3. Ödül, Uzundere Cemevi Sosyokültürel Merkez Ulusal Mimari Fikir Projesi Yarışması

Mimari Rapor

Aleviliğin tarihini incelediğimizde görüyoruz ki bu toplum hiçbir zaman inancını özgürce yaşayamamış. Bu toplum hemen her zaman kendini gizleme refleksiyle hareket etmiş ve kültürel geleneğini ağır bedeller ödeyerek sürdürebilmiştir. Bunun nedenlerini hepimiz bilmekteyiz. O yüzden bu konuyu burada kısa kesiyoruz.

Günümüze geldiğimizde biz cemevlerinin bir ibadet yapısı olarak kendisini var etmesi ve tanımlaması gerektiğine inanmaktayız. Önemli olan bu ibadethanelerin Alevilerin inançlarının bir parçası olarak sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan, onların dünya görüşlerinin yansıtıldığı, sembolik ve simgesel değerlerin çok fazla abartılmadığı, mütevazi, insan ölçeğinde, doğaya ve çevreye saygılı tasarımların nasıl yaratılacağıdır.

Alevilik inancı birçok çeşitliliği barındırıyor. Bu çeşitlilik aslında tam bu zamanda tüm toplum olarak farklılıkların kabullenilmesi ve saygı duyulmasını öğrenmemiz gereken bir dönemde örnek almamız gereken bir durumu ifade ediyor, simgeliyor. ‘Yol bir sürek binbir’ deyişinde anlatıldığı üzere kendi içinde çok sesliliği barındıran, farklılıklara izin veren demokratik bir anlayışa sahip olan Alevilik ile ilgili bir yapı tasarlarken tipolojik bir yapı yaratmak yerine sürekli gelişim ve değişimi savunan, biçimsel formlar oluşturmadan yapılacağı yerin ne istediğine bağlı olacak bir tasarım oluşturmaya çalıştık.

Yukarıdaki kabulden yola çıkarak yapının yapılacağı proje alanının ne istediği ile Aleviliğin ritüellerini karşılayacak bir yapının arasındaki ilişkinin kurulması gerektiğine inanmaktayız. Bu yüzden tasarımımızı iki konu özelinden aktaracağız. Birincisi proje alanında yapının ve yerleşiminin oluşabilmesi için köy, çevre, topografya, iklim, yer… gibi konularının irdelenmesi. İkincisi ise meraklısı için alevi düşünceleri ile kurduğumuz bağlamsal bilgi.

1. ALANIN KENTSEL ÖLÇEKTE İNCELENMESİ

 

Uzundere mahallesinin güneyinde bulunan proje alanının kuzeyinde İzmir – Çeşme otoyolu ve Karabağlar ilçesi, güneyinde ormanlık alan, doğusunda fuar alanı ve sanayi bölgesi, batısında Uzundere toki yerleşkesi bulunmaktadır. Karabağlar bölgesi doku olarak incelendiğinde yoğun kent dokusu bölgesi ve yeşil alan bölgesi olarak 2’ye ayrılmış durumdadır. Uzundere Mahallesi ve proje alanı bu iki dokunun kesişim-ara kesitinde bulunmaktadır. Bu yüzden yoğun kent dokusundan köy dokusuna oradan da yeşil dokuya geçiş önemli bir arakesit olarak projede ele alınması gerekmektedir.

2. MAHALLENİN İNCELENMESİ

 

Alana daha küçük ölçekte baktığımızda Uzundere Mahallesi bir köy yerleşkesi olarak ön plana çıkmaktadır. Alan daha önce tanımladığımız köy ile yeşil alanın tam arakesitinde bulunmaktadır. Köy dokusunun-parçalı ve dağınık yerleşmesinin korunması gerekliliğine inanmaktayız. Çünkü buralar insanların kendini ait hissedebilecekleri gerçek yaşam – mahallelerdir. Çok hızlı değişimi yaşadığımız şu günlerde unuttuğumuz en önemli kavramlardan birisi mahalle-köy olgusudur. Daha insanca yaşamın olduğu mahalle-köy kavramının içinde kalmayı alanımız tasarımında önemli bir olgu olarak kalması gerektiğine inanmaktayız. Tam bir eşikte bulunan arazimizin bir tarafının mahalle ölçeğinde kalması diğer tarafının ise yeşil doku olarak sürdürülmesi – oranın bir parçası olması gerektiğine inanmaktayız. Bunu sağlayan parçalı yerleşmenin dışında diğer unsur sokaklar ve yapı ilişkileridir. Köyün en belirgin özelliklerinden birisi yapı duvarlarının sokağın-yolun bir parçası olmasıdır. Bundan dolayı biz de proje alanında yapıların arsa sınırına dayanması ve sokağın bir parçası olmasını çok önemsemekteyiz.

