Genel Kurgu
Projenin genel kurgusu, kuzey-güney doğrultusunda arazinin bütünü boyunca uzanan aksiyel bir kentsel omurga etrafında biçimlenmektedir. Doğuda ve batıda birer “duvar” elemanı hem kendi arkalarındaki kitleleri birbirine bağlar hem de kentsel omurgayı tanımlar. Boyutları, topografyaya koşut kademelenmeleri, konsol çıkmalar, üstte kat eden saçak ve köprülerle bu kentsel arter insan ölçeğine çekilir; yeşil ve su öğeleri ile de kendi mikroklimasını yaratır. Yerleşkenin kendi içindeki yaşantıyı ve tüm yaya hareketini barındırır. Omurganın batı kanadında çalışma birimleri, doğu kanadında ise sosyal alanlar yer almaktadır. Bu sayede yerleşke içinde net bir işlevsel ayrım oluşturulmuş, köprü bağlantıları ile de çalışma ve sosyal alanlar arasında kapalı mekandan ulaşımlar sağlanmıştır. Duvar elemanları, parçalı bir kurguyla yerleştirilmiş kitleleri bağlayarak dolaşım sürekliliğini sağlamaktadır. Ayrıca düşey dolaşım çekirdeklerini de bu kurgu doğrultusunda lineer olarak örgütleyerek genel işlevsel iskeleti oluşturmakta; bu konumlanma bodrum katlarda da araç dolaşımının ve kullanılan katlara ulaşımın kurgusunu şekillendirmektedir.
Bu temel kurgunun merkezinde hem çalışma alanlarına hem de sosyal alanlara kontrollü ulaşım olanağı veren şeffaf ana giriş hacmi yer almaktadır. Burası yaya omurgasının bir parçasının kapalı alana dönüştüğü, omurgadaki kentsel yaşamın iç mekanda da sürdüğü geçirgen bir hacim olarak düşünülmektedir.
Yerleşkeye Yaklaşım
İmar planına göre arazinin kuzey sınırında yer alması planlanan 50 mt’lik yolun gerçekleşme sürecinde ortaya çıkan belirsizlik, yerleşkeye yaklaşım için yarışmanın ilk aşamasında önerilen düzenlemelerin önemli ölçüde gözden geçirilmesine neden olmaktadır. İlk aşamada omurganın kuzey ucunda yer alan ‘yerleşkenin ana yaklaşım düzenlemesi’ jürinin önerileri doğrultusunda doğu kanadına alınmıştır. Bu anlamda arazide doğal olarak var olan vadi formasyonu, yerleşkenin ana yaklaşım aksı olarak düzenlenmiştir. Böylece yukarıda, yerleşkenin merkezinde yer alan yaya omurgasına çıkan merdiven ve rampa düzenlemesiyle, doğu sınırında yer alan 375. sokaktan yerleşkeye yaya ulaşımı sağlanmıştır. Asıl eksene dik olarak uzanan bu ikincil aks topografik düzenlemelere de olanak sağlayan güçlü bir duvar ile tanımlanmakta, omurgayla kesiştiği yerde meydanlaşarak kullanıcıları karşılamaktadır. Yaya ve araç yaklaşımının birbirine paralel bir düzenleme ile tek noktadan sağlanmasının güvenlik ve kontrol açısından avantaj sağlayacağı düşünülmüştür.
Yerleşkenin protokol girişi, personel ve ziyaretçi girişinden ayrıştırılarak yine doğu kanadından sağlanmıştır. Bu girişin bakanlık, basın merkezi, toplantı salonları protokol kullanıcıları ve basın merkezi ile ilişkili olarak basın mensupları tarafından kullanılması öngörülmektedir. Güneydeki giriş ise esas olarak servis girişi olarak düşünülmüş, destek hizmetleri(sağlık, spor, kreş…) ve mesai dışı kullanımlar için de bu girişin kullanılması öngörülmektedir.
Yerleşke genelinde yaya ve araç trafiği tamamen ayrıştırılmış olup hiçbir noktada kesişmemektedir.
