‘1915 de üç imparatorluğun orduları burada, Çanakkle Boğazı’nda toplandı, aralarında derin vadilerden gelen Galliler, Derhamlı kömür madencileri,dünyanın öbür ucundan gelen Avustralyalılar, Yeni Zellandalı çiftçiler, Hintliler ve Fransızlar vardı, karşılarında ise her ne pahasına olursa olsun vatanını koruyan ve asla teslim olmayacak Türkler vardı’. Dokuz ay boyunca binlerce ölü ve yaralı… Havada vızıldayan mermiler, uçuşan şarapnel parçaları, toplar, bombalar ve bunlar yetmezmiş gibi, susuzluk, bitler, sinekler, sıtma ,dizanteri ve çeşit çeşit hastalıklar…
ALAN
Ağadere mevkii, Kilitbahir, Eceabat ve Çanakkale üçgeni arasında yer alan, D 550 karayolundan ve boğazdan algılanabilen, milli park gezi güzergahının ilk duraklarından biridir. Düşmandan atılacak toplara karşı korunaklı ve stratejik bir alan olduğu için, hastane alanı olarak kullanılmıştır.Bunun yanında, bu alan aslında Marmara denizinden gelen gemiler içinde bir karşılama alanı olarak düşünülmüştür.
Savaşta cephe gerisinde Ağadere Hastanesi’nin bulunduğu, Kuzey Cephesi (Anafartalar, Arıburnu) ve Güney Cephesinden (Seddülbahir) yaralı getirilen binlerce askerin tedavi edildiği, başka hastanelere sevk edildiği ve üç bine yakın askerin şehit olarak vadiyi beklercesine tepelerin eteklerine gömüldüğü bu alan; muharebe alanının ve zorluklarının en iyi hissedildiği noktalardan biri konumundadır. Siperlerde olduğu gibi burada da zamanla, imkansızlıklarla ve düşmanla savaşılmıştır. Alan askerlerin ortak değerleri uğruna savaşırken, Hilal-İ Ahmer (Kızılay) bayrağı altında buluştukları ortak kaderleri, ortak mekanları olmuştur.
Bu bayrakta bulunan hilal mekanı oluşturan temel unsur olmuştur.
Bu savaş alanının doğal halinin korunması, korunurken de bu durumun en az müdahaleyle anlatılması gerekmektedir.
YAPI
Alanda ziyaretçilerin gereksinim ve taleplerine göre esneklik gösterebilecek hafif ahşap konstrüksiyonlu ve çevresine eşit davranan insanları toplayan, müze vb. unsurlarla bilgilendiren ve şehitliklere yönlendiren bir tutum benimsenmiştir. Peyzajın aslında yapıyı çevreleyen; alana bağlayan kendisiyle değil yapıyla ifade edilen bir durumu vardır.
Yapı için hazırlanan ihtiyaç programı:
Danışma, Güvenlik ve Rehberlik Hizmetleri
Yönetim Birimleri (Müdür, Toplantı, Ofis)
Wc, Abdesthane ve Mescit
Hediyelik Eşya, Kitap Satış ve Depo
Kafe
Toplantı Salonu
Müze ve Depo
Teknik Hacim
Tören ve Anma Alanı (Diğer günlerde açık sergi alanı olarak kullanılacaktır.)
Otopark
Peyzaj Düzenlemeleri (Şehitlikler, Tematik Bahçeler, Farklı Yürüyüş Parkurları vb.)
MÜZE
Müzenin büyüklüğü de göz önüne alındığında kısa ve etkili anlatım biçimleriyle savaş hakkında genel bilgiler dışında Ağadere Hastanesi’nin işleyişi, hastalıklar, ameliyatlar ve tedavi yöntemleri gibi başlıklar altında bir hastane müzesi oluşturuldu.
Diorama, maket , heykel, resim, multivizyon lazer görüntüleri, etkileşimli bilgi kioskları, üç boyutlu sinema, hologram, heykel, resim, rölyef, simülasyon, animasyon, görüntüleme ve sunum tekniklerini ayrı ayrı uygulayabilecek altyapıyla tasarlanarak müzenin her dönem içerik ve sunum tekniklerini değiştirerek canlılığını koruyabileceği bir ortamın tasarlanması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda engelliler ve çocuklar için uygun çözümlü farklı kullanımlara yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
Müze’nin kullanımı için altı farklı öneri hazırlanmış, duruma ve ihtiyaca göre esnek bir altyapıyla değiştirilebilmesi öngörülmüştür.
