki kuran bu zemin, Lise Caddesi yönünde düşeyde çoğalmakta ve sokak kotundan yükselerek yapının içinde bulunduğu kent odağına yeni bir izlek oluşturmaktadır. Bugünün sosyal mecralarının da içinde bulunduğu hakikat sonrası dönemin nominal bilgi edinme ortam ve mekanlarına alternatif olabilecek bilgiye erişim modellerinin ve fiziksel mekanların tekrar gündeme geleceği varsayıldığında; Pür Zemin’in Lise Caddesi ve çeperinde yer alan öğretim yapıları kullanıcısı olan genç yaştaki bireylerle özel bir ilişki kurması amaçlanmış, bilgiye erişim ve sosyalleşmenin keyifli ve katılımcı hale getirilmesinin yolları aranmıştır. Yine bu bağlamda Kütüphane iç ve dış aktivitelerini destekleyen amfiler ve dolaşımlar oluşturmak oldukça önemsenmiş, kütüphanenin yeni nesil sosyal ortamını geliştirici açık alan kullanımları teraslarla sağlanmaya çalışılmıştır. Pür zeminin morfolojisi ve tektoniği aynı zamanda Çocuk Gündüz Bakım Evi-Kütüphane ayrımını da tanımlamakta, birbirlerine karşıt kamusal-özel alan bir aradalığına da bir yorum getirmektedir. Kütüphane için açık alanların üretimini üstlenirken, Gündüz Bakımevinde çocuk mekanlarını sarmalayan, korunaklı ve özel hale getiren bir rol üstlenmektedir. Ayrıca iç mekândaki içeriksel dinamizmi dışarıya da yansıtarak nitelikli bir dış mekân algısı ve temsili oluşturmak hedeflenmektedir.
Alan Kuzey ve Güneybatı çeperinde aktif sokaklar olan Lise Sokak ve Onur Caddesi ile çevrelenmiştir. Bu iki arterin kamusal alan kullanımı özellikle önemsenmiş kütüphane yapısına erişimi öncelenmiş, kesişimlerinde oluşan kent kavşağından hem kütüphane yapısının hem de Caminin algısı ve kullanımı ayrı ayrı sağlanmıştır. Kütüphane yapısı Cami ön alanından giriş alarak, sokak kitaplığı programı yoluyla da alanı besleyerek ilişki kurmuştur. Yine Kütüphane yapısının kentliyle sık sık temas kuracak öğesi olan Çok Amaçlı Salon bu girişlere yakın bir biçimde zemin ve alt zemin katta kurgulanmıştır. Öneri yeni düzlem yapı içinde ve dışında yapı kullanıcılarını üst kotlara ve ona açılan sosyal mekanlara taşımaktadır, +4.00 ve +8.00 kotlarında kütüphane işlevleri geniş teraslara ve bu yeni kamusal zeminle ilişkilenmektedir. Kütüphane ana programında iç kurgu açık kullanım olarak düşünülmüş, esnek biçimde farklı kullanım senaryolarına cevap vermesi amaçlanmış, farklı kotlara dağılarak diğer işlevlerle bütünleşmesi sağlanmıştır. +8.00 kotunda önerilen yeni zeminin en üst noktasında geniş teras ve kitap kafe kurgulanmış, kütüphane yapısının daha geniş zaman dilimlerinde açık alan bağlamında kentsel yaşantıya dahil olması hedeflenmiştir.
Alanın doğu çeperinde ise Nasreddin Hoca Parkı bulunmaktadır. Bu çeperin görece sakinliği ve içerdiği rekreatif potansiyeller nedeniyle Yuvamız İstanbul yapısı olan çocuk gündüz bakım evinin ana yaklaşımı ve açık alanların burada kurgulanması önerilmiştir.
Çocuk gündüz bakım evinin görece özel alan gereksinimi ve kamusal alanla kontrollü ilişkisi önemsenmiş ve irdelenmiş, bu bağlamda kütüphane yapısından kullanım anlamında ayrışmış ve özelleşmiştir. Teknik açıdan yapıların bütünleşik olmasının avantajları (ortak teknik hacimler, ortak iklimlendirme prensipleri vb.) kullanılmış dezavantajlarından ise kaçınılmıştır. Çocuk Gündüz Bakımevi gibi çocukların çocuk hakları sözleşmesi madde 31’de geçen dinlenme, kendine ait zamanı değerlendirme, oyun, eğlence, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılma haklarına hizmet eden yaklaşımlar kuşkusuz ki doğasında çocuk dostu olmayı içermektedir. Doğaldır ki üretilen fikir ve çözümlerin çocuğu “hakları ve kendine özgü özellikleri olan bir birey” olarak ele alan, çocuğun aktif katılımına ve “yurttaş çocuk” anlayışına uygun olarak düşünülmüştür. Çocuk gündüz bakım evi yapısı zemin kotunda derslikler, eğitim personeli mekanları ve ortak alanlar gibi günlük kullanımda oldukça aktif programları barındırmaktadır. +4.00 kotunda ise günün farklı periyotlarında kullanılması düşünülen, yemekhane, atölye, çok amaçlı salon gibi programları içermektedir. Bu iki kot bir sosyalleşme amfisi ile bağlanmış, görece yüksek iç hacim elde edilerek çocukların nitelikli bir iç mekânda olması istenmiştir. +4.00 kotunda çocuk kütüphanesi ile kontrollü bir ilişki önerilerek iki yapının bir aradalığından faydalanılmıştır. Giriş ve +4.00 kotunda ayrı ayrı açık oyun alanları önerilmiş bu alanlar hemen karşısındaki parkla kontrollü biçimde ilişkilenerek yapının oyunla ilişkisi artırılmıştır.
Tüm yapıda strüktür sistemi olarak betonarme karkas tercih edilmiş, yapım kolaylığı ve konvansiyonel yapım tekniklerine uygunluğu gözetilerek çözüm yapılmıştır. Buna karşın mimari nitelikten vazgeçilmemiş, geniş saçaklı açık alanlar, teraslar ve amfiler için özel sistem çözümleri önerilmiştir.