PROJE RAPORU
KÜLTÜR ODAKLARI AĞI
Atatürk Caddesi için önerilen yeni odak ve omurga, yerleşim dokusunun tamamına yayılabilecek bir ağın başlangıç noktasıdır. Bu başlangıç omurgasından yayılan hareket tüm kentte farklı biçimlerde tekrar ederek yerleşimin göl, traverten ve arkeolojik alanın kaynağı haline gelmesini sağlayacaktır.
Bu sayede kent hem kendi içerisinde yeterli bir akışa sahip olacak hem de turistik ve tarihi alanlar ile bütünleşecektir.
Bu ağ gündelik kullanıcı ile ziyaretçilerin karşılaşma noktasıdır.
1. MEVCUT DOKU ÖLÇEĞİNİN KORUNMASI
Atatürk Caddesi’ni çevreleyen yapılar için önerilecek yeni iyileştirilmiş dokunun, mevcut dokunun izlerinin sürülerek oluşturulması öngörülmüştür.
Tipik bir ege yerleşimi ölçeğine sahip dokuya müdahalenin sonucunda, oraya ait olmayan büyük hamleli bir yabancı dilin enjekte edilmesi yerine, mevcutta bulunan ölçekten öğrenilen bilgi ile “yeni” üretilecektir. Bu sayede üretilen dokunun mevcuda entegre olarak zamansız bir kent parçası haline gelmesi hedeflenmektedir.
Öneri doku, kent hafızasının sürekliliğini sağlamaya çalışmaktadır.
2. ÖNERİ DOKU- EK BİRİMLER ve DAĞINIK DOKUNUN DÜZENLENMESİ
Caddenin çeperlerini tutmaya çalışan düzensiz dokunun yerine birimlerden oluşan sistemli bir çeper doku önerilmektedir.
Atatürk Caddesi’nin yapısal sürekliliği hem sokağın daha verimli kullanılmasını hem de önemli bir turizm odağı haline gelebilecek caddenin kendine ait dilinin oluşturulmasını sağlamaktadır.
Düzensizliği yaratan yapıların yerine sokağın içerilere doğru uzandığı küçük meydanların etrafını saran yeni ek birimler önerilmiştir.
Öneri doku sayesinde yapıların sınırları Atatürk Caddesi’nin yeni formunu biçimlendirmektedirler. Bu durum yeni birimlerin sokaktan maksimumda beslenen ve sokağı doğrudan besleyen verimliliğe erişmelerini sağlamaktadır.
3. SOKAĞIN ÇEPERLERİNE YERLEŞEN YENİ YAPILAŞMA SİSTEMİ
Öneri yeni doku, mevcut dokunun ölçeğini koruyarak daha sistematik bir hale getirilmesini sağlamaktadır. Köşe dönüşleri haricinde tüm doku çeşitli birimlerin bir araya gelmesinden türemektedir. Bu sayede doku hem sokağın farklı birçok kullanımdan oluşmasını devam ettirirken hem de bir bütünün parçası gibi çalışmasına olanak vermektedir.
Sokağın açık alan kurgusunu da örgütleyen çeper doku, lineer bir kamusal alanın sınırlarını da oluşturmaktadır. Böylece açık alan(boşluk) da en az yapılaşma kadar önerinin bir parçası haline gelmektedir.
Yapıların konumlanmaları, caddenin üzerinde bulunan kamusal alan hiyerarşisini kurgulayacak şekilde düzenlenmiştir. Atatürk Caddesi’nde mevcutta bulunmayan açık alan hiyerarşisi, yapıların dizgisinin sonucu olarak farklı boyutta meydanların üretilmesiyle sağlanmaktadır.
Öneri doku hem yapılaşmayı hem de sokak omurgasını dönüştürmektedir.
4. SOKAĞIN BİR OMURGAYA DÖNÜŞMESİ – GENİŞLEYEN MEYDAN ALANLARI
Turgut Özal Caddesi ve Mehmet Akif Ersoy Bulvarı’nı birbirine bağlayan Atatürk Caddesi, sadece bir geçiş alanı olarak değil kentsel bir odak olarak düşünülmektedir. Çeper yapıların hiç kullanılmaması halinde bile yaşamaya devam edebilecek bir omurga önerilmektedir. Bu omurga, mahalle yönünde ve traverten yönünde iki büyük meydan vesilesiyle kente bağlanmaktadır.
Sokağın iç kısımlarında ise ikincil meydanlar çeper dokunun içerisine sızmaktadır. Omurga, başlı başına bir imge halini almaktadır.
Sokağın omurgaya dönüşmesi, bu alanın kente bağımlı olmadan da çalışabilecek donanıma sahip olmasını örgütlemektedir. İki uçtaki ana meydanlar, mevcut kent dokusu ile dönüştürülen bölgenin temasında eklem görevi görmektedirler. Bu meydanlar hem birer karşılama ve davet mekanı hem de lineer sokağın kente açılım noktalarıdır.
