MİMARİ AÇIKLAMA RAPORU
İzmir, Türkiye kentleri içerinde farklı bir yerde değerlendirilmesi gereken, kent mekanları açısından hafıza ve kullanım alternatifleri yoğun bir kent. Körfezi, meydanları, kuytuları, çıkmazları, tarihi dokusunun halen hissedilebilir olması ile farklı potansiyel ve özellikleri bulunmakta. Ticari yaşantısı, iklimi, turizmi ve sosyal yaşantısı ile bir kent için gayet nitelikli girdilere sahip. Özellikle sürekli ve yoğun göç almasına rağmen İzmir diğer kentlere nazaran “Memleket” olarak benimsenebilmektedir. Gel gelelim bu fırsatların, varyasyonların kent, mimarlık ve çocuk açısından beklenen yeterlilikte değerlendirildiğini söylemek zor… İzmir dediğimizde zihnimizde canlanan özelliklerin kent geneline sirayet edemediğini görmekteyiz. Özellikle çocuk mekanları, yeterlilikleri ile doğal ve yeşil doku bağlamında. Yarışmaya konu arazi tam da böyle bir noktada yer almakta.
İzmir genelinde ister yukarıdan bakılım, isterseniz insan gözünden kenti incelediğimizde nitelikli ve yeterli yeşil alan olmadığını görebiliriz. Kent genelinde mekanların kamu kullanımına ve çocuk kullanımına uygun olmadığı ve gerekli diğer donatılar ile ilişkilenmediğini gözlemliyoruz. İşte tam da bu noktada kamu ve çocuk kullanımına yönelik yeşil bir örüntü oluşturmayı hedefledik. Kentlinin kontrolsüz ezip, kullanabildiği, gece gündüz tüketebildiği yeşil bir topoğrafya… Peki, bu topoğrafya nasıl var olacak? Program genelinde yorumlanması ve senaryosu oluşturulması beklenen Sergi ve deneyimleme alanında oluşturduğumuz senaryo ve kullanım şekli ile bu kullanımın şekillendirmesi sayesinde bu topoğrafya vücut bulmakta. Şöyle ki; Sergi ve deneyimleme alanında evreni ve doğal etmenleri belirli bir rota ve konsept çerçevesinde yorumladık. Keskin sınırlar ile birbirinden ayrılmamış fakat sürekli ve sürprizli mekanlar ile sergi konsepti içinde sirküle olur ve doğal etmenleri deneyimleyip, inceleyebiliriz. Bu ana mekanın karakteri topoğrafyamızı oluşturur. Bu topoğrafya herkesin her noktadan ulaşabildiği üzerinde birçok aktiviteye imkan veren yeşil bir örüntüdür. Kent genelinde adeta bir vaha niteliğindedir. Vahanın içerisinde ise bir yaşantı bulunmakta ve yaklaşımlarda kütlesel olarak algılanabilmektedir. Vaha içerisindeki mekanlar sergi birimleri ile kesişerek sergi boğumlanmasını ve iç mekan yaşantısını izletebilmektedir.
Kamu kapsamında çocuk dediğimiz anda aslında tek bir canlıyı değil çocuk gruplarını tarifleyebiliriz. Çocuklar birlikte, yaratıcı ve dönüşen alanlarda varoluşları ile hayatı değiştirmekteler… Vaha içerisinde ki birimlerin bir araya geliş şekilleri ile bu yaşantıyı sağlamaya çalışmaktadır. Çok amaçlı bir forum alanı ve geçici sergi alanı ile bu mekanı oluşturmaya çalıştık. Tüm birimler bu alandan bağımsız çalışmakta ve bu alana girilip çıkılabilmekte, bu alanla bütünleşebilmektedir.
Öneri projemizde çocuk zihnindeki kent, yapı, mekan, kullanım şekilleri, deneyimlemeler ve malzeme kavramlarını sorgulamaya çalıştık.
Çocuk dünyası programı birkaç ana başlıktan oluşmaktadır. Bu birimleri mekan kullanımları, gereklilikleri ve işleyiş sistemlerinden dolayı 2 kısma ayırdık.