Sergileme Genel Kullanım
Diorama
Maket
Simülasyon Odaları
Grup Odaları
Film, Slayt ve Animasyon Ekranları
PEYZAJ
Milli park statüsü içerisinde bulunan kültürel değerleri koruma adına arazinin doğal bırakılarak, sadece topraküstü peyzaj çalışmalarıyla bölgenin düzenlenmesi ana hedeftir. Bu hedef doğrultusunda ekolojik denge ve flora ile uyumlu sürdürülebillir peyzaj planlama çalışmaları yapılmıştır.
Tepelerin eteklerinde olası ve mevcut şehitlik alanlarına ulaşan patika yollar düşünülmüştür. Bu yollar çember bir formla şehitlikler arasında bir ziyaretçi parkuru oluştururken, düzenlenen peyzaj düzenlemeleriyle çemberler arasında oluşan hilaller tematik bahçeler olarak düşünülmüştür. Savaşın olumsuz yönlerine atfen zeytin ağaçlarından oluşan bahçe barışı (Barış Bahçesi), servi ağaçlanlarından oluşan bir diğer bahçe de şehitlerin ölümsüzlüğünü ve hayatlarının sonsuzluğunu (Sonsuzluk Bahçesi) ayrıca çim alanları da huzuru (Doğal Yeşil) simgeler.
Alanda yapılan peyzaj onarımları ile alanın uzun yıllar boyunca sağlıklı bir şekilde sürdürlebilirliğinin sağlanması hedeflenmiştir. Doğal bitki örtüsüne uygun ağaç , ağaçlık, çalı, yerörtücü, mevsimlik çiçek, çim alan ve ve yöre ekolojisine uygun kültürel bitkilendirmeler ile kuşbakışı görünüşte de hilallerin algılanması istenmiştir.
Aynı zamanda alanda kullanılan mevsimlik çiçeklerle yıl boyu görsel bir etkinin ve canlılığının sağlanması hedeflenmiştir.Yapılan bitkilendirme sonucu mevsimlik çiçekler ve yerörtücü bitkilerin çiçeklenme zamanları yıl boyuna yayılmış ve bu döngünün sonsuza kadar devam edeceği ve çiçeklere yüklenen anlamlar ve bazılarının kendi isimleriyle (sadakat, unutma beni, ağlayan kalpler, gözyaşı..gibi) şehitlerin sürekli hatırlanacağı vurgulanmak istenmiş olup bütün Gelibolu Yarımadası ölümsüzlüğün, sonsuzluğun sembolü yapılmak istenmiştir. Kullanılan bitki türlerine farklı fonsiyonel semboller yüklenerek tematik bahçeler oluşturulmuştur. Bitkisel tasarımlarda form, doku, şekil ve konumları yatay ve düşey hacimde kazandığı hacim göz önünde bulundurulmuştur. Olduğu biçimiyle doğaya saygı duyan ve niteliğini arttıran, bireysel deneyim özgürlüğü sunan bir çevre yaratılmıştır.
Ağaçların diğer bir oluşturduğu önemli özellik ise ışık ve gölgedir. Ağaçlardan her biri şehiti temsil ederek onların varlığının alandaki yansımaları gibidir.
Vadide bulunan mevsimlik derenin sağlıklılaştırılmasıyla, düzenlenen peyzaj alanlarının sulanmasında yararlanılması düşünülmüştür.
Ağaçlar
Cupresus sempervirens var. Pyramidalis – Servi ağacı
Olea europaea – Zeytin ağacı
Abies equi-trojani – Kazdağı Göknarı
Platanus orientalis – Doğu Çınarı
Çalılar ve Sarmaşıklar
Forsythia intermedia – Altınçanak
Berberis thunbergii – Kırmızı Yapraklı Berberis
Juniperus horizontalis – Yayılıcı ardıç
Pyracantha coccinea – Ateş Dikeni
Hedera helix – Orman Sarmaşığı
Çiçekler ve Yerörtücüler
Ocak-Nisan Colchicum spp. – Çiğdem (Orman altı bitkisi)
Ocak-Mayıs Primula spp. – Çuha
Mayıs-Haziran Dicentra spp. – Kanayan kalpler
Nisan-Mayıs Convallaria majalis – Müge
Haziran-Ağustos Myosotis sylvatica – Unutmabeni
Ekim-Aralık Cyrysanthemum spp. – Kasımpatı
Mayıs-Ağustos Rosa spp. – Gül
Ağustos-Ocak Erica spp. – Funda
Çim Türleri
Agrostis tenuis – İnce Tavus Otu
Festuca rubra var.fallax – Kırmızı Yumak
Festuca rubra var.genuina – Kırmızı Yumak
Lolium perenne – İngiliz Çimi
Poa pratensis – Çayır Salkım Otu
Not: Çim türleri alanda karışımlar şeklinde kullanılır. (Karışım yüzdeleri uygulama paftalarında verilecektir.)