Lineer omurganın iç bölümlerindeki genişlemeler de yapı dizgisinin dönüşme ve kırılma alanlarıdır. Dizgi bu alanlarda farklılaşmalar geçirerek kamusal kullanımlı yapıların açık meydan alanları ile ilişkilenmesini sağlamaktadır.
5. AÇIK ALAN KURGUSU ve SOKAĞIN YAYALAŞTIRILMASI
Omurganın kamusal alan olarak kullanılması için Atatürk Caddesi’nin yayalaştırılması önerilmiştir. Omurganın ortasından geçen yayalaştırılmış yol günün belirli saatlerinde araç trafiğine açılarak kontrollü bir servis yoluna dönüştürülmüştür. Bu saatler dışında orta yol çeperlere sızan meydanların bir parçası olarak çalışmaktadır.
Kamusal açık alanın iki ana yola değdiği meydanlar ilişki kurduğu bölgeye göre boyutlandırılmaktadır. Sokağın genişlemesi hiyerarşik olarak düzenlenmiştir.
Mehmet Akif Ersoy Bulvarı ve uzantısında travertenlere erişimi sağlayan yolu karşılayan üst meydan “karşılama meydanı” olarak adlandırılmıştır. Bu yönden gelen kullanıcı akışı genellikle dışarıdan kente dahil olan ziyaretçilerden oluşmaktadır.
Turgut Özal Caddesi yönündeki öneri meydan ise “mahalle meydanı” olarak adlandırılmıştır.
Yerleşim merkezinden alana gelişte karşılaşılan bu meydan dönüştürülen sokağın mahalle dokusuna açıldığı eşiktir.
Karşılama meydanları 1. derece meydanlarken, dizginin genişleme alanları olan iç meydanlar ise 2. ve 3. derece meydanları temsil etmektedirler.
6. DÜZENLİ YAPILAŞMA SİSTEMİ ve FARKLILAŞAN BAĞLANTI BİRİMLERİ
Kamusal omurgayı çevreleyen yapılar tekrar eden birimlerin oluşturduğu bir sistem ile kurgulanmıştır. Dükkan, yeme içme ve konaklama birimleri bu standart birimleri oluşturmaktadır. Köşe dönüşleri ve lineer dizginin bitiş noktalarında yer alan farklılaşan birimler ise sosyal donatı alanları olarak önerilmiştir. Bu sayede dizginin kırıldığı eklem noktaları yoğun kamusal kullanımı örgütlemektedir.
Mevcut durumda bulunan dükkan ve ticari işletmelerin standart ve tekrar eden birimlere yerleşmesi öngörülmektedir. Bu sayede burada önerilen dönüşüm “yerinde dönüşüm” modeli ile gerçekleştirilebilecektir.
Dizginin dönüş ve eklem yerlerinde bulunan bağlantı birimleri ise bölgenin turistik ve kültürel altyapısını besleyecek fonksiyonlarla çeşitlendirilmiştir. Genişleyen meydan alanları ile temas eden bu yapılar, sinema, müze, kütüphane, gastronomi ve çeşitli atölyeler ile işlevlendirilmiştir.
Bu ikili üretim modeli hem mevcut kullanıcıların ve işletmelerin varlığını sürdürmesini hem de yeni oluşacak potansiyel kullanıcılar için yeni imkanlar üretilmesini sağlamaktadır.
KOLAY ETAPLANABİLİR PARÇALI DOKU ve YERİNDE DÖNÜŞÜM
Mevcut dokunun izlerinin sürülerek önerinin oluşturulması, sadece ölçek, bellek ve aidiyet gibi kavramlar için değil ekonomik bir modelin de altlığını oluşturması için seçilmiş bir yöntemdir.
Parçalı ve tekrar eden birimlerden oluşan dizgi, hem yapım aşamasında ürettiği standardizasyon hem de yıkım esnasında gerçekleşecek yer değiştirmelerin esnekliğini içermesi açısından önemli bir döngü oluşturmaktadır.
Atatürk Caddesi için “yerinde dönüşüm” modeli uygulanması, mevcutta cadde üzerinde dükkanı ve mülkiyet hakları olan kullanıcılar için ve bu kullanıcılar ile uzlaşma sağlayacak yerel yönetimler için oldukça hızlı bir çözüm süreci sunacaktır.
Öneri parçalı dokunun etaplama süreci yapı bazında bile gerçekleşebilecektir. Öncelikle mevcut kullanıcı inşa edilen yeni birimlerden birine taşınacaktır. Bu kullanıcının boşalttığı yerde diğer birimler üretilecektir. Tüm mevcut kullanıcıların yeni birimlere yerleşmesinin ardından kar edecek satılabilir birimler ve son olarak da bu dizgiyi birbirine bağlayan sosyal donatı birimleri üretilecektir.