İlki ortak kullanım ve hizmet alanları. Bunlar çok amaçlı salon, yönetim, atölyeler, okuma salonu. Bu birimler zemin katta her biri bağımsız şekilde tasarlanmıştır. Bu birimleri forum ile birbirine bağlamaya çalıştık. İhtiyaç programında bulunmayan öngörülemeyen mekânsal kullanımlara imkan verecek şekilde çok amaçlı bir alan olarak öngördük. Hafif, sabit gölgelik elemanlar ve etrafındaki yeşil doku ile iklimlendirilmiş ve korunaklı bir alandır.
Diğer mekan grubu ise kalıcı sergi ve deneyim alanı. Bu mahal forum etrafında örgütlenen mekanları saracak şekilde bilet ile girilen kontrollü ve belirli bir sirkülasyon sistemine sahiptir. Kalıcı sergi ve deneyimleme alanı kullanım senaryosu gereği gerektiğinde bodrum kata inen gerektiğinde 1. kata kadar ulaşan bir ringdir. Mekan senaryosu doğal etmenlerdir ve her biri boğumda bir doğa olayı deneyimlenmekte, bilgi aktarımı yapılmaktadır. Farklı konseptlere geçilirken oluşturulan nişler ile forum yaşantısı algılanabilmektedir. Tekil olan bu mekan herhangi bir eleman ile ayrılmamış olup kesitte oluşturulan boğumlanmalar ile kendi içerisinde alt mekanlara ayrılmaktadır.
Kalıcı Sergi ve Deneyimleme alanında yorumlanan mekânsal kullanımlar şunlardır:
Proje alanı çevresinde uygulama imar planında verilen otopark ve park alanı kullanımları korunmuş ve şu şekilde yorumlanmıştır. İlköğretim alanı tarafında sadece ve yoğun şekilde park alanı kullanımı öngörülmüş ve tasarlanmıştır. Diğer tarafta ise otopark kullanımı oluşturulmuş ve doğu batı yönünde araç bağlantısı verilmiştir.
22 yorum
Yani?
http://rktr.co/1OSl1JA
🙂
Dikdörtgen bina yapanlar da esinlenmiş olacaklar mıymış
Yani diyor ki biraz esinlenmiş olabilir diyor yani 🙂
bilmem ki, sormak lazım tabi
Acaba yorumcular, yarışmaya gönderilen binanın iç mekanını anladılar mı? Yazarın kafasından geçen soru buydu.
Esinlenmiş diyorsa şayet, pek esinlenememiş derim ben. Dikdörtgen yapınca da esinlenmiş oluyor pek tabi. Türk mimarlığının genel tavrıdır bu. Okuldan öğretilir. Sci-ARc vardı biz mi gitmedik? (:
Cephede esinlenmeye çalışmalarını anlayışla karşılarım. Lakin iç mekanda da aynı esinlenmeyi yapmaları her gün bir çocuğun kafasının yarılması ile sonuçlanır mı diye düşünmeden edemiyorum 🙂
Ör; 18. imajdaki çizgili T-shirt giyen küçük hanım bitkileri incelerken her an düşecekmiş gibi bir görüntü var 🙂
Veteriner olmadığınıza göre ve de mesajımı yakışıksız bulduğunuza göre (ben sizinkini yakışıklı buldum, sorun yok.) şu anladığınız iç mekanın MVRDV iç mekanı ile benzerliklerini bir öğrensek sizden.
Emredersiniz
Ben biraz aptalımdır.
güzel bir çalışma olmuş ama uygulanabilirliği konusunda şüpheliyim fazla konsept olmuş gibi geldi bana, yeşilliklerle kaplı piksel alanlar çok yoğun, yorucu ve fonksiyonel değil sanki. başka bir tasarıma benzeyebilir bunda sorun yok tasarımcılar mucit değillerdir illaki birşeylere benzer biryerleri. genel konsept olarak çocuk değil de doğa temalı bir çalışmaya benzettim.
Kendi adıma ben iç mekanını anlamadım, ben aslında veterinerim hobi olsun diye mimarlık forumuna üye oldum. Öyle binalar falan güzel diye yani. (Yakışıksız cevabınıza itafen sayın Ömer bey bende yakışıksız bir cevap vereyim dedim.)
