PROJE RAPORU
Günümüzde kentleşme ve ekonomik gelişme süreci devam ederken, kentsel standartlar ve yaşam kalitesi çoğu zaman bunun gerisinde kalmaktadır. Ekonomik gelişmenin bir sonucu olarak artan kentsel nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kentler nicel olarak büyürken, nitelik çoğu zaman düşmekte ve doğal kaynaklar zarar görmektedir. Çözüm için üretilen geleneksel planlama ve tasarım yaklaşımları ise, çoğu zaman mekansal ilişkiler ile ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi ilişkiler arasında bağlantı kurmadan ele alınmaktadır. Bu ilişkiler göz ardı edilerek ortaya konulan çalışmalar, sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümlerinin anlaşılmasına bir katkı yapamamakta, mevcut sorunları çözmek bir yana, müdahalenin kendisi yeni bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle özellikle doğa ve kent arasındaki ilişki kurgulanırken her boyutuyla değerlendirilmeli ve bu anlamda planlama yaklaşımları yeniden tanımlanmalıdır.
Hele ki söz konusu olan kent makroformunun neredeyse beşte biri kadar büyüklüğe sahip bir boşluğun kent ile entegrasyonu ise, bu durum çalışmanın temel çerçevesini oluşturmalıdır. Zira binlerce yıllık tarihi boyunca pek çok medeniyetin yerleşimine sahne olmuş, zengin bir kültürel birikime sahip Sivas kenti bu tarihsel kimliği ile anılırken, bin yıllar boyunca uzak durduğu Kızılırmak birden bire kentin belirleyici kimliğine ortak olmaya adaydır. Bir başka deyişle söz konusu proje kentin gelecekteki karakterini, sosyal yaşamını, alışkanlıklarını, ekonomisini ve hatta kimliğini ciddi anlamda değiştirecek bir müdahale niteliğindedir.
Boşluğun kent ile entegrasyonunda doğa, kent ve yaşam temel kavramlar olarak ele alınmaktadır. Bu doğrultuda önemli bir ekolojik değer olarak Kızılırmak vadisinin doğal yapısının korunması, kent ile fiziksel ve işlevsel açıdan bütünleşmenin sağlanması ve oluşturulacak çevrenin sosyal yaşama entegrasyonu yaklaşımın temelini oluşturmaktadır.
Özetle, boşluğun kentsel alanla entegrasyonunda, değişken koşullara ve koşullara uyabilen mekan kavramı vurgulanmaktadır. Bu nedenle projenin genel kurgusu “adaptif* koridor” kavramı üzerine geliştirilmiştir.
Yarışma alanı kent merkezinin güneyinde yer alan Kızılırmak boyunca doğu-batı yönünde yaklaşık 8 km boyunca uzanmaktadır. Güneyinde Cumhuriyet Üniversitesi ve Karşıyaka mahallesinin bulunduğu proje alanı, batıda Kesik Köprü, doğuda ise Eğri Köprü ile sınırlanmaktadır.
Sivas yerleşim alanı 1990’lara kadar Kızılırmak nehrinin kuzeyinde, kompakt bir biçimde gelişimini sürdürürken, üniversiteyle birlikte özellikle son 25 yılda ırmağın güneyine sıçramıştır. Yarışma alanı bu anlamda 1990’lara kadar kentin dışı olarak tanımlanabilecek durumdayken, sıçramadan sonra artık kentsel alanın arasında kalmış bir boşluk haline dönüşmüştür. Bu anlamsal dönüşüm Kızılırmak vadisinin kentle entegrasyonunu zorunlu hale getirmiştir.
Yarışma alanı kent merkezinin güneyinde yer alan Kızılırmak boyunca doğu-batı yönünde yaklaşık 8 km boyunca uzanmaktadır. Güneyinde Cumhuriyet Üniversitesi ve Karşıyaka mahallesinin bulunduğu proje alanı, batıda Kesik Köprü, doğuda ise Eğri Köprü ile sınırlanmaktadır.
