AÇIKLAMA RAPORU
KENTSEL TASARIM YAKLAŞIMI VE İLKELERİ
Kentsel alanın bütününe hizmet edecek, kentin marka değerine yeni bir kimlik kazandıracak, doğal çevre-su ilişkisini kentli ile kurgularken, toplumsal gelişmenin tüm referans kodları ile birlikte sürdürülebilir ekolojik bir koridorun koruma-kullanma dengesi ile kamusal bir alan geliştirilmiştir. Kent-su ilişkisinin yaya erişimi ile sağlanması ön görülmüş, Kızılırmak taşkın alanların giderilmesini “Üstün Kamu Yararı” ilkesi üzerinden tasarlanmıştır.
DOĞAL ÇEVRE – SU – KENT İLİŞKİSİNİN KURGULANMASI
- Su kent ilişkisinin kurgulanmasındaki en önemli sorunlardan biri Kızılırmak’ın proje alanından geçen bölümündeki taşkın suların yarattığı sorunlardır. Kontrol altına alınarak kararsız bir yatakta akmasının önlenmesi ve taşkın probleminin çözümlenmesidir. Kızılırmak’ın mansap olduğu dere ve ırmakların tasarım projesinde ele alınarak çözümlenmesi.
- Kentsel yerleşik ve gelişim alanlarındaki yaya erişimi, farklı işlevsel koridorlar ile kıyı kenarına aktarılması hedeflenmiştir. Yayanın etkin kullanımı, kent-su ilişkisi açısından önemlidir. Su kent içinde hem mikro klima yaratması hem de farklı imkânlar sunması bakımından kentsel açık alanlar için önemli bir kaynak durumundadır. Yaya erişimi bu kaynağın kullanımda etkin bir role sahip olacaktır.
- Kızılırmak eriyen kar suları ve yağmur suları ile ve yan derelerden gelen sularla beslenen bir ırmak olmasından ötürü mevsimlere göre sabit bir debi ortaya koymamaktadır. Projenin amaçlarından bir tanesi de her mevsim su -kentli ilişkisinin kurulması amaçlanmıştır.
EKOLOJİK KORİDOR
- “Üstün Kamu Yararı” prensibi gözetilerek Kızılırmak nehri boyunca pasifleşen- kırsal yaklaşımlı bir koruma anlayışı yerine, kent peyzajının bir parçası olması düşünülmesi gerekmektedir. Kent içerisindeki etkin kullanım hali ile aktifleşen Kızılırmak boyu mavi-yeşil yaşam koridorların kentsel alanda aktifleşmesine olanak sağlayacaktır. Projelenen alan bu yaklaşımın ilk ayağı gibi düşünülmüş, sonraki yıllarda Kızılırmak boyunca ekolojik koridorun devam ettirilmesi gerekmektedir.
- Ekolojik koridorun en önemli yapıtaşı olan, sulak alanlar, karasal ve sucul ekosistemler arasında bir geçiş zonu yaratarak; ekolojik özellikleri ve barındırdıkları canlı topluluklar ile beraber düşünüldüğünde büyük bir öneme sahiptirler. Başta su kuşları olmak üzere birçok canlı için yaşam ortamı oluşturmakla beraber, doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Buna göre sulak alanların yaşanabilir ve önlenebilir alanlar olması öngörülmüştür.
- Proje alanı, Kızılırmak’ın Sivas kent merkezi içerisinde yer alan bölümü ekolojik koridorun bir parçasıdır. Bu koridorun tamamı düşünülmeden, çevresine uzanan kolları göz önüne alınmadan tasarlanmamalıdır. Proje alanında alınacak her bir tasarım kararında bu ekolojik omurganın taşıdığı, süzdüğü, yaşama, beslenme, barınma ve çoğalma ortamı sağladığı koşullar kesintiye ya da zarara uğratılmamalıdır.
- Akarsu koridorları farklı zenginlikler sunarken çevrelerinden farklı iklimsel karakterler de göstermektedir. Lokal hava akımları oluştururlarken kendi hava akımlarını da üretebilirler. Sabah erken saatlerde vadi tabanından yukarıya doğru oluşan hava hareketi geceleri tersine oluşmaktadır. Bu hava hareketleri ekolojik omurga olarak nitelendirdiğimiz Kızılırmak boyunca oluşurken çevresinde kentle bütünleştiği ekolojik koridorlarla da kentin üzerinde biriken kirli havanın taşınması ve yerine temiz -kaliteli havanın gelmesine olanak sağlayacaktır.
TURİZM
- Yerel halkın ihtiyaçları doğrultusunda turizm çekim noktaları (atölyeler, açık hava sergi alanları, sosyo-kültürel tesisler, enstelasyon v.b.) oluşturulmuştur.
