Kayseri'de Abdullah Gül Üniversitesi'nde bulunan ve eski endüstri yapılarına yerleşen kütüphane ve müze yapısının inşaatı 2016 yılında tamamlandı:
EAA, projeyi anlatıyor:
Rus mimar Ivan Nikolaev önderliğinde 1933-1935 yılları arasında inşa edilmiş olan Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası, Cumhuriyet döneminin endüstrileşme ve modernleşme hareketinin en önemli sembollerinden biri olmuştur. Rus Konstrüktivizmi’nin özgün örneklerinden sayılabilecek yapıları içeren bu kompleks 1999 yılındaki kapanışından Abdullah Gül Üniversitesi’ne tahsis edilmesine kadar geçen süre boyunca kent merkezine yakın bir yerde terk edilmiş bir alan olarak kalmıştır. 2012 yılında mevcut yapıların bir kısmının değerlendirilmesiyle AGÜ kampüsü olarak tekrar kullanıma açılmıştır. Kampüs içerisindeki özgün endüstri yapıları olarak öne çıkan Elektrik ve Buhar Santrali binaları Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi’ne ev sahipliği yapmaktadır.
Müze olarak iç organizasyonu yeniden düzenlenen Elektrik Santralinde işletme senaryosu doğrultusunda ziyaretçinin cumhurbaşkanlığı sergisini deneyimleyebileceği, bunun yanında değişen programlara göre süreli sergileri gezebileceği mekanlar kurgulanmıştır. Aynı zamanda eğitim alanındaki faaliyetler için bireysel ya da okul gruplarının kullanabilecekleri aktivite alanları bulunan, yeme-içme alanları ile desteklenmiş bir merkez olarak tasarlanmıştır. Bunun yanında, yapının asli kullanım sürecinden elektrik üretimine ait günümüze ulaşabilmiş kül hazneleri, kömür bacaları gibi özgün yapısal unsurlar sergi deneyiminin bir parçası haline getirilmiştir.
Buhar Santrali yapısı ise müze ile birlikte ilişkilendirilebilecek kütüphane ve belgelik gibi bir tür modern bilgi merkezi olarak değerlendirilmiştir. Müzedeki kül hazneleri gibi bu yapı içerisinde de işletme döneminden kalan ve yapının orta bölümünde bulunan 9,5m. yüksekliğindeki beton silo ayaklarının eski döneme ilişkin birer hafıza unsuru olarak korunması ve kitaplık alanıyla ilişkilenmesi sağlanmıştır.
EAA tarafından, Sümerbank Bez Fabrikası yerleşkesinin bütününe ilişkin geliştirilmiş olan koruma prensipleri, Cumhurbaşkanlığı Müze ve Kütüphanesi’ne dönüştürülen yapılar özelinde de geçerliliğini sürdürmektedir. Yerleşke genelindeki basit ve yalın nitelikler taşıyan diğer yapılara nazaran oldukça kompleks binalar olarak tasarlandığı görülen Santral yapılarında geçen süre içerisinde oluşmuş patinanın korunması böylelikle zamanın izlerini tutması ve sergilemesi önemli bulunmuştur. Yapılar zaman içerisinde üzerlerine aldıkları bu katmanlarla bir bütün olarak kabul edilmiş, konservasyon amacıyla yapılan müdahaleler yapı fiziği koşulları açısından gerekli onarım işlemleri ve dönemlere ilişkin nitelikli unsurların muhafaza edilmesi yönünde gerçekleştirilmiştir.
Mevcut doku üzerinde yapılacak tamamlamalar, işlevini yitirmiş elemanların güncellenmesi ve yeni yapısal elemanların mevcuda eklenmesi durumları bu proje özelinde geliştirilmesi gereken başlıca tasarım konuları olarak ele alınmıştır. Yapılarda, zamanla niteliğini tamamen yitirmiş ve/veya yok olmuş yapı elemanlarının, her biri için bulunduğu noktaya, büyüklüğüne, çevresindeki dokuya bağlı olarak mevcut dokuya uyumlu bir şekilde tamamlama yapılması planlanmıştır. Korunan ve kısmi olarak tamamlanan mevcut dokuya ilave olarak yapının güncel kullanım senaryosu kapsamında eklenen elemanların ise, prensip olarak mevcut yapının izlerini takip eden, bununla birlikte güncel malzemeler ile mevcut endüstriyel atmosferin içerisinde bütünün bir parçası olarak yerini bulması sağlanmıştır.