Proje kapsamında, kent ve Kızılırmak ekoloji koridoru arasındaki ilişki doğal veriler de göz önünde bulundurularak ele alınmıştır. Bu doğrultuda, ırmak boyunca değişken genişlikteki bir bandı kapsayan alan doğa ve rekreasyon koridoru olarak değerlendirilmiş ve kente doğru ilerledikçe aktivite çeşitliliği sağlanmıştır. Kızılırmak ekoloji koridoru, doğal yapının ve doğal hayatın korunduğu bölgedir. Bu alanda Kızılırmak’a karakterini veren su bitkileri adaları akışı etkilemeyecek şekilde hazırlanacak potlar içerisinde kontrol altına alınarak korunacaktır. Doğa ve rekreasyon koridoru ise, kentsel etki altındaki kullanımlar ile bu ekoloji koridoru arasındaki geçişi sağlamaktadır. Doğa ve rekreasyon koridorunda kent genelindeki açık ve yeşil alan ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak, ağırlıkla gündelik yaşam içerisinde rekreatif olarak kullanılması öngörülen gerçek anlamda yeşil alan ve park kullanımları ile tutarlı ve yapısal boyutu asgari düzeyde olan pasif ağırlıklı açık alan düzenlemeleri yer almaktadır. Kent etkisinde olan aktivite koridoru ise kentsel olduğu kadar uluslararası ve ulusal düzeyde kullanıma sahip tematik alan düzenlemelerini içeren daha yapısal düzenlemeleri içermektedir.
Proje alanı çevresel ilişkiler değerlendirildiğinde, görsel, fiziksel ve işlevsel olarak birbirinden kopuk olarak yer alan kuzey ve güney kent parçalarını bağlayıcı kentsel açık alan niteliğine sahiptir. Alan içerisindeki bağlayıcılık, kentin tümünde gerek fiziksel gerekse işlevsel anlamda ele alınmıştır. Bu doğrultuda, kentin mevcut ve gelişmesi öngörülen alanları içerisinde, ırmak boyunca bir park önerilmiştir. Bu koridor hem kentsel ilişkileri toplayan hem de proje alanı içerisinde tematik kullanımları birleştiren doğa ve rekreasyon parkını oluşturmaktadır. Proje alanının işlevsel kurgusu tamamen doğal yapı ve kent arasındaki ilişki dikkate alınarak geliştirilmiştir.
Tasarımın şekillenmesinde kentin fiziki yapısındaki grid sistem ile kıyının organik yapısı temel belirleyici olarak ele alınmıştır. Yarışma alanı bu anlamda farklı nitelikteki fiziksel dokuları bir araya getirmektedir. Her iki doku da birbiri içine entegre edilerek kentten doğaya ve doğadan kente geçiş sağlanmaktadır. Bu gerçekleştirilirken kıyı ve Kızılırmak sınırları mutlak belirleyici olmuş, kıyı yolları ve düzenlemeler tamamen bu sınırların geometrik düzenlemeleriyle elde edilmiştir.
Kent için önemli bir odak noktası olan yarışma alanında farklı nitelikteki işlevlerin bir arada oluşunu temel alan bir sistem benimsenmiştir. Bu anlamda, iki önemli işlev farklılaşması söz konusudur.
Günlük rekeatif kullanımların yer aldığı doğa ve rekreasyon koridoru, mevcut durumda doğal yapısı ile diğer alanlardan farklılaşan ve Kızılırmak ve çevresindeki bitkisel dokunun yer aldığı alanları çevrelemektedir. Proje kapsamında bu alan, kent genelinde ihtiyaç duyulan yeşil ve açık alan gereksinimini karşılamaya yönelik olarak bir DOĞA ve REKREASYON PARKI olarak ele alınmıştır. Aktif kullanımların yer aldığı alanlarda ise, kent genelindeki gereksinimleri karşılamaya ve kentin ulusal ve uluslararası düzeyde bir odak noktası olmasını sağlamaya yönelik olarak farklı fonksiyonların TEMATİK ODAKLAR halinde birlikteliği öngörülmüştür. Bu anlamda alan genelinde yedi farklı tematik odak içerisinde Tasarım ve Teknoloji Fuarı, Kültür ve Kongre Merkezi, Spor kompleksi, Eğlence Parkı, Gençlik ve Çocuk Merkezleri, Kent Kütüphanesi, Müzeler, Açık ve Kapalı Sergi alanları, rekreatif ticari birimler, dinlenme ve toplanma alanları gibi pek çok kullanımların yer alması öngörülmüştür.