- Kültürel etkinlik alanlarının tasarlanması, farklı aktivitelerin seyir hali alması ile birlikte dört mevsim canlı kalabilen alanların oluşturulması
- Sulak alanlar ile birlikte nitelikli biyolojik çeşitliliği ile ön plana çıkan eko-turizm içinde uygun mekânlar yaratabilmektedirler. Gözetleme terasları ile alana çekilecek kuş türlerinin doğal ortamları incelenebilecek ve doğa fotoğrafçılığına farklı alan perspektifleri sunulmuş olacaktır.
TOPLUMSAL-EKONOMİK GELİŞİM
- Alan içerisinde yapılacak ekonomik faaliyetlerin “yerel tolerans” ilkesine sadık kalınarak geliştirilmesi ön görülmüştür. Alan içerisindeki ekonomik faaliyetlerde yerel tolerans limitleri olarak tanımlanmakta olup kent halkı üzerindeki olumsuz etkilerinden ve ziyaretçiler ile kent halkı arasındaki çatışmalardan kaçınılmasını içerir. Bu unsurun alan gelişimi içerisinde anahtar rolü sahiptir. Kent halkı turizmi desteklemezse kalkınma zor olacaktır.
- “Doğada Yaşayarak Öğrenme” aktivitelerin gerçekleştirilmesi ile çocukların ve gençlerin ekolojik bir karakter kazandırılmalıdır.
ADİL YÖNETİŞİM VE PAYLAŞIM
Uygulama çalışmalarına başlamadan önce mülkiyet sorunun adil bir şekilde çözümlenebilmesi için ikili paydaş yapı etrafında toplandığı bir konsorsiyum oluşturulması hedeflenmiştir. Bu konsorsiyum sayesinde Sivas Belediyesi; maliye hazinesi ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına kentsel gelişme alanları içerisinde alan büyüklükleri aynı olmak kaydı ile yer tahsis edebilir. Böylelikle kamu mülklerin tek elde toplanması sonucunda “yetki” karmaşıklığı, “bürokratik” süreçler gibi olguların giderilmesi hedeflenmektedir.
Konsorsiyum çerçevesinde düşünülen bir diğer olgu ise proje alanında ekolojik sürdürebilirliğin sağlanmasıdır. Bu çerçevede alan etrafında mevcut kullanımı “Küçük Sanayi Sitesi” olan bölgenin proje etaplamasının ilk basamağıyla beraber desantralizasyon sürecinin ivedilikle başlatılması gerekmektedir. Sanayinin desantralizasyonu sonucunda; yatırımların uygun lokasyona, bölge çıkarlarını koruyan akılcı bir anlayışla yönlendirilmesinin kentte rekabet gücünü artıracağı, kentte sürdürülebilirliğe katkı sağlayacağı ve yaşam kalitesini artıracağı düşünülmüş; sürecin planlı ve koordineli olarak yönetilmesi ön görülmüştür. Organize Sanayi Bölgesi alanı içerisine taşınılması düşünülen “Küçük Sanayi Sitesi” bölgesindeki değişiklik sonrasında kullanım proje alanı ile birlikte düşünülerek tasarlanmalı ve projenin sürdürebilirliği içerisinde değerlendirilmelidir. Nitelikli sosyo- kültürel alanlar, tematik yeşil alanlar veya düşük yoğunluklu nitelikli konut yapıları gibi proje alanına kolaylıkla entegre edilebilecek kullanımlar ile sürdürebilir gelişme ön görülmüştür.
Konsorsiyum en önemli konulardan bir diğeri de; proje alanında bulunan özel mülkiyetli parselleridir. Düşünülen formasyon; alandaki özel mülkiyet haklarının alanın kuzey ve güney cephesinde yer alan kentsel gelişim bölgelerine transferi şeklindedir. Kentsel gelişim bölgelerinde yapılaşma haklarına, proje alanından gelen ilave kullanım hakları sonucunda gelişme alanlarındaki artan rant bölgenin aktif olarak kullanılmasında etkin bir rol üstlenecektir. Böylelikle proje alanından doğacak rant, belediye ve özel mülkiyet sahipleri içerisinde paylaşılmış olacaktır. Özel mülk sahiplerinin hem mevcut alanlarına yakın bir yerde mülk hakları korunmuş hem de proje alanının uygulanmasına öncelik etmiş olacaklardır. Başka bir alana mülklerin transferi alternatifi, mülk sahipleri açısında pek fazla tercih edilmemesi hem ön görülmüş hem de adalet kavramı/hakçalık/toplumsal sürdürebilir kavramı ile çelişeceği düşünülmüştür.
Raporun tamamını buradan inceleyebilirsiniz.