AKSLAR
Oluşan çemberi kesen iki aks vardır. Bu akslar güney ve kuzey savaşlarının olduğu, bir başka deyişle Ağadere Hastanesi’ndeki yaralıların getirildiği cephelere yönlenmiştir. Stabilize topraktan oluşan bu yollar temsili şehitliklere ulaşımı sağlarken; diğer yandan ziyaretçilere askerlerin içinde buluduğu fiziki ve psikolojik zorlukları düşündürten bir aracı durumundadır.
Projede peyzajla muharabe alanının dokusunu oluşturan özel topoğrafya arasındaki dramatik ilişkiyi yansıtmak, bireysel deneyim, sessizlik ve huzur kavramları ön plana çıkarılmıştır.
ŞEHİTLİKLER
Şehitlik mertebesinin kutsallığı, onların ölümsüzlüğü düşünülerek alandaki her ölüm bir ağaçla hayat bulmuştur. Cephelere doğru açılan akslarda yer alan şehitlikler tepelerin eteklerine doğru azalarak yerlerini ağaçlara bırakır. Bu alanda her bir ağacın şehitleri ve gazileri betimlediği düşünülerek ağaçların sayıları cepheye yaklaştıkça artmış ve tepelerde orman olarak nitelendirebileceğimiz dokuya ulaşmıştır. Aslında bu topraklar bu tepeler şehitlerimizin yattığı kutsal topraklardır ve buradaki ormanlar onları betimler. Ağaçlar yer altındaki kökleriyle gökyüzüne yukarı doğru uzanırken ruhu sembolize eder. Buradaki ağaçlar şehitlerin bedenlerinden ilham alarak büyümüşlerdir. Muharebe alanının toprağı ve havası ağaçlarla hayat bulmuştur.
ANIT
Cephelerden gelen ve şehitlikleri barındıran akslarla ana giriş aksının kesişiminde bulunan anıt aslında şehit düşmüş askerlerimizin göğe ve sonsuzluğa uzanan ruhlarını temsil eder. Şehitliğin boğazdan ve Çanakkale’den algılanmasını sağlar. Basit ve yalın bir dille gökyüzüne uzanır. Bu durum askerlerimizin vatan uğruna şehitlik mertebesine ulaşmak için ortaya koyduğu kahramanlıkların, cesaretin ve kararlığın şekil almış hali olarak karşımıza çıkar.
ULAŞIM
Edirne-Çanakkale Yolu’nu kullananların özel araç veya toplu ulaşım araçlarıyla alana ulaşabilmeleri hedeflenmiştir. Alanın ulaşımının kolay olması tüm yıl kullanılabilmesine de olanak sağlayabilir.
Çanakkale’den feribot seferleri ile Kilitbahir ve Eceebat iskelelerinden alana ulaşılacağı düşünülmüştür. Milli park içerisinde ve bu iki iskele arasında yürüyüş ve bisikletle ulaşım özendirilmiştir. Alanın içerisinde değişik uzunluk ve özelliklerde yürüyüş seçenekleri sunulmuştur. Milli park içerisinde bisiklet kiralama ve park yerleri yapılması önerilmiştir.
Tasarımda mevcut taşıt yollarının niteliği arttırılarak, yeni yol yapılmasından kaçınılmıştır.
Alanın etrafında düzenlenen patikalar ise yarımada içerisinde oluşturulan patikaların bir parçası aynı zamanda orman yangınlarına karşı tampon ve müdahale alanlarıdır.
KORUMA
Kültürel ve tarihsel geçmişin niteliğini muhafaza edici bir tutum sergilenmesi, muharebe alanlarına müdahele edilmeksizin doğal halinde bırakılması
Topoğrafyayı, flora ve faunasıyla mevcut ekolojik dengeyi korumak
Yerleşim alanlarının niteliğinin, yaşama alanlarının korunması, bu esnada tarihi yarımadanın zarar görmemesi