Can bey, mvrdv projesini incelenlenmişse ve sonra ortaya bu çıkıyorsa başka sorum yok zaten. Hiçlikten gelmeyen projeler bir projeye bakmadanda esinlenilinir. Yani proje bakarak değil illa ki. Lisans egitiminde hiçlikten olmadığını öğretirler pek tabi, fakat yapılan projeleri inceleyin, hiçlikten olmaz demezler. Yani ben öyle yorumlamıştım. Eleştiri eleştiridir. Emek bakidir. Emege kendi adıma saygım olmakla birlikte, kısır döngüleride belirtmeyi zaralı görmüyorüm. Saygılarımla. (:
Beyfendi kendinize gelin!!! Baya kendinizden geçmişsiniz. Neredeyse emir verceksiniz. Zaten okuduğunuzu anlamamışsınız. Önceki mesajımda anlamadığımı belirttim. Hoca gibi davranmayı bence bırakın. Olayı ne çarptınız birde. Ben iç mekan benzerliği demedim, hatta sizde demediniz. İç mekanı anladılarmı bu çocuklar tadında saçma bir mesaj attınız. Şimdi ne alaka iç mekan benzerliği. Kendi kendize olaya dahil olma çabaları falan. Tamam headlinersiniz, her yarışmada varsınız. Anladık ama can beyle tartışıyoruz ne güzel bırakın da bizi (: Bir daha “sen aslında anlamadım o yüzden açıkla görelim.” tadında mesajlar atmayın en azından bana. Rica ediyorum.
Rica ederim kısmının pardon ama neresini anlamadımız. Şimdi de okuyan insanlara oynamayın. Çok üzücü. (:
Ups.
Can Bey, aynı duyguları paylaşıyoruz. Katılıyorum. Esinlenmek ile projenin ana fikrini almak arasında fark olmalı. Esinlenmenin kötü olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Projede ki emeğe saygım sonsuz fakat; esinlenmenin miktarının kaçmış olduğunu düşünüyorum (Ana fikrin tezahürü olmuş bence.)
Bazen ödül alamayan özgün (mansiyon dahi alamamaları!) projeler görüyoruz. Biz dikdörtgen, grid, küp projeler çok sevdiğimizden sanırım, duvar oluşturmuş ve benzer projeleri 1. 2. sırada görebiliyoruz. Bu üzücü. (Bu projelerin kötü olmasından değil, yeni denemelerin gereken değeri görememesinden dolayı.)
Yoksa burada cadı yakma töreni yapmıyoruz hepimiz(!) olgun ve fikirleri olan insanlarız. Tek bir eleştiride açıkla bakalım iç mimariyi hadi denince insan bu yorum karşısında şoke oluyor. (:
Proje ödül almış jüri karşısında. Tebrik ediyorum pek tabi.
Ömer Bey sorunuzun muhatabı olarak şöyle ifade edeyim;
MVRDV’nin projesine izohipslerle yakalanmak istenen bir tenis seyretme alanı diyebiliriz. Zaten projenin çıkış noktası belli, amacı belli, son derece basit diyagramlarla dikdörtgen bir formun bir tarafını ulaşılabilirlik için indirmiş, diğer tarafını da daha iyi görüş için kaldırmış. Formun içini boşaltıp dış mekanla ilişkisi zayıf olması gereken çeperlerde de ıslak hacimleri çözmüş. Üstelik izohipsin formal avantajı olarak da zemindeki süreklilik sağlanmış ve insanlar rahatça merdivenleri çıkıp tenis izleyebilmiş gibi geldi bana o yüzden son derece başarılı bir proje.
Ama bu projenin iddiası şu
“İşte tam da bu noktada kamu ve çocuk kullanımına yönelik yeşil bir örüntü oluşturmayı hedefledik. Kentlinin kontrolsüz ezip, kullanabildiği, gece gündüz tüketebildiği yeşil bir topoğrafya… ”
Bu bağlamda MVRDV’den farklı olarak izohipsleri değil de yavuz beyin tabiriyle değişken kotlardaki pikselleri kullanmışlar. Buraya kadar tamam.
Fakat bu iddiaları cephede belki farklı bir deneyim yaşama bağlamında tutarlı iken -gece gündüz bazen yürüyüp bazen tırmanıp çıktığımız enteresan bir alan?- iç mekanda aynı tavrı sürdürmeleri ve o mekanları sergi mekanı olarak lanse etmeleri bana garip geldi. çünkü bu noktada iki fonksiyonun (Sergi gezme ve farklı topografya) birbirlerini olumsuz etkilediği kanaatindeyim. (18. ve 19. görsellere lütfen bakınız.)