Önerinin en kuvvetli ekonomik gücü sokağı besleyen birimlerin hepsinin eşit biçimde sokak ile çeper ilişkisi üretmesidir. Mevcut durumda oluşan önde arkada ilişkileri, değerlemeler açısından çeşitlenmeler yaratmaktadır. Öneri doku ise tüm yapı birimlerinin sokak ile aynı şekilde iletişim kurduğu bir eşitliği beraberinde getirmektedir.
YENİ KAMUSAL ALAN ve KÜLTÜR AKSI
Bir diğer önemli kazanım ise boşluk ve sokağın da bir değer olarak denkleme dahil edilmesidir. İç meydanlar kamusal alan ile ilişkili birim sayısının artmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda yaratılan yeni lineer kamusal alan, kent merkezinden teğet geçilen traverten bölgesinin uzantısı olmayı vaad etmektedir. Bu sayede Atatürk Caddesi sadece bir servis alanı değil turizm alanının odaklarından biri haline dönüşecektir.
Sokak ve çeperinde yer alan yapı dizgisi, önerilen sosyal donatıların çeşitliliği sayesinde önemli bir kültür aksına da dönüşecektir. Bunun uzantısı olarak kültür aksının yerel kullanıcılar ile misafirlerin karşılaşma noktası haline gelmesi düşünülmektedir.
Mevcutta bulanan 7948 m2 taban alanına sahip yapılar sokak ve arka bahçe ile herhangi bir açık ve yarı açık alan ilişkisi kurmamaktadır. Öneri doku 7950 m2 kapalı taban alanı önerirken her dükkanın 2 m ön sokağa, ort. 3-4 m’de arka bahçeye genişleme alanları üretilmiştir. Buna ek olarak daha önce alanda varolmayan 2352 m2’lik meydan alanı önerilmiştir.
GEÇİŞ MEKANLARI – ARKA BAHÇE VE AVLULARIN KULLANIMA AÇILMASI
Öneri dokuda bulanan yeme içme birimleri sayesinde cadde ile arka bahçe ilişkisi kurulmuştur. Tüm sosyal donatı yapıları ve yeme içme birimleri aynı zamanda geçiş mekanlarıdır. Böylece sokak sadece kendi sınırları içerisinde kalmayıp birimler yardımıyla hareketini arka bahçe ve avlulara devam ettirmektedir. Bu mekansal genişleme daha nitelikli ve yüzey alanı geniş bir birim kullanımı sağlayarak birimlerin değerlerini arttırmayı hedeflemektedir.
YAPIMI KOLAYLAŞTIRAN TEKRAR EDEN BİRİMLER
Önerinin ana dizgisi, 3 adet tekrar eden birimden oluşmaktadır. Dükkan birimleri, yeme içme birimleri ve konaklama birimleri standart modüller olarak tasarlanmışlardır. Bu 3 farklı birim kendi alt birimlerine de bölünerek, çok çeşitli birleşim kombinasyonları ile bir araya gelmektedirler. Bu durum hem sokak dokusunun ve siluetin çeşitliliğini beslemekte hem de kolay üretimi yapılabilecek bir standardizasyonu içermektedir.
Cephe modülü olarak da tekrar eden bir farklılaşmadan faydalanarak bir dizgi üretilmiştir. Bu sayede dönüştürülmüş caddenin bir dilinin oluşması hedeflenmektedir. Grafik düzenlemelerden cephe proporsiyonuna kadar uzanan bu dil, olası bir yapı eklemlenmesinde yeni birimi hemen kendi parçası haline dönüştürebilecek bir altyapıya sahip olacaktır.
HEM GÜNDELİK HEM TURİSTİK KÜLTÜR OMURGASI
Sosyal donatı yapıları ve meydanlar Atatürk Caddesi’nin sadece bir bağlantı yolu olmasının ötesine geçerek bir kültür omurgasına dönüşmesini sağlamaktadır. Yerleşimin merkezini yoğun bir biçimde deneyimlemeden göl ve traverten bölgesinde vakit geçirip yola devam eden ziyaretçilerin kente açılan eşiği olarak omurga, ziyaretçileri dokunun içerisine davet etmektedir. Lineer kamusal alan kullanıcıyı farkında olmadan kent dokusunun içerisine bırakmaktadır.
Kapı görevini gören kültür omurgası, yakın gelecekte tüm yerleşimi etkileyecek bir iyileşmenin başlangıcı olabilecek niteliktedir.
Ziyaretçilerin yanı sıra, yerel kullanıcıların da yoğun bir biçimde dahil olabileceği bir hareketliliği içermektedir. Omurganın üzerindeki faklı boyutlardaki birçok meydan gündelik aktivitelerin gerçekleşmesi potansiyelini barındırmaktadır. Müze, atölye, sinema, kütüphane gibi yapılar hem ziyaretçileri hem de yerel kullanıcıları bir araya getirebilecek nirengi noktalarıdır.
Önerilen omurga, hem Pamukkale Travertenleri’nin servis bölgesi olmaya devam edecek, hem de kendi başına yaşayabilen bir kent parçası haline gelecektir.