Adeta Mükemmel

4. Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali teması olan "süreklilik" üzerinden şekillenenen bir anlatılar projesi.

Âdeta Mükemmel, bir yanılsamadır.

Âdeta, mükemmel bir yanılsamadır.

Âdeta Mükemmel, sevdiğimiz şarkının, yediğimiz bir yemeğin lezzetinin, sevdiceğimizin, dün
akşam şu biraz ötedeki miradorda etrafa bakarken bir şekilde denk geldiğiniz günbatımının,
bazen geçmişimizin, hatta ve hatta tarihimizin, kısaca hayatımızın her alanında, çoğu zaman
da abartarak anlattığımız gerçeklerimizin (ya da gerçek zannettiklerimizin) yapısal çevredeki
parodisidir. Bir tür -gerçekleşmiş ya da gerçekleşmemiş- ama gerçekleşebileceklerin,
olasımsıların, etrafımızdaki kent mekânları ve onların tarihselliği üzerinden derlenmesidir.

Şöyle ki:

Âdeta Mükemmel anlatıları 4. Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali teması olan ‘süreklilik’
üzerinden şekillenmektedir. Kendisini büyük oranda geçmişle var edebilen ve gelecek için
çoğu zaman bir temenniden öteye geçemeyen ‘süreklilik’ kavramını tarihsel (ve çoğu zaman
lineer) bir süreç üzerinden ele almak bir ölçüde banal, ama doğru olacaktır. Bütünüyle bir
anlatıcı veya bir anlatıcı grubunun aktarımları üzerine kurulu düzen günümüzde de
değişmeden, yeni iletişim teknikleri ile çeşitlenen araçlarla birlikte kendini geliştirerek devam
etmektedir.

Filozof Gilbert Ryle yitirilmemiş her anın durumun kendisinde saklı olduğunu belirtip, ‘nasıl’
ve ‘ne’ sorularının farklı ve (gerekirse) bağlamdan kopartılarak sorulması suretiyle süregiden
durumlarda saklı olanı ortaya çıkartmaya çalışmış ve eylemlerin barındırdıkları bu saklı
durum üzerinden incelenebileceğini savunmuştur.

Örnek verirsek, şu anda bu yazıları okuduğunuz bir sergi panosuna bakıyorsunuz. Bir
anda, hiç beklemediğiniz bir şekilde bu pano üzerinize devrilebilir (umarız devrilmez
tabii ki, olabildiğince sağlam yapmıştık biz), bu devrilme durumu ana durumun
kendisinde saklı olandır. Olasıdır. Panonun devrilmesi mümkündür ve dolayısıyla
devrilmiş olup olmaması bir önem taşımaz. Buna karşın, bu sergi panosu birdenbire
harekete geçip peşinizden koşarak sizi kovalayamaz. Dolayısıyla sergi panosunun
peşinizden koşturarak sizi kovalaması ana durumda saklı olamaz.

Bir diğer filozof Ludwig Wittgenstein’ın “tümce, gerçekliğin, biz onu nasıl düşünüyorsak, öyle
bir taslağıdır” yaklaşımı da düşünüldüğünde pratiğe dönük olarak hızlı bir değişkenlikten söz
etmek mümkündür. Böylece, anlatıcı ve ardında yer alan, onu ortaya çıkartan unsurlar
üzerinden anlatının sorgulanması da önemini yitirecektir.

Bunun için de örneği şu şekilde geliştirebiliriz; oldu ya paftalar devriliverdi ve biz
(Âdeta Mükemmel sergisini hazırlayan üç kişi olarak) oradayız. Bir anda, kulağa
mantıksız da gelmeyen bir gerekçe uydurup, üçümüz birden ikna edici birkaç
argümanla da birbirimizi destekleyip sizi bu paftaların devrilme sebebinin o
uydurduğumuz şey olduğuna ikna etmemiz çok da zor olmayacaktır. Bir kere, panoları
biz yaptık, ayrıca üçümüz de mimarız, strüktürden falan da anlarız, araya mesleki bazı
terimler de koyarsak hele, oldu bile… O an anlatıcı olan bizim anlatımız duruma hâkim
olur ve siz durumu sorgulamayı ötelersiniz, büyük olasılıkla da geri dönüp bir daha
sorgulamazsınız.

Ezcümle:

‘Âdeta Mükemmel | Just Awesome’ çalışması, yapılı çevrenin saklı durumlarını ‘yeni’ bir
tarihselcilikle ele almakta ve daha önce üretilmemiş mükemmellikte yeni tarihsel süreçler ve
anlatılarını üretmeyi amaçlamaktadır.

Serginin bir tarafında Kaleiçi’de Atteleia Burçları var edilmekte, diğer bölümünde Kaleiçi’nin
Gözetleme Kuleleri’ni anlatılmaktadır. Bir yönden sergiye dahil olanlar planı ve kesitiyle
beraber Kleopatra Kütüphanesi’nin hikâyesini okurken, serginin diğer yönü modifiye edilen
planıyla Hadrian Kütüphanesi’nin nasıl ortaya çıktığını göstermektedir. Bir diğer anlatı
Hadrian Kapısı’nın tek katlı geçmişi üzerinden oluşturulurken, serginin bir diğer unsuru kapıyı
çift katlı bir geçmişle ele almaktadır. Ve şüphesiz ki hepsi doğrudur, denebilir. Bilemeyiz.
Halihazırda genel kabul gören anlatılar ise bu şekilde değildir.

Yani, ‘Âdeta Mükemmel | Just Awesome’ panolarında okuduklarınızın ve gördüklerinizin
gerçek olduğu söylenemez, muhtemelen. Gerçekse de biz bunları kanıtlayamayız, en azından
şimdilik…

Etiketler

Bir yanıt yazın