Çok ilgimi çeken bir sergide zemindeki kot değişimleriyle mücadele etmek keyifsiz olur gibi geldi bana onun dışında projede çok iyi bir fikir bulamadım genel olarak vasat bulduğumu söyleyebilirim.
Tasarım sürecinde MVRDV’nin ”Kanepe”si incelenmiş bile olsa ortaya çıkan yorum özgün olmuş. Bu gayet açık ve net.
Mimari projenin özgün olması: ana fikrin veya biçimlenişlerin tamamen hiçlikten gelmesi anlamını taşımıyor. Lisans eğitiminden geçmiş herkesin bunu anlayabilmesi lazım.
Cem bey; ”Mimari projenin özgün olması: ana fikrin ya da biçimlenişlerin tamamen hiçlikten gelmesi anlamını taşımıyor.” cümlesi ile anlatmak istediğim ”mimari proje daha önce ortaya atılmış fikir ya da biçimlenişlerle oluşturulmalıdır”’ değil elbette ki. Sizin de belirttiğiniz gibi proje tamamen hiçlikten gelebilir.
Mimari tasarımda daha önce denenmemiş yöntemlerin ortaya çıkması hepimizin arzuladığı bir durum. Yarışmalar da bunun için en uygun ortam.
Gel gelelim bir projede ya da yarışmada denenmemiş tasarım fikirlerini göremediğimizde tasarımcıları suçlamak, başka projeleri işin içine katıp tasarım etiğine dem vurmak da yersiz. (kastım siz değilsiniz son dönemdeki genel tutum bu şekilde) Buradaki yeni yorumlamaların değerini de görebilmeliyiz.
Projeyi değil de benzerlik iddiasını tartışıyoruz. Benim için, bu mesajda öyle yani. İç mekanda 2. Ödül’ün sunduğuna benzer bir rota sunuyor bu proje. Mert Bey’in yazdığı gibi bu iç mekan kurgusunu garip bulabilirsiniz, benim gibi uygulansa nasıl olurdu acaba bu iç mekan diye merak edebilirsiniz. Ama sonunda yarışma projelerinin yorumlanmasında hemen hep olduğu gibi “şöyle bir ilk görsele bakalım; kabuğun benzeri var mı var; hıh tamamdır.” yaklaşımına gösteriyorum bu tepkiyi.
MVRDV’nin projesi ile bir yanı ile benziyor diye suyu bulandırmanın da ötesine geçiriyor, afedersiniz bok ediyoruz.
—
Bu proje ile ilgili benim en büyük eleştirim yapının tepesine çıkılması zaten; çocuklar orada oynar, gezerken yukarıda neden yetişkinler çocuklara bakıyor anlayamıyorum.
Kimse alınmasın ama bu da yeni moda oldu.
Biri projesini paylaşıyor, diğeri de bir yerden bir yakınlık bulduğunu zannedip, yerli ya da yersiz tek bir link ile proje gösteriyor. Ne bir açıklama ne bir benzetmeye sebep etkiyi açıklıyor. Argümanı da yok.
Sadece bir link. Ben linkimi ortaya koyar giderim gibilerinden.
Bu da bir moda oldu galiba.
Ben MRDV’den bir kopyalanma olduğunu düşünmüyorum. Müellifleri kızmasınlar söz konusu formun projeye ne kattığını çok anlamış değilim ya da süper bir fikir bu diyesim yok. Dördüncü mansiyona layık mıdır bilemem. Tüm katılan projeleri görmek gerekir sanırım benim için mümkün gözükmüyor.
Asıl eleştirmek istediğimse, bir link atıp öyle sıvışmak. Hem de kopya bile diyemeden. Kopyalama var diyorsanız deyiniz arkasında durunuz, esinlenme ne bileyim başka bir şeyse onu da deyiniz. Alaksı yoksa biz de fikrimizi söyleyelim.
Fakat böyle ilk mesajda kaypak bir link atıp devamını getirmemek, eleştiriyi argümansız bırakmak…
Yeni moda mı bilmem ama düpedüz yavanlık.