3. ALANIN TANIMLANMASI VE İMAR ÖNERİSİ

 

Köyün son noktası olan proje alanı daha önce tanımladığımız gibi bir arakesit-eşik alanıdır. Alanın kendi içinde ayrıca eşikleri bulunmaktadır. Alanın manzarası kuzey doğu boyunca uzanan vadi aksıdır. Proje alanını güneyinde ise yoğun ağaçlık alan bulunmaktadır. Alanın kuzey ucunda çok dik eğim bulunmakta ve bu eğimin paralelliği kuzeybatı-güney doğu yönündedir. Tüm bunlar aynı zamanda alana nasıl yerleşileceğinin de ipuçlarını vermektedir.

Proje alanı ve çevre yolları ile ilgili olarak:

  1. Proje alanı ile park alanı arasındaki yolun kaldırılarak daha bütüncül -köy ile daha iyi ilişkili bir tasarımın yapılmasını çok önemsemekteyiz.
  2. Alanın güneyinde ağaçların üstünden geçen yolun ağaçları kesmeyecek şekilde daha güneye kaydırılarak yapılmasını önermekteyiz.
  3. Alanın doğusundan inen yolun karşı cephedeki yola bağlanarak alanın kuzeyindeki yolun kaldırılmasını önermekteyiz.
  4. Köyde sokaklar ve yapılar bir bütündür. Yapının duvarı aynı zamanda sokağında duvarıdır. Bu yüzden biz de alanda çekme mesafelerini kaldırarak oluşturacağımız yapı birimlerinin sokağın bir parçası – duvarlar sokağın duvarlarını oluşturmasını önemsemekteyiz.


4. PROJE ALANINA YERLEŞİM

 

a- Daha önce yaptığımız analizler doğrultusunda alanı ikiye böldük. Alanın eğim olmayan ve yüksekte bulunan kısmına cem meydanı ve birimlerini, eğimli olan bölgesinde ise park alanı ile de ilişkili kısmına kültür merkezi ve birimlerini yerleştirdik. Düşünsel olarak: Böylelikle ana ibadet alanı ile kültür yapılarını hem ayırdık hem de birbirleri ile ilişkili olmasını sağlayabildik.

b- Cem meydanını yoğun ağaçlık alana yasladık. Bu şekilde cem meydanının 2 kenarını ağaçlarla tutarak korunaklı hale getirdik. Doğrultusunu ise köy yolu bağlantısı-manzara-ağaçlar ve eğimin paralelliği belirledi. Bu şekilde yerleşme ile doğrultumuzu manzaraya ve köye dönmüş olduk. Cem meydanının yerini belirledikten sonra diğer ana birimler (meydan-cenaze meydanı-kültür merkezi ve meydanları) aynı yönde birbirlerine değecek şekilde ve arazi eğimini kullanacak şekilde birbirleri ile ilişkilendiler.

Düşünsel Olarak: Cem ayinlerinde en önemli alan meydanlardır. Burada kişi ile kişi, kişi ile toplum ve nihayet kişinin maddi manevi doğal çevresi ile Cem olması, bir’liğe yetmesi vardır. Dahası, toplumun bizzat kendisinin cem olması ve bir’liğe yetmesi vardır ki, şekilsel olarak farklı meydanlarda ifadesini bulsa da özü hep aynıdır. Cem olmanın özü bütün bir maddi ve manevi yaşamda, ahlak insanı, ahlak toplumu olabilmektir. Yol dili ile söyleyecek olursak, “tek can tek nefes” olabilmektir. Onların yaşamlarının kendisi ahlaktır, çevreci ve doğacıdır. Bu yüzden kişi ile kişi ana cem meydanında, kişi ile toplum ve doğal çevre diğer açık meydanlarda Cem olabilmektedir.

c- Ana birimler-meydanlar belirdikten sonra yardımcı birimler bu ana birimlere takılarak yerleşimi tamamladılar. Ortaya çıkan yerleşimle tüm mekanların topografya-çevre-köy ve doğa ile ilişkisinin kurulması sağlanmıştır. Tüm ana birimler ve yardımcı birimler bir bütünü tanımlamaktadır. Bu bütünlük manzara-eğim-yoğun ağaçlık alan-köyden gelen sokak ve köy ile ilişkilenerek oralı olmayı hedeflemiştir. Cem meydanı iki taraftan ağaçlarla diğer taraftan yan birimlerle sarılarak korunaklı hale gelmiş, meydan-avlu ve tüm birimler manzaraya-köye yönelmiştir. Kültür merkezi dik eğimi kullanarak hem cem evi, hem park alanı, hem de köyle ilişkilenerek -cemevine, köye ve manzaraya açılmış kendi içinde çeşitli terasla avlular oluşturarak cemevi ile bir akışkanlık yaratabilmiştir.