Planda bulunan 50 mt’lik ana yolun gerçekleşmesi durumunda ise protokol girişinin bu yoldan sağlanması ve hatta uygun düzenlemelerle yaya omurgasının kuzey ucunun yol ile ilişkilendirilerek bu kısımdan ikincil bir yaklaşımın sağlanması da mümkün olacaktır. Yolun gelecekte gerçekleşme olasılığı göz önünde bulundurularak; ana yoldan yaklaşım ve algılanma açısından bakanlık ve basın merkezi kısımlarının yerleşkenin bu ucunda kalmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
İşlevsel Dağılım
Çalışma alanları arazinin batı hattı boyunca yerleştirilmiş 15 katlı kitlelerde konumlanmıştır. İlk 3 katları birbirine bağlanarak bir baza oluşturmakta, bir kat boş bırakılarak üst kısımları eş büyüklükte 3 ayrı kitle olarak ayrışmaktadır. Bu biçimlenmenin temel sebebi, siyasi bölümde 22 adet birbirine eş genel müdürlük biriminin programda çok belirleyici yer kaplamasıdır. Her katta bir genel müdürlüğün yerleştirilmesinin işlevsel olarak uygun çözüm olduğu düşünülmüştür. Birbirine bağlanan ilk üç kat ise hem siyasi hem de idari bölümleri kapsamakta, özellikle birim dışı ilişkileri tanımlı ve/veya yoğun olan program parçaları bu katlarda yer almaktadır.
Bakanlık ve Akademi bölümleri ise bağımsız girişleri de olan ayrı kitleler olarak batıdaki ‘çalışma kanadı’nda yer almışlardır.
Sosyal alanlar birbirleri ile yatayda ve düşeyde bağlı olacak şekilde geniş bir tekil kitle içinde yerleşkenin doğu kanadını oluşturmaktadır. Bu konumlanma özellikle yemek salonlarının kent manzarasına açılmasına olanak sağlamış; buna karşın yerleşkenin kentten algısı açısından da yüksek büro kitlelerinin önünde yer almasıyla kademeli ve hareketli bir siluet etkisi sağlanmıştır.
Yerleşkenin güney ucu ise daha çok destek hizmetleri(sağlık, spor, kreş…) ve dinlenme/spor olanakları sunan açık alanlara ayrılmıştır. Böylece kuzey uçtan güney uca doğru, resmi kullanımlardan daha serbest kullanımlara, doğu-batı yönündekine benzer işlevsel bir ayrışma sağlanmaktadır.
Yapıların Mimari Karakteri
Yapıların planimetrik kurguları, kitlesel oluşumları, cephe düzenlemeleri ile malzeme tercihleri ve bunların eklemlenme tavırları, ‘kalıcılık’ ve ‘kurumsallık’ kavramları üzerinden biçimlenmektedir. Kültürel temsiliyet boyutu da, yapı dilinin gelenek ile dolaylı olarak ve biçimsel gösterge iletmeden bu kavramlar yoluyla ikincil düzlemde diyalog kurması anlayışıyla ele alınmaktadır.
Kitlelerin biçimlenmesi, yapı parçalarının ikinci bir kabuk veya cidar ile sarılması fikrine dayanmaktadır.
Böylece, kapalı, yarı geçirgen ve geçirgen yüzeylerin çeşitlemelerinden oluşan kitle ve cephe kompozisyonları tüm yerleşke yapılarında bütüncül bir mimari karakteri ortaya çıkarmaktadır.
Oksitlenmiş bakır levhalar ve perfore paneller, taş kaplama ve renkli cam yüzeylerin çeşitlemeleri ile oluşan farklı geçirgenlik ve ışık/derinlik algıları, bahsedilen etkileri oluşturmakta kullanılan araçlardır.
Bütün bu düzenleme içinde, geleneksel mimarideki ‘yapı-sokak ilişkisi’ ve ‘mahremiyet’ kavramına dair ipuçlarını da yerleşke genel kurgusu ve yapı cidarlarının biçimlenişinde bulmak mümkündür.