Sivas kentinin Kızılırmak nehri ile ilişkisi kurulurken bu büyüklükteki bir alandaki tüm yapılaşmanın tek seferde tamamlanması gerçekçi ve verimli bir yaklaşım değildir. Bu nedenle bu alanda inşa edilebilecek yapılar için işlevsel, alansal ve programatik bir yöntem kurgulanmış, zamana yayılacak inşa sürecinin bu çerçevede tamamlanması planlanmıştır. Bu doğrultuda ilk aşamada tüm rekreasyon alanı dahilinde emsale göre yapılaşılabilecek toplam alanın %50’si bu proje kapsamında tanımlandığı şekilde inşa edilecektir. Kalan %50 emsal alan gelecekte ihtiyaç duyulabilecek yapılar için rezerve edilmiş olup, ihtiyaçlar ortaya çıktıkça gerekli yapılar kurgulanmış olan programatik yöntem çerçevesinde inşa edilebilecektir. Programatik yöntem, belirlenen yapı işlevlerinin her birinin mekansal ilişkilerini kuran birer SOY TİP temel alınarak kurgulanmasını öngörmektedir. SOY TİP’ler her yapı işlevinin büyüklüğünü, iç işleyişini, dolaşımını, servis veren ve servis alan mekanlarını, ve kütlesel biçimlenişini tariflemektedir. Yapıların rekreasyon alanı ile ilişkilerini SOY TİP’lerin çevreleri ile mekansal ilişkilerini tanımlayan alt tasarım eylemleri kurmaktadır. Bu alt tasarım eylemleri 3 grupta sınıflandırılmıştır: ZEMİN, DUVAR, TOPOĞRAFYA. Yapılar konumlandırıldıkları noktalarda yakın çevrelerindeki açık alanları örgütleyen hangi asal eleman ya da elemanlar mevcut ise onunla ilişkilenerek kurgulanmaktadır. Tüm bu ilişki biçimleri programatik yöntem çerçevesinde her bir SOY TİP için tanımlanmıştır. Bu tür bir açık yaklaşım, bu büyüklükteki bir alanın bütünlük içerisinde tasarlanmasının gerçekçi ve verimli bir yöntemini sunmaktadır. Zaman içerisinde oluşabilecek yeni gereksinim ve değişiklikler bu çerçeve içerisinde yerini bularak rekreasyon alanının bütünlüğü içerisinde yerin bulacaktır. İnşa edilecek yapı alanının %90’ı tanımlı işlevleri içerecek şekilde tasarlanmış, kalan %10’u ise alana karakterini verecek şekilde kullanıcı deneyimine göre işlev ve biçim kazanabilecek açık, özgür yapılar, OLASILIK’lar olarak kurgulanmıştır. Yapılar kütlesel biçimlenişleri, açıklıkları, malzeme seçimleri ve çevreleri ile mekansal olarak kurdukları ZEMİN, DUVAR, TOPOĞRAFYA süreklilikleri sayesinde iklimsel, mekansal ve işlevsel olarak uyumlu bir çevre üretilmesine katkıda bulunmaktadır.
Proje alanına dair toplanan verilerde toprak yapısının bozukluğu ve erozyon gibi iki önemli sorun karşımıza çıkmaktadır. Bitki seçiminde bu iki faktör belirleyici olmuştur. Yerel, bakım gerektirmeyen, kolay yetişebilen türler seçilmiş olup aynı zamanda toprak ıslahı da gerçekleştirilecektir. Hedef, endemik tür bakımından zengin olan bölgenin canlanmasını sağlamaktır. Bitkisel tasarımda nehir kıyısından proje sınırına doğru gidildikçe bitkisel doku yoğunlaşacak, yüksek boylu bitkiler kullanılacaktır.
Geniş yapraklı ağaçlar ve ibreli bandının birleştirilmesiyle oluşturulan yoğun ağaç dokusu ile alanın sınırlandırılıp fiziksel etkilere karşı korunması hedeflenmiştir. Bölgede sık bulunan ağaç türlerinin yanına o iklime uygun türler de eklenerek çeşitlilik sağlanmıştır. Step bitkilerinin hakim olduğu alanda hem toprağın ıslahını hem de bitkisel geçişi sağlamak adına yerel türler ağırlıklı ağaççık ve çalılardan oluşan geçiş bandı oluşturulmuştur. Bu sayede alanda doğal olarak bulunan bozkır vejetasyonu geliştirilerek nesli tükenmekte ve koruma altında olan endemik türlerin gelişmesi, nehir kıyısının flora ve fauna olarak zenginleşmesi amaçlanmıştır. Ekosistemin canlanmasıyla nehir kıyısında yöreye özgü sucul bitkilerin, yer yer görülen kumullarda ise yöreye özgü kumul bitkilerinin yetiştiği görülecektir.
Geliştirilen flora birçok hayvana, özellikle göçmen kuşlara konaklama ve üreme alanı sağlayacak, bölgeyi fauna açısında da zenginleştirecektir.
Kızılırmak boyunca olabildiğince kendisine karakterini veren su bitkileri adaları su akışını etkilemeyecek şekilde korunacaktır. Bunlar hazırlanacak potlar içerisinde kontrol altına alınarak korunacaktır.