Düşünsel Olarak: Alevi inancında yaradılışın bir ışıktan fışkırdığı, ondan yıldızların, gezegenlerin oluştuğu bunların içinde dünyanın ve insanın meydana geldiği kabul edilir. Alevi ayin cemlerin -dönmenin de- her hizmet bu varoluşun anlatımlarıdır. Semah, insanı doğayla ve tüm evrenle birleştiren ve geldiği kaynağa yapılan bir yolculuktur, bu yolculuktan da geri birliğe dönüştür. Semah – dönmek hiçbir şeyin durmadığını ölmediğini her şeyin hareket edip değiştiğini sembolize eder.

Duyguların/ruhun uçuş ve geri dönüşünü sembolize eder. Tüm bu inanışlara bağlı olarak kapalı hacimler kapalı meydan ve açık meydanlarla direk ilişkilidir.

Hacimler her yönle-doğayla ve çevreyle ilişki kurabilmiştir.

Aşk odu yürekte yanar
Beni gören mecnun sanar
Gökyüzünde ay, gün döner
Ya ben nice dönmeyeyim.

              Seyyid Nizamoğlu

5. CEM MEYDANI

 

  1. Alandaki ağaçlar belirlendi.
  2. Cem meydanı daha önceki analizler doğrultusunda 2 kenarı ağaçları tutacak şekilde yerleştirildi.
  3. Şunu bilmekteyiz ki cemevleri dışarıya kapalı hacimlerdir. Bunun en önemli nedeni yüzyıllar boyunca yapılan baskılar ve saldırılardır. Oysa artık bunun yıkılması gerekmektedir. Tabi ki bu hemen olamayacaktır. Ama arada bir durum yaratılabilir. Bu yüzden biz ana meydanın etrafında kolonatlı bir sistem oluşturduk. Kısmen açık kısmen kabalı bu yarı geçirgen sistem ile iç-dış ilişkisini kurduk.
  4. Düşünsel olarak: Cem meydanındaki bu kolonatlı duvarlar, dış dünya ile değme noktasını oluşturmaktadırlar. Dört köşedeki duvarlar 4 kapıyı, 12 sağır duvar 12 imamı, 40 a bölünmüş kolonatlı düzen aralıklarıda 40 makamı simgelemektedir.
  5. Ana cem meydanı dışında 3 meydan daha bulunmaktadır. Bu meydanlarda ana cem meydanını sarmalamaktadır.
  6. Ana Cem meydanı 2 kenardan ağaçlarla, diğer iki kenardan da yan birimler ve diğer meydanlarla tutularak avlulu-korunaklı bir hale getirilmiştir. Tüm mekanlar birbirine bir akışkanlık içerisindedir.

Cem meydanına giriş: ilk toplanma alanı giriş avlusudur. Buradan ön avluya girilmektedir. Ön avlu aynı zamanda diğer yardımcı mekanlarla da ilişkilidir. Ayakkabılık ön avluda muhabbet meydanının arkasında saklanmıştır. Ön avluda bulunan eşikten geçilerek cem meydanına girilmektedir. Eşiğin tam karşısında post makamı bulunmaktadır. Arkasında pano bulunmaktadır. Bu pano cemevlerinin vazgeçilmezi fotoğrafların ve resimlerin asılma yeridir. Betonarme ızgara dikme aralarında bulunan sağır duvarlarda aynı zamanda pano yerleridir. Cem meydanı doğrama ve betonarme ızgara ile kapalı ama aynı zamanda dış dünya-doğa ve çevre ile ilişkilidir. Bu hacimin tam ortasında tepe ışıklığı bulunmaktadır. Bu kapalı hacimler dışında bir köşede su havuzu, diğer 2 köşede yoğun ağaçlık alan, diğer köşe ise yan birimlerle tutularak cem meydanı korunaklı hale getirmektedir.

Etiketler

Bir